|
Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey / Denizli |
KUANTUM KOZMOLOJİSİ, M TEORİSİ VE ANTROPİK PRENSİP
Stephen.W.HAWKING
Kozmoloji herhangi bir gözlem yapılmadığı için sıklıkla spekülasyon
yapılan bir ”psödo-bilim” olarak tanına gelmiştir. Bizim şu anda ise o kadar
çok gözlemlediğimiz veri vardır ki genel olarak evrenin nasıl genişlediği
hakkında öngörümüz mevcuttur. Fakat kozmoloji pratik olarak uygulama sahası
olmayan özgün biri bilim olmadığı için tahmin yüzdesi düşüktür.
Gözlemlerimiz evrenin şu andaki durumunu anlatmakta ve biz denklemleri
tersine çevirdiğimizde evrenin ilk zamanlardaki halini hesap edebilmekteyiz.
Fakat tüm bunlar bize önceden nasılsa şimdi de öyle olduğunu anlatmaktadır.
Daha ileri gidip bir bilim olmak için kozmolojinin evrenin nasıl oluştuğunu
öngörmelidir. Böylece gözlemlere karşılık tahmin öngörüsü diğer bilim
dallarındaki gibi olacaktır. Kozmolojide tahmin etme işi tarafımdan ve Roger
Penrose tarafından kanıtlanan singularite teoremleri nedeniyle daha da
zorlaşmıştır. Bu teoriler eğer Genel Relativite doğru ise evrenin bir
singularite ile başlamış olabileceğini anlatmaktadırlar. Tabii ki Kuantum
gravitasyonel etkileri hesaba alındığında Klasik Genel Relativite teoreminin
bir singularitenin yakınında bozulacağını düşünmek doğaldır. Singularite
teoremleri bize evrenin kuantum orijinli olduğunu ve evrenin bugünkü
durumunu tahmin edebilmek için kuantum kozmoloji teorilerine ihtiyacımız
olduğunu göstermektedirler. Kuantum kozmoloji teoremlerinin 3 yüzü vardır.
Birincisi uzay-zamanın geçerli olduğu lokal teori, ikincisi alanların
komşuluk etkileri, üçüncüsü ise antropik prensiptir.
Lokal teori söz konusu olduktan sonra uzay-zamanın büküldüğü gravitasyonel
kuvvetlerin temsil edilmesi bizim için en önemli şey olmuştur. Teori
süpersimetri’yi içermeliydi aksi takdirde her çeşit vakum enerjisi
uzay-zaman düzlemini ufak bir top içinde bükerdi. Bu iki kural en azından
1985’lere kadar süpergravitasyonel kuvvetlerin önemini bildirmiştir. Fakat
sonra moda birden değişiverdi. Büyük halkalar muhtemelen uzaklaştığı için
bazıları süpergravitenin sadece düşük enerji etkili olduğunu belirttiler.
Sonuçta hiç kimse 8-halkası diyagramını hesaplayacak kadar kahraman yahut
delice iddialı değildi. Onun yerine temel teorinin tüm halkalara sonlu olan
süper sicim teorisi olduğu iddia edildi. Fakat sicimlerin sadece
p-parçacıkları olarak adlandırılan daha geniş kütlelerin geniş bir sınıfının
üyesi oldukları saptandı. P-parçacık demokrasisi prensibini uygulamak doğal
olmalıydı. Her p-parçacığı eşit yaratılmıştır. P>1 için p-parçacık kuantum
teorisi daha geniş halkalara dağılır.
Bu halka genişlemelerini süpergravite teorilerinin geçersizliği olarak değil
fakat masum pertürbasyon teorisinin geçersizliği olarak yorumlayabiliriz.
Ölçü (gauge) teorilerinde pertürbasyon teorisinin güçlü çiftlerde
bozulduğunu biliyoruz. Kuantum gravitesinde gauge coupling’in rolünü
partikül enerjisi üstlenir. Kuantum halkasıyla entegre olacak bir kişi
pertürbasyon teorisinin geçersiz olacağını umar.
Gauge teorilerinde pertürbasyon teorisinin kötü olduğu güçlü coupling
teorisini pertürbasyon teorisinin iyi olduğu zayıf coupling ile
ilişkilendirmek için sıklıkla düalite kullanılır. Bu durumun gravitede de ve
anti-de Sitter konformal alan teorisinde de UV ve infraruj cut-off değerleri
arasındaki ilişkiyle aynı olacağı düşünülür. Bundan dolayı daha büyük halka
divergence’ları ile ilgili endişe duymadım. Evrenin lokal tanımı için 11
boyutlu süpergravite’yi kullandım. Bu daha sonra M teorisi olarak devam
etti. 80’li yıllarda bazıları için bu teori tam bir saçmalıktı ve bu
teorinin temel olarak doğru olduğunu kabul etmiyorlardı. Esasında
pertürbasyon teorisinin kullanıldığı bir rejim ile konuya yaklaşmak, bu
teorinin evrenin orijinini temsil ettiğini düşündürmektedir.
Kuantum kozmolojisi için ikinci destek lokal teoriler için sınır
şartlarıdır. 3 muhtemel aday bulunmaktadır: pre- big bang senaryosu, tünel
hipotezi ve “no boundary porposal”’dır.
Pre-big bang senaryosu boundary’nin geçmiş sonsuzda vakum halinde olduğunu
iddia etmektedir. Fakat bu vakum durumu bizim sahip olduğumuz evrene
dönüştüğünde anstabil olacaktır. Eğer anstabil ise vakum hali olamayacak ve
anstabil hale dönüşmeden önce sonsuz bir zaman geçmeyecekti.
Kuantum tünel hipotezi; Wheeler-Dewitt denklemi dışında, uzay-zaman üzerinde
açıkça boundary koşulu değildir. Wheeler-Dewitt denkleminde ise boundary
condition’dır. Bununla beraber Wheeler-Dewitt denklemi, bir hiper alan
üzerindeki tüm alanların sonsuz boyutlu uzayında üzerinde işe yaramakta ve
henüz iyice açıklanmış değildir. Ayrıca 3+1 veya 10+1 split, Allah veya
einstein’ın aynı noktaya ulaştıkları fikrini bir köşeye kaldırmıştır. Bundan
dolayı benim görüşüme göre ne pre-bigbang senaryo ne de kuantum tünel
hipotezi geçerli değildir.
Evrende neler olduğunu belirlemek için alan konfigürasyonlarının integral
yoluyla toplanarak sınır şartların neler olduğunu belirlemeliyiz. Tek doğal
seçimimiz metriklerin asemptotik Euklidiyen veya asemptotik anti-de Sitter
olmasıydı. Biri sonsuzdan partikülü gönderdiğinde o partikülün geri
döşünümünün ölçülebileceği hesapların yapılması için uygun boundary şartlar
doğuracaktır. Gene de bunlar kozmoloji için uygun boundary şartlar değildir.
Evrenin asimptotik olarak Euklidiyen veya anti-de Sitter olduğuna inanmak
için elimizde kanıt yoktu. Olsa bile biz sonsuzluktaki ölçümlerle değil
içerideki sonlu alandaki ölçümle ilgilenmekteyiz. Bu türlü ölçümler için
boundary içermeyen kompakt metriklerin iştiraki lazımdır. Kompakt metrik
ölçümler LaGrangian ölçümlerinin iştirak etmesiyle olur. Bunların integral
yoluyla iştirakleri iyi tanımlanmıştır. Buna karşı, non-kompakt veya
singular metriğin etkisi için sonsuzlukta veya singularitede bir yüzey
gerektirmektedir. Bazıları bu yüzey terimine arbitrer bir kantite
ekleyebilir. Bundan sonra Jim Hartle ve benim adlandırdığım “no boundary
proposal”u uygulamak daha doğal gözükecektir. Evrenin kuantum durumu kompakt
metriklerin üzerine Euklidiyen integralin uyugulanmasıyla belirlenir. Diğer
bir deyişle, evrenin “boundary condition”’u onun “boundary”’e sahip olmaması
demektir.
Büyük boyutlu uzay modülleri için her boyutta kullanılabilecek kompakt
Reechi düz metrikleri vardır. 11 boyutlu süpergravite veya M teorisi pek çok
sayıda sonuca ve kısaltmalara imkan tanımaktadır. Bizim henüz daha
düşünmediğimiz, olası modelleri daha ufak sınıflara ayrılmasını kısıtlayan
bazı prensipler öyle olduğu gözlenmese bile olabilir. Böylece Antropik
Prensibi dilediğimize inanıyorum. Pek çok fizikçi antropik prensibi
beğenmemektedir. Onun belirsiz olduğunu ve hemen hemen hiçbir şeyi
açıklamaya yaramadığını, düşük prediktif değeri olduğunu düşünmektedirler.
Bu düşünceleri sempatik bulsam da Antropik prensibin Quantum Kozmolojisi’nde
önemli yeri olduğuna inanmaktayım. Aksi halde neden böyle 11 veya daha
değişik sayıda boyutta değil de 4 boyutlu dünyada yaşamak zorunda kalalım?
Antropik yanıt zeki canlılar gibi komplike strüktürler için 2 boyut yeterli
değildir. Diğer yandan, 4 veya daha fazla uzaysal boyut; gravitasyonel ve
elektrik güçlerin formülün ters karesinden daha fazla hızla azalacağı
anlamına gelmektedir. Bu durumda gezegenlerin yıldızlar etrafında belirli
yörüngeleri olmayabileceği gibi elektronların da atom çekirdeği etrafında
sabit yörüngeleri olmayabilir. Ayrıca en azından bizim bildiğimiz zeki hayat
sadece 4 boyutta mevcut olabilir. Antropik olmayan bir açıklama
bulabileceğimiz hakkında pek çok endişem var.
Antropik prensibin sıklıkla zayıf ve güçlü versiyonları olduğu söylenir.
Güçlü antropik prensibe göre her biri değişik fizik sabitler içeren
milyonlarca farklı evren vardır. Uygun fizik sabitleri içeren evrenler
sadece zeki hayat bulundurur. Zayıf Antropik prensibe göre ise sadece tek
bir evren vardır. Fakat efektif coupling’ler pozisyonla değişmekte ve zeki
hayat ta sadece bu çiftlemelerin doğru değerleri olduğunda mevcut
olmaktadır. Bununla beraber kuantum kozmoloğu ve “no boundary proposal”,
zayıf ve güçlü antropik prensibin arasındaki ayrımı kaldırmaktadır. Değişik
fiziksel sabiteler M teori veya süpergravite mükemmelleştirildiğinde iç
uzayın değişik modülleridir. Her olası modül kompakt metrikler üzerinde
entegral yoluyla olur. Karşıt olarak, entegral yol non-kompakt metrikler
üzerinde gerçekleştirilirse sonsuzlukta modüllerin değerlerini belirlenmesi
gerekmektedir. Fakat sonsuzlukta neden modüller zeki hayata izin veren 4
boyutlu az mükemmelleşmiş özelliklere sahip olmalıdır? Gerçekte Antropik
Prensibin gerçekten “no boundary proposal”’a ihtiyacı vardır. Tersi de
geçerlidir.
Bayes istatistikleri kullanılarak Antropik Prensip kesinleştirilebilir.
Bazıları tarih olaylarını önceden tahmin edebilir. Ki bu da [e-Öklidyen
olay] olup “no boundary proposal” ile hesaplanabilir.
Biri bu tahmini, zeki hayat içeren tarih olaylarını da hesaplayarak
gerçekleştirebilir. Fizikçiler olarak, biyoloji ve kimyadaki gibi ince
detayların içine düşmeyiz ama hayatın oluşması için gereken şartları gibi
bazı biçimleri hesaplayabiliriz. Bunların içinde galaksilerin ve yıldızların
varlığı ve gözlemlediğimiz fiziksel sabiteler de var. Uzay modüllerinin
diğer bölgelerinde daha değişik bir zeki hayat formunu destekleyen yerler
olmalı ancak bunlar izole adalar gibidir. Daha sonra bu olasılığı göz önüne
almayarak sadece à priori tahmin ve galaksi içerme olasılığını
hesaplayacağım.
Şekil 2:
4 boyutlu evreni temsil edecek en basit gelişmiş metrik iç uzayı bulunan
dört küreden oluşmaktadır. Fakat üstünde yaşadığımız dünyanın kesin pozitif
Euklidiyen metrikten ziyade Lorentzian imzalı metriği vardır. Böylelikle
kişi analitik olarak 4-küre metriğine devam ettiğinde koordinat değerleri
kompleksleşir.
Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır.
Şekil 3:
Koordinat s , sekvator+ it kadar analitik olarak devam ettirilir. Böylece
cosh Ht kadar artan bir Lorentzian metrik olan kapalı Friedmann çözümü elde
edilir. Böylece minimum büyüklüğe kadar kollabe olan ve deneysel olarak
tekrar üstel olarak genişleyen bir kapalı evren elde edilir.
Şekil 4: AÇIK EVRENE 4 KÜRENİN ANALİTİK KONTİNÜASYONU
Analitik olarak s = it, c = ij
Şekil 4
Bununla beraber başka birisi 4 küreye analitik olarak devam edebilir. t=is
ve c =ij olarak tanımlansın. Bu sinh Ht kadar artan açık bir Friedmann
evreni verir.
Şekil 5:
AÇIK ANALİTİK KONTİNÜASYONUN PENROSE DİYAGRAMI
Böylece bir kimse “no boundary proposal’dan yola çıkarak sonsuz uzay elde
edebilir. Işık konisi içinde de Sitter uzaydaki bir noktadan zaman
koordinatları ve sabit uzaklıklı hiperboloidler kullanabilir. Noktanın
kendisi ve ışık konisi skala faktörünün 0’a yaklaştığı Friedmann modeli big
bang’tır.Ancak bu singular değildir. O yerine uzay-zaman ışık konisinden
belirli bir bölgenin ötesine devam eder. İşte bu bölge pre-big bang teorisi
adını alır ve kötü yönetilmiş birçok model de sıklıkla bu adı taşır.
Eğer Öklidyen 4 küre tam analamıyla yuvarlak ise (her 2 tarafı kapalı ve
açık analitik kontinüasyon) sonsuza dek şişecektir. Bu onların yeni
galaksiler oluşturamayacağı anlamındadır. Kusursuz yuvarlak dört kürenin
daha ufak bir görevi olacak ve böylece aynı völümdeki diğer 4 metriklerden
daha yüksek bir a-priori olasılığı olacaktır. Bununla beraber, kişi bu
ağırlığı zeki bir hayat olasılığını da katarak tartabilir: sıfır. Böylece 4
yuvarlak küreden uzaklaşmış oluruz.
Öte yandan eğer 4 küre tam anlamıyla yuvarlak olmadığında analitik
kontinüasyon üstel fonksiyon olarak genişleyecek fakat daha ileride
radyasyona dönüşecek veya kütle içerikli olacak ve çok geniş ve düz
olabilecektir. Bu her 11 boyutun tam Öklidyen metriğinde benzer eğrilere
sahip olacak bir mekanizma sağlayacak ancak Lorentzian analitik
kontinüasyondaki diğer 7 boyuta göre 4 boyut daha düz olabilecektir. Fakat
bu mekanizmanın 4 boyuta özgü olduğu sanılmamaktadır. Böylece bizim dünyanın
niye 4 boyutlu olduğunu açıklayacak Antropik Prensibe hala ihtiyacımız
vardır.
Oldukça iyi bir yaklaşım olan yarı klasik yaklaşımda Öklidyen alan
denklemlerinin yaklaşık çözümlerinde metriklerin baskın bir dağılımı vardır.
Bizim deforme olmuş 4 küremizi incelememiz için 11 boyutlu süpergraviteden 4
boyuta boyutsal indirgeme ile elde edilen teoriye ihtiyacımız vardır. Bu
Kaluza Klein teorileri, 3 indisli alandan gelen çeşitli skalar alanlar ve iç
uzay modülleri içermektedir. Basit olsun diye sadece tek skalar alan
problemi vereceğim:
Şekil 6:
ENERJİ MOMENTUM TENSOR
Skalar alan F ’nin V(F ) kadar potansiyeli vardır. F gradientinin ufak
olduğu yerlerde enerji momentum tensör kozmolojik bir sabit l = 8P GV olarak
davranmaktadır. Burada G Newton’un dört boyutundaki sabittir. Böylece
Öklidyen metriğini 4 küre gibi bükecektir.
Bununla beraber eğer F alanı V’nin durağan bir noktasında değilse her yerde
sıfır gradiente sahip olamayacaktır. Bu durum, çözümün yuvarlak dört küre
gibi O(5) simetrisine sahip olamayacağı anlamına gelmektedir; daha sıklıkla
O(4) simetrisine sahiptir. Diğer bir deyişle çözüm deforme bir dört küredir.
Şekil 7:
O(4) İnstantonları
O(4) instantonlarının metriği b(a ) fonksiyonu cinsinden yazılabilir. Burada
b insatantonun kuzay polünden sabit a kadar uzaklıktaki 3 kürenin çapıdır.
Eğer instanton tam olarak yuvarlak 4 küreden oluşsaydı b, a ’nın sine
fonksiyonu olacaktı. Böylece kuzey kutbunda ve güney kutbunda aynı zamanda
geometrinin regüler bir noktası olaraktan birer adet sıfır olacaktı. Bununla
beraber kuzey kutbundaki skalar alan potansiyelin sabit bir noktasında
değilse dört küre üzerinde bir yerdedir. Eğer potansiyel iyi ayarlanır ve
minimum negatif lokal vakum olursa tüm 4 küre üstünde non-singular bir çözüm
elde edilebilir. Bu Coleman De Lucia instantonu olarak bilinir.
Bununla beraber negatif vakum olmadan genel potansiyellerin davranışı çok
değişiktir. Skalar alan 4 kürenin hemen hemen üstünde sabit fakat güney
kutbundan uzaklaşmaktadır. Bu davranış potansiyelin biçiminden etkilenmez,
herhangi bir polinomial potansiyel ve a<2’den küçük olmak üzere a kadar
üstel potansiyele sahiptir. Orantı faktörü b güney kutbuna doğru 0’a
yaklaşırken mesafe değerinin 3.kuvvetine çıkar. Bu; güney kutbunun, 4
boyutlu geometrinin esasında singülaritesi anlamına gelmektedir. Buna karşın
güney kutbundaki singularitenin etrafındaki sınırda, sonlu değerli K alanı
terimi ile beraber, oldukça hafif bir singülarite vardır. Bunlar
singülariteye rağmen iyi belirlenmiş 4 boyutlu geometrinin bozulması
anlamına gelmektedir. Daha sonra anlatacağım gibi, mikrodalga zemindeki
fluktuasyonlar ölçülebilir.
Altta yatan sebep ilk olarak Garriga tarafından gözlenen singularitenin iyi
davranışı yatmaktadır. 4 boyutlu Öklidyen Schwarzschild bir boyut
küçültülürse tau yönünde 4 boyutlu geometri ve skalar alan elde edilir. Aynı
şekilde instantonun güney kutbunda olduğu gibi bunlar ufukta singülerdir,
Diğer bir deyişle, güney kutbundaki singularite boyut kısalmasının bir
hatasıdır ve daha büyük bir boyutsal uzayda singüler olmayacaktır. Bu
genellikle işler. Skaler faktör; b, 3.kuvvetine giderken iç uzay tek yönde
sıfır büyüklüğüne bozunmaktadır. Analitik olarak bozulmuş kürelerden biri
Lorentzian metriğine devam ettirilirse başlangıçta şişen bir açık evren elde
edilecektir. Evren gibi kapalı bir de Sitter kabarcığını zihninizde
canlandırınız. Bu, tekil kabarcık evreninin Coleman de Lucia
instantonlarından elde edilmesine benzer. Tek fark, Coleman de Lucia
instantonlarının lokal minimum negatif basınçla potansiyellerinin ayarlanmış
olmasını gerektirmesidir. Ancak tekil Hawking-Turok instanonu her türlü
uygun potansiyelde çalışmaktadır. Genel bir potansiyel için ödenmesi gereken
bedel güney kutbundaki singülaritedir. Analitik devam eden Lorantzian
uzay-zamanda sngülarite zaman olabilir ve çıplaktır. Her şeyin bu çıplak
tekillikten geldiği ve büyük patlamada ışık konisi gibi açık şişen bir alana
dağılır. Burada ne olduğunu kimse tahmin edemez. Bununla beraber 4 kürenin
güney kutbundaki singülarite o kadar ufaktır ki instantonların hareketleri
ve etrafındaki pertürbasyonlar iyice belirlenmiştir.
Singülarite davranışı, instantonun rölatif olasılıkların ve etrafındaki
pertürbasyonların belirlenmesi anlamına gelmektedir. İnstantonun kendi
eylemi negatiftir ancak instantonun etrafındaki pertürbasyonlar artma
eğilimindedir ki, bu da eylemi daha da negatifleştirir. “No Boundary
Proposal”e göre alan konfigürasyon olasılığı e üzeri eksi eylemi kadardır
(e-eylem). İnstantonun etrafındaki pertürbasyonlar non-pertürbe zemine göre
daha az olasılıktadır. Bu kuantum fluktuasyonlarının baskılandığı anlamına
gelir. Bu “boundary“ şartın tünelleşmesinin çeşitli versiyonu değildir.
Bu singüler instantonlar peki yaşadığımız evrende nasıl doğru hesap
yapmaktaydılar? Sıcak Büyük Patlama Modeli evreni iyi anlatmakla beraber
bazı şeyleri açıklamasız bırakmaktadır.
İlki, isotropi’dir. Mikrodalga gökyüzünün değişik bölgeleri eğer bu bölgeler
geçmişle ilintili değillerse neden nerdeyse yaklaşık aynı sıcaklıktadır?
İkincisi tüm isotropiye rağmen 10-5 boyutta düz spektrumlu fluktuasyonlar
vardır? Üçüncüsü, neden maddenin kütlesi ışık hızıyla gidilebildiği halde
yaklaşık aynı seviyede kalmaktadır? Dördüncüsü, neden vakum enerjisi veya
efektif kozmolojik sabite, simetri bozulduğunda 10 ila 80 daha fazla bir
değer getireceğini düşünürken bu kadar ufaktır?
Gerçekte mevcut kütle ve vakum enerjisinin dansitesi bir olasılıklar
düzleminde 2 eksende gözlenebilir. Bazı sebeplerden dolayı uzayın
kıvrılmasına bağlı madde+vakum enerjisini içeren lineer kombinasyonlarla
uğraşmak daha iyidir. Ve (madde–vakum enerji2) evrenin deselerasyonunu
verir.
Şişme, sıcak Büyük Patlama Modelinin çözülmesi gereken problemlerindendi.
Evrenin izotropisiyle (1.Problem) beraber iyi bir problem teşkil ediyorlar.
Eğer bir süre daha şişme böyle uzun süre devam ederse, evrenin uzaysal
olarak düz olması gerekirdi. Bu da: madde+vakum enerjilerinin toplamının
kritik bir değere sahip olduğunu gösterir. Fakat şişmenin kendisi madde ve
vakum enerjisinin lineer kombinasyonları üzerine limit koymamakta ve
2.problem olan fluktuasyonların amplitüdüne yanıt getirmemektedir. İyi
yerleştirildiği vakit bunlar V skalar potansiyele sahip ince tüneller olduğu
görülecektir. Ayrıca başlangıç şartlar teorisi olmadan evrenin ilk konumunda
dışarı doğru neden şişmek zorunda kaldığı pek iyi bilinmemektedir.
Bahsettiğim İnstantonlar evrenin de Sitter benzeri durumda dışarı şişerek
başladığını öngörebilir. Böylece evrenin isotropik olan ilk problemi
çözülür. Buna karşın, diğer 3 problemle ilgili bazı güçlükler mevcuttur. “No
boundary” önerisine göre, bir instantonun –à priori- olasılığı e-Öklidyen
eylem ‘dir. Fakat Reechi skaları pozitif ise, izometri gurubuyla birlikte
kompakt instanton gibi mesela, o zaman Öklidyen hareket negatif olur.
İnstanton büyüdükçe hareket negatifleşir ve daha büyük bir –à priori-
olasılık oluşur. “No boundary” önerisi oldukça geniş instantonlar olur. Bir
şekilde bu, iyi bir şeydir çünkü yarı-klasik yaklaşımların iyi olduğu vakit
instantonların rejimde gibi olduğu anlamına gelir. Buna karşın, daha geniş
bir instanton, kuzey kutbunda daha düşük bir skalar V potansiyeli ile
başlayacağı anlamına gelmektedir. Eğer V verildiği takdirde daha ufak şişme
peryodu elde edilecektir. Böylece evren, W madde + W l ’yı sağlamak için,
e-kıvrılmalarının sayısını tamamlayamayacaktır, ki bu da şimdilik 1’e
yakındır. Açık Lorentzian Analitik kontinüasyon modeli uygulandığında, “no
boundary” –à priori- olasılıklar büyük oranda W madde + W l = 0’a doğru
değişecektir. Açıkçası, böyle boş bir evrende galaksiler oluşmamalıydı ve
zeki yaşam belirtileri olmamalıydı. Demek ki, biri antropik prensibi
yakardı/istedi.
Antropik Prensibe başvuracağınızda Sıcak Büyük Patlama’nın ince tünelli
problemlerinin de yanıtını bulmuş olacaksınız. Bunlar: fluktüasyonların
ampltiüdü ve vakum enerjisinin inanılmaz şekilde 0’a yakın olduğudur. Skalar
pertürbasyonların amplitüdü hem potansiyel hem de türevlerine bağlıdır. Pek
çok potansiyelde, skalar pertürbasyonlar tensor pertürbasyonların aynısıdır
fakat 10 misli oranda daha geniştir. Basit olsun diye bunları tensor
perturbasyonları olarak sayacağım. Bunlar metrik kuantum fluktuasyonlarından
türemekte ve eş zamanlı hareket eden dalgaboyu şişme sırasında ufuğu
terketmektedir.
Böylece tensor pertürbasyonların amplitüdü kabaca ufuk genişliğinin üstünde
1 Planck birimidir. Eş zamanlı hareket eden dalgaboyları büyüdükçe şişme
boyunca ufuğu daha hızlı terk eder. Böylece tensor perturbasyonlarının
spektrumu ufuğa yeniden girdiğinde dalga boyu ile birlikte maksimum (instanton
büyüklüğü+1)’e artacaktır.
Şekil 9:
Maksimum amplitüd ufuğa yeniden girdiği an ayrıca W ’nın 1’den ufalmaya
başladığı andır. Elde 2 yarışan faktör vardır. “No boundary” önerisinden –à
priori- olasılık, instantonların geniş olmasını istemekte ve galaksilerin
oluşum olasılığı, hem W hem de fluktuasyon amplitüdü gerektirdiğinden çok
küçük değildir. Bu durum W için dağılım olasılığı 10–3 kadar keskin bir tepe
vermektedir. Tensor pertürbasyonları için olasılık 10-8 oranında keskin bir
tepe vermektedir. Bu iki değer gözlenenden daha küçüktür. Bu yüzden yanlış
ölçülmektedir.
Henüz antropik gerekliliği hesap edememekteyiz. Kozmolojik sabit şu an için
çok küçüktür. 11 boyutlu süpergravite 4 şekil kuvvet alanı ile birlikte 3
şekil ölçü alan içermektedir. 4 boyuta indirgendiğinde bu kozmolojik sabit
olarak davranmaktadır. Lorentzian 4 boyutlu uzay için gerçek komponentler
için bu kozmolojik sabit negatiftir. Böylece supersimetrinin bozulmasından
kaynaklanan pozitif kozmolojik katsayıyı sıfırlar. Süper simetrinin
bozulması bir antropik gerekliliktir. Az partiküllü kütleden zeki bireyler
oluşturulamaz. Onlar aksi takdirde uçarlardı.
Simetrinin bozulmasından kaynaklanan pozitif katılım, negatif 4 formunu
hemen hemen sıfırlamadıkça galaksiler oluşamaz ve zeki yaşam gelişemezdi.
Kozmolojik sabit için non antropik bir açıklama bulabileceğimizden oldukça
kuşkuluyum.
11 boyutlu geometride her 4 siklus üzerindeki 4 formunun entegrali veya her
7 siklus üzerinde düal etkisi birer tam sayı olmalıdır. Bu, 4 formunun
kuantize olduğu anlamına gelmekte ve simetrinin bozulmasını sıfırlamak için
tam anlamıyla uygun değildir. Gerçekte olası içsel boyutlar için kozmolojik
sabitteki kuantum basamakları gözlem sınırlarının üzerindedir. Başlangıçta,
antropik olarak kozmolojik sabitin sıfırlanmasının söz konusu olduğunu
düşünüyordum. Fakat daha sonra bunu pozitif olacak şekile çevirdim. Bizim
var oluşumuzun antropik çözümsüzlüklerine cevap olabilir diye düşünüyorum.
Fakat, kozmolojik sabitteki kuantum basamaklarının çok geniş olması bu
problemin çözümünün tek olduğu anlamına gelmekteydi. Belki bu daha önce
tanımladığım gibi düşük omega probleminin de çözümüne katkıda bulunacağını
zannediyorum. Eğer çeşitli sağduyulu çözüm varsa veya bunların
sürekliliğinde Öklidyen eylemin instantonun büyüklüğüne güçlü olan
bağımlılığı, en düşük omega ve frekans amplitüdünün olasılığını hesaplamada
yararı bulunabilirdi. Bu durumda ise bomboş bir evrende tek bir galaksi
olurdu , bizim gözlediğimiz gibi milyarlarca değil. Fakat antropik izin
verilen sahada tek bir instanton varsa geniş instantonların öngörülmesinin
hiçbir önemi yoktur. Böylece antropik olarak izin verilen bölgenin herhangi
bir yerinde W madde ve W l bulunabilir ve evren açık analitik devamlılık
gösteren evrenlerden birisiyse W madde+W l =1 çizgisinin altında olabilir.
Bu durum gözlemlerle sürekli olarak saptanmıştır.
Kırmızı (yukarıda) eliptik bölge süpernova gözlemlerinin yapıldığı 3 sigma
limitidir. Mavi (sol) bölge kümeleşme gözlemleri ve mor(sağ) mikrodalgadaki
Doppler zirvesinden kaynaklanmaktadır. en iyi yolu W total = 1 çizgisinin
üzerinde veya altında ortak bir kesişim göstermektedir.
Şekil 10:
Olası bir omega’yı öngörebilecek bir metod bulunduğunu kabul edersek bunu
gözlemle nasıl kontrol edebiliriz? En iyi gözlemleme yolu mikrodalga
zemininde fluktuasyonların spektrumunu gözlemektir. Başlangıç instantonuyla
ilgili kuantum fluktuasyonlarının en temiz şekilde ölçülmesinin yöntemi
budur. Buna karşın, non-singüler Coleman de Lucia instantonlarıyla tarif
ettiğim singüler instantonlar arasında önemli bir fark vardır.
Az önce söylediğim gibi instanton etrafındaki kuantum fluktuasyonları
singülariteye rağmen iyi bilinmektedir. Öklidyen instantonun
pertürbasyonlarının sadece ve sadece singülaritede Dirichelet sınır şartına
uyduklarında sonlu eylemleri vardır. Bu sınır şartlarına uymayan
pertürbasyon modlarının sonsuz eylemi olacaktır ve baskılanacaktır.
Singülarite büyük boyutlara ulaşıldığında Dirichelet sınır şartı da
artmaktadır.
Lorentzian uzay-zaman analitik olarak devam ettirildiğinde Dirichelet sınır
şartı pertürbasyonların singülarite gibi zamanda yansımasını gerektiğini
ortaya koyar.
Bunun pertürbasyonların 2 nokta korrelasyon fonksiyonu üzerinde bir etkisi
vardır fakat oldukça ufaktır. Mikrodalga fluktuasyonların mevcut gözlemleri
henüz daha bu etkiyi saptamak için yeterli değildir. Fakat 2001’de uydu
haritalamadan ve 2006’da Planck uydusundan gelecek yeni gözlemlerle bu
mümkün olabilecektir. Böylece “no boundary” önerisi ve bezelye instantonu
gerçek bir bilimi temsil etmektedir. Gözlemle değişebilirler.
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa / İndex / Ziyaretçi
Defteri /
E-Mail / Kuantum Fiziği / Quantum Teleportation-2
Time Travel Technology /
Kuantum Teleportation /
Duyuru
/ UFO Technology
Roket bilimi /
CetinBAL
/ Astronomy
|
|