Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Uzaya yolculuk: İlk Deneyler Uzaya gönderilen uydular, gezegenlere fırlatılan sondalar, son olarak da insanoğlunun Ay’a inişi yüzlerce yılın çalışma ve gelişmelerine dayanır. Çin’de 7 yüz yılı aşan bir süre önce roketler kullanılmıştı.1232 yılında Moğol akıncılarına karşı Pieping kentlileri topraklarını bu ateşli silahlarla korumuşlardı.O çağdan bu yana roketler, savaşlarda çok önemli rol oynamıştı.1807 yılında Kopenhag kuşatması sırasında 25 bin Congreve fişeği ateşlenmişti. 1960 yıllarında Amerika’nın Vietnam yenilgisinde de roketler önemli rol oynamıştı.1973 yılında Arap İsrail savaşı sırasında Orta Doğu güç dengesini yine roketler inanılmaz bir düzeyde değiştirmişti. Tüm ilk askeri roket örnekleri, ateşli silahlar türündeydi.Ama uzaya gönderilmesi için çok daha güçlü olanları gerekliydi. Roketler ve deneylerin henüz gerçekleştirilmediği dönemlerde, hayal güçlerini çalıştıran kişiler tarafından bu buluşlar çoktan ortaya atılmıştı.Jules Vernes bu konuda haklı bir üne sahiptir.1865 yılında ‘‘Yeryüzünden Ay’a’’ adlı kitabını yayınlayan Vernes, bir mühendisti.Ay’a düşsel gezisi gerçekte yarı bilimsel bir öyküdür.Öncelikle Dünya’nın çekim gücünden kurtulacak nitelikte süratli bir araç gerekiyordu.Bu amaçla Jules Vernes yere dikine saptanmış dev bir silahın yapımını anlatır.Sonuç, tabii ki başarılı değildir.Çünkü ilk başlangıçtaki şok, tüm yolcuların ölümüne, araçların parçalanmasına ve hava sürtünmesiyle kabından çıkan roketin birkaç saniye içinde alev almasına yol açacaktır.Bunun dışında , Vernes’ in tümüyle bilincinde olduğu yetersizliğe karşın, öykü bilimsel gerçeklere dayanır.
M.Ö. 200 yılında Lucian, yelkenlisinin bir girdapla Ay'a yükseldiğini anlatan bir öykü geliştirmişti. Yukarıda yer alan sağdaki temsili resimde ise1937'de Goddard'ın denge çarkıyla donatılmış roketinin fırlatılışı görülmektedir.
Konstantin Tsiolkovsky Belki de tüm bu hayalcilerin başında bir rus okul müdürü olan Konstantin Tsiolkovsky’nin sayılması gerekir.1857 doğumlu Tsiolkovsky, çok erken yaşlarında uzay konusuna ilgi duymaya başlamıştı.Kısa bir süre sonra, roketlerin Dünya’nın çekim gücünden kurtulma niteliğini görerek, ilerde ilk roket kuramlarını geliştirdi.1898 yılında roketlerin temel matematik kuramlarını formüllerle ortaya koymuştu.Tüm uzay araçları bu temel üzerine dayandırılmıştır.1903 yılında Wright kardeşler tarihi uçuşlarını gerçekleştirdiklerinde, Tsiolkovsky roket yakıtları ve roket motorlarının itici gücü ile ilgili araştırmalarını yayınladı.Böylelikle uzay teknolojisinin temellerini atmış oldu.Wright kardeşlerin başarılı uçuşuna karşın, insanoğlunun uçma yeteneği üzerinde tartışmaların sürüp gittiği dönemlerde Tsiolkovsky gerçekleri araştırıyordu.Uydular, güneş enerjisi, uzay giysileri, uzay gezilerinde yiyecek ve oksijen gereksinimi, roketlerde sıvı hidrojen ile sıvı oksijenin kullanılması konularında yazılar yazıyordu.Güneş sisteminin kolanizasyonundan yerçekiminin ‘0’ –Sıfır – düzeyindeki koşullarına dek uzanan bir hayal gücüne sahipti.1935 yılında kendi ülkesinde ulusal bir kahraman olarak öldü, ama dış dünyanın tanımadığı bir kişi olarak sözü bile edilmedi. Robert Goddard Ünlü deneycilerden biri olan genç Amerikan fizik profesörü Robert Goddard da ilk hayalcilerdendi.1882 de Massachusetts’de doğan Goddard, on yedi yaşında dallarını budamak için tırmandığı ağacın tepesinde ilk uzay düşlerini kurmaya başlamıştı.Bu olaydan sonra konu onda, bir tutku haline geldi.Kiraz ağacının tepesinde, Merih gezegenine yükselebilecek bir ağaç yapabilmenin ne müthiş bir olay olabileceğini düşünmüştü.Daldığı düşler öylesine güçlüydü ki, daha sonraları anılarında şöyle yazmıştı: ‘ Ağaçtan indiğimde bambaşka bir çocuktum.’ Aynı yıl Goddard tahta modellerle yaptığı deneylerin başarısız sonuçlandığını gördü.Ama Newton’un Devinim Kurallarında inandırıcı bir gerçek olması gerektiğini artık anlamıştı! Giderek bir uzay aracının yapılabilmesinin fizik ve matematik kurallarıyla gerçekleştirilebileceğini düşündü.Goddard artık belli bir ağırlığın yükseltilebilmesi için gerekli patlayıcı güçten oksijen roketlerine , ve uzak gezegenlerin fotoğraflarını çekecek kameralar için gerekli elktrostatik titreşimlerde güneş enerjisinden yararlanılmasına dek ilginç konulara eğilmişti.1916 yılında bir enstitünün bağışıyla, Goddard düşlerini gerçekleştirmek üzere küçük deneme roketleri yapmaya başladı. 1919 yılında enstitü, Goddard’ ın ‘‘ Aşırı Yükseltilere Doğru Bir Yöntem’’ adlı ince el kitabını yayınladı.Kitapta, bugün meteorolojik bir roket olarak adlandırabileceğimiz bir araç anlatılıyordu.Böyle bir bilimsel el kitabının dikkati çekmesi beklenmezdi.Ama en arkada Goddard, roketin itme gücü ilkesinin Ay’da bir magnezyum alanı yaratmak amacıyla kullanılabileceğini, ve böylelikle aydınlanan yüzeyin Dünyamızdan teleskopla kolayca izlenebileceğini açıklıyordu.El kitabının birkaç kısmı da birkaç gazetenin ilgisini çekmiş, yayılan haberle Goddard alay konusu olmuştu.Etkin bir gazete olan ‘ New york Times’, Goddard’ın orta okullarda dağıtılan bilgilerden bile habersiz olduğunu yazıyordu. Goddard bu tepkilere kulak asmaksızın deneylerini sürdürdü. İnsanoğlu yüzlerce yıldır roket yapmaya çalışmıştı, ama son yıllara dek temel ilkeler hiçbir şekilde değiştirilmemişti. İçi boş bir çubuğa doldurulan barut ateşlendiğinde, sıcak gazlar bir ağızdan dışarı fışkırıyordu.Goddard bu ateşleme olayını özel gazlar kullanılarak önemli bir değişiklikle geliştirdi. Deneyler kısa zamanda propon ve oksijen gibi sıvı gazların daha uygun olacağı sonucunu vermişti.Kuramsal olarak da, bu tür gazların daha çok fırlatma gücü olduğu biliniyordu.Ayrıca, fırlatma gücü istenildiği biçimde kontrol altında tutulabilir yada gerekirse kapatılabilirdi.Ama diğer roketler, bir kez ateşlendikten sonra tükenene dek yanıyordu. 1923 yılında Goddard en gelişmiş roketini tamamladı.Bir örümcek ağı izlenimini veren roket, yanma bölmesi ve öndeki yakıt tanklarının konik bir kapakla korunduğu biçimiyle bugünkü roketlere biraz benzer bir görünümdeydi.16 Mart 1926 günü 2,5 dakikada 56 m. Kateden roket, sıvı yakıtla uçan ilk örnek olarak tarihe geçti. Goddard daha pek çok roketler yapmaya devam etti.Bir oyuncak saati, bir piyono teli ya da otomobil kontak teli gibi çeşit çeşit maddelerle kendince yöntemler kullanıyordu..Bu örnekler günüzmüz mühendislerini şaşırtacak nitelikteydi.1940 da yaptığı son roket, modern örneklerinin tüm donatımıyla bir eşi gibiydi.Ama boyutları uymuyordu.Özellikle üç yıl sonra Almanların yaptığı V2 roketi ile tıpa tıp aynıydı.Bir roket yapımcısının sözleriyle, ‘ Sıvı yakıtlı her roket Goddard’ın eseridir.’ Herman Oberth 1929 yılında ‘ Uzay Gezisine Doğru’ adlı kitabını yayınlayan Hermann Oberth de ilk hayalciler arasında yer alır.Hiç kuşkusuz, bu kitabı konu ile ilgili önemli yapıtlardandır.Uzay uçuşlarıyla ilgili temel sorunları ayrıntılı olarak içeren kitapta, yalnızca matematiksel yönleriyle değil, mühendislik yönünden de açıklamalar vardı.Tüm bunlar, bir roketin birkaç kilo ağırlığında yapıldığı dönemlere rastlıyordu.Kitap, özellikle Almanya’da çok ilgi uyandırdı.Kuramsal pek çok çalışmalara yol açtığı gibi uygulamalara da yönelen bir etkisi oldu.Her tarafta roket kulüpleri, kuruluşları açılmaya başlandı.Bunlardan çok uzun süren önemli iki kuruluş, 1927 yılında Alman ‘Uzay yolculuğu’ ile İngiltere deki ‘Gezegenler arası yolculuk’ kulüpleri olmuştur. İngiltere deki kuruluşun üyeleri kısa zamanda, patlayıcı madde ve araçların yapımında teknik güçlüklerden çok, yasal sorunlarla karşılaşmışlardı.Almanya daki kuruluş bu konuda daha az sorunları olduğundan, daha başarılıydı.Öğrencilik çağında, yada yeni mühendis çıkan gençler çok az para karşılığı büyük bir heyecanla yeni roketler yapıyordu. 1930 yılında Almanya daki kuruluşun üyesi bini bulmuştu.Berlin kenti çevresinde, Reinickendorf adında bir kasabada, Mirak ve Repulsor roketleri yapılarak sıvı yakıtla çalışan bu örneklerin uygulamaları değişik başarı oranlarında deneniyordu.İlk denemeler çok heyecan vericiydi.Repulsor roket örneklerinden biri, fırladıktan sonra ateşleme kulesine çarparak yetmiş derecelik bir açıyla birkaç saniye yükselip, pike dalışla düşmüştü.Motoru soğutan su sızmaya başlayınca, bu su kaybı nedeniyle yanma bölmesi tümüyle alev almış, yana tepen roket sarsıla sarsıla yol almaya başlamıştı.İzleyicilerin şansına, yakıtı az olduğundna çabuk tükenmiş ve roket fazla zarara yol açmadan düşmüştü. Wernher von Braun Aynı sırada Almanya da politik karışıklıklar sürüyordu. 1933 yılında Hitler yönetimi ele geçirdi.Bir Repulsor denemesi yapıldıktan sonra bu roketlerin bazı araçları taşıyabildiği gibi, savaş başlıklarıda taşıyabileceği düşünüldü.Bunun üzerine Peenemunde Adası gibi çok uzak bir alanda gizli bir araştırma kurulu çalışmalara başladı. Aynı sıralarda ‘Alman Uzay Yolculuğu Kuruluşu’ aniden eylemlerini durdurdu.Avrupa’da büyük çaptaki özel araştırmaları da böylece son buldu. Ama Peenemunde Adası’nda gelişmeler sessizce sürdürülüyordu.Kurulun başında daha önceki kuruluşun üyelerinden Wernher von Braun bulunuyordu.Adadaki çalışmalar önce İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılan 25.000 kiloğramlık V-2 bombardıman roketlerinin gelişimine yol açtı.Daha sonraki barış döneminde milyonlarca kiloğramlık dev Saturn-V roketinin yapımı gerçekleştirildi, ve bu roket, Amerika’ nın Ay’a gönderilen Apollo uzay aracını fırlattı. Alıntı:Çocuk ve Gençlik Genel Kültür Ansiklopedisi-Dünya ve Uzay – (Sayfa: 169-170) /Cilt:3
Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |