Amerika birleşik devletlerinde sadece
spekülasyondan ibaret sözde bilimsel bir çok olay dünya medyasına
yansımaktadır.Bunlar kısaca ''free energ, time travel,antigraviy,ufo''olayları olarak
özetlenebilir.Ben makro felsefi bir yaşam anlayışını ve bilim anlayışını
geliştiren bir kişi olarak kendi açımdan 51.bölge hikayesini ortaya atan Bob
Lazar'ın hikayesi ve philadelphia deneyi ile ilgili spekülasyonlardaki ifadelerin benim
yıdızlar arası yolculuk ve zaman yolculuğu fikirlerimle birebir örtüştügünü
belirtmek isterim.Bu benzerlik bende bunların gerçek olabileceği hissini
uyandırmaktadır.
Aşağıda, sözde 51. ci gizli UFO üssüne getirilen -düşen bir UFO
nun- askeri hangarlarda inceleme altına alınışı temsili resimle
gösterilmektedir:
BOB LAZAR 'IN HİKAYESİ: Anlatılanlara göre Bob Lazar Nevadadaki ünlü
51.Bölge'debulunmuştu.Aslında bir fizik uzmanı olan lazar,ABD hükümeti tarafından
resmen görevlendirilmişti.Lazar hiç çekinmeden birkaç ayrı UFO tipini tarif etti.
Lazar'ın ifadelerine göre bu gizli üs'deki hangarların içinde UFO benzeri uçan
disklerin deneyleri yapılıyor ve uçuş prensipleri deneniyordu.Lazar;disklerin
uçabilmesi için adına ''yerçekimi Amplifikatörü'' denen
bir aygıt geliştirilmişti.
Aygıtın planları dünya dışı canlılar tarafından hazırlanmıştı. İki tür
UFO vardı, birisi ''omicron'' adı verilen bir gezegen veya bir yıldız çevresinde
kısa yolculuklar yapabilen diskti. ''Delta'' adlı diğer tip ise, uzay-zaman
alanı içinde hareket edebilen ve bu şekilde yıldızlar ve galaksiler arası
yolculuk yapabilen olağan üstü bir araçtı.Bu diskler ve araçlarla ilgili bilgi
vardı ve uygulanıyordu.
BOB LAZAR 'A GÖRE UFO 'LAR NASIL ÇALIŞIYOR: Lazar uçan disklerin bir anti-madde
reaktörüne sahip olduğunu ve bu reaktörün yakıt olarak atom sayısı 115 olan bir
elementi kullandığını ifade ediyor.Lazar element 115 in dünyadaki elementler gibi tek
yönlü değil, iki ayrı amaçla kullanılabilen bir element olduğunu belirtiyor ve
açıklıyor; ''dünya biliminin henüz bilmediği ve özelliğini tanımlayamadığı
yerçekimi enerjisi'' ni element 115 sağlıyor ki bunun adı A
Enerjisi, bu enerji element 115'in çekirdeğinden kaynaklanıyor ve yayılıyor,
ikinci olarak da, element 115 anti-madde radyasyonunun kaynağı, bu da gereken hareket
gücünü oluşturuyor.Lazar'ın anlatımına göre adı geçen çekim veya uçuş
Amplifikatörü'nün sistemi A enerjisini bir yere odaklayarak, uzay- zamanın
bükülmesini sağlıyor, uzay-zaman bükülümü ise,bir astro-fizik deyimi,basit bir
anlatımla ışık hızından çok daha fazla bir süratle zamanın ve üç boyutlu
uzayın dışında mekan değişimi olarak düşünülebilir. uzay-zaman bükülmesi yine
bir astro-fizik tanımıyla bir kara Delik' in çekim alanı kadar bir güç alanını
oluşturuyor. Böylece elde edilen dev enerji , ışık yılı gibi çok büyük
uzaklıkların aşılmasını sağlıyor.
Lazar ekliyor; ''bir uzay-zaman bükülümü içinde yolculuk yapılırken, element
115, element 116 denen bir başka elemente dönüşerek bir anti-madde alanını da
yaratıyor.Anti-madde alanında oluşan zıt alan ise, element 116 sayesinde %100 enerjiye
dönüşebiliyor.Reaksiyonun ısısı sonucunda, ortaya çıkan elektiriksel enerji
yeterli olduğu gibi, bir tür termo elektrik jenaratörü oluşturuyor. Sözünü
ettiğim A Enerjisi, böyle sağlanırken, delta durumuna geçildiğinde A Enerjisi,
uzay-zaman bükülümünü sağlayınca bir tür kara Delik ortaya çıkınca, ışık
yılları aşılabiliyor...''
UFO' LAR GERÇEK OLABİLİR Mİ ? UFO' LAR GELECEKTEN BİZİ ZİYARETE GELEN
ZAMAN YOLCULARI OLABİLİRLER Mİ ?
Sonuçta UFO olaylarından teknolojik bir bilği elde edebilirmiyiz diye düşünüp
konuya önyargısız yaklaştığımızda karşımıza ilğinç veriler çıkmaktadır.
Eğer bu olayların bir kısmında gerçeklik payı varsa benim ilgimi çeken şey
UFO'ların içindeki küçük yeşil yaratıklardan ziyade bu UFO 'nun teknolojisi ! Benim zaman yolculuğu araştırmalarım , elektromanyetik alanları
ustaca kullanarak ve yönlendirerek üst uzaya çıkabilen boyut değiştirebilen bir
aracın aerodinamik yapısının klasik tepkimel itimli bir roket'ten ziyade küre, disk
gibi oval ve toplu bir yapıda olması gerektiği yönündedir.Ve UFO' ların
medyaya yansıyan görüntüleride bu tezimi desteklemektedir. UFO olayına karşı çıkan bazı bilim adamlarının en büyük savlarından biri
de bizi ziyaret edecek yaşam formlarının, ışık hızıyla bile gelseler bunun çok uzun bir zaman alacağını ve buna dayanılmasının mümkün olamayacağını söylemeleridir. Bu konuda UFO araştırmacılarının teorilerinden biri de ''solucan
delikleri'' dir. Bu
teorinin gerçek olması durumunda evrende binlerce ışık yılı uzakta bulunan başka yaşam formlarının galaksimize ve dünyamıza
gelememesi için hiçbir neden bulunmamaktadır.
Çünkü bu teori ile uzaklıklar ''uzay-zaman'ın
eğrilip bükülmesi yöntemiyle'' birleştirilip geçilmekte ve uzay/zamandan bağımsız olarak henüz yöntemini bilemediğimiz bir şekilde zaman yolculukları yapılabilmesi mümkün
olmaktadır. Aşağıda, Rus gizli servisi kgb
arşividen ele geçirilen Rus toraklarına düşmüş bir UFO görüntüsü ve diğeride
Rus hava sahasında Rus pilotlarca çekilmiş bir UFO görüntüsü yer almaktadır. --
The Secret KGB UFO Files --The
Soviet UFO Files-- Rus medyasında KGB
UFO dosyası-
Pek doğal ki, UFO'ların başka uygarlıklardan gelen insanlı (uzay yaratıklı) uzay
gemileri olması gerçeği düşünceleri kıvılcımlıyor. Onların böylesine uzayın
derinliklerinden -hiç değilse birkaçı gerçekse- gelebilmeleri ; bir çok
güçlüklerin, teknik zorlukların üstesinden gelmiş olmalarını; bizden çok üstün
uyğarlıkları olduğunu gösterir. UFO olaylarının hiç değilse birkaçı gerçekse;
uzay uyğarlıklarının bizim bilmediğimiz, daha bulamadığımız görkemli doğa
yasalarına egemen teknikleri, uygarlıkları var demektir.
1978'de Fransız hükümetinin oluşturduğu bir gurup bilim adamı tarafından çok
önemli 11-UFO- olayı titizlikle araştırılıp incelendi. Sonuçta tek bir açıklama
yapıldı ; ''uçan bir makine..Bu aracın uçmasına neden olan
yakıtı, gücü anlayamıyoruz..'' Konuya tarafsız bir bakış açısıyla
yaklaşan uzman araştırmacıların , bilimcilerin incelemeleri sonucuna göre , UFO' lar
devim gücü olarak manyetizmi kullanıyorlardı. Frank Scully adlı bir şahıs bu
bilğileri adını vermek istemediği uzmanlardan almış olduğunu söyledi. UFO' lar manyetizmalı güç çizğilerini kullanıyorlardı..!
KGB UFO FİLES RESEARCH
Resmi bilim de, tarihin değiştirilebilecegini bazı varsayımlarla kabul etmektedir.
Örneğin, çift yaratılan parçacıkların (pair production particles), birbirlerinden
habersiz bile olsalar, tıpatıp aynı davranmalarını sağlayan kuantum gizli
değişkenleri (hidden variables), tarihin değiştirilebilecegini söyler . Bu gizli
değişken çiftlerin, zamanda ileri ve geri olarak ilişkilendirilmelerini ve aynı
davranışı göstermelerini öngörür.
H. R. Pagels’in, 1982 yılında yayınlanan “The Cosmic Kode: Quantum Physics as
The Language of Nature” (Kozmik Kod: Doğanın Dili Kuantum Fiziği) adlı kitabında bu
konuda ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır (Bu kitap, ülkemizde, 1992 yılında aynı
isimle yayınlanmıştır). Ayrıca, J. G. Cramer’in, “Quantum Time Travel” (Kuantum
Zaman Yolculuğu) adlı yazısında da bu konu ele alınmıştır.[Astrofizik: zaman içinde yolculuk düşüncesi]
Evrendeki antimadde’nin zamanda geri gitmesi ile de geçmişi değiştirmenin
mümkün olacağı anlaşılmıştır. H. Alfven’in, 1966 yılında yayınlanan
“Worlds-Antiworlds” (Dünya’lar-Anti-Dünya’lar) kitabında da bu konuya
değinilmiştir.
Kuantum Teoremi , Kara Delikler ve Parelel Evrenler bir arada
bağdaştırıldığında, zaman yolculuğunun mümkün olabileceği , J. Gribbin’in,
1979 yılında yayınlanan “Timewarps” (Zaman Sapmaları) adlı kitabında enine,
boyuna tartışılarak ortaya konulmuştur (Bu kitap, ülkemizde, 1996 yılında,
“Kozmik Postacı (Zaman Kayması)” adıyla yayınlanmıştır).
Philadelphia Deneyi’nden sonra, ABD ordusunca benzer uygulamaların yapıldığı ve
bu deneyler sonucunda zaman yolculuğu olaylarının gerçekleştiği bazı kaynaklarca
ileri sürülmektedir .
Bu bir gerçekse, zamanımızda da, gelecekten gelerek aramıza karışmış olan gizli
birilerinin olması pek muhtemeldir.
Eğer ışık hızı ile gidebilseydik, Dünya’nın çevresinde bir saniyede yedi
buçuk kez dönebilir ve bize 150 milyon kilometre uzakta olan Güneş’e sekiz dakikada
gidebilirdik. Güneş’imize en yakın yıldız “Alpha Centauri”dir. Bu yıldıza,
ışık hızı ile 4.3 yılda, normal uydu hızı ile 43 bin yılda gidebiliriz.
Dolayısıyla, bize ulaşmak isteyen bir UFO, en yakınımızdaki yıldızdan bile gelecek
olsa, bu uzaklıkları aşmak zorundadır
Bu örnekleri, bize en yakın yıldıza ve galaksiye ışık hızı ile gidilse bile,
uzaklıkların ne denli büyük olduğunu, evrenin büyüklügünü belirtmek için verdik.
Bazılarınca , ''UFO teknolojisinin boyutlarının, bu devasa uzaklıkları aşabilecek
yapıda olup, olmadığı tam olarak bilinemediği için UFO’ların, başka Güneş
sistemleri veya galaksilerden gelenler değil, zaman yolculuğu teknolojisine sahip olan
“torunlarımız” olabileceği ihtimali'' daha akla yakın gelmektedir. Buna göre
Onlar, gelecekten geçmişe zaman yolculuğu yapabilecek teknolojiyi bulmuşlardı.
Oysaki bu yanlış bir kanıdır zaten zaman yolculuğu
teknolojisi bir UFO teknolojisidir.Dolayısıyla ortada farklı gibi görülen
aynı teknoloji sözkonusudur. Zamanda geriye yada ileriye yol almak demek zamana bağlı
olarak uzaydada bir yol katedimi anlamına gelir. Zira zaman, uzaydan ayrı bir fenomen
değildir.Uzay ve zaman birbirine bağlı tek bir dokuma dır. Her iki boyut birbirini
keserek dört boyutlu hologramik bir çerçeveyi çizerler.
GEÇMİŞE
GİDİLEBİLİR Mİ ? Bazı kişiler tarafindan, geleceğin ileri teknolojisinin ürünü
olarak açıklanan zaman yolculuğunun, gelecekteki insanlar tarafından bir
“silah” olarak kullanılması olası bir düşüncedir. Örneğin, gelecekteki insanlar,
kendilerine zarar verecek bazı olayların oluşumunu önlemek için, geçmişe giderek,
tarihin akışını, kendi istekleri doğrultusunda “değiştiriyor” olabilirler.
Geçmişe gönderilen bu kişiler, belki sayıca azdır, belki de bir kaç kişidir; ancak
bu kişiler, belki de Dünya’mızdaki milyarlarca kişiyi etkilemiş olabilirler. Bu
görüşü doğrulayacak yönde elimizde olan şey zaman yolculuğu hipotezini doğrulayan
ip uçları, ve diğer taraftan, Dünya’mızda İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana
yaşanan teknolojik gelişim hızı buna örnek gösterilebilir. İkinci Dünya Savaşı
ve sonrasında, insanoğlunun yüzyıllar boyunca kolaylıkla bulamayacagı bir sürü
köklü teknoloji, nerdeyse bir kaç yıl içerisinde ortaya çıkmıştır. Acaba, bu
önemli buluşların ortaya çıkma sürecinde insanlık ileri çağlardan “kopya”
almış olabilir mi?.Acaba bildiğimiz dünya, gerçek dünyanın zaman yolcularınca
değiştirilmiş halimi ? J.
H. Brennan’in 1997 yılında yayınlanan “Time Travel: A New Perspective” (Zaman
Yolculuğu: Yeni Bir Görüş) kitabında , UFO’ların “gelecek”ten geldiği,
çeşitli arkeolojik bulgulara dayanılarak ciddi şekilde iddia edilmektedir. Bu kitap, 1999 yılında, “Zamanda Yolculuk” adıyla
ülkemizde de yayınlanmış olup, UFO’ların gelecekten geldigi konusunu gündeme
getiren ilginç bir kitaptır. İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında görülen bütün bu
parlak buluşların sahiplerinin hemen hemen tamamının Alman bilginleri olması da işin
diğer bir ilginç yanıdır.Almanya' da 1920' li yıllarda THULE adında bir Nazi
araştırma örğütünün zaman boyutları arasında insan ve taşıt nakli üzerinde
çalışmalar yaptığı söylentilerce rivayet edilmektedir.Ve bu örğütün dünya
dışı canlılarla medyumsal çalışmalar sayesinde temas kurdukları iddia lar
arasındadır.THULE örgütünün insan psikolojisinin bilinmeyen yanları ve zaman
boyutları konusunda araştırmalar yaptığı yine söylentiler arasındadır.
Hitler’in ise, gizemli bilgilere inandığı ve yakın çevresi ile bu konularda
çeşitli çalışmalara giriştiği bilinmektedir.. Bugün dünyayı değiştiren
buluşların tamamına yakını Hitler Almanyası ndan çıkmıştır.Nükleer bombadan,
uzay çağına öncülük eden V-2 roket teknolojisi'
ne kadar bir çok teknik bilgi bu dönemlerde yeşermiştir.
Aslında içinde bulunduğumuz
gerçeklik binlerce kez değiştirilmiş orijinal gerçekliğin çarpıtılmış bir hali
olabilir. Sonsuz geçmiş ve gelecek birbiriyle kuvantum vakumu
düzeyinde grift bir bağlantı içerisindedir. Geçmiş ve gelecek iç içe frekanslar
halinde yaşanır. Geçmiştekiler bizi kendi ''şimdi'' lerinden algılayabilecekleri
gibi bizde şimdiden geleceğe ait görüntü, ses ve bilgileri yakalayabiliriz.
Tarihin değiştirilebileceği düşüncesi çatallaşan zaman/tarih düşüncesini de
beraberinde getirir. Yani geçmişi değiştirirseniz, özgün zaman akışına -ki
özgünlügü her zaman bir soru işareti taşır zaman yolculuğu olasılığının
kabullenilmesiyle beraber- paralel yeni bir zaman akışı oluşabilir.. Nazi
Almanya'sının dünya savaşını kazandığı bir tarih bunun olmadıgı bir tarihle
yanyana ayrı bir evren olarak var olabilir. Bunlara en iyi örnekler "alternatif
tarih" öyküleridir. "Paralel dünyalar" ya da "paralel
zamanlar" evrenin ve zamanın, zaman yolculuğuna izin veren yapısını
açıklar.Aslında bir gerçeklik ve tek bir dünya vardır.Fakat olası potansiyeller
sonsuzdur.Yani belki dünyada ilk söyleyen kişilerden biri olacağım fakat zamanın
derin sırrını anlayanlar sanıldığı gibi aynı AN'da bir çok alternatif dünyanın
illede bir arada olmasına gerek olmadığını anlayabilirler.Sanıldığı gibi bir
yerlerde varolduğu sanılan ''alternatif zaman çizğileri'' sadece
matematiksel olarak evrenin olası eğilimleri dizgesinin soyut bir ölçümü
olarakta varolabilir. Fakat gerçekte olan tek bir dünyadır, bir çok dünya gerçeği
değil..! Söz konusu olan tek bir gerçekliktir.
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli