|
Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Zaman ve Genel Görecelik Kuramı
Zamansızlık gerçeğini anlamamıza yardımcı olacak
önemli bir konu,yüzyılın en büyük bilim adamı sıfatını taşıyan Albert
Einstein’in geliştirdiği Genel Görecelik Kuramı’dır. Görecelik, zamanın
evrenin farklı noktalarında farklı hızlarla aktığını, hatta durabildiğini
göstererek, mutlak bir kavram olmadığını, değişken bir algı olduğunu
ispatlar.
Öncelikle, zamanın ne anlama geldiğini düşünmeye çalışalım. Zaman; duyu
organlarımız tarafından art arda gelen birtakım olaylar neticesinde
hissedilen, tarifi son derece güç olan bir tür algıdır. Zamanın akışını,
etrafımızda gözlemlediğimiz hareket değişikliklerini birbirlerine
kıyaslayarak anlarız. Örneğin; bardak yere düşer ve kırılır, kömür yanar ve
kül olur, yürürüz ve bir an önce odanın bir ucundayken bir an sonra odanın
diğer ucunda oluruz.
İşte sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde meydana gelen tüm bu olaylar,
çevremizde gözlemlediğimiz tüm bu hareketlilik bize zamanın geçtiğine dair
bir izlenim verir. Ama zamanı ölçmek için kullandığımız kavramlar,
çokdeğişkendir. Yarım saat dediğimiz süre, eğer sıkıcı bir bekleme
içindeysek, saatler kadar uzun gelebilir. Aynı yarım saati, çok eğlenceli ve
bitmesini istemediğimiz bir durumda, üç-beş dakika kadar kısa bir süre gibi
algılarız. Yani aslında zaman algısı, bizim için farklı hızlarda
akabilmektedir. Zamanın akış hızı hakkında bir fikre sahip olmamıza neden
olan etken ise, zaman için kullandığımız referanslardır. Güneş doğar ve
batar ve ertesi gün tekrar doğduğunda bir gün geçti deriz. Bu olay 30-31 kez
tekrarlandığında bu kez 1 ay geçti deriz; ama sorulduğunda bu bir ayla
ilgili fazla detay hatırlamadığımızı, geçen zamanın sanki sadece bir an gibi
olduğunu düşündüğümüzü itiraf ederiz. Eğer gündüz geceyi, gece gündüzü takip
etmese ve elimizde zamanın geçtiğini gösterir bir saatimiz olmasa, belki de
geçen zamanın ne kadar olduğuna, bir günün ne zaman başlayıp ne zaman
biteceğine dair doğru birtahminde bulunmamız mümkün olmayacaktı. Bu açıdan
zaman, bizim için belirli referanslar olmaksızın,
ne hızla aktığı konusunda kesin bir yargıya varamayacağımız bir algıdan
ibarettir. Ama önemli olan bu referansların değişmez ve sabit olmamasıdır.
Bu gerçek bizi Genel Görecelik Kuramı’na götürür.
Einstein'ın Görecelik teorisi, hıza ve konuma göre uzayda farklı zaman
dilimleri olduğunu göstermiştir. Karadelikler ise zamanın durduğu
zamansızlık ve sonsuzluk boyutunun meydana geldiği fiziksel olaylar olarak
karşımızda durmaktadır. Tüm bunlar, Kuran'da bahsedilen zamanın
göreceliğinin bilimsel açıklamalarıdır.
Hız ve Zaman
Einstein, zamanın göreceliği kavramını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Bu
teoriye göre, zaman mutlak ve değişmez değildir. Zaman, her cismin hızına ve
konumuna (çekim merkezine olan uzaklığına) göre hızlı veya yavaş geçmektedir.
Einstein’a göre bir sistem hızlandıkça o sistem üzerinde zaman
yavaşlamaktadır. Işık hızına yakın bir hızla hareket eden bir aracın içinde
zaman daha ağır akar. Her türlü organik, biyolojik ve anatomik yapı daha
ağırdan işlemeye başlar. Atom düzeyindeki tüm hareketler yavaşlar. Zamanın
hıza göre olan bu değişimini, uzayda hareket eden bir araçtaki gözlemci,
yani bir astronot anlayamaz. Çünkü onun da her türlü hücre fonksiyonu,
dolaşım ve solunum
sistemi daha ağır işleyecektir. Dünyada bildiğimiz 3 saatlik bir zaman
geçtiğinde uzay kapsülü içindeki adam için sadece 3 dakika geçmiştir.
Görecelik Kuramı olarak bilinen bu teoriyi açıklamak için kullanılan bir
diğer örnek ikizler paradoksudur. Bu örnekte aynı yaşlardaki ikizlerden biri
dünyada kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna
çıkar.Geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır.
Bunun
nedeni uzayda seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır.
Rakamlarla ifade etmek gerekirse, eğer ikizlerden uzayda yolculuk yapanın
roketi ışık hızının yüzde doksan dokuzuna erişirse, dünyada 30 yıl geçerken
uzayda yalnızca 2.9 yıl geçer. Bu örnek bir baba-oğul için düşünülecek
olursa uzay yolculuğuna çıkan baba 27 yaşında dünyadaki oğlu ise 3 yaşında
olsa, 30 dünya yılı sonra baba dünyaya döndüğünde kendisi 30 yaşında olacağı
halde oğlu 33 yaşında olacaktır. Diğer bir deyişle oğlu babasından yaşlı
olacaktır. Güneş yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki
saatlere göre daha yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük
kütlelidir.Bu kurama göre hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha
ağır, daha yavaş işleyerek sanki durma noktasına yaklaşmaktadır. Einstein
tüm bunları denklemlerle, formüllerle haber vermiştir. Ayrıca Einstein, bir
cismin sadece hızının değil, konumunun da zamanı etkilediğini ispatlamıştır.
Buna göre, büyük cisimlere yaklaştıkça zaman yavaşlamaktadır. Örneğin, Güneş
yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki saatlere göre daha
yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük kütlelidir. Zamanın
göreceli oluşu, saatlerin yavaşlaması veya hızlanmasından mekanik bir
zembereğin ağır işlemesinden değil; tüm sistemin atom altı seviyesindeki
parçacıklara kadar farklı hızlarda çalışmasından ileri gelir. Başka bir
deyişle zamanın kısalması içinde bulunan kişi için ağır çekim bir filmde rol
almaya benzemez. Zamanın kısaldığı böyle bir ortamda insan vücudundaki kalp
atışları, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri dünyaya göre daha ağır
işlemektedir. Kişi zamanın yavaşlamasını hiç farketmeden günlük yaşamını
sürdürür.
Ünlü yazar Lincoln Barnett, Genel Görecelik Kuramı’nın ortaya koyduğu bu
sonuçları şöyle özetler:Einstein sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe akan
şaşmaz ve değişmez bir evrensel zaman kavramını bir yana bıraktı. Ona göre
zaman duygusu da renk duygusu gibi bir algıydı. Rengi ayırtedecek bir göz
yoksa renk diye bir şey olmayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay
olmadıkça bir an, bir saat ya da bir gün hiçbir şey değildir. Zamanı en iyi
Einstein’ın şu sözleri açıklar; ‘Bireyin yaşantıları bize bir olaylar dizisi
içinde düzenlenmiş görünür. Bu diziden hatırladığımız olaylar ‘daha önce’ ve
‘daha sonra’ ölçüsüne göre sıralanmış gibidir. Bir cismin hızına ve
konumuna göre hızlanıp yavaşlayabilen zaman, belli şartlarda tamamen
durabilmektedir. Bu durumda
zamansızlık ve sonsuzluk gibi kavramlarla karşılaşılmaktadır. Astrofizikçi
William Kaufmann, karadeliklerin olay ufkunda zamanın tümüyle duracağını ve
bu durumun sonsuza kadar süreceğini şöyle belirtmektedir: Karadeliği
çevreleyen olay ufkunda zaman tümüyle durur. Eğer bir arkadaşınızı
karadeliğe doğru giderken izleyebilseydiniz,
saatinin gittikçe yavaşladığını görecektiniz. Olay ufkunu geçtiği anda da
zaman sonsuza değin duracağından arkadaşınızın saati de duracaktır.
Görüldüğü gibi, insan zihni zamansızlığı kavrayamamasına rağmen zamansızlık
kavramı fizik formüllerine girmiş bilimsel bir gerçektir. Ve bu gerçek,
materyalist felsefenin 19. yüzyılın köhne bilgilerinden miras kalan
varsayımlarınıaçıkça geçersiz kılmaktadır.
Kaynak: Bilim Araştırma Dergisi
H içbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa /index /Roket bilimi /
E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2
Time Travel Technology /Ziyaretçi
Defteri /UFO Technology/Duyuru
Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi
/Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy)/Astronomy
|
|