|  | 
    Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli  
    ZAMAN ÇUKURUNA DÜŞEN iNSANLAR 
    Çetin 
    BAL: Bu zamanda kayma olayı dünya literatürlerine geçmiş bir olaydır.Burda 
    ben tanıkların yani olayı müşahade edenlerin doğru söyledikleri 
    kanaatindeyim.Fakat bu olay hakkında bir çok  bilimsel denebilecek 
    yorumlar yapılsada ben bununun gerçekten zamanda geriye doğru fiziksel bir 
    kayma olmadığını düşünüyorum.Bu olayda ki hadiseyi şöyle tanımlayabiliriz; 
    moleküler  bütünlük düzeyinde maddeler ve eşyalar çevresindeki tüm 
    görüntülerin hologramik bir kaydını yaparlar.Geleceğe doğru değil ama 
    geçmişe doğru olan tüm çevresel görüntüler dış elektromanyetik tesirlerinde 
    etkisiyle insan beyni tarafından okunmaya başlanmış olabilir.Yani kişiler 
    farkında olmadan maddedeki bu hologramik hafızaya girmiş olabilirler.İnsan 
    beynine ait dalgalar da bir anlık frekans ve dalga boyu değişimi  
    beynin  kendini  bu hologramik hafızayla rezonansa sokmasını 
    sağlayabilir.Keza bazı medyumatik  yeteneklerden sayılan 
    psikometri 
    
    yeteneğinide bu yoldan açıklayabiliriz. 
    
    Dikkatli olun,özellikle tarihi yerleri gezerken, siz de iki ingiliz ögretmen 
    gibi bir zaman çukuruna düşebilir ve yüzlerce yıl öncesine geri 
    dönebilirsiniz, yada inanılmaz bir geleceğe ...Petit Trianon olayı literatürün en çarpıcı olaylarındandır...
 
      
        |  | 
          
            | 
              
               anne-moberley
 | 
              
              
               Elanor 
              Jourdain
 |  |  |  Paris'e 
    gitmek sıradan bir olay değildir, zira karşınızda çağın simgesi betometalik 
    bir megapol yoktur, yüzlerce yıllık bir uygarlığın ta kendisini içindeymiş 
    gibi yaşarsınız, sanki loş bir sokak arasından Kraliçe'nin silahşörlerinden 
    birisi birden önünüze çıkıverecektir veya gizemli bir kalenin buram buram 
    anı kokan kuytu bir köşesinde insanlığı biçimlendirecek düşüncelere dalmış 
    bir siluet hala oturmaktadır. Ya da, Galya güzelliğini simgeleyen bir kadın 
    Romalılar'dan Naziler'e kadar uzanan bir direnişin isyankar bakışlarını 
    gizleyerek, sarap kadehinin ardından arkanızda duran bir hayaleti 
    süzmektedir. Kısacası Paris, aynen Delhi, İstanbul, Bagdat, Dublin veya Roma 
    gibi bir gizem ve nostalji demetidir, işte gizem denen sözcük de, konumuzun 
    ta kendisi. Paris'e gidince hele ilk gidiyorsanız ve zamanınız varsa 
    Versaîlles Sarayı'nı görmeniz gereklidir, inanılmaz bir ihtişamla, 
    varakların aralarıında hala saklı olan entrika kokularının asaletle buluştuğu 
    yerdir orası. Gezerken ister istemez, kılığınızın degiştiğini ve 
    davranışlanızın etkilendiğini hissedersiniz. 
      
        | 
          
           Versailles 
          sarayinin içindeki bölümlerde zaman zaman garip olaylarla 
          karsilasiliyor.Özellikle sarayi gezmek amaci ile gelen turistlerin 
          basina gelen olaylar zaman çekmecelerine örnek olarak gösteriliyor.
 |  
    Bir 
    saray gezisinin başlangıcıGünümüzden 95 yıl evvel, 1901 yılının Agustos ayında sıcak bir öğle 
    sonrasında iki orta yaşlı ingiliz Ögretmeni tatillerini geçirmek için 
    geldikleri Paris'te Versailles'a gitmeye hazırlanıyorlardı.Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe meraklıydılar, kente geldikleri 
    andan beri Fransa'nın simgesi olan Saray'a gitmeye can atıyorlardı. Ne 
    Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray'ı gezip, Aynalar Şatonu'na 
    geçerlerken birazdan yaşayacakları olay yüzünden tarihe geçeceklerini 
    akıllarından bile geçirmiyorlardı. Salonun açık pencerelerinden çiçekli 
    bahçeler içindeki Petît Trianon Sarayı uzaktan gözüküyordu.
 Bu küçük saray, XV. Louis tarafından yazlık olarak yaptırılmış ve sonra da 
    XVI. Louis tarafından da Kraliçesi IVlarie Antoinette'e verilmişti.iki 
    öğretmen Küçük Trianon'u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyeşil 
    yola düştüler, yanlarında bir rehber veya şimdiki gibi yolları gösteren 
    işaretler o zamanlarda henüz yoklu. Yolu bilmiyorlardı ve pencereden uzakta 
    gözüken saraya doğru tahmini olarak gidiyorlardı. Agaçların gölgeleri 
    arasında ilerlerken yapayalnızdılar, bir kez yol değiştirdiler, Miss 
    Jourdain bir ara agaçların içinde duran beyaz giysili bir kadın gördü, yolu 
    sormayı düşünürken arkadaşının aldırmadan yürüdüğünü görünce sesini 
    çıkarmadı. Jourdain sonralarda, arkadaşının böyle bir kadını görmediğini 
    ögrenecekti. Yürürlerken arada bir ingiltere'den ve dostlarından söz 
    ediyorlardı. Saga döndüler, bazı küçük yapıları geçtiler, birden bunlardan 
    birinin kapısı açılarak iki adam dışarı çıktı. Giysileri bir tuhaftı, iki 
    kadın da adamların bahçıvan olduklarını tahmin ettiler ve yollarına devam 
    ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarında konuşarak önlerinden 
    geçip gittiler, işte tam o anda Moberley garip bir şey olduğunun farkına 
    vardı;
 adamların sesleri duyulmuyordu.
 
 
      
        | 
          
            
              | 
                
                
                 Jacques Bergier
 | 
                
                 Elanor 
                Jourdain 'in Petit Trianon'da yaşadığı olay zaman çekmeceleri 
                ile açıklanmakta
 |  
          ZAMAN ÇEKMECELERiNDE KAYBOLABiLiRSiNiZ,
 Fransız araştırmacı ve yazar Jacques Bergier'e göre, zamanda yolculuk, 
          fizikle ruhçuluğun birleştigi bir bilim çizgisinde açıklanabilir. Ve 
          şu ana kadar da bilim., zamanın oyunları hakkında yeterince ipucunu 
          bize vermiştir. Üzerinde durmamız gereken en önemli konu, "Zaman 
          çekmeceleri "dir. Bu çekmecelerde zaman parçacıkları son derece hızlı 
          dönüşüm içindeler ve o zaman gözlemciye göre çok daha ağır ilerler. Bu 
          sonuç, normal zamanda hemen yok olan parçacıkların, çekmecedekilerden 
          daha farklı olduğunu kanıtlıyor. Kısacası zamanda yolculuk için çok 
          büyük bir enerji gerekmektedir ve bu enerjinin niteliği ve kaynağı 
          henüz belli değildir. Ama, bilimin gelecegi umut vaadetmektedir. 
          Bergier'nin yorumu ilginçtir, zaman çekmecelerinden Hawking de söz 
          etmekte, ama çekmecelerin nasıl ve neden oluştuktarı bilinmiyor. 
          Bilinen tek bir şey var, iki ingiliz ögretmenin başına gelen olayın 
          tek olmadığı. Benzeri birçok olay daha yaşanmıştır. Versailles 
          Bahçeler'inde yaşanan olay, akan zamanın içinde kalmış resim gibi 
          görünüyor ama üç boyutlu, gerçek bir resim bu, hatta içine 
          girebiliyorsunuz. Hani bilgisayarınızda silinmemiş programcıkların 
          birden karşınıza çıkması gibi... Moberley ve Jourdain, anılarında 
          olayın başladığı anda havanın bir garip olduğunu, son derece 
          agırlaştığını ve hatta ozona benzer garip bir kokunun var olduğunu 
          yazıyorlar. Bütün bunlar bilinmeyen veya henüz niteliğini fark 
          edemedigimiz bir enerjinin habercisi olabilir mi? Böyle bir ortamı, 
          her an yaşamak mümkün, nasıl mı? işte bunu bilmiyoruz. Galiba, çok yoğun, unutulmaz ve kalıcı olayların yaşandığı yerler, Zaman 
          Kaymaları 
          için uygun yerler olabiliyorlar...
 
 |  
    Üç 
    boyuttan, iki boyuta düşüş...Daha da garibi, adamların uzun at kuyruğu saçları, yeşil giysileri ve üç 
    köşeli sapkaları vardı, iki öğretmen giden adamların ardından bakarak, 
    bunların turistler için özel giydirilmiş figüran oldukları sonucuna vardılar. 
    Şimdi tam karşılarında küçücük bir kulübe vardı ve önündeki tahta bankın 
    üzerinde bir adam oturuyordu. Yüzü karanlık ve çirkindi, kafasında geniş 
    sombrero tipi bir şapka, üzerinde özenti giysiler vardı. Önünden geçtiler, 
    adam hiç bakmadı, uyuklar gibiydi. Tam o anda arkalarından gelen ayak 
    sesleri üzerine dönüp baktılar, yol boştu ama hayır Miss Jourdain için boştu 
    çünkü Moberley orada duran bir adamı görüyordu. Sonraları "Tam bir centilmen 
    havası vardı, uzun boylu, iri ve koyu gözlü, parlak dalgalı siyah saçları 
    vardı. Geniş üç köşeli soylu bir şapka giymişti...Ve garip bir şekilde 
    gülümsüyordu...Sonra eve doğru ilerlemeye başladı..." diye anlatacaktı.
 
 Adam dönerek onlara doğru baktı ve sanki kıyafetten çok garipmiş gibi 
    yukardan aşagıya süzerek tekrar gülümsedi ve hafifçe eğilerek selamladı. 
    Moberley ve Jourdain ilerledikten sonra tekrar baktıklarında hiç kimse 
    yoktu. Arkalanndan gelen ayak seslerini her ikisi de duyuyordu. Artık paniğe 
    kapılmışlar ve bir an önce oradan uzaklaşma çabasına girmişlerdi. Aynı 
    yoldan geri dönmemeye karar verdiler, yola devam edip, Küçük Trianon'u 
    ziyarete gelen başkalarına ulaşmayı düşünüyorlardı. Çevrede garip bir 
    atmosfer vardı, sanki derinlik yok olmuş ve iki boyutlu bir resme bakar 
    gibiydiler. Tam bir paniğe düşmüşler ve koşmaya başlamışlardı, o korkunç 
    yüzlü adamın arkalanndan geleceginden korkarak, nefes nefese koşuyorlardı.
 
 
    Korku 
    sona eriyor;Ne olmuştu?
 Derken yol küçük açıklıga ve minik bir dereyi asan köprüye ulaştı. Hemen 
    karşılarında küçük bir kir evi ve evin yanındaki yeşil alanda bulunan küçük 
    çardakta oturan bir kadın vardı, bir diğeri de onun önüne yere oturmuş, 
    bakıyordu. Oturan kadın bir gergefte iş işliyordu, yerdeki ise adeta tapınır 
    gibiydi. iş işleyen kadın çok genç değildi, saçları başının üstünde beyaz 
    bir kurdele ile toplanmıştı. Yüzü belirgin bir anlam taşıyordu ve etkindi. 
    Moberley ve Jourdain biraz ötede durup baktılar, yerde oturan kadın 
    hıçkırıyordu ve her ikisi de açıkça duydular. Miss Jourdain ne olduğunu ve 
    eve girip giremeyeceklerini sormak istedi. Ama birdenbire önlerinde hiç 
    kimsenin olmadığını fark ettiler, daha büyük bir korkuyla evin arkasına 
    doğru gittiklerinde karşıdan genç bir adamın oradaki daha küçük bir 
    kulübeden çıkarak onlara doğru geldiğini gördüler ama artık duracak halleri 
    yoktu. yalnız adamın sanki bir eğlenceye gider gibi neşeli ve giyimli olduğu 
    izlenimine kapıldılar. Ve birden karşılarındaki patikanın altında ana yolu 
    gördüklerinde artık koşmaktan boğulmak üzereydiler. Yola vardıklarında 
    çevrenin sanki daha aydınlandığını ve yolda Saray'a gelip giden kendilerine 
    benzer insanların bulunduklarını gördüler. Gariplikler bitmişti ama her 
    ikisi de tükenmişlerdi, hiç konuşmadan kendilerini otellerine attılar.
 
 
    Kabus 
    tekrarlanıyor...O 
    günden başlayarak bir hafta boyunca Jourdain ve Mobertey sürekli olayı 
    tartıştılar ve Miss Moberley oturup tüm olanları yazdı. Jourdain de 
    arkadaşının ısrarıyla aynı şeyi yaptı ve sonra oturup karşılaştırdılar, aynı 
    olayı küçük gözlem farklarıyla yaşamışlardı. Moberley, birden arkadaşına 
    "Küçük Trianon'un hayaletli veya tekinsiz olduğuna inanıyor musun?" dedi, 
    Jourdain aynı düşüncedeydi. Ve sonra ingiltere'ye geri döndüler, üç ay sonra 
    yeniden buluştuklarında ki ayrı kentte çalışıyorlardı, tekrar olayı 
    karşılaştırıp tartıştılar. Bir hayali kollektif olarak yaşadıklarını 
    açıklama haline getirmeye çalışıyorlardı. Ve sonuçta, araştırma yapmaya 
    karar verdiler, ilk olarak ingiltere'de yaşayan Parisli bir arkadaşları 
    Jourdain'in aklına geldi, çünkü adam Versailles'liydi. Arkadaşları daha 
    sözün başında, bir kez kendisi de dahil olmak üzere Versailles bahçelerinde 
    Kraliçe Marie Antoinette'nin pembe bir elbise ve başında beyaz bir kurdele 
    ile birçok defa görülmüş olduğunu anlattı, iyice heyecanlanan iki kadın 
    olayı anlattıktan sonra tekrar Versailles'a dönüp araştırma karar verdiler, 
    iste bundan sonra olay patladı demek mümkün; Jourdain ocak ayında tekrar ama 
    bu kez yalnız olarak Paris'e gitti ve tüm cesaretini toplayarak Versailles'a 
    girdi ve aynı yoldan ilerlemeye başladı. Bu kadarı da fazla diyeceksiniz ama 
    Kaptan Scott da 9 defa kutba gidip, sonunda ille de orada neden öldü 
    dersiniz?
 
 
      
        | 
          
           Fransa 
          kraliçesi
 Marie Antoinette
 |  
    Top 
    oynayan kadınlarEvet, Jourdain aynı yerdeydi, yapılar ve yollar aynıydı ama farklıydılar. 
    Yani aynı yerde aynı yapı vardı ama biçimi değişikti, mesela pencereleri, 
    pancurları başkaydı. Ya da köprü çok daha değişikti, taşları ve rengiyle. 
    Tam köprüyü aşıp, isminin Hameau olduğunu ögrendiği eve geldiğinde yine o 
    garip duyguya kapıldı ve birden karşısında yine o kadının ama bu defa 
    yanında birkaç kadınla beraber topa benzer bir şeyle oyun oynadığını gördü. 
    Sonra görüntüler kayboldu, Jourdain artık korkmuyordu, merakı korkusunu aşmıştı. Biraz ötede bir arabaya uzun odunlar yükleyen tünikli ve üç köşeli 
    şapkalı iki adam vardı, oraya doğru giderken tekrar dönüp Hameau'ya baktı 
    ama Önüne döndüğünde araba ve adamlar yok olmuştu. Agaçlar arasında bir cep 
    saatine bakar gibi duran adam, ipek elbiseli bir başka biri, uzaktan gelen 
    kalabalık insan sesleri ve çalınan bir müzik Jourdain'in yaşadığı ve gördüğü 
    diğer olaylardı. Ama ögretmen daha önceki gelişinde yaşadığı korkutucu 
    duygulara pek kapılmamıştı. Artık çok fazla merak ediyordu, neler oluyordu? 
    Ve niçin bu gariplikler onların başından geçmişti?
 
 
    Gizemi 
    çözen çardak bulunuyor...Bu ziyaretten sonra ikisi de defalarca Versailles'a gittiler ama bir daha 
    hiçbir olay yasamadılar. Müzelere, uzmanlara gittiler, Saray'ın planlarını 
    incelediler, 1790'ların giyimlerini araştırdılar. Hemen her şey uyuyordu ama 
    küçük farklar vardı, mesela bahçıvan sandıkları adamlar kimdi? Çünkü o 
    dönemlerde yeşil giysi giymek sadece soyluların hakkıydı. Olay artık 
    duyulmuştu, herkes iki kadını merak ediyor ve olanları tartışıyordu. Derhal 
    karşıt görüşler çıktı ve hayalcilikle suçlandılar, iste bu suçlama olayın 
    düğüm noktası oldu. En önemli detay Marie Antoinette olduğundan artık kesin 
    emin oldukları kadının oturduğu çardaktı...
 
 Çünkü böyle bir çardak yoktu ve bulunduğu île ilgili hiçbir kayıt da yoktu. 
    Eğer bunu kanıtlayabilirlerse doğru söyledikleri anlaşılacaktı. Mobertey 
    çardağın Çin tarzını anımsattığını söylüyordu, bir sürü arşiv araştırdılar, 
    derken "Revue de Paris" dergisinde Leon Rey imzalı bir yazı buldular, 
    Trianon yolundaki Kraliçe'yi Önünde gördükleri küçük yapılara "Jeu de Bauge" 
    dendiğini öğrendiler ve Kraliçe'nin "Jeu de Bauge"sini (1774 yılında 
    Kraliçe'nin bahçıvanı Antoine Richard yapmıştı. Öyleyse çardağın 
    planlarınıda o çizmiş olabilirdi. ipucu bulunmuştu ve ilgili arşivde planlar 
    bulundu, çardağın tıpatıp anlatıldığı gibi çizimleri vardı ve Antoine 
    Richard tarafından yapılmıştı. Ayrıca aynen anlattıkları gibi patikalar, 
    evin önündeki teras, koruluk alan planlarda görülüyordu. iki ögretmenin 
    yalancı olduklarıni iddia edenler, kuşkucular artık susmuşlardı. Ama 
    Moberley ve Jourdain ölünceye kadar bıkmadan olayı araştırmaktan 
    vazgeçmediler.
 
 
    Manyak bir 
    kontun tutkusu mu?Eski bir tarih kitabında kendilerine bakıp selam veren adamın resmine 
    rastladılar, adam Kraliçe'nin yakın dostlanndan olan Vaudreîl Kontu 'ydu ve 
    bu yüzden idam edilmişti. Evin önündeki uyuklayan çirkin adam da tanımlandı, 
    Kraliçe tutuklandıgında ona gardiyanlık yapan kötü ünlü bir ihtilalciydi. 
    Ama bu çok sonra oldu, artık iki emekli öğretmen olan kadınlar 80 yaşlarına 
    geldiklerinde, yani 1940'larda. Yaşadıklarını bir kitap haline getirip "Bir 
    Macera" adıyla 1911' de yayınladılar. Ve herkes gibi onlar da birgün 
    yaşamdan ayrıldılar. Hikaye burada bitti mi? Hayır pardon bir eksik var. 
    1976'da İngiliz Arkeolog ve Yazar Joan Evans kamuoyuna bir açıklamada 
    bulunarak olayın çözümünü bulduğunu söyledi. 1900'lerde Paris sosyetesinden 
    olan Comte Robert de Montesquieu Versailles'de oturuyordu. Kont soylu 
    olmasına rağmen hırsız ve katil olarak ün yapmıştı. Kont'un Versailles'a ve 
    Louis dönemi Fransası'na tutkusu büyüktü, adamlar tutuyor, onlara eski 
    giysiler yaptırıp, giydiriyor saray bahçelerinde alemler yaptırıyor ve 
    gelenleri korkutup bundan zevk alıyordu. Evans tanık olarak da Kontun eski 
    sekreteri olan Gabriel Yurri'yi gösteriyor ve çekilen bir resimde aynı yerde 
    görünen giydirilmiş iki adamın o yıllarda çekilmiş fotoğrafına dikkat 
    çekiyordu. Evans'in açıklaması ilgi gördü ama çözüm olamadı... Çünkü bu 
    açıklama, ne ögretmenlerin bilemeyecekleri şeyleri anlatmalarını, ne de 
    doğru çıkan tariflerini açıklayabiliyordu. Hameu'daki çardağı kötü Kont da 
    bilemezdi, bilse bile öyle bir yapı artık yoktu. Gizem sürüyordu.
 
 Petit Trianon'da yasanan olay gerçekten düşündürücü, yolunuz düşerse siz de 
    oradan, o küçük köprüden geçin, o Çin tipi evin önünde durun, kimbilir belki 
    siz de orada olmayan bir çardakta oturan ve kendisi için ağlayan kadının 
    önünde iş işleyen bahtsız Kraliçe'yi görebilirsiniz. Bu asla yasalarıni 
    anlayamadığımız zaman faktörüne özgün bir kayma ise belki de onu, feci sonu 
    için uyarabilirsiniz, çabuk kaç diye...Fakat acaba senaryosu yazılıp, çekimi 
    bitmiş bir yaşamın geçmişte kalan çizgisi değiştirilebilir mi? Versailles 
    Bahçeleri Paris'te ama benim aklıma hemen yanıbaşımdakiler geliyor.
 
 ister istemez düşünüyoruz; acaba Çankaya bahçesinde Atatürk geçmiş' te 
    olduğu gibi inönü ve Bayar'la dolaşıp hala tartışıyor mu? Veya Topkapı 
    Sarayı'nın biraz da ürpertici bahçelerinde Sultan ibrahim hala olmayan 
    balıklara altın atıyor mu? Yoksa Harem'in karanlık köşelerinde Valide Sultan 
    hala celladı Kusçu'nun perde ipiyle kendisini kovalamasından kaçmaya mı çalışıyor? Ve bir de merak etmemek elde değil, acaba Fatih Sultan Mehmet 
    hala atını gittikçe yok olmakta olan istanbul surlarına sürüp, "Ne ettiniz 
    de bu güzel şehri böyle perişan ettiniz, kim yaptı bunu, tez söyleyin, 
    nerdesin bre cellat?" diye duyulmayan sesiyle haykırıyor mu? Biz bilemiyor, 
    duyamıyor ve göremiyoruz ama hissediyoruz. Kimbilir belki de sizlerin 
    arasında da Moberley ve Jourdain gibiler vardır, onları görüyor ve 
    duyuyorlardır...
 
    Alıntı: 
    UFONETAna Sayfa ·  İndex·  Ziyaretçi 
Defteri
  E-Mail   
        
Roket bilimi 
    Time Travel Technology  
    UFO Technology  
Kuantum Fiziği   
Kuantum Teleportation |  |