ZAMAN KAVRAMI "Geçmiş, şimdi ve gelecek birer yanılsamadır; ancak vazgeçilmezdir." Bu sözler, ünlü bilim adamı Einstein'a ait. Gerçekten de zaman, bizim için vazgeçilmez bir olgudur. Zaman, sanki bizi doğumdan ölüme taşıyan, içinde yüzdüğümüz, akıp giden bir ırmak gibidir. Pek çoğumuz için, yaşamın karşı konulmaz bir parçasıdır. Ancak, Einstein'in görelilik kuramını ortaya atmasıyla ve kuantum mekaniğindeki gelişmelerle birlikte, zamana karşı bakış açımız da değişti. Şimdi, zamanın yönünün değişip değişemeyeceği, hatta onun gerçekte var olup olmadığı tartışılıyor.Duyularımız, içinde yaşadığımız evrenin üç boyutlu olduğunu söylüyor bize. Çünkü, çevremizdeki tüm cisimleri üç boyutlu görürüz. Ancak, özellikle kuramsal fizikteki gelişmeler, içinde yaşadığımız evrenin üç boyutlu olmadığını gösteriyor. 20. yüzyılın başlarında, Einstein'in ortaya attığı genel görelilik kuramından sonra, matematikçiler kendilerini b eş boyutlu bir evrende buldular. 1984 yılında, süper sicim kuramı ortaya atıldıktan sonra bu boyutlara yenileri eklendi ve sayıları ona çıktı.Üç boyuttan sonra, dördüncü boyut, yani zaman, ötekiler arasında en farklı duran, bizim için anlaşılması daha kolay olan boyuttur. Zaman boyutunu, bildiğimiz biçimiyle ele alırsak; günlük yaşamda, geçmiş, şimdi ve gelecek, tümüyle farklı anlamlar taşır. Geçmiş, geride kalmıştır, asla geri gelmez, değiştirilemez. Geçmiş' e ait bilgilerimiz, çoğunlukla anılardan, birta kım kayıtlardan kaynaklanır. Geçmişin gerçek olup olmadığını pek düşünmeyiz. Belki de gerçek olan yaşadığımız andır. Gelecek ise henüz gerçekleşmemiştir ve açıktır, her şey olabilir. Belki, gelecekte olabilecek bazı olayların yönünü aldığımız kararlarla belirleyebiliriz. Ama, başka etkenler, onun tümüyle farklı gelişmesine yol açabilir. Bunlar hemen herkesin duyumsadığı şeyler.Ancak, bazı bilim adamları, özellikle de düşünürler, bu yaygın inancın yanlış olabileceğine değiniyorlar. Hatta, bunlar arasında zamanın olmadığını öne sürenler bile var. Genellikle, zamana iki ayrı bakış açısı var. Bunlardan birincisi, onu basit bir koordinat olarak ele alıyor. Buna göre olaylar, bir cismin konumunu enlemle ve boylamla tanımlar gibi gerçekleştiği anı da zaman koordinatında tanımlıyor. Öteki görüşse, zamanı akıp giden; bir olay gerçekleştiğinde geleceği getiren bir olgu biçiminde algılıyor. Eğer zamanın koordinat tanımı doğruysa, ortaya akılları karıştıran pek çok soru işareti çıkıyor. Zamanın bir koordinat olduğunu kabul edersek, bu koordinatta neden iki yöne birden hareket edemeyelim. Bu zor bir soru aynı zamanda kafa karıştırıcı. Çünkü, gerçek yaşamda, yerden göğe doğru yükselen yağmur damlacıklarına ya da kırık bir camın kendi kendine birleştiğine tanık olmuyoruz. Fizikçiler, zamanın yönünü anlatırken, "zamanın oku" deyimini kullanırlar. Bu, havada uçan bir ok değil, onun ne yöne gittiğini gösteren bir ok.Peki, bu ok neden ters yönü göstermesin? KAYNAK : BİLİM ve TEKNİK-Haziran 2000 Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |