Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli Farklı uzaylı gruplarla temas sonucunda alınan UFO Teknolojisi'ne dair bilgiler.. Farklı Uçan Daire Teknolojilerine dair temas bilgileri..
Hathor bilgileri
UFO
teknolojisi ve boyutlar arası geçiş teknolojilerine dair
yükselmiş bir uygarlıktan mesajlar.
Hator
bilgileri Tom Kenyon ve Virginia Essene tarafından kayda alınarak tüm
dünyaya ithaf edilmiştir.Kitap daha sonra Türkiyede Semra Ayan başı
tarafından çevrilerek Akaşa yayınları aracılığıyla yayınlanmıştır.Bu
kitapta okuyacağınız bilgiler çok olağan dışı bir kaynaktan,
Hathorlar
olarak bilinen bir grup boyutlar arası varlıktan gelmektedir.Bu varlıklar,
kendi ifadelerine göre, bizim Evrenimiz'in dördüncü boyutunda
bulunmaktadırlar.Bu varlıklar ses ve enerji bilimi konusunda ileri bir
teknolojik bilgiye sahiptirler.Bu bilgileri gündeme getirmekteki amacım
sözde başka bir boyutlar arası uzay uygarlığından alındığı
söylenen bilgilerin,
içerik olarak bir UFO teknolojisine doğru bazı ip uçlarını taşıması
ve bu konuda yüksek sezgisel yaklaşımlar sunması itibariyle
dikkate alınması kanaatindeyim.
HATHOR'LAR:
Biz,
sizin deyiminizle, yükselmiş bir uygarlığız; sizin bir enerji imzasına
sahip oluşunuz gibi, biz de belirli bir titreşim alanında bulunan bir grup
varlığız.Sadece, biz sizden daha yüksek bir hızda titreşiyoruz.Yine
de, hepimiz, tüm evrenleri bir arada tutan ve birbirine bağlayan gizemin
ve sevginin bir parçasıyız.
Dünya'da bilinç - üç boyutlu
realitede- fiziksel duyularınızla dokunup görebileceğiniz maddi dünya
üzerinde kilitlenip kalmıştır. Ancak, fizikçilerinizin de ortaya
çıkardıkları enerjiler tayfı içinde, elektromanyetik tayf içinde, sizler
var olanın yüzde birinden de azını görebiliyorsunuz! Bizler bu Evren'in,
sizin henüz tanımlayamadığınız diğer birçok alemi gibi, o
algılanmayan % 99 enerji içinde bulunuyoruz.
Sirius, Evren'in diğer
boyutlarından buraya bir giriş kapısıdır ki bunun üç boyutlu uzay içinde
kavranması zor olabilir, çünkü bu kapı, bizim gerçek yuvamız olan fizik
ötesi bir boyuta açılır .Fiziksel olmayan bir boyut, üç boyutlu bir
dünyada yaşayan varlıklar için anlaşılması güç bir kavramdır.O, bu
cümlenin sonuna koyacağınız(iki boyutlu) noktanın, üzerinde belirdiği
kağıdı ve ona bakan sizi kuşatan uzayı kavramaya çalışmasına benzer.
Nokta, kendi deneyiminde, iki boyuttan daha yüksek ya da daha karmaşık bir
şeyi anlamasını sağlayacak bir başvuru noktasına sahip değildir.Yine de,
bu üç boyutlu realiteye Sirius yoluyla girdiğimizi söyleyebiliriz.Sirius,
sizin Evreniniz için bir tür bağlantı noktasıdır,
ki burada sizin uzay/zaman
sürekliliğinizin ''sarmalları,'' fiziksel olmayan dış uzayla karşılaşır ve
kesişir. Fiziksel
olamayan dış uzayın, evrensel bilincin kendi içindeki bir tür kalıp
olduğunu söylemekle yetinelim.Bilinç bir evren ''yaratırken,'' bunu,
kendini (tireşimlerini) bir bağlantı noktasına yönelterek yapar; böylece,
uzayda fiziksel bir yer oluşur ve o da sizin ''zaman'' dediğiniz
süreci başlatır.Bizim gerçek yuvamız, fiziksel olmayan dış uzaydır.
Sizin ''ses'' dediğiniz şey,
bize göre, bu alemdeki ana titreşimdir; ve ses, insan kulağının
işitilebildiği fiziksel sesle sınırlı olmayan bir titreşimdir. Biz ses
dediğimiz zaman, bir boşlukta meydana gelebilecek ''titreşimi''
kastederiz.Fizik biliminizin tanımladığı ses, ancak, bir titreşimi taşıyan
bir vasıta varsa meydana gelir.Bizim anlayışımıza göre ses, titreşimden
oluşan tüm realitenin esas doğası ve temelidir.
Bir başka deyişle, madde sadece, belli bir harmonikteki tireşimdir.
Bundan dolayı, bir insan harmonikleri değiştirdiğinde, madde halinden
çıkıp enerji haline geçebilir ve bu insan bunu nasıl yapacağını
anladığında iki boyut arasında özgürce gidip gelebilir.Uzayı
keşfetmek ve güneş sisteminize girmek için başlangıçta kullandığımız
gemiler sese ya da titreşime dayalıydılar.
Bu bizim toplumumuzda, ta köklerimize dayanan çok kadim bir anlayıştır.Biz
binlerce yıldır bu bilgiyi uygulamaktayız. Katı olarak algıladığınız
maddeler aslında sabit dalga kalıbı içinde bulunan bir titreşimsel
yoğunluk düzeyidir.
Bizler, sizin dördüncü boyut
dediğiniz bir başka frekans alanında yaşıyoruz.Bu yüzden sizleri de farklı
bir biçimde görüyoruz; sizi, sizin algıladığınızdan farklı bir enerji hali
içinde algılıyoruz. Sizi, birbirinin içine nüfus eden enerji
alanları olarak algılıyoruz...Elektromanyetik alanlar yaşamın temel
özüdür.
Çetin
BAL:
Zaman akımı, nabız gibi atan elektromanyetik enerjinin devresel
deviniminden doğar.Ve bir UFO temelde alanların karşılıklı rezonansı
ilkesince çalışır ve bir boyuttan diğerine geçer.Bir zamandan diğerine
geçişin bilimsel sırrı , alan enerjisine bağlı titreşimsel hız
ayarlamasına ve rezonans etkisine bağlıdır.Zamanda
yolculuk teknolojisine ancak elektromanyetik yada fotonik enerjiye ait
rezonans, frekans yada titreşim yapısı üstünde çalışarak
ulaşabiliriz.
Titreşen enerji alanları dinamiğini anladıkça zaman ve mekanda nasıl
yerdeğiştirebileceğimizide (teleportasyon-boyutsal sıçrama)
anlayabiliriz.
Eğer atomik yapıya daha da
derinlemesine girecek olsanız, atom öncesi olan, fizikçilerinizin kuantum
alanı dedikleri bir şeye ulaşırsınız.Dünyanızda çok yanlış anlaşılan bu
kuantum alanından asıl atomlar ve atom altı parçacıklar ortaya
çıkar.Bu atom altı parçacıklar birleştikçe bildiğiniz kuarkları,
nötronları, protonları ve bu yapılarda birleştikçe, kimya biliminizce iyi
bilinen Periyotlar Tablosu'ndaki molekülleri ve ana unsurları elde
edersiniz.Eğer kuantum alanının daha da derinlerine, daha süptil
kısımlarına inerseniz, bilincin kendisine ulaşırsınız.Kuantum
alanının temelinin, gerçek realitesinin bilinç olduğu yakında
keşfedilecektir.Yani, fiziksel ana unsurlar, en süptil, en derin düzeydeki
bilincin maddeye yansımış, tezahür etmiş halleridir.
Bizim anlayışımıza göre
Tanrı- kaynak ya da yaradan dualite ötesidir, ne erkek ne de dişidir.Bu En
Yüksek Kaynağın bir çok titreşim alanını başlattığına ve sonra bu
alanların farklı boyutlar ve dünyalar olarak tezahür ettiklerine
inanıyoruz.Bu titreşim alanları hala devam etmektedir, çünkü eğer onlar
BİR'in iradesine göre titreşiyor olmasalardı, var olan her şey yok
olurdu.Bundan dolayı, her şey Tanrı'nın inayetiyle varlığını
sürdürür.Tanrı, Dünya'yı ve Evren'i yaratmaktan öte, yaradılış sürecinin
kendisidir ve O, Evren'in fiziksel maddesinin aslında mevcuttur.
Çetin
BAL: Tanrı dediğimiz
evrensel bilinç kendisini evreni vareden temel bir enerji formu olarak ya
da madde dediğimiz oluşumun aslı olarak ortaya koyar.İşte
bu yüzden HATHOR'ların dediği gibi yaradılış, en küçük madde
parçacığının bile içinde mevcuttur. Bu perspektiften, tüm fiziksel Evren
kutsal bir yerdir. HATHORlar da diğer uzay uygarlıkları gibi
evrendeki sürekliliğin
temelde bir bütün oluşturduğunu
bu anlamda zamanda ileri ve geri yolculuklar yapılabileceğine dair
öngörüler sunmaktalar.Onlar için de
ZAMAN
akımı devreler halinde ilerleyen( sabit çarpan dalgalar) bir titreşim ve
dalga boyları toplamından ibaret bir tür frekans bandıdır.
Atomik yapının başlangıç
düzeyinden hemen önceki bilinç alanında, atom altı parçacıkların Fiziksel
ve matematiksel yasalarla belirlenen yük durumları spin durumları,
simetrik durumları hatta olası sonsuz durumu içinde taşıyan genetiğin
planı hatta gelecekteki olası genetik dönüşümün planları, hatta tüm
element türlerinin matematiksel bilgisi-soyut bilgisi- kuantum
alanındaki boşlukta yer alan enerjik öz şeklinde beliren bir zeka
alanı içinde daima mevcut olmuştur.Tüm varoluşun soyut anlamdaki planı bu
evrensel zeka içinde hep mevcuttu zaten.Varolan her şey hatta bizim
bilincimiz dahil olmak üzere bu ana zeka içerisindeki soyut planın
dahilinde olan bir matematiksel similasyondan ibarettir.Yani tüm
yaşadığımız gördüğümüz her şey aslında kendi içimizde kurduğumuz bir
düşten ibarettir.Aslında yaşadığımız varoluş ortamında algıladığımız
şeylerden çok algıladığımız ve bilincinde olduğumuz şeylerden daha
çok gerçekte doğrudan bu şeylerin farkında olmanın
farkındalığının tek ana gerçek olduğunu anlamalıyız.
Eğer maddenin daha süptil
düzeylerine, bunları bir arada tutan atomik kalıba inerseniz ve küçük
küçük daha da süptil bir düzeye, atom altı derinliklere inerseniz, sonunda
saf bilinç alanına girersiniz - çünkü bilinç ve madde aynı
şeydir.Onlar sadece farklı titreşim hızlarıdır.
Evrendeki enerji alanlarını
ifade eden ve tüm enerjiyi tek bir boyutsal zaman kalıbı içinde gösteren
bir temel titreşim tonu bir temel sabit dalga kalıbı ve her noktanın aynı
frekansta buluşup uyuştuğu aynı şarkıyı söylediği bir temel titreşim
oktavı mevcuttur.
Tezahür etmiş evrendeki her
şey titreşimsel bir doğaya sahiptir.Biliminiz, var olan her şeyin
titreşimsel olduğu, her şeyin bir şekli olduğu gibi, bir sese (ya da
titreşime) de sahip olduğu ve şekiller ile titreşimlerin birbirlerine
dönüşebilecekleri gerçeğini ortaya çıkarmaya devam etmektedir.Bir şeyin
şekli ile titreşim frekansı arasında direkt bir ilişki vardır.
Çetin BAL:
Yani bir maddenin temelde sahip olduğu titreşim düzeyi o maddenin ya da o
yoğunluk noktasının hangi boyutsal çerçeveye sahip olacağınıda belirler. Bir
maddenin titreşim yapısı o maddenin hangi ''n'' boyutuna dahil olacağını
belirler.Tüm evrene ait her bir nokta kendi tonunda titreşir
durur.Farklı formlar daha üst düzeyde farklı titreşim ve dalga kalıpları
demektir.Tüm evren adeta bir senfoniyi andırır.Her farklı boyuta ait
enerjinin belli bir ana titreşim rengine yani bir çeşit ses tonuna -ses
rengine, perdesine ve şiddetine sahip olduğunu bilmeliyiz.İşte
bizi bu boyutta gösteren belli bir enerji iniş çıkışı yaratan bu
salınan/dalgalanan enerji osilasyonları denetlenebilirse bir
boyuttan diğerine geçebiliriz.Bir
açıdan sembolik olarak ifade edegeldiğimiz ses dalgalarının tüm
özellikleri ya da ses enerjisine atfettiğimiz tüm salınım
durumları zaman enerjisine de atfedilebilir.Zaman, öz itibariyle salınan
bir enerjidir.Zaman'ın da kendine ait bir tınısı bir titreşim bir salınım
tonu vardır.Ve zaman da ses enerjisi gibi perdeli yapıdadır.Zaman
enerjisi daha yüksek
enerji oktavlarına doğru tırmandıkça frekans artar ve tiz bir hale
gelir.Yani zaman enerjisine ait frakans bandında bir değişim farklı
bir boyutu farklı bir titreşim ve yoğunluk düzeyine geçişi ifade eder.Bu
bilgiler ışığı altında frekansı ve şiddeti ayarlanmış elektromanyetik
rezonans alanları içinde bu alan kalıpları ile oynayarak zaman'ın nabız
atışları üstünde de dolaylı bir etkileşim ile kontrol sahibi
olabiliriz.Evrende zaman dahil her şey bir titreşim kalıbı ve modeli
ise tüm bu titreşimler dünyası üstünde hakimiyetin tek anahtarı yine
benzer olan ama kontrollü karşı dalga kalıpları ile mümkün
olabilir.Belli tondaki ve oktavdaki elektromanyetik radyo dalga
alanları ile her düzeydeki fiziksel hali ve durumu hatta zamanın akışını
bile değiştirebilecek etkileyebilecek bir güce sahip olabiliriz.
Tüm maddenin, hangi şekli
almış olursa olsun, esasen titreşimsel bir doğaya sahip olduğunu bilmek
önemlidir.Böylece doğru titreşimleri kullanarak, o belli şeklin size
karşılık vererek titreşmesini, sizinle rezonansa girmesini
sağlayabilirsiniz. Bu yöntemle maddeninde bir çeşit DNA sı dediğimiz özüne
inip zaman akımına neden olan kodsal dizin ve öz üstünde- temel titreşim
kalıbı üstünde- bir değişiklik yapabilme şansına sahip oluruz.Tüm evren
bir ya da daha fazla ses titreşimi içeren bir ses kalıbıdır.
Çetin
BAL: Bu titreşimler ya
da ses kalıplarının bir elektronik cihaz tarafından(
UFO' daki teknik donanım)
bu boyutsal temel ses imzası ile belli bir rezonans ve uyum
oluşturacak şekilde taklit edilmesi sayesinde bu oluşan rezonans
etkisi birleşik bir alan etkisi yaratarak uzay/zaman levhası ya da
uzay/zaman dokuması üstünde etkin bir güç elde etmemizi olanaklı
hale getirir.
Zaman gerçek bir
akıştır, ama o toplumunuzun onu ölçtüğü doğrusal ( lineer) biçimden çok
daha karmaşık bir şeydir.Çünkü zaman gerçekte doğrusal bir çizgi değil,
bir sarmal çizer ve o üç boyutlu değil, çok boyutludur.
Bir çok uzaylı varlık
dünyadan binlerce ışık yılı mesafede bulunmasına rağmen teknolojik
bilgileriyle zaman ve
uzayı ''katlayıp-bükerek''
kendilerini çok kısa bir anda Dünya' ya nakledebilirler.Bu
bazılarınıza garip görülebilir ama, evrenler geometrik şekillerde
oluşurlar. Dış uzay perspektifinden, sanki her evren bir tür küre ya
da simit şekliyle sınırlı gibidir.Bunlar sarmallar(spiraller) biçiminde
uzanırlar ve eğer nasıl yapacağınızı biliyorsanız, bu farklı evrenlere
girip çıkmak mümkündür.
Dünya'nın yüzeyinde
bulunduğunuz yerin koordinatları(enlem ve boylamları) tanımlanarak,
bedeninizin bu üç boyutlu dünyada bulunduğu yer saptanabilir. Dünyanın
yeride, üç boyutlu uzayda güneş ve diğer gezegenlerle ilişkili olarak
saptanabilir.O aynı zamanda Samanyolu Galaksisi sarmalının belli bir
bölgesinde bulunmaktadır.Bu sizin evreniniz içinde yer alan binlerce
galaksiden sadece birisidir ve bu galaksilerden her biri tüm diğer
galaksilerle üç boyutlu bir uzaysal ilişkiye sahiptir.O halde, sizin
üç boyutlu evreniniz'de bir şeyin ya da birisinin yerini saptamak için
uzaysal yer önemlidir.Ayrıca kişinin yada bir gezegenin zamandaki
yerine dair bir saptama için bu üç boyutlu uzaysal harita bir dördüncü
boyutuda kapsayacak şekilde geçmiş ve gelecekteki gök dinamikleri,
hologramik plakalar bütünü olarak bilgisayar arşivlerinde yerini
almalıdır.Bu sayede zamanda ve uzayda herhangi bir noktaya hareket
edilirken belli koordinatlara göre bir konum ve yer ayarlaması yapılır.
Sizin evreniniz ile bizimki
arasındaki ortak yüzeyle ilgili olarak sadece iki yol biliyoruz.Biz
fiziksel olmayan dış uzaydan sizin üç boyutlu dünyanıza Sirius kapısından
ya da maddenin kendisinin temelinden girebiliriz (kuantum vakumu her iki
evrenin birbiriyle rastlaşıp teğetleştiği bir düzeyi ifade eder.Bu
düzeydeki enerji iniş çıkışları bizi bir boyuttan ötekine
aktarabilir).Eğer siz zaman, uzay ve maddenin temeline girerseniz,
bilincin hem her yerde ve her zaman hazır olan, yani aynı anda her yerde
olan, hem de çok boyutlu olan, yani sadece üçüncü boyutu değil, tüm
boyutları kapsayan bir veçhesiyle ( farklı bir boyutsal yüzüyle) temas
edersiniz.Bu, evreniniz'in temeliyle-ya da fizikçilerinizin
kuantum alanı
dediği şeyle- temas kurma işlemi, bilincin kendisi vasıtasıyla
yapılır.Eğer yöntemi biliyorsanız, atom altı parçacıkların çevresinde
bulunan ''küçük kapılar'' yoluyla bu dünyaya girip çıkabilirisiniz.Ancak,
biz sizin evreniniz'e girmek için bu kapıyı kullanmadık.Bir kaç istisna
hariç, biz sizin fiziksel evreniniz'e Sirius galaktik kapısından girdik.
Çetin
BAL: Tüm düşünce
gücünün ve ondan doğan psişik yeteneklerin hepsi bilincin, kuantum vakumu
düzleminde, evrenin temel bilinciyle rezonatif bir uyum ve işbirliği
içerisine girmesinden kaynaklanan hadiselerdir.Eğer BİR'in tüm boyutları
içine alan bu temel tonuna, bu temel titreşime kişi kendi beyin, zihin ve
bilinç frekansları düzeyinde bağlanabilirse bu sonsuzluk denen ,var oluş
denen bu hologramı yansıtan bu dev similasyonunun program kodlarını
değiştirebilme olanağını elde eder.Kişi bu konumda bilinen tüm fizik
yasalarını bir süreliğine iptal edebilir.
( Makro Felsefe ve Makro Bağlantı )
Sizin biliminizin yeni yeni
anlamaya başladığı gibi evren gerçekte holografik bir yapıdadır.Sizin
holografik biliminiz hala bebeklik çağındadır; siz bu işin henüz sadece
yüzeysel veçhelerini incelemektesiniz.Madde ve enerji biliminizinde
doğruladığı gibi birbirine dönüşebilir.Esasen tüm madde, kapana kısılmış
ışık'tır ya da düşük bir titreşime indirgenmiş ışıktır.
Arkturus Mesajları
UFO'lar & uçan daire teknolojileri /Uzaylı
Mesajları
Bu kitaptaki bilgi, Arkturus
gezegeninden geldiklerini bildiren beşinci boyut varlıklarından
alınmıştır.Akturus'lular Einstein gibi az sayıda bilim adamının anlamış
göründüğü uzay ve zaman boyutları hakkında açıklamalar yapmaktalar.Bizim
zihnimiz fiziksel dünya ve bu boyutta güç kazanmakla meşgulken, onlar
içsel dünya ve bizim henüz keşfetmediğimiz, henüz ulaşamadığımız kaynaklar
üzerinde odaklanmaktadırlar.Biz görüp hissedebildiğimiz, dokunabildiğimiz
somut nesneler ve olaylar üzerinde odaklanırken, onlar enerjiden,
Işık'tan, bir'lik kavramından, evrensel yasalardan, dördüncü ve beşinci
boyut frekanslarından ve onlarında üzerinde bulunanlardan söz
etmektedirler.
Levitasyon yerçekimine karşı
koymaktır.Biz bunu yapabiliriz, çünkü dördüncü ve beşinci zaman ve uzay
boyutlarında yerçekimi diye bir şey yoktur.Biz gerek uzay
araçlarımızla gereksede fiziksel beden yapımızla levite
olabiliriz.Fiziksel bedende bunu bilincimizle
Sıvı Işığa (kuantum alanına)
ulaşarak yaparız.
Sıvı Işık:
Var olan her şeyin kaynağı olan elektromanyetik enerji havuzu.Ona sıvı
denir, çünkü o sürekli bir sıvı gibi hareket eder ve sınırlanamaz.
...tüm bu boyutların aynı
zamanda ve birlikte var olduklarını hatırlatalım.Biz beşinci boyuttan
geliyoruz ama Dünya'nın atmosferine girebilmek için önce dördüncü boyuttan
geçmeliyiz.
Biz Arkturus'lular
sizinkinden farklı bir zaman/uzay boyutunda bulunuruz. Bir başka ifadeyle
biz dünya'nın bildiği ışık tayfının üzerindeki titreşim frekansında
bulunuruz.
Her şey elektromanyetik
enerjiden oluşur.Bu anlayışla, bizim bir çok farklı enerji formuna sahip
olduğumuzu söyleyebiliriz.Işık ışınları, gama ışınları, ultraviyole
ışınları gibi enerji ışınları vardır.Bizim perspektifimizden
baktığımızda, Dünya'nın hatta evrenin bir elektromanyetik enerji
alanı denizi olduğunu görüyoruz.Tüm formlar bir enerji havuzu oluşturmak
üzere birleşiyorlar.Bu havuza IŞIK denir, çünkü evrendeki her şey
Tanrı'dır.TANRI IŞIKTIR.
Enerji denizine sıvı denir,
çünkü o bir sıvı gibi hareket eder ve kapsanıp sınırlanamaz.Bu enerji
denizi Her Şeyin bir'liğidir.Elektronlar ve varoluşun daha küçük
parçacıkları gerçekten tüm yaşamı destekleyen kuvvetin
yaratıcısıdır.Yaşamı destekleyen Bütünün fiziksel enerji yapısı bu
kuvvettir.Bu kuvvet, bu boyuttaki ve diğer yıldız sistemlerindeki
tüm varlıklar tarafından itici kuvvet olarak yani uzay gemilerini sevk
eden güç kaynağı olarak kullanılır.
Dünya'lı bilim adamları sıvı
ışığı keşfettiler, ama ona aynı ismi vermiyorlar.Onlar hala onun ayrı
enerji bantlarının dalgaları ve frekansları olduğunu düşünüyorlar.Onlar
onu, kullanılması niyet edildiği bütünsel biçimde kavramsallaştırmaya
başladıklarında, o zaman bilim ve teknolojide bir hamle
yapacaklar.Onlar Doğu felsefelerini teknolojik dünyadaki ilerlemelerle
birleştirmek zorundalar, ve bu birleştirme içinde onlar bir çok rahatsız
edici soruya yanıt bulacaklar.Dünyalı
bilim adamlarının bizim uzay gemilerimizin çalışma mantığını
anlamaları için her şeyden önce, hepimizin bu bütünsellik içindeki tek bir
devasa enerji kuvveti olduğumuzu hatırlamaları gerekir.Bunun kavranması
çok önemlidir.
Dördüncü boyut beşinci
boyutla aynı değildir.Öyle olmamasının nedeni, onun yüksek boyutlarla aynı
titreşim frekansına sahip olmamasıdır.Yine enerji konusuna
dönüyoruz.Dördüncü boyutta, kendilerini tezahür ettiren paralel evrenler
arasındaki farklılıkları görürüz.Dördüncü boyutta, bir çok evrenin
yaratıkları aynı zamanda, bir arada var olurlar ve bir çok dünyanın
varlıkları daha yüksek bir varoluş düzeyine giden yolda uyumlu bir hal
bulurlar.Bu farklı boyutlar aslında aynı zamanda bir arada var
olurken, onlar iki farklı ışık frekansı bandındadırlar.Biri diğerinden
daha yüksek frekansta titreşir durur.
Titreşim Frekansı:
Bir varlığın ya da nesnenin
atomlarının ve alt parçacıklarının titreşim hızı.Bu tireşim hızı-frekansı
ne kadar yükselirse, o ışık frekansına o kadar yaklaşır.
Geçmiş, şimdi ve geleceğin
hepsinin bir olduğu bir gerçektir.Ayrıca tüm boyutlar da bir olarak
mevcuttur.
...diğer yıldız sistemlerini
ve gezegenleri incelemeye başladık.O zamanlar bu konuda en gelişkin
olanlardan biri Alfa Kentaurus idi.Biz bu yıldız sistemindeki
kardeşlerimizden çok şey öğrendik, ama onların bilgilerine ihtiyacımız
olmasına rağmen, yüzlerce yıl boyunca onların yaşam biçimini bütünüyle
benimsemeye cesaret edemedik.Yine de, bu öğrenimin çok yararlı olduğu
ortaya çıktı, ve bu bilgi alışverişinde biz de onlara bilimsel
itici-kuvvet (sevk) sırlarımızın bazılarını verdik.Bunu yaptık çünkü
onlar, başka bir zaman ve uzay boyutunda yaşamalarına rağmen, bu alanda
bizim kadar ilerleme kaydedememişlerdi.
Bir yıldız gemisi alan
frekansını ışık hızına çıkacak kadar yükselttiğinde, o zaman sürece
hakimiyet başlar.Uygarlığımızda bir çok bilimsel keşif ışık dalgaları
hakkındaki çok yönlü araştırmalarımız sonucunda elde edilmiştir.
Gelecek, geçmiş ve şimdiki
zaman, hepsi aynı anda mevcuttur.Geçmiş ve geleceğe doğrusal(lineer)
olarak bakılan üçüncü boyutta yaşamadığımız için bunu anlamak bizim için
kolaydır..Yaşamın ve bilincin tekamülünün bütünsel kavramında, bu üç
veçhesinin hepsi şimdiki zamanda bulunur.
Siz dünyalılar bizimkinden
çok daha yoğun yapıda(düşük frekanslı) bir titreşime sahipsiniz. ...Işık
evrendeki tüm gücün kaynağıdır. Bizim Arkturus'lular olarak zaman ve
uzayın tüm veçhelerinde aynı zamanda var olduğumuzu bilin.
Evrendeki en akıllı varlıklar
tüm enerjinin dairesel bir biçimde aktığını anlarlar.İnsan kendisini veya
yıldız gemisini bu enerji biçimiyle kuşattığında bu enerjinin kendisini
gemiyi hareket ettiren bir güç olarak kullanabilir.Geminin içindeki
kristaller Büyük Merkezi Güneş'ten (kuantum vakumu/Sıvı Işık havuzu) ışık
enerjisini (elektromanyetik kuvvet alanını) çekip aktararak gemiyi
işletirler.Bu kristaller ayrıca pozitif ve negatif enerji kuvvetlerini
çeken bir titreşim frekansına sahiptirler, ki bu da madde /antimadde
çekimleri hareketinin çeşitli zaman ve uzay veçhelerinden akmasını sağlar.
Sıvı ışık, kristaller
vasıtasıyla evrenin dokusundan çekilir ve dönüştürme işlemine
bağlanır.Geminin bu bölümünü yıldız gemisini ileriye sevk eden gücü
üretir.Bu kristaller vasıtasıyla gemiyi ve gemiyi içine alan kendi
uzay/zaman dokumamıza ait enerji yoğunluğunun frekanslarını başka
bir boyut frekansına dönüştürebiliriz.
Çetin
BAL: Arkturus
gemilerinin içinde
yer alan kristal enerji merkezi büyük ihtimalle kuantum vakumundan aldığı
elektromanyetik kuvvet enerjisini bir manyetik kolon içinde bulunan
kristalize taşlar yardımıyla gemiyi çevreleyecek biçimde yayarak
ve dağıtarak bir manyetik enerji atmosferi oluşturmaktadır.Geminin
ortasında yer aldığını düşündüğüm bu kristalize kolon sayesinde gemiyi
çevreleyen ve bir akım halinde bu kolondan geçerek devreden
elektromanyetik kuvvet alanının sahip olduğu frekans değeri kontrol
edilmektedir.Ve bu geminin ortasından geçerek tavanla taban arasına
yerleştirilen bu manyetik kolon
gemiyi çevreleyen
alana ait kuantumların maddemi antimadde boyutunamı ait olacağını
belirleyen bir pirizmatik filtreleme işlemi ile
polarizatör görevi
görmektedir.Bu kolan ayrıca gemiyi çevreleyen alan gücünün frekanslarını
ışık hızına kadar yükselterek gemiyi içine alan uzay/zaman dokuması ile
bir rezonatif ilişki kurulması sağlar.Bu uzay/zaman dokuması
ve gemi güç alanları arasındaki rezonans ilişkisi ile alanlar
birbiri içinde çözülerek tek bir alan yapısı halini alır.Bu noktada
uzay/zaman geometrisi ( gemiyi çevreleyen enerji küresi) kristal
kolon vasıtasıyla antigravitasyonel bir alan yaratımı için yönlendirilip
kullanılabilir bir duruma gelmiş olur.(Yandaki üçgen biçimli
UFO resminde ise daha farklı bir teknik dizayn kullanılmış olabilir ama
geminin çalışma prensibinde bir farklılık olacağını düşünmüyorum.)
...biz aynı zamanda,
gereksinimlerimizin çoğuna
zaman yolculuğu
işlemiyle erişebileceğimiz bir uzaydayız.( Arkturus
Mesajları-Sayfa:169)
...gemimize ait bu bölümün
yanlış anlaşıldığını söylemiştik.O geçmişte bizimle çalışmış Dünyalılar
tarafından yanlış anlaşılmıştır.Dünya'da, bazı ileri teknoloji
bilgilerimize ve ''sırlarımıza'' erişmiş kimi hükümet görevlileri ve bilim
adamları vardır.Onlar, enerji sistemlerimizi kullanarak neler yaptığımızı
öğrendiklerinde çok şaşırmışlardır.
...Bizler zamanda
yolculuk yapabilmemize rağmen, misyonumuza yardımcı olması için bu bölümü
kullanmamız gerekir.(Arkturus Mesajı-Sayfa:186)
...Şimdiye kadar, sizin bazı askeri yetkililerinize
ve çeşitli ülkelerin bilim adamlarına teknolojimizin bir çok sırrını
verdik.Onlara araştırmaları için bazı UFO modelleri verdik.
Gemide kristallerin yer aldığı Mühendislik Aygıt
Bölümü, gemiye zaman ve uzayın üçüncü, dördüncü ve beşinci boyutlarında,
ama esas üçüncü ve beşinci boyutlarında manevra yaptıran bölümdür.Bu
bölüm, geminin görünür hale gelip, sonra gözden kaybolabilmesi için
gerekli manyetik frekans değişimlerinin süptil ancak ani geçişi için
tasarlanmıştır.
Biraz pratikle evrensel bilim anlayışı içinde
gemi güç alanı ve uzay/zaman dokuması bir hale gelebilirler, ve bu bir'lik
içinde Sıvı Işık Havuzu (uzay/zaman dokuması) ile gemi güç alanı
frekansları senkronize olurlar.Her şeyin bir'liği uzay gemilerinizin
Sıvı Işık Havuzunda (uzay/zaman'ın dalgalanan çizgileri üstünde) adeta
yüzercesine sörf yapmasına izin verecektir.
Biz hem dördüncü hem de beşinci zaman ve uzay
boyutlarına girebiliriz, ve ayrıca frekanslarımızı düşürerek sizin
dünyanızda da görünür hale gelebiliriz.
...Evrendeki her şey titreşimlerden oluşur.Titreşim
frekanslarında milyonlarca değişmeler vardır.Ancak, bildiğiniz gibi
hiç bir şey ışık hızından daha hızlı titreşmez.(Arkturus
Mesajı-Sayfa:281)
İçimizden Ziyaretçiler
Lyssa Royal &
Keith Priest/
UZAYLILAR
TARAFINDAN KAÇIRILMA OLAYLARI
''İçimizden Ziyaretçiler'' adındaki kitap
temelde uzaylılar tarafından gerçekleştirilen insan kaçırma olayları
üstünde yoğunlaşmakta ve bu sırada uzaylılara ait
zaman ve evren'e dair görüşlere'de
kitap boyunca yer verilmektedir.Kitap Sirius UFO Uzay Bilimleri
Araştırma Merkezi tarafından sayın Esen Şekerkarar'ın çevirisiyle
yayınlanmıştır.
Gezegen yüzeyi altında bütün bunlar olup biterken, üstünde de çok büyük değişimler meydana geliyordu.Apexliler gezegendeki zehirlenmenin bir zincirleme reaksiyon yarattığının farkına varmamışlardı.Şiddetli radyasyon, gezegenin enerji alanını atomaltı seviyede parçalamaya başlamıştı.Bu, Apex gezegenini sarmalayan zaman/uzay kuşağında elektromanyetik bir sapma yarattı.Onlar yeraltındayken, Apex aslında zaman/uzay sürekliliğindeki pozisyonunu bu dramatik atomaltı enerji parçalanmaları yüzünden değiştirmişti. Zaman ve uzay iri delikli İsviçre peynirine çok benzer.Belirli bir yerdeki gezegen, bir dizi çok boyutlu ağlar ya da geçitler vasıtasıyla galaksinizin diğer alanlarına bağlıdır.Onlar gezegenleri çevresinde bu sapma başladığında, gezegen içinde bulunduğu zaman/uzay kuşağından çıkıp başka bir zaman/uzay sürekliliğine girdi - ki bulundukları esas noktaya nazaran dikkate değer bir mesafeydi.Siz bu bölgeye Reticulum yıldız topluluğu ismini verdiniz.Apex gezegeni Reticulum sisteminde, bu yıldız grubu içindeki en donuk yıldızlardan birinin etrafına yerleşti.Bu olay, gezegensel kayma zaman ve uzay kuşağını takip ettiği için meydana gelmişti.Yeraltındaki Apexliler, yüzeyin altında olan bitenden habersizdiler.Türlerini kurtarmakla meşguldüler.
Sonunda Apexliler, gezegen yüzeyine geri
dönebilmeleri için yeterli zamanın geçmiş olduğuna kanaat
getirdiler.Sonunda yüzeye çıktılar.Çıktıkları zamanda çok büyük şok
yaşadılar.Yıldızların konumunu gözlemlediklerinde, gezegenin kozmostaki
pozisyonunda bir kayma olduğunu anladılar.Yıldızlar çok
farklıydı.Yeraltına çekildikleri sırada gökyüzünün haritasını çıkaran
astronomlar büyük şaşkınlık içindeydi.Daha sonra, tabii, ne yapmış
olduklarını anladılar.Daha iyi niyetli türdeki Zetalar, artık kendilerini
katiyetle tek vucüt olmaya ve yeraltında oldukları zaman sırasında neyi
kaybetmiş olduklarını ortaya çıkarmaya adadılar.Böylece, zaman ve uzay
bükülmesi konusunu gayretle öğrendiler.Daha nerede olduklarını bile
bilmiyorlardı.Neyin olup bittiğini ortaya çıkarmak istiyorlardı.
Çetin BAL:
<<...atomaltı enerji parçalanmaları..>> diyen Zeta'lılar ın bilimsel
anlamda ifade etmeye çalıştıkları şey benim anladığıma göre atomaltı
düzeydeki enerjinin vibrasyonel değişimidir.Stabil
vibrasyonel değerin bozularak asıl titreşimsel değerinden sapmasıdır.Ki
böyle bir değişim o maddi sistemi asıl boyutundan çıkararak zamanda ve
mekanda yerdeğiştirmesine neden olan süreci başlatmıştır.Ve
Zeta'lar bu atomaltı enerjinin vibrasyonel değerindeki sapmaya
neden olan etken faktörün Şiddetli bir radyasyon alanı olduğunu
söylüyor.Fakat benim ön görüm bu yoğun radyasyon enerjisinin doğal
nükleer enerji radyasyonundan çok gezegendeki bilimsel gelişmeler
sonucunda elde edilen bizim şu anda elde etmeyi başaramadığımız (M.S.2004)
daha yüksek titreşim oktavları arasında inişler ve çıkışlar gösteren
bir radyoaktif enerji türü olmalıdır.Bu türde uzay/zaman sürekliliğini
çarpıtabilecek ve radyoaktif ışınım kirlenmesini yaratabilecek bir
gezensel süreç ancak gezegen üstünde inşa edilmiş nükleer enerji
santralleri biçiminde farklı amaçlara hizmet eden bir çeşit
kompleks sanayi sistemleri ile mümkündür.Bu enerji bizim gezegenimizdeki
sanayi sistemleriyle çevrenin ve havanın kirlenmesine benzer bir şekilde
belli bir yoğunluk kazanma kriterinden sonra gezegenin içinde yer aldığı
uzay/zaman sürekliliği üstünde yavaş ama geri dönüşü olmayan bir
vibrasyonel değişimi tetiklemiş olabilir.
Zeta'lı:
...İnsanlar mantığımızı, rasyonel zihinleri sebebiyle, kabül
etmeyebilirler.Ne var ki bizler,
zamanda yolculuk etme yeteneğine sahip olduğumuz için
olasılıkların farkındayızdır.Buna göre, Dünya için geçerli olan
olasılıkların farkındayızdır.Aynı zamanda geçmişimizi de biliyoruz ve
Dünyanın, bizim yapmış olduğumuz gibi, aynı yöne yöneleceği ihtimalinin
çok kuvvetli olduğunu görüyoruz (İçimizdeki Ziyaretçiler-Sayfa: 62).
Soru:
Bizim uzay sınırlarımız içinde misiniz?
Zeta'lı:
Evet.Sizin realitenize ve zaman sürekliliğinize
girebilmek için şalterin çevrilmesinden başka bir şey gerektirmeyen
boyutlararası uzaydayız.Bizler zamanla ve uzayla sınırlı değiliz.
...Aslında kaçırılanların alındığı gemiler fiziksel bir yapıya
sahiptir.Fakat boyutlararası realiteden bahsettiğimizde ''fiziksel ve
fizik ötesi'' terimleri tartışma konusu olurlar.Eğer bir şey realiteniz
içinde değilse siz ona fizik ötesi dersiniz.Halbuki o, diğer boyutlarda
oldukça fiziksel bir yapıda olabilir; sadece sizinle aynı fiziksel uzayı
paylaşmıyordur.
Zeta'lı: Bizler
uygarlığımızın ilk dönemlerinde her canlı varlığın ruhsal bir
psişeye sahip olduğunu ve ruhsal yani fizik ötesi bir yapıya sahip
olduğunu keşfettik.Henüz dünyalı bilim adamları insanın bu yönünü
bilimsel anlamda tam olarak ortaya koymuş ve kabüllenebilmiş
değildir.Bizler kendi ırkımızın genetik yapısını çok uzun zaman önce
değiştirdik.Gezegenimizin yok olmasına neden olan egoizim ve bencillik
duygularını genetik anlamda ortadan kaldırmak istedik ama bunun ruhsal
anlamda gelişime zarar verdiğini ve duygu zenginliğimizi bizden aldığını
daha sonraları farkettik. Sizin genetik yapınız bizlere çok benziyor.
Bundan dolayı sizleri zaman zaman uzay gemilerimize alarak genetik
örnekler alıyor ve duygu yapınızı inceliyoruz.Bu kaçırılma olayları
aynı zamanda Zeta ve İnsan ırkının karışımı bir ırk yaratma çabalarımızın
bir parçasıdır.Dünyada belirli zaman aralığındaki tüm insanlara bilinçaltı
telepatik bir mesaj gönderiyoruz, kişiler eğer kabül ederlerse onları bize
yardımcı olmaları amacıyla gemilerimize alıyoruz.Ve üzerlerinde tıbbi
incelemeler yapıyoruz.Zaman ve uzay bizim için bir engel teşkil
etmediğinden farklı zaman dilimlerinde bulunan insanların telepatik
mesajlarını gemimizdeki bilgisayarlar aracılığı ile yakalıyor ve oraya
gidiyoruz.Bu durumda gemi rotasını otomatik
olarak telepatik sinyalin geldiği uzay/zamandaki yere doğru
yönlendirir.
( Burdaki Zeta'lının ifadesini sayfalar dolusu kitabı okuyarak
anlatımı kısaca özetleyerek anlamanız açısından ama orijinal ifadeyi
ve anlatımı bozmadan özetledim)
Soru:
Pekala.Öyleyse gemi bu insanlar hakındaki bilgiyi alıyor ve uzay ve zaman
içinde onları (gönüllü denekleri) bulmak için yola çıkıyor..!
Zeta'lı:
Önce kişinin uzay/zaman sürekliliği içindeki yerini
kaydederiz.Tespit ederiz.Oraya gidiş bir anda olan bir olaydır.''Bulma''
diye bir şey söz konusu değildir.
Soru: O halde
gemi kendini sinyalin geldiği yere ışınlar.
Zeta'lı: Evet.
Soru: Zamanda
yolculuk yapabildiğinize göre, Zeta Reticuli'ler neden kendi geçmiş
zamanlarına yolculuk yapıp ihtiyaçları olan şeyi (gerekli genetik
materyalleri) almıyorlar.
Zeta'lı: Çünkü
geçmişimizin, ihtiyacımız olan şeye sahip olmadığı
düşüncesindeyiz.Geçmişteki genetik yapımız sizde olduğu gibi binlerce
yıllık bir genetik evrime sahip değil.Yani bizim aradığımız şey genetiğe
işlenen binlerce yıllık deneyimsel değeri ifadeleyen manyetik
damgalardır.Sizler genetik biliminde henüz ilk adımları
atıyorsunuz. Genetiğin çok boyutlu uzayla nasıl bir bağlantıda olduğunu ve
deneyimsel bilginin genetikte ne gibi bir rol oynadığına dair fiziksel
ve metafiziksel etkileşimin mekaniklerini bilmiyorsunuz.Deneyim genetiği
çok güçlü bir biçimde etkiler.Sahip olduğunuz genetik yapı, bizim ana
genetiğimizin çok daha gelişmiş bir versiyonudur.Eğer geçmişimizden
genetik bir materyal alsaydık, kendi genetiğimizin sadece daha ilkel bir
verisyonunu almış olurduk.
Soru:
Zeta Reticuliler, yaptıkları deneylerde ve üreme
programlarında zaman yolculuğundan nasıl faydalanıyorlar?
Zeta'lı: Daha
önce bu soruya cevap vermiştik, ancak doğrusal zaman anlayışına sahip bir
düşünceyle bunun anlaşılmasının son derece zor olduğunu biliyoruz.Yine de
şöyle diyebiliriz: bir çizgi ve bu çizginin üzerinde bir nokta olduğunu
varsaydığımızda, sizin yaşadığınız yer o çizgi, bizim yaşadığımız yer ise
o nokta olur.
Biz bu noktadan, çizgi üzerindeki herhangi bir yere;
geleceğe ya da geçmişe gidebiliriz.Biz sizin ırkınızı, o noktadaki
pozisyonumuzdan hareket ederek keşfettik.Bu, gözlem yapmaya ve etkileşimde
bulunmaya başlamaya karar verdiğimiz zaman oldu.O noktadan, içinde yaşıyor
olduğumuz zaman doğrusunun neredeyse tüm bölümlerine, kendimizi eş zamanlı
olarak yansıttık.
Yani şu anda sizinle belli bir yerden konuşurken,
aynı anda diğer zaman çerçevelerinde de yaşıyoruz.Buradan gördüğümüze
göre, sizlerle yaşadığımız en yoğun etkileşimler 1935 yılı ile- yaklaşık
5-10 sene fark edilebilir-2020 yılları arasındadır.Yani bizler zamanınızın
ilerleyişi ile sınırlı değiliz.
Zeta Reticulilerin gerçekleştirdiği kaçırılma
olayları sırasında görülen sarışın humanoid varlıkların (ortalama) yüzde
atmışı gelecekten gelir.Geri kalan % 40'ı ise gelecekten değildir, fakat
başka nedenler yüzünden orada bulunur.
Gelecekten gelen bu humonoidlerin(%60) genetik
kökenlerini üç ayrı grupta toparlayabiliriz: meta-Lyralı, meta-pleiadesli,
ve meta-Terralı(dünya).Bunlar % 60'lık grup içindeler. ''Meta'', tabii
ki, ''öte'' demektir.Lyralı ötesi, pleiadesli ötesi, Terralı(dünyalı)
ötesi... Bu genetik orijinlerinin ya Lyralı, ya pleiadesli ya da Terralı
olduğu anlamına gelir.Evrimsel süreçleri onları öteye; bugünkü
temaslarınız sayesinde gelecekte yaşanacağını bildiğiniz şeylerin ötesine
taşımıştır.Her şeyden önce bu varlıkların enerji ve maddeyi daha akıcı bir
şekilde kullanabildiklerini göreceksiniz.Evrimsel gelişimdeki diğer bir
adımda budur.( Çetin BAL: Bu durum gelecekteki insanımsı varlıkların
düşünce güçlerini çok daha rahat şekilde kullanabilecekleri bir fiziksel
beden formuna sahip olacağını ifade etmektedir.Zira insanların genetik
yapıları bu yönde bir değişim geçirecektir.)
Diğer %40'lık amacı ise genellikle temas kurmakla
ilgilidir.Bu, genetik araştırmalarla ilgili anlaşmaları uygulamak ve
geleceğe yada geçmişe gitmekde olabilir.
...Federasyon ve gezegeninizin orijinal ataları(ki
bazıları fiziksel boyutun ötesine geçmiştir), yaptıkları genetik
çalışmalar vasıtasyla yaratılan olasılık çizgisine baktılar ve arzu
ettikleri birleşmenin ve bütünleşmenin gerçekleşmediğini
gördüler.Başlangıç noktasına geri dönüp, kendisine doğru ilerlemekte
olduğunuz olasılığı değiştirebilecek bir şey ''yerleştirmeleri''
gerekiyordu.Bu gelecekte, yeryüzündeki genetik projeleri kontrol
eden gruplar vardır.Gelecekte Zeta Reticuliler ve meta-insan arasındaki
bir birleşik güç olarak tanımlayabileceğimiz bu gruplar da,
zamanda geri giderek Dünyanıza geldiler.Evrimsel
çizginiz içine, yeryüzündeki Asyalı ırkların yaratılmasına neden olan
genetikleri yerleştirdiler.Bu yüzden şu anda içinde olduğunuz zaman
dilimi, bir zamanlar olduğundan daha farklıdır.
Tüm süreklilikler eş zamanlı olarak var olurlar ve
tüm süreklilikler sizlerle eş zamanlı olarak etkileşmektedir.Sizler bir
insan olarak hangi zaman sürekliliğiyle etkileştiğinizi değiştirmeniz
için, önce kendinizi değiştirmelisiniz.
Atalarınız yine bu yüzden, evrim yolunda büyük
sıçramalar yapabilmek için (DNA'yı ve böylece de geçmişi değiştirerek)
yeni bir tür yaratmaya kalkıştılar.
Soru: Görünüşe
göre Zetalar insanlığa tamamen yabancı değiller.İki türü bir araya getiren
derin bir bağ olmalı.İnsanları tasarlamada parmağı olan kimselerin
Zetaların tasarlamasında da parmağı olduğunu söyleyecek kadar ileri
gidebilirim.Başka nasıl olabilir ki?
Zeta'lı:
Evet.Onlar kurucular olarak adlandırılan ırktır.Aynı
zamanda geçmişinizde bir çok defa tartışılan bir konuyu; Zetaların
gerçekte kim oldukları konusunu tekrar açmak istiyorum.Daha önce, Apex
ırkının mutasyona uğrayarak sonunda Zeta olduklarından
bahsetmiştik.Bazıları Zetaların, aslında sizleri etkilemek için gelecekten
gelen insanlar olduğunu da tartışmıştır.
Soru( Keith):
Zaman ve uzayın özelliği göz önüne alındığında her
ikisi de olamaz mı?
Zeta'lı:
Kesinlikle evet! Bir çok insan kesin bir cevap, ya da sadece tek bir cevap
olması gerektiğini hisseder.Zetalar Apexliler, yani sizden olmayan bir ırk
mıdır, yoksa -sizin gerçek bir vecheniz olup da geçmişini iyileştirmek ve
geleceğini değiştirmek için geri gelen -gelecekteki insanlar mıdır?Cevap
bunlardan biri yada diğeri olmak zorunda değildir.Aslına bakılırsa,
realite periyodik olduğu ve doğrusal olmadığı için, kesin cevap hiç bir
şey ifade etmez.O her ikisi birdendir!Bu bakımdan ortada bir paradoks
vardır.Bir çok defa söylediğimiz gibi, kişi bir paradoksa yaklaştığında
gerçeğe de o kadar yaklaşmış olur.
Soru: Bize
Essani türü-melez tür- hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Zeta'lı: Olay
işte burada biraz karmaşıklaşıyor.Önce size Essanilerin geçmişiyle ilgili
biraz bilgi verelim.Essassani ırkı, şimdi sizlerle paylaşıyor olduğumuz bu
zaman içinde eş zamanlı olarak varolmaktadır.Onlar federasyon'un
üyelerinden biridir.Melez ırk üzerinde yapılan çalışmalarımızın sonucu
olan bir uygarlık olarak tanınırlar.Fakat reel zamanımız içinde henüz
yaratılmamışlardır.Yani biz nasıl yaratıldıklarını tamamen anlamış
değiliz; yoksa onları şimdiye dek çoktan yaratmış olurduk.Fakat yaptığımız
işe devam edersek onları yaratmayı başaracağımızı biliyoruz.Bu sizin ve
bizim birlikteliğimiz sayesinde olacak.Bize verdikleri tüm ipucu bu.
Soru: Sen
şahsen, Essassanilerin varolduğu fiziksel boyutta bulunmuştun.Bu nasıl bir
şeydi? Biraz kafa karıştırıcı mıydı?
Zeta'lı: Tuhaftı
ama kafa karıştırıcıydı diyemem.Oldukça garipti.Sizin deyiminizle,
Essassanileri mikroskop altında incelemeyi isterdik, fakat hepimiz
anlaşmanın böyle olmadığını biliyoruz, yoksa bu kestirmeden gitmek
olurdu.Bu bizim başarmamız gereken bir oluşum.Zaten hiç biri bunun için
gönüllü olmazdı.
Soru: Sordunuz
mu ki?
Zeta'lı: Evet
Soru: Eğer
gönüllü olsalardı bir sonraki aşamaya geçmenizi sağlamaz mıydı?
Zeta'lı: Evet,
ve içlerinden birinin bir gün gönüllü olacağını düşünmek hiç de mantığa
aykırı değil.Bu onların kendi yaratılışlarını sağlama alma yolu
olacaktır.Ama, en azından şimdilik, hiç biri gönüllü olmuş değil.Biz şu
anda sizin ve bizim medeniyetlerimizin birbirine ihtiyacı olduğunu
düşünüyoruz.Bu ihtiyacın kapsamı henüz ne sizin ne de bizim tarafımızdan
tam olarak anlaşılmış değil.Ama belki de, Essassaniler artık birbirimize
ihtiyacımızın kalmadığı anda gönüllü olacaklar ve böylece onları yaratmak
için ihtiyacımız olan anahtarı elde etmiş olacağız.
Soru (Keith):
Gelecekteki türünüz arasından (Essassaniler) zamanda geriye yolculuk
yapan birkaçıyla buluşabilecek olan kadar uzun yaşıyor musunuz?
Zeta'lı:Şu
noktada onların bizimle buluşmalarına izin verilmiyor.
(Essassaniler; İnsan ve Zeta DNA 'sının karışımı
yeni bir tür)
Soru (keith):
Oluşumunuz tamamlanmadığı için mi?
Zeta'lı:
Evet.Bu, aynı zamanda, atalarınızla yüz yüze gelmeniz sizin için nasıl bir
durumsa, bizim içinde öyle olacağındandır.Bu konudaki bilgeliklerine
hürmet ediyoruz.
Not: Önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi,
dünya dışı varlıklar doğrusal bir zaman boyutunda varolmadıkları için
geçmişi, şimdiyi ve geleceği bir arada yaşarlar.Bu yüzden bizim
''gelecek'' dediğimiz zaman periyodunda ne gibi
''olasılıkların'' olabileceğini görebilirler.Bir şeyin ''Şimdi'' de
yapılmasına başlandığında, o şey kendine ait bir ''olasılık çizgisi''
yaratır.O gerçekten varolsa da bir olasılıktır, çünkü henüz
yaşanmamıştır.Üç boyutlu düşünmeye alışmış biz insanlar için bunu
yani bu olasılık çizgisi kavramını tam olarak anlayabilmek
pekte kolay değil, fakat zamandan bahsederken onu zaman ve uzay
engeline tabi olmayan Zetaların düşündüğü gibi algılamak daha doğru
olur sanırım.
Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli |