|
|
Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli |
Nükleer Silah Nasıl Yapılır?
Nükleer Silah Nasıl Yapılır? Prof. Dr.Vural Altın / Bilim ve Teknik
-Sayı:423-Şubat 2003-
Nükleer
silahlar nükleer enerjinin, büyük miktarlarda ve ani denilebilecek kısa
sürelerde, kontrolsüz şekilde üretimine dayalıdır.Nükleer enerjiyse,
çekirdek parçalanması (fisyon), ya da çekirdek birleşmesi (füzyon) yoluyla
elde edilir. Fisyon olayında, örneğin U-235 gibi bir çekirdek, nötron
bombardımanına tabi tutulduğunda, bir nötron tutarak parçalanır ve 2 ya da
3 nötron çıkarır.Böyle çekirdeklerin, parçalanabilir yada ‘’fisil’’ olduğu
söylenir.Açığa çıkan nötronlardan bazıları, ortamın dışına kaçarak ya da
ilgisiz çekirdekler tarafından yutularak ‘ziyan’ olurken, bazıları diğer
U-235 çekirdeklerine çapıp yeni fisyonlara yol açar.Eğer bir uranyum
kütlesinde ortalama olarak, fisyona yol açan her nötron başına açığa çıkan
nötronların; ‘birden fazlası, biri ya da birden azı’ tekrar fisyona yol
açabiliyorsa, o uranyum kütlesinin ‘süperkritik, kritik ya da alt kritik’
olduğu söylenir.Geometrisine ve kimyasal bileşimine bağlı olarak, olası en
küçük kritik kütle 7-8 kg düzeyindedir.Uygun bir şekilde hazırlanması
gereken böyle bir kütlede, her fisyon bir yenisine yol açar ve ‘zincirleme
reaksiyon’ aynı düzeyde devam eder.
Süperkritik bir kütledeyse, her fisyon birden fazla yenisine yol
açtığından, fisyonların sayısı çığ gibi artar.Büyüyen bir ‘zincirleme
reaksiyon’ oluşur ve fisyon başına açığa, 200 milyon elektronvolt enerji
çıkar.Kömürün yanmasından elde edilen enerjiyse, karbon atomu başına 4
elektronvolt kadar.Dolayısıyla 1 gram U-235’in fisyonu, 2,5 ton kömüre
eşdeğer.
Fakat doğada bulunan uranyumun, sadece %0.71 kadarı U-235’ten, kalanıysa,
parçalanmayan bir izotop olan U-238’den oluşur.Dolayısıyla doğal
uranyumdaki 235 bileşeninin, hele bomba yapılmak isteniyorsa, % 90’lar
düzeyinde zenginleştirilmesi gerekiyor. Zenginleştirme yöntemlerinden
birisi, ‘gaz difüzyonu’ yöntemi.Normal şartlar altında metal olan uranyum,
UF6 gazı haline getirilir ve bir kabın, aralarında gözenekli bir zar bulunan
iki bölmesinden birine konup, yüksek basınç altında sıkıştırılır.Gaz
moleküllerinden U-235 içerenler, diğerlerine göre daha hafif olduklarından,
herhangi bir sıcaklıkta daha hızlı hareket eder ve zarın diğer tarafına
sızmakta daha başarılı olurlar.Dolayısıyla diğer bölmedeki U-235’li molekül
konsantrayonu, az biraz artar.Kayda değer bir zenginleştirme için bu sürecin
binlerce kez tekrarlanması, böylesine kaplardan binlercesinin art arda
kullanılması gerekir.Böyle bir tesiste, yılda tonlarca zenginleştirilmiş
uranyum üretilebilir.Fakat basınçlamanın gerektirdiği güç binlerce MW, kap
sisteminin tesis maliyeti milyar dolar düzeyindedir.Oysa, bir nükleer
bombanın yapımı için onlarca kilogram zengin uranyum gerekir.Zengin uranyumu
az miktarlarda elde etmenin daha ucuz yolları vardır.
Bir başka zenginleştirme yöntemi, uranyum izotoplarının, aynı frekanstaki
lazer atımları karşısında verdikleri farklı tepkiye dayanır.Buysa zahmetli
ve yavaş çalışan bir yöntem. Malzemeyi küçük miktarlarda ve yavaş yavaş
elde etmenin bir diğer yolu, uranyum izotoplarını iyonlanlaştırıp bir
manyetik alanın üzerinden geçirmek.Aynı hızla hareket etmekte olan iyonlar
manyetik alanldan geçerken, daha ağır olanlar daha küçük, hafif olanlarsa
daha büyük yarıçaplı daireler üzerinden saptırılır ve karşıdaki bir ‘’
toplayıcı levha’ nın farklı yerlerine düşerler.Bu, fakirin zenginleştirme
yöntemidir.Ancak sabır gerektirir.Çünkü gün boyunca hedef levhasında, gram
düzeyinde az ürün birikir.
Parçalanmaya yakın bir diğer ‘fisil’ çekirdekse, Pu-239 izotopu.Ancak, pülütonyum doğal bie element değil.Nükleer reaktörlerde, U-238 izotopunun
bir nötron yuttuktan sonra bozunması sonucu oluşur.Farklı bir element
olduğundan, uranyumdan kimyasal yöntemlerle ayrıştırılabilir ve
zenginleştirme işlemi gerektirmez.Fakat eldesi için, hazırda çalışan bir
nükleer reaktörün bulunması ve yakıtına uygun zamanlamalarda müdahale
edilmesi gerekir.Halbuki, bomba malzemesi olarak zenginleştirilmiş uranyum
ya da plütonyum elde etmenin en kestirme yolu, bu malzemeyi, nükleer
santralarla hizmet veren yakıt işleme tesislerinden almak ya da çalmak.
Fisil malzeme elde edildikten sonra bomba yapması, görece kolay bir iş.
İlkel bir nükleer bomba, bir araya geldiklerinde süperkritik olacak olan
iki altkritik uranyum kütlesini bir topun namlusuna yerleştirip, birini
diğerine doğru ateşlemekle yapılabilir.Sonuç, büyük bir patlamaya yol açan
süperkritik bir kütledir ve açığa çıkan toplam enerjiye ‘bombanın verimi’
denir.Hiroşima’ya atılmış olan bomba böyle bir düzenekten oluşmuştur. Ancak
‘top tipi bomba’ fazla uranyum gerektirir; ağır ve hantal, hem de düşük
verimlidir. Bir diğer yöntem; süperkritik bir fisil malzeme küresinin
etrafına güçlü patlayıcılar yerleştirip, bu patlayıcıları fevkalade
simetrik bir eşzamanlı biçimde patlatarak, küreyi homojen bir şekilde, çok
daha süperkritik küçük bir küreye ‘göçertmek’. Bu tip bir ‘göçertme
aygıtı’nda, Pu-239 tercih edilmekle birlikte, U-235 de
kullanılabilir.Yöntemin, fisil malzeme sağlamadan sonraki en zor tarafı,
patlamaların eş zamanlılığını sağlayan elektronik devre elemanlarının
yapımı ya da ele geçirilmesi. Fakat zahmetine de değer: Bomba küçük, verimi
yüksek olur.
Füzyon olayıysa, hidrojen ya da hidrojenin izotopları olan döteryum ve
trityum çekirdeklerinin birleşmesine dayalıdır.Bu çekirdeklerin kaynaşması,
birim ağırlık başına fisyondan bile daha fazla enerji açığa çıkarır.O kadar
ki, 1 gram hidrojen yaklaşık 50 ton kömüre eşdeğerdir. Ancak, çekirdeklerin
kaynaştırılabilmeleri için, çok yüksek hızlarla çarpıştırılmaları gerekir. Yeterince yüksek sıcaklıktaki hidrojen gazında, her bir yöne doğru
hareket etmekte olan atomlar, yeterince yüksek sıcaklıktaki hidrojen
gazında, her bir yöne doğru hareket etmekte olan atomlar, yeterince yüksek
hızlarla çarpışıp kaynaşabilirler. Nitekim, güneşin merkezindeki sıcaklık 15
milyon dereceyi buluyor ve buradaki hidrojen çekirdekleri, yüksek basıncında
yardımıyla füzyona uğrayarak, güneşe ışıdığı enerjiyi sağlıyorlar.Ancak,
yeryüzünde basınç çok daha düşük olduğundan, hidrojenin füzyonu için
gereken sıcaklık çok daha yüksek ve 100 milyon derecenin üstüne çıkılması
gerekiyor. Bu yüzden <<hidrojen bombası>> nın yapımında, füzyonu biraz daha
kolay olan döteryumla trityum tercih edilir.Döteryum normal sudaki hidrojen
atomları arasında, 1/66 oranında bulunuyor ve fiziko kimyasal yöntemlerle
ayrıştırılabiliyor.
Trityum’sa Li-6 (lityum) izotopunun nötron bombardımanına tabi tutularak,
helyum ve trityuma parçalanmasıyla elde edilebilir.Ancak tirtyum; normal
şartlar altında uçucu, kaçıcı bir gaz.Hem de, görece kısa bir yarılanma
ömrüyle kendiliğinden bozunuyor.Dolayısıyla, önceden üretilip saklanması
yerine, kullanımının hemen öncesinde ve sırasında üretimi tercih ediliyor.Bu
amaçla döteryum lityum’la karıştırılır ve her ikisi birlikte, strofor
ambalaj malzemesiyle kaplanır.Patlama anı geldiğinde, lityum nötron
bombardımanına tabi tutularak trityum üretilir, bu trityumlar da, içerdeki
döteryumlarla çarpışıp füzyona yol açarlar.Ancak ; lityumun bombardımanı
için nötronlar, füzyon için de yüksek sıcaklıklar gerekir.Bunlarsa
‘birincil’ denilen bir uranyum ya da Plütonyum bombasının patlatılmasıyla
elde edilir.Bu bombanın ürettiği ısınma etkisi, yani termal şok, görece
yavaş yayılır ve füzyon düzeneğine ulaşana kadar , düzeneğin dağılması
olasılığı belirir.Halbuki, yayınlanan gama ışınları ışık hızıyla hareket
eder. Ve strafor bunları emerek, içindeki karışımın ısınmasını sağlar.Bir
yandan da, birincil bombanın basınç şoku füzyon karışımını dışardan ve her
yandan homejen bir şekilde sıkıştırır, yaydığı nötronlar lityumu
parçalayıp trityum açığa çıkarırlar.Karışımın sıcaklığı 100 milyon
derecenin üstüne çıktığında , ‘ikincil’ füzyon bombası devreye girmiştir.
Nötron bombası, küçük bir hidrojen bombasıdır.Diğer nükleer silahlardan
farkı, asıl öldürücü etkisinin, yaydığı nötronların yol açtığı radyasyon
hasarından kaynaklanıyor olması.Bu özelliğiyle, ‘güçlendirilmiş radyasyon
silahı’ olarakta adlandırılır.Patlamasının yol açacağı basınç ve ısı etkisi
düşük olacak şekilde tasarlandığından, civardaki binalar ve sanayi tesisleri
gibi fiziksel yapılar, patlamadan daha az etkilenir.Öte yandan, nötronlar
fazla uzaklara yayılamadığından, bu silahın öldürücü menzili ötekilere
göre kısa.
|
|