Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Boşluk kavramı dinsel alanda olduğu gibi, bilimsel dünyanın da ilgilendiği bir konudur. Yani, evren dediğimiz yapıyı meydana getiren alt boyutlara indiğimizde sırasıyla, moleküler, atomik, parçacık ve ışın boyutu yanında acaba boşluk ile mi, yoksa boşluğun aslında boş olmayıp tüm varlığa yansıyan daha temel düzeyde var olan bir düzenle mi karşılaşırız? Şimdi bunu görmeye çalışalım:
Bhom-Aharov kendi
isimleri ile anılan bir yasa ile, uygun koşullar altında bir
elektronun, herhangi bir elektronu bulma olasılığının sıfır olduğu
bir bölge için manyetik alan bulunduğunu hissedebilme yetisine sahip
olduğunu bulmuşlardır. Bu da sıfır nokta enerjisi denilen kavramla
paralellik gösterir. Yani; uzayı mutlak sıfır sıcaklık sınırına dek
soğutarak, (bilinen her türlü elektromanyetiksel alanların ısı, ışık
…vb. sıfırlanması sağlanarak), mutlak boşluğa ulaştığımızda
Astrofiziğin kabul ettiği gibi (*), bir boşlukla karşılaşmayıp
elektromanyetik alanlarla dolu, hiç durmadan kımıldayan bir dalga
yüzeyi gibi kaynaşarak madde-antimadde çiftleri yaratan dalgasal bir
enerji görüntüsü şeklinde var olduğunu görürdük.
Bu duruma Jhon Wheleer,
“hiçbir düşünce bana şundan daha temel görünmüyor: Boşluk, boş
değildir; en şiddetli fizik olaylarının oluştuğu yerdir”
diyerek, Richard Feyman’la birlikte; bir elektrik ampulünün içindeki
boşluğu incelediklerinde, boşluğun enerjisinin gezegenimizin tüm
okyanuslarını kaynatmak için yeterli olduğunu buldular. Ve daha
kapsamlı hesaplamalar, olayın bundan da korkunç olduğunu, yani uzay
boşluğunun her bir santimetreküpünün bilinen evrendeki tüm
maddelerin toplam enerjisinden daha fazla enerjiye sahip olduğunu
gösterdi. Boşluğun bu özelliğini daha iyi anlamak için, kuantum fiziğinin temellerine inmek gerekir ki, bu kuram, Haysenberg’in belirsizlik ilkesidir. Bu eşitsizlik bize,bir elektronun enerjisi ölçülürse ve bu ölçüm çok kısa fakat belirli bir zaman alırsa, enerji ölçümündeki belirsizlik ölçümün süresi ile ters orantılı olduğundan çok kısa süreler için, enerji ölçümündeki belirsizliğin çok önemli olabileceğini gösterir. Ve bu sonsuz küçük süre içinde, bu enerjinin son derece büyük olabileceğini düşünmek için bir engel yoktur. Sonuç olarak, boşluktan kısa yaşamlı parçacıklar yaratılabilir. Ve yaratılan parçacıkların var oluş ve yok oluş süreleri ne kadar kısa ise, enerjileri de o kadar çok yüksek olacaktır. Bunun sonucu olarak da; boşlukta yer değiştiren bir elektronu her tarafından kararsız parçacığın oluşturduğu bir çorba içinde yüzüyor ve onların sürekli saldırısına uğruyor olarak düşünebiliriz. Biraz daha ilerletirsek; elektronu bir atom çekirdeğine bağlayan elektromanyetiksel alanın dalgalanmalarından dolayı kararsız parçacıklar çorbasından bir elektron-pozitron parçacık çifti yaratıldığında, bu parçacıkların yaratılıp yok edilmesi sonucu boşluğun elektrik yüküyle kutuplanmasına (**) neden olarak elektronun çekirdek çevresindeki yörüngesinin hafifçe değişmesine yol açarlar. (Willis Lamb, Lamb kayması adını verdiği bu küçük yer değiştirmeyi olağanüstü bir duyarlılıkla ölçmeyi başarmıştır.) Bu durumu ilk gösteren deney 1940’lı yılların sonuna doğru Handrik Casimir tarafından gerçekleştirilmiştir. Deney kısaca şöyle; (kararsız bir parçacık çifti gözlenmese bile,onların yığınsal etkisini gözlenebilmesinin yardımıyla),içi boş bir kapalı kaba, iki metal yaprak yerleştirilerek sistem soğutulur. Sıfır nokta enerjisi değerine gelindiğinde, madde –antimadde parçacıkların neden olduğu aynı elektromanyetiksel etki bu iki yaprağı birbirlerine doğru iter. Ve bu en küçük fazlalık basınç, 1958 yılında M. Spernaay tarafından ölçülmüştür.
Bununla birlikte fizikçi
Unruh da ivmesiz (sabit hızla hareket eden ya da duran) bir
gözlemcinin boşluk olarak gördüğü, algıladığı bir halin yani gerçek
parçacıkların olmadığı bir durumdan, sabit bir ivme ile hareket eden
bir gözlemci tarafından, tıpkı ısıtılmış fırın içinde belli bir
sıcaklık değerindeki ışıma gibi algılanabileceğini göstermiştir.
Değişen ivmeli bir hareketin oluşturacağı algılama düşüncesinin,
boşluğun kuantumlaşması ile, genel görecelik arasındaki ilişkinin
varlığını gösteren ayrı bir deney de Ünlü Fizikçi Paul Davies ve
Stephen Fulling tarafından, boşluktaki bir ayna titreştirilip foton
ışıması oluşturularak gösterilmiştir Vakumun ilginç özelliği hakkında bir benzetme yapan fizikçi Sidney Coleman, bunu şöyle açıklamaktadır: “Sıfır şüpheli bir sayıdır. On yıl boyunca, maaşınızı göz önüne almadan para harcadığınızı, sonunda harcamalarınızla kazandığınızı karşılaştırdığınızda, ikisinin kuruşu kuruşuna denk çıktığını düşünün, kozmolojik değişmezin sıfır çıkması bundan daha da az bir olasılıktır”. Burada ifade edilen kozmolojik sabit, Einstein’ın ilk olarak durağan ve genişlemeyen bir evren modeli için genel görecelik denklemlerinde, kütle çekimine karşı itme gücü olarak yerleştirdiği bir sabittir. Fakat evrenin genişlemesi ortaya çıkınca, Einstein bu durumu “hayatımın en büyük hatası”şeklinde dile getirdi. Günümüzde ise bu sabit, boşluğun hiçbir maddesel yanı olmayan enerji yoğunluğu olarak yeniden yorumlanarak evrenin enerji yoğunluğuna eklenir. Bunun nedeni de, evrenin bugünkü genişlemesinin, vakumdaki bu yoğunluk etkisinin evreni şişirdiğini göstermesidir. Aynı zamanda, uzay ve zamandan bağımsız olan bu sonsuz enerji okyanusunun holografik özellik göstermesiyle birlikte, bilinç özelliğine de sahip olduğunu düşünen bilim adamlarından Fizikçi E. Walker, gizli değişkenleri bu boyutta bilince eşitlerken, diğer bir matematikçi ve Filozof C.A.Mouses da bilinci kuantum vakum potansiyeline sıkıştırarak “durum vektörünü çökerten bilincin kendisidir” der. Görünen maddenin, olağanüstü bir büyüklük ve potansiyeldeki bir örtük fiziksel enerji denizine dayalı olduğu ve denklemlerin de bu örtük düzeni betimlediğini söyleyen Ünlü fizikçi David Bohm da “madde bu devasa vakum potansiyelinde küçük bir dalgacık gibidir... Bu örtük düzen bizim madde dediğimiz şeyin çok ötesindeki bir gerçekliği içerir.Maddenin kendisi bu arka planda salt bir dalgacıktır” diyerek kuantum potansiyelini (elektromıknatıssal alan olan) bu enerji okyanusu olduğunu belirtir. Ve Bhom devam ediyor: “Uzayda boşluk yoktur. O doludur. Bir vakum değil, maddeyle dolu bir alandır. Ve biz dahil, her şeyin var olduğu temeldir. Evren bu kozmik enerji denizinden ayrı olmayıp bunun yüzeyindeki bir dalgacıktır. Düşünülemeyecek kadar bir engin bir okyanusun ortasında, ona kıyasla ufak, uyarıcı bir desendir. Ve bu, maddenin, enerjinin, yaşamın her konfigürasyonunu, kuasarlardan, Shekespeare’nin beynine, çift sarmaldan galaksilerin büyüklük ve biçimini kontrol eden güçlere kadar mümkün olan her şuurlu hareketi kapsayarak bu denizin ötesinde de akla sığmayacak başka düzenlerin,daha ileri aşamaların sonsuz basamaklarına uzanmakta olduğunu” ifade etmiştir. Astrofizikte ise, kuantum boşluğu, farklı eğriliklerin veya farklı topolojilerin bir kaynaşması olarak, solucan delikleri ya da (J.Wheleer’ in belirttiği) kuantum köpükleri dediğimiz tekilliklerin (ki bu çoğul ifade, bize göre olup gerçekte Tek bir yapının çoğul görüntülerinin) uzay zamanın yittiği yerde sürekli olarak meydana gelip yok olan boyut olarak nitelendirilmektedir. Bu alanlar hiçbir parçacık içermediği, ancak tüm parçacıklar bu alandaki gerilimlerinden meydana geldikleri için bu alana Büyük Birleşik Alanlar olarak bakılmaktadır.Amerikalı fizikçi David Finkelstein şöyle söylemekte: “vakum kuramı, her şeyin teorisi olarak görülmektedir”.Varlığın bu alandaki yerini kafamızda daha iyi canlandırmamız için, her şeyin seslerden meydana gelmiş, ses dünyasında var olduğunu düşünelim, bu taktirde vakum bir davul derisi ve çıkardığı sesleri de o derinin titreşimleri olarak görülecektir.
hologramk@yahoo.com
*Astrofizik, Klasik
fizik gibi, boşluğun varlığını kabul ederek yıldızlar arası uzayın
boş olduğunu ve maddenin bu boşluktan meydana geldiğini söyler.
**Yüklü parçacıklar
arasındaki elektromanyetiksel kuvvet, hem dalgasal hem de parçacık
özelliğine sahip kuanton denen sezgisel fotonların alış verişi
sonucudur.
***Mutlak sıfır
sıcaklık;-273,36 derecesindedir.
-------------------
Kaynakça;
Popüler Bilim
Dergisi; “Kurtdelikleri” , Kasım 2001. Tubitak Bilim ve Teknik Dergisi, “Boşluk Enerjisi”, Sayı; 231. Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |