Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey / Denizli GERÇEKLİK FİZİĞİNİN İDARESİ Burada görünmezlik, antigravite, zamanda yolculuk ve ışınlamanın arkasındaki bazı temel fiziksel prensipler hakkında ciddi bir ders alacağız. Bu yazı askeriyenin gizli araştırma sektörlerindeki başarısını nasıl elde ettiğini anlatmaya çalışacaktır. 1943’te yapılan Philadelphia deneyini ve 40 yıl sonraki ünlü olay Montauk projesini; bunları karıştırmaksızın bilim kurgu teknolojisi korkutucu sonuçlarıyla birlikte çözümleyip başarıyla yerine oturtmuştur. PHİLADELPHİA DENEYİNİN ÖZETİ Philadelphia deneyi Proje Rainbow olarak isimlendirilen daha büyük bir projenin parçasıyken, amaç donanma gemilerinde radar görünmezliğinin sağlanmasıydı. Philadelphia deneyinde bir WWII donanma destroyeri olan U.S.S. Eldridge üzerinde testler yapıldı. Araştırmalar gösteriyorki geniş ölçekli bobinler, geminin her iki başı, yanları ve güvertesi üzerinde yer almaktaydı, üç boyutlu bir varoluşun bobin (coil) düzeni her biri diğeriyle dik açı yaparak form bulmaktaydı. (var olmaktaydı). İlave olarak dördüncü bir bobinde rastgele bir arka planda yer alıyordu. Üç temel bobinin her birinin içine frekansları, fazları ve genişlikleriyle (bant) özel biçimde dalgalanan elektrik çarpıyordu, geminin fiziksel varlığı ansızın kayboldu, gözlemciler tarafından uzak mesafedeki görünmezlik noktası düzleminde olduğu tespit edildi. Sonra gemi tümüyle gözden kayboldu, yüzlerce mil kuzeyde başka bir yere ışınlandı ve dakikalar sonra geri döndü. Bu olaydan sonra Eldridge’de yapılan incelemede, insanlar geminin duvarlarına yapışmış olarak bulundu, diğerleri uyuşuk bir psikoz içinde etrafta dolanıyordu ve dahası kurbanlardan biri alevler içinde buharlaşarak ileri atılırken, onlardan hiç kimse fiziksel olarak dokunamıyordu. Çok azı gemide sağlıklı olarak bulundu, hikayenin geçerliliğini deneyimleyen ve sağ kalanlardan biri bir yakın arkadaşına bilgiyi iletti. Bu arkadaşta Philadelphia deneyinin nasıl olduğu ile ilgili olan sahip olduğu bir takım kritik bilgiyi iletti, bu, bunları takip eden teorinin bazı noktalarına temel oldu. TEMEL PRENSİP Haydi var olan fiziksel realitenin birkaç temel prensibiyle ilgili olarak, anlayışımızı nasıl kullandığımızı tartışmaya başlayalım. Ortodox bilim adamları, bunun gibi başarıları elde edecek yeteneğe sahip değildi, çünkü onların eğitimleri böyle olaylara izin verebilen daha geniş bir genel teorinin açıklamalarına sınırlıydı. Bu nedenle bu prensiplerin bazıları yüksek okullarımızın fizik sınıflarının okuduklarında kabul edilmemektedir. Fakat okuma boyunca, idrakinizi genişletebilirsiniz. Teknik terimler ve matematik olmaksızın bunlar basit olacaktır, bundan dolayı herhangi birinin bu teoriyi anlayabilmesi ve tümüyle kavrayabilmesi için bunlar gereklidir. Madde elektromanyetik dalgalardan yapıldığına göre kabul görmüş bir düstur olan “her şey titreşimdir” ifadesi bilimsel gerçektir. Konu (sorun) dört boyutlu gerçekliğin gözlerimize karşı (ters) olmasıdır (görünmemesidir). Elektromanyetik dalgaların var olması için bir ortam sağlayan eterin beş boyutlu bir matrixinde bu var olur. Bu matrix gerçekten beş boyutludur, fakat bu evrende uzayın içindeki hareket seyrek olduğundan biz üç boyutlu dilimi görürüz. Her iki eterin denizi tek (aynı) evren veya zaman hattıdır, ve paralel evrenler biri diğerinin üzerine yığılmış düz gözlemelerin üretimini “gerçek” duruma benzer bir tanımlama olarak alırsak altı boyutlu bir yığındır. Maddeyi görünmez yapan bu anahtar, uzay ve zamanın içinden bunu gönderir, veya bu boyutların birinde bunu ağırlıksız yapan vibrasyonlardan yararlanmaktadır. 3D uzayında bazı ilginç sonuçlarıyla bir şeylerin arkasını ve önünü, yukarısını ve aşağısını veya solunu ve sağını titretebilirsiniz. Fakat gerçek üç boyuttan daha fazlasının meydana geldiğidir, ve yaradılış bir elektrik ve manyetik alan olduğundan siz maddenin karekteristiklerini değiştirirseniz, madde ve vibrasyonlar daha yüksek boyutların içine girip kapılmasına izin verir, vibrasyonların idaresindeki boyutların üzerinde farklı karekteristiklerde bağlar oluşur. Ortodox bilim adamları 3D çerçevesi içinde çalışır ve bu yüzden üretim yetenekleri sadece bugünün düzeninde gördüğümüz teknolojiyle sınırlıdır. Yaradılış özel sarmal bobin geometrisi ve maddenin elektrofikasyonunun içinden geçen bu gibi hiperboyutsal alanları içerir. Bu yazının kalanında teknikleri bir tablo özeti olarak inceleyeceğiz.
Uygulanan frekansların yönü Metod Sonuç 3. boyut Elektrik ve manyetik alanlar, bir Görünmezlik dönen çekim alanı ve ışığın eşleşmesinin üretimiyle karşıya geçer ------------------------------------------------------------------------------------------------------ 4. boyut Dördüncü boyut alanı hedef Işınlama objelerle eşleşerek x-y-z bobini yaratır ------------------------------------------------------------------------------------------------------ 5. boyut Hedef objenin etrafındaki eterin Antigravite kanalının manyetik akımını solitonic çekim alanı modüle eder ------------------------------------------------------------------------------------------------------ 6. boyut Caduceus bobini sayıl alanı ( scalar field ) üretir Zaman yolculuğu ------------------------------------------------------------------------------------------------------- GÖRÜNMEZLİK Bir nesne görünmez olduğunda, ışık nesnenin ya içinden geçmeli ya da etrafından bükülmelidir. Bu kısımda ışığın bükülüş metoduna odaklanacağız. Bu boyutun dışında nesne kendi etrafında döndüğünde, ışık nesnenin içinden geçer, fakat bu tekniği burada ele almayacağız. Işık dışsal uygulamalı bir elektrik ve manyetik alan etkisi altında bükülmez, çünkü fotonlar kendi kendilerine kesintisiz elektrik şarjına sahip değildirler. Bununla birlikte ışık çekimin bilinen etkisiyle bükülür. Güneş tutulması durumunda, yıldız ışığı güneşin arkasından dünyaya erişebilir, çünkü güneşin yoğun çekimsel alanı bir mercek gibi iş görür, yıldız ışığı bize doğru çekilir. Fakat laboratuarda aynı yoğunluğu üretmek kötü olabileceğinden imkansızdır. Işık bir planetin çekimsel alanında güçlükle bükülür, çünkü bu çekim alanı güçlü değildir. Bir opera şarkıcısı ve bir kristal kadeh düşününce, şarkıcı doğru frekansı çıkarmadıkça, ses dalgaları ve kadehin kırılması arasında uygun enerji transferi güçlükle olacaktır. Keza, planetlerin çekimi ışığı karşılamada statiktir. Bir diğer etki olan, rezonans (eş, benzer frekanslarda) başarılı olmalıdır. Siz modüle eder etmez yada çekim devreye girer girmez, etki altındaki bir saman gibi ışık bükülür. Sonuç olarak rezonans frekansı erişiminizin, daha az yoğun bir çekimsel alana ihtiyacı olacaktır. Bir çekimin modülasyonunun nasıl olduğunu merak edebilirsiniz. Bir elektrik ve manyetik alan doğru açılarda biri diğeriyle kesiştiğinde her iki dikeyin yönünde çekim üretmektedir. (Fig 1). Manyetik yada elektriksel alanın modülasyonunda ikisinde birinde, aynı frekansta bir çekimsel alan vibrasyonu yakalarsınız. Böyle yapılınca, bir nesne yada bir bobin enerjisinden biri alternatif akım elektriğini kullandığında kolay bir iş olacaktır.
Fig 1 Bu yüzden gelen ışık dönen çekimsel alanın bu alanına rast geldiğinde ışığı bükülmüş nesne bir salınımı gereksinir, ışık nesnenin diğer yanlarını tümüyle takip eder ve yolundan devam ederek ayrılır. Haydi bir örnek çerçevesinde bu kriterleri inceleyelim. Bir manyetik alanda şarj edilmiş küresel bir nesnenin durumunu ele alalım. (Fig 2). Eğer bir çekimsel vektör söz konusuysa, elektriksel ve manyetik alanların her ikisinin doğru açılarda olması gerektiğini biliyoruz, bunların bir vorteks gibi nesnenin etrafında döndüğünü bulacağız. (Fig 3). Bu alanın modülasyonuna göre, bir nesnenin şarja kapalılığı ve dayanıklılığı yüksek voltaj/yüksek frekans için uygun alan sağladığından bir tesla bobini elektriksel unsurun kullanımına daha iyi bir alternatiftir. Yüksek frekanslı elektrik nesnenin içinden geçerek, nesnenin yüzeyinde harekete yönelirken bu kapalılığa “yüzey etkisi” uygundur. Bu manyetik alan yakınında bir Helmholtz bobini (Fig 4) yada tam bir tek döngü bağlantısı üretebilecektir.
Fig 2
Fig 3
Fig 4 Konumundaki düzenlemesiyle, haydi bir foton devreye girdiğinde çekimsel alanın modülasyonunun ne olduğunu inceleyelim. Foton alana girer ve bir çekimsel vektörler (oklar) serisiyle nesnenin doğrudan kenarına çarpar, nesne bunu etrafına gönderir. Momentumun korunması durumunda bir foton tamamen aynı uzunlukta yoldan çıkarak alanın etrafından geri dönerek salınmalıdır. (Fig 5). Bu olmadıkça foton doğrudan alanın karşısındaki yere giriş yaparak alandan çıkar. Bundan dolayı, gözlemci girişi uzaklığı kadar tesir etmektedir, ışık direkt rotasını asla değiştirmez ve buradan hareketle nesne ortadan kalkıp bloke olur. Nesne görünmezliğe sahip olur.
Fig 5 ANTİGRAVİTE Antigraviteyi anlamak için, önce çekimi anlamalısınız. Çekim bir itiştir, bir çekiş değildir. Mutfakta suyu kurutur gibi yada havayı bir vakumlu temizleme hortumuyla emer gibi, en temel zerreler maddeyi tümüyle içine alan etrafındaki eterle (aura) kapsar. Tapayı çektiğimizde, aşağı giden kanal (akış) olacaktır, ve dünya planetinin bu durumunda, dünyanın içine aşağı doğru akıcı eterinin bir akım hamlesi vardır ve bu akım akıntıyı tümüyle yakalayarak aşağı iter. Bu işten (oyundan) sonra etrafınızdaki eterin akıntı kanalıdır ki sizi etkilememektedir. Dalganın ilginç bir tipi yada “soliton” diye isimlendirilen vortex akışkanların içinden seyahat edecek eşsiz bir yeteneğe sahiptir, çünkü bu kanallar kendi kendilerinin etrafında akışkandır. Eğer sigara dumanı halkalarını gördüyseniz, basit sigara dumanına görece uzun zaman dönemince nasıl sürekli sigara dumanı halkaları şeklinde kaldığı dikkatinizi çekecektir. Yuvarlak (para gibi) şekilli dalgaların kanalı kendilerinin etrafındaki havadır. Çünkü onlar bir silindirin içinde sıralanan ve etraflarında kıvrılan yuvarlanan tekerlekler gibidir. Onlar tekerleklerin yerin karşısında yuvarlandığı gibi az dirençli bir ortamın içinde yuvarlanır. Kendi etrafındaki eterin kanallığının soliton yeteneği bir emiş üretir. (Fig 6). İlk önce bir manyetik aşağı çekişle başlar. Bir manyetik aşağı çekiş bir elma biçimli alanken bu manyetik akım üst kısmın dışına gelir ve alt kısımdan içeriye gider. Alanın bu tipini mıknatıs çubuklarıyla demir talaşının alanda gösterdiği şekillerde görebilirsiniz, yada dünya planetinin yer çekimi alanlarını gösteren diyagramlarda görebilirisiniz. Yinede basit bir bağlantı bobini bir güç kaynağını eşitleyerek bağlayacaktır (birleştirecektir). Bu aşağı çekiş zaten manyetik akımın bir soliton yoğunluğu meydana getirişidir.
Fig 6 Bu manyetik alan dünyanın akım eteriyle eşleşerek, aynı yönde salınan bir çekim alanıyla modülize olmalıdır. Bir çekim alanı vibrasyonunu önceki bölümde tartışmıştık, ve bu sadece bir maddenin görünmezlik halinin örneklemesidir ve figür 3 te bir soliton üretimi ve onun değişimine karşılık olarak basit bir vortex görmüştük. Eğer bu vortex bir çemberin içinde onun kenar ve kıvrık çevresinde dönerse, vortex bir soliton olur. Elektrik ve manyetik alanlar terimlerinde ilkin bir halka tarzında, ikinci halde ise elma şekilli alan tarzını bir çember donanımında kullanır. Çemberin uzunluğu boyunca, diğer bobinlerde gönüllüce çevrilirler. Her iki bobinin dalgalı akım enerjisiyle (DC akım diyagramında gösterilendir, dış modülasyon tarzında) manyetik akım açılır, sonra yüksek voltajlı bir jenaratörün her iki zıt elektroduna bağlanarak elektriksel alan düzenlenir. (Fig 7).
Fig 7 Eğer eterin akışı yeterince başka yöne çekilirse, dünyanın çekim alanının içindeki tüm objelerin koruyucu kalkanı açılır. Eğer aşağı çekiş alanı çok güçlüyse, çok fazla akıntı aşağı doğru kanalize olacaktır ve tüm donatım yukarı doğru yükselecektir. Bu açıkça bir antigravite enerjisini kullanmak olacaktır. IŞINLAMA Işınlama bir objenin üçüncü boyut uzayında yer değiştirmesidir, yer itibarıyla bu önce dördüncü boyutun içinden kestirmeden gitmek üçüncünün içine arka taraftan girmektir. Dördüncü boyutta iken, uzay kolayca bükülür, bir ışınlama marifetinde hedef noktanın belirlenmesinden önce alan belirsizdir, ve marifet ışınlama marifetinin hedefinde ortaya çıkar. Üç boyutlu uzayın bükülüşü inanılmaz yüksek enerji ve çekimsel alan gerektirir, fakat bu dördüncü boyutta bu bir parça kektir. Bu bölümde, haydi sadece dördüncü boyutun içinde ne olduğunu tartışalım. Bilinen fizikte, bir matematiksel operatör “çapraz ürün” olarak isimlendirilir. İki vektöründe (okların işaret ettiği yönde ve alanın desteklediği) biri diğeriyle “çaprazlı” dır, her ikisi de doğru açılardaki bir üçüncü var oluştur (ortaya çıkıştır). Açıkça bir çekim vektörü bir elektriksel ve manyetik vektörün ürün çaprazına orantılıdır. Bununla birlikte üç vektörde bir diğerine çapraz olan doğru açıklarda bulunur, bunlar bunların tümüne dikey yeni bir vektör üretir; böylece dördüncü boyutun içinde bir vektör noktaları oluşur. x-y-z bobininde (Fig 8) bu iyice meydandadır. Üç sarmalın her biri bir manyetik aşağı çekiş alanı üretirken onların merkezlerinin biri diğerine tamamen diktir. Merkezde en yüksek şiddetle yoğunlaştığında bir dördüncü boyut manyetik akımı yada hiperakımı bulunur. Bu ancak bir nesnenin bağlı olduğu cevherle bu hiperakımla 4 D nin içine çekilmesidir.
Fig 8 Fakat basit hiperakım yeterli değildir. Bir x-y-z bobininin yönelim gücünün çoğunu kullanabilseydik yada yenebilseydik, biz üç boyutlu uzayla birlikte bir esnek kuvveti zapt ederdik, yada bobin dördüncü boyut uzayının rezonans frekansına çarpardı. Uzayı bir düz lastik levha olarak hayal edelim. Bir nokta levha üzerinde yukarı ve aşağı sapar, siz çok fazla gayretle noktayı aşağı itebiliri yada tutabilirsiniz, yada bu nokta levhanın üzerinde yukarı aşağı sallansın diye levhayı titretebilirsiniz. Eğer siz tam doğru frekansların karışımını alırsanız, levha üzerinde devamlı bir dalga yaratırsınız, bu levha üzerinde maximum eğrilik elde etmek minimal enerji eşitliği oluşumunu kullanmaktır. Uzayın rezonans frekansı radyo üzerinde orta dalga boyuda bir yerdedir. Bunun gibi frekanslarda, bir x-y-z bobininin içinde bulunur, ancak bu hızlı bir manyetik alan titreşimi yaratmaz. Bu Maxwell’in denklemlerinin basit bir fiziksel prensip ilişkilendirmesine uygundur, manyetik alanlar elektriksel alanlar kadar durumsal değişiklik üretir. Burada prim yapan nesnelerin bu elektriksel alan içinde ışınlanır olmasına neden olmasıdır, otomatik olarak dalgalı hiperakım onları kavrar (bağlar). Eğer lastik levhanın üzeri yeterli genişlikteyse devamlı dalga olur, bu dalga lastik levhanın yüzeyinde kendi kendini yarar ve bir lastik balon meydana gelir. Bir x-y-z bobininin manyetik alanının haritasını yaparsanız, bunun görünüşü bir hiperküre açılışı gibidir. Eğer rezonans frekansı erişirse, bu alan bir manyetik hiperkürenin içine yıkılır, tüm nesneleri taşıyan onların tamamen hiperuzayın içine olan yakınlığıdır. Nesnenin ışınlama işlemi, dördüncü boyutta bir yerde uzayda sürüklenen bir kabarcığın içindeki kapanmadır (örtülmedir), üç boyutlu gerçeklikten ayrılır. Bu rezonanas frekansının erişimi zor olacaktır, bundan dolayı bazen dönen bir manyetik alan üretimini basit bir x-y-z bobiniyle başlatmak daha iyi olacaktır, er geç düşük sesle modülüze olacaktır. Bu rotasyon her bobinin sahip olduğu alanın genel eğiliminin üstesinden gelmektedir, fakat (dalgaların başlangıç noktalarının) fazlarının düz baskılarından dolayıdır ki, biri diğeriyle her bir manyetik vektörün çaprazlama sonucu daima aynı yönde sonuçlanmaz. Bu rotasyonun temel amacı uzayın rezonans frekansında modülüze olan hedef objenin kaygı verici dışsallığının elektriksel alanların içinde olmasına neden olmaktır, bu işin yapılması dördüncü bobine aittir. Keza, bu kurulum bir görünmezlik mekanizması olacaksa iki katı olacaktır, bu rotasyon ışığın bükülüşünün tamamen düz olmasına hizmet eder ve keza ışık daha uzaktan kıvrılarak başlangıç yapar böylece alan genişler. Bu dönüş alanı o zaman düşük sesli bir dördüncü bobin ile modülüze olmaktadır. Düşük ses bir tayf içindeki bir alan düzenlemesinin tüm olası frekanslarının meydana getirdiğidir, ve eğer bu düşük ses alanları arasında radyo ve mikrodalga varsa, uzayın rezonans frekansının kuşatılacağı (halka içine alınacağı) garantidir. Bu hiperuzayın içindeki yolunuzun kilit-seçim yolundan biridir. ZAMANDA YOLCULUK Zamanda yolculuk ışınlama işlemine çok benzer. Her ikiside üç boyutlu yolu doğrudan takip etmeksizin uzay- zamanın içinden seyahat etmeyi gerektirir. Sadece tatbik edilen frekansın yönü farklıdır. Işınlamada, üçüncü boyut uzayının yönü dikeydi. Burada tatbik edilen vibrasyonların yönü altıncının içindedir. Altıncı boyut paralel evrenden başka (ayrı) bir şeydir, ilk boyut bir tren yolunun iki parelel rayı gibi (sol ve sağ) ayrıdır. Doğru boyutta doğru frekansın uygulanışı bir nesnenin beş boyutlu uzaydan açık aralıktan geçişine izin verir, bu zaman hattıdır, ve başka zaman hattının üzerine sıçrar. Altıncı boyut içindeki bir alanın rezonansibilitesinin üretimi bazı ilginç teorileri anlamamızı gerektirir. Ancak ifade edelim, tüm elektromanyetik dalgalar daha yüksek boyutsal öğelere sahiptir, eğer üç boyutlu öğeler silinirse (ortadan kaybolursa), onlar ancak giriş yapabilir. Ancak elektriksel, manyetik, elektromanyetik alanın her biri “birleşik evre” de gereklidir. Birleşmiş evre hayali bir terim tanımlamasına toplanmış bir alan yada dalganın silinilir ayna görüntüsünü açıklayan metottur. Bu dalgaların doğasının (yaradılışının) ilk açıklanışından daha iyi anlaşılır. Dalgalar imgesel ve gerçek durumları arasında salınan enerjilerden meydana gelir. Başka bir ifadeyle, bir anda enerji gerçektir ve dalganın seyahatinin içinden geçtiği ortamında bir hareket (devinim) olarak görülür, ve birkaç andan sonra o imgesel yada potansiyel enerjidir, ortamın vurgusunda (şiddetinde) saklanır. Örneğin, bir cismin titreşiminde, bir dalganın gerçek parçasının cismin vibrasyonlarının kendi kendileri vasıtasıyla görünür olmasıdır, imgesel unsur cismin tepelerinde bollaşarak açığa çıkarken tüm enerji cismin geniş kısmında birikmektedir. Bu örnekte, geniş kısım vibrasyonların yönüyle beraber cismin yönü boyunca gider (boylamsal), bu aslında cisim üzerinde bir noktanın fiziksel hareketidir, dikey olarak (enine) Bir sarkacın durumunda, sarkaç en büyük hızdayken enerji çubuklarının arası tümüyle kinetiktir, tüm potansiyeli, enerjiyi yüksekliklerinde (tepe) sallandığı çekimsel alanda biriktirir. Tüm olarak bir cismin potansiyel (imgesel) enerjisinin kinetikliği (gerçek, asıl) dikeydir. Bu ancak bir cisim durduğunda farklıdır, kinetikliğe göre bir boyut daha aşağı indiğinde enerji potansiyeldir, ve bir sarkacın içinde o bir boyut daha yüksektir. Elektromanyetik dalgalar için, beşinci boyutun içerisi imgesel unsur noktalarıdır. Birleşik fazda, bırakılan enerjinin tamamen imgesellik içinde karışık görünüşlü olduğu bellidir. Bununla birlikte, birleşik faz dalgası bir yolunu bulup durgunca sallanmalıdır. Fakat gerçeklik ve imgesellik arasındaki sallanış (salınım) daha uzun olamayacağından dolayıdır ki gerçeklik ortadan çıkmıştır, bu imgesellik ve ancak daha yüksek bir şey arasında sallanmalıdır. İmgesellik beşinci boyutun içinde kendini gösterdiğine göre, bu “daha yüksek bir şey” altıncı boyutun içinde kendini göstermelidir. Böylece elektromanyetik dalgaların birleşik fazı altıncı boyut içinde vibrasyonların geçişine izin verir. Üçüncü boyut bakış açısından gözlemci her bir girişinde (bakışında) bir sayıl alan (skaler alan/ scalar field) görür, alanın değeri her yerde aynıdır, fakat değeri zamanı aşarak yukarı ve aşağı sıçrama yapar. Zamanı aşan ve mekansız bu “sıçrayış” ın görünür delili yer aldığı altıncı boyutun içindeki doğru modülasyondur, nitekim altıncı boyut zamandır. Einstein derki “Dördüncü boyut zamandı, fakat bu konunun alanında diğer fiziksel prensiplerin ötesinde yaklaşık olarak hesaplanan en az iki extra fiziksel boyut vardır.” Bobin konfigürasyonun meydana getirdiği sayıl alanlar( skaler alanlar) caduceus bobinidir. (Fig 9). Bu yarı bükülmüş ve arkası eğrilmiş şekilde bulunan bir çemberi verir, ter dönen akımlar ile iki ilmik halkası etkili olarak yaratır ve böylece zıt manyetik alanlar oluşur. Bir dalgalı işaret (oluştuğunda) sayıl alanlar içinde dönen ve birbirini iptal eden alanların arasında meydana getirdiği ilmik halkasının oluşumunu sağlar. Bir yüksek voltajlı DC kaynağıyla bir Van De Graaf jeneratörü yada cesaretiniz varsa AC kaynağına eş bir tesla bobiniyle şarj ederek bu alanda bir nesnenin eşleşmesi salık verilir.
Fig 9 SONUÇ Burada özel yapıların detaylarını vermediysekte, yeni deneylerin testleri ve yapılan icatlarının izin verdiği (ortaya koyduğu) temel prensipler anlaşılacaktır. O zaman gerçek sarmal bobin geometrisini belirleyen ve işaret tiplerinin ayrıntılarını ifa eden akım eteri, rezonansal eşleşme, ve ölçüm alanları terimlerini sadece (basitçe) düşünelim. Bununla birlikte uyarmış olalım. Böyle teknikler bilinmeyenler ülkesinin kenarlarıdır. Bu prensiplerin uygulanmasıyla tuhaf yönlerde bilinç etkilenebilir; Philadelphia deneyi gemide kalan bir çok gemiciyi psikoza sokmuştur. Çünkü onların kişisel zamanı bizim evrenimizin temel düzendeki zamanından çıktı. Hayat yalnızca bir boyutta bulunmaz; zaman hatları arasında aralıklar bulunur, boyutlar ve anlayış düzeyleri bulunur. Sayıl dalgalarla (skaler dalgalar/scalar waves ) oynamak, özellikle işaretleri izleyerek birleşik fazın şekillerindeki lazerleri modülüze etmek, portalların açık potansiyeline sahip olmak, bazen kötücül güçlerin bu gerçekliğe girmesine izin verir ve karşılık olarak deneycileri etkiler. Gerçekte görünmezlik, ışınlama, zamanda yolculuk ve antigravite teknikleri başarıyla var olmaktadır. Bunlara bir çok önemli görgü tanıkları, hükümet belgeleri ve fiziksel deliller tanıklık eder. Sorun bu çalışma tekniklerinin nasıl ve niçinidir. Burada ancak bu sorulara bir cevap başlangıcı olarak bunları yazdık, bunu tamamlamak anlamında değil, fakat bunlar bir başlangıçtır. Bu prensipler temelinde deney yaparak sonuçlar meydana gelecektir; tedbirli, anlayışlı ve ustalıklı araştırma yaparak ilerlediğinizde. Eğer bu yazıyla ilgili daha fazla bilgiye sahip olmak isterseniz, lütfen kontak kurun: montalk@hotmail.com. Bu bilgi azami altruistik amaçlar için kullanılacaktır, şöyleki oyun oynanan alanlar savunma teknolojilerinin geliştirilmesine yardım eder. Yalnızca aklın gücüyle antigravite, görünmezlik, zamanda yolculuk ve ışınlamayı başarana kadar ve fizik fakültelerimizde bunlar etkinleşene kadar, teknolojik desteğe muhtaç olacağız. Çeviri: Çetin BAL & Emine EGE Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |