|
Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli |
Madde dalgası
Madde Dalgaları mı Olasılık
Dalgaları mı? Elektronun dalga özelliği
göstermesi ne demek? İlginçtir, elektron bir "parçacık" olarak bulundu! Elektron
bir parçacık değil mi? Değil. Hem parçacık,hem dalga. İşte zaten
sorun maddenin bu çelişkili-ikili doğasının kavranmasında.
W. Heisenberg,matris mekaniğini geliştirdikten (1925) birkaç ay
sonra Avusturyalı fizikçi E.Schrödinger bir dalga denklemi türetti. Matris
mekaniği, kuantumlamaya yani parçacık betimlemesine uyarken,dalga denklemi adı
üzerinde süreklilik betimlemesine uyuyordu. Çok geçmeden bu iki
keşfin özdeş olduğu anlaşıldı. Ünlü çift yarık deneyi size
kuantum kuramının en ilginç örneğini sunmuştu. Şimdi dalgaların ne dalgası
olduğunu göreceğiz:
İlk yorumlardan birini Schrödinger’in kendisi getirdi: elektronun bir
parçacık olmadığını,bir okyanus dalgasının su dalgası olması gibi, onun da madde
dalgası olduğunu ileri sürdü. Onun yorumuna göre, parçacık fikri yanlıştı ve
yalnızca yaklaşık olarak doğru idi. Yalnız elektronlar değil, tüm kuantum
nesneleri küçük dalgalardı-ve doğanın tamamı büyük bir fenomenler dalgası idi.
Bu “madde dalgası” yorumu, Max
Born önderliğindeki Göttingen grubu tarafından reddedildi. Onlar, tek
tek parçacıkların Geiger sayacı ile sayılabildiğini veya Wilson sis odasında
izlerinin görülebildiğini biliyorlardı. Elektronun “tanecekli” yapısı gerçek bir
tanecik gibi davrandığı gerçeği- bir varsayım değildi. Peki o zaman, bu dalgalar
ne dalgası idi? Bu kafa karıştırıcı ve önemli soruya yanıt veren Max Born’un
kendisi oldu. Onun yorumu, zar atan Tanrı'nın doğuşunu ve fizikte Determinizmin
sonunu işaret eder. Bu yorum,Haziran 1926'da, Schrödinger’in yazısından altı ay
sonra yapıldı ve fizikçiler topluluğunda çok sıkıntı yarattı. Born,
Broglie-Schrödinger dalga fonksiyonunun, bir elektronun belli bir noktada
bulunma olasılığını belirlediği yorumunu getirdi. Uzayda hareket
eden bir dalga düşünelim. Dalganın yüksekliği bazen ortalama düzeyin üstünde,
bazen de altındadır. Dalganın yüksekliğine dalganın genliği deniyor. Born’un
söylediği şey, uzayın herhangi bir noktasında dalga genliğinin karesinin bir
elektronu orada bulma olasılığını verdiği idi. Örneğin, uzayın dalga genliğinin
büyük olduğu bölgelerinde bir elektronu orada bulma olasılığı da yüksektir;
belki de iki de bir oranında elektron orada bulunacaktır. Benzer şekilde, dalga
genliğinin küçük olduğu yerde, elektronu bulma olasılığı düşüktür,diyelim ki
onda bir. Elektron, her zaman gerçek bir parçacıktır ve onun Schrödinger dalga
fonksiyonu yalnızca onu uzayda bir noktada bulma olasılığını belirler. Born,
dalgaların Schrödinger’in yanlış olarak varsaydığı gibi, madde olmadığını,
onların uzay ve zamanda noktadan noktaya değişebilen tek tek parçacıkların
yaratılışına ilişkin istatistikler gibi olasılık dalgaları olduğunu kavradı.
Kuantum parçacıklarının bu tanımı doğal olarak istatikseldir; onları kesin
olarak izlemek mümkün değildir. Fizikçilerin en fazla yapabildiği şey, bir
parçacığın olası hareketini belirlemektir; dalga şeklini ve böylece bir kuantum
parçacığının belli özelliklere sahip olma olasılığını kestirmektir. Klasik
fiziğin yaptığı gibi, bu özelliklerin tek tek ölçümlerinin sonuçlarını kesin
olarak kestiremez. Born, atomik çarpışma deneylerini dikkatli şekilde analiz
ederek yorumunun tutarlılığını gösterdi.
Kuantum atomik dünyasını nasıl düşünmemiz
gerekiyor?
Atomlar, fotonlar ve elektronlar gerçekten
parçacıklar olarak vardır, fakat onların özellikleri-uzaydaki yerleri,
momentumları ve enerjileri gibi- yalnızca beklenmedik durum olma temelinde
vardır. Bir tek atomun bir kart destesi olduğunu ve o atomun belli bir enerji
düzeyini desteden alınan bir poker eline karşılık geldiğini düşünün. Poker
elleri hesaplanabilen olasılıklara sahiptir-kart oyunu teorisi kullanarak,kağıdı
dağıtan kişiden belli bir elin alınışının olasılığı kesin olarak belirlenebilir.
Bu teori bir kağıt dağıtımının sonucu hakkında kestirimde bulunmaz. Bu tür
determinizm istemek desteye bakmayı-hilekarlığı- gerektirir. Born’a göre,
Broglie-Schrödinger dalga fonksiyonu tıpkı kart oyunu kuramının belli bir elin
olasılığını belirlemesi gibi,bir atomun belli bir enerji düzeyine sahip olma
olasılığını belirler. Kuram, kart oyunu kuramının belli bir kart dağıtımının
sonucu hakkında kestirimde bulunmaması gibi,belli bir tek ölçümde, atomun
gerçekte belli bir enerji düzeyinde bulunup bulunmayacağını söylemez. Yeni
Kuantum kuramının tersine klasik fizik böyle belli ölçümlerin sonucunun
kestirilebileceğini ileri sürüyordu. Yeni kuantum kuramı böyle tek tek olayların
belirlenebileceği görüşünü reddeder. Born’un söylediği gibi kuantum kuramının
nedensel olarak belirlediği şey, yalnızca olayların olasılık
dağılımıdır. Kuantum kuramında, olasılık dağılımlarının önemli
bir özelliği-ve onları kart ellerinin olasılık dağılımlarından ayrıt eden bir
özelliği-kuantum olasılıklarının uzayda yayılması ve noktadan noktaya
değişmesidir; bu Schrödinger dalgasıdır. Kuantum kuramının kestirimci gücü
dalganın şeklini ve nasıl hareket ettiğini-uzay ve zamanda olasılıkların nasıl
değiştiğini-kesin olarak belirlemesidir. Burada ilk olarak kuantum kuramında
nedensellik fikrini görürüz- geleceğe doğru nedensel olarak belirlenen şey
olasılıktır,tek tek olaylar değildir.
Born kendisinin dalga
kuramının istatistiksel yorumunda heyecanlanmıştı,fakat yalnız kaldığını gördü.
Schrödinger,Born’un yorumunu duyunca,sonuçlarını bilseydi belki de o yazısını
yazmamış olacağını belirtti-o hiçbir zaman determinizmin reddini kabul etmedi.
Max Planck, Schrödinger’in madde dalgaları fikrine katıldı ve Schrödinger
Berlin’de Planck’ın yerini kabul ettiği zaman, emekliye ayrılmakta olan Planck,
onu fiziğe determinizmi geri getirmiş olan kişi olarak övdü.
1926 sonlarında Einstein, Born’a şunları yazmıştı: “ Kuantum mekaniğinin
etkileyici olduğu açıktır. Fakat içimden gelen bir ses bana onun henüz gerçek
olmadığını söylüyor. Kuram çok şey söylüyor, fakat, bizi gerçekte ‘Yaşlı Adam’ın
sırrına yaklaştırmıyor ”. Born, Einstein’in istatistiksel yorumunu reddedişi
karşısında hayal kırıklığına uğramıştı. Fakat Born
haklıydı.
Tanrı Zar Atar mı?
Bu
determinist olmama, kuantum tekinsizliğinin ilk örneği idi. Bu, bilinemeyecek ve
kestirilemeyecek fiziksel olayların varlığı anlamına geliyordu. Deney yapan
insanlar,belli bir atomun ne zaman ışıma yapacağını veya belli bir çekirdeğin ne
zaman radyoaktif bozunmaya uğrayacağını bilme çabalarına son vermeliydiler, bu
olaylar önceden bilinemez şeylerdi. İnançları ne olursa olsun,fizikçiler, ilke
sorunlarının tehlikede olduğunu hissettiklerinde Tanrıyı çağırabilirler,çünkü
fizikçilerin Tanrısı, evrensel düzendir. Kuantum kuramının determinist
olmaması,neyin bilinebilir,neyin bilinemez olduğu konusunda bir ilke
sorunudur,bir deney tekniği değildir. Einstein’i sıkan da budur. Tanrı bile size
bazı olayların oluşu konusunda yalnızca olasılıkları verir,kesinliği değil.
Yaklaşık olarak bu dönemde Einstein,Tanrının zar attığına inanmadığını
belirterek, yeni kuantum kuramına itirazını belirtmeye başladı. Einstein’i her
zaman fizik hocası olarak gören Max Born daha sonraları şöyle yanıt verdi: “Eğer
tanrı dünyayı mükemmel bir mekanizma olarak yaratmışsa, O en azından, mükemmel
olmayan zekamıza,dünyanın küçük parçalarını kestirmek için,çok sayıda
diferansiyel denlem çözmek zorunda kalmayacağımız, fakat zarı oldukça başarılı
şekilde kullanacağımız kadar ihsanda bulunmuştur.”. Böylece önceden belirli
olmayan evrenin kapısı açıldı.
Şimdi atomik fenomenlerin iki
açıklaması vardı, Heisenberg’in matris mekaniği ve Schrodingerin dalga mekaniği.
Bu nasıl olabilirdi? Kendi dönüşüm kuramı ile matris ve dalga mekaniklerinin
tümüyle eşdeğer olduğunu-bunlar basitçe, aynı kuram içinde farklı temsil etme
biçimleriydi- gösteren kişi Paul Dirac oldu:
Fizikçiler bunlardan Heisenberg (matris) ve Schrödinger (dalga) gösterimi olarak
söz ederler. Dirac’ın dönüşüm kuramının anlamını kavramanın iyi
bir yolu, dil ile matematik arasında benzetme yapmaktır. Her ikisi de dünyayı
temsil etmenin sembolik araçlarıdır;dil daha zengindir, matematik ise daha
kesindir. Birinin İngilizce diliyle bir ağacı tanımladığını, bu arada bir
başkasının aynı işi Türkçe ile yaptığını düşünün. İngilizce ve Türkçe tanımlar
aynı nesnenin farklı sembolik temsilleridir. Ağacı tanımlamak isterseniz, en az
bir dil veya temsil seçmeniz gerekir. Bir kere temsil şekliniz olunca,çeviri
veya dönüşüm kurallarıyla diğerlerini bulursunuz. Bu durum, elektronlar gibi
kuantum nesnelerinin matematiksel tanımındaki gibidir. Bazı temsiller dalga tipi
özellikleri vurgular,diğerleri parçacık gibi özellikleri vurgular, fakat her
zaman temsil edilmekte olan şey aynı bütünlüktür. Farklı temsillerin dönüşüm
yasalarına tabi oluşu köklü bir fikirdir. Dönüşümler yoluyla sembolik
temsillerde değişimler yaparak değişmezler kavramına ulaşırız. Bunlar,
nesnenin,yalnızca onu nasıl tanımladığımıza bağlı olmayan,esas yapısında derinde
bulunan özellikleridir. Herhangi bir dilde ağacı neyin oluşturduğunu öğreniriz.
Değişmez özellikler bir nesnenin gerçek yapısını belirler.
Dalga
mekaniği ve matris mekaniği aynı davranışı tanımlamak için farklı temsiller
kullanır. Dirac’ın dönüşüm kuramı da dahil olmak üzere tam kuram, sonunda
kuantum mekaniği ya da kuantum kuramı olarak isimlendirilmiştir, bu klasik
fiziğin yerine geçen yeni, matematiksel olarak tutarlı bir kuramdır. Yaklaşık
otuz yıllık bir çalışma, yeni bir dünya dinamiği getirmişti. Matematiksel
formalizm dokunulmamış ve deneysel olarak başarılı olmuştu. Fakat bu ne demekti?
Kuantum mekaniğinin yorumu ne idi ve fiziksel gerçeklik konusunda ne diyordu?
Heisenberg şunları söylemiştir: “ Bugün çağdaş bilim, geçmişte herhangi bir
zamanda olduğundan daha fazla, doğanın kendisi tarafından, gerçekliği zihinsel
süreçlerle kavrama olasılığı konusundaki eski soruyu yeniden gündeme getirmeye
ve ona biraz farklı bir şekilde yanıt vermeye zorlanmaktadır.”
(Heinz R. Pagels, Kozmik Kod 1, Çev: Nezihe Bahar,Sarmal yay,s:
64-80 )
Alıntı: sayfayı hazırlayan:Ramazan Karakale
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa / İndex / Ziyaretçi
Defteri /
E-Mail / Kuantum Fiziği / Quantum Teleportation-2
Time Travel Technology /
Kuantum Teleportation /
Duyuru
/ UFO Technology
Roket bilimi /
CetinBAL
/Astronomy
|
|