Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey / Denizli
Kurt delikleri, makroplandan mikroplana kadar bizim evrenin içinde olduğu gibi, ayrı evrenleri de birbirlerine bağlayarak uzay-zaman yapısındaki tüm noktaları diğer tüm noktalara eşitleyerek,evreni sonsuz ve sınırsız kılmaktadır. Bu aynı zamanda elektronların evrenin her yerinde neden aynı değere sahip olduğu sorusuna açıklık getirmektedir. John Wheeler ve Richard Feyman, bunu evrenin mevcut dört boyutlu uzay-zaman yapısı içerisinde yer alan kurtdeliklerinden geçerek aynı zamanda hemen hemen her yerde ortaya çıkması mümkün olan Tek elektronun bulunduğu şekliyle ifade etmişlerdir. Öyle ki tüm anti-elektronlar (tüm parçacıklar için de geçerlidir) dahi, bu Tek elektronun farklı bir görünümü şeklinde mevcutturlar. Kurt deliklerinin bir başka özelliği de zamanda yolculuk yapabilme imkanı tanımasıdır. Çünkü olay ufkuna doğru hareket eden cisim, zamanın hızlanmasıyla geleceğe sıçrama yaparken, tünelin içine girdiğinde de zamanın ters işlemesi sonucu, burada kalma nispetince geçmişe doğru hareket eder. Bunu daha somut bir örnekle açıklamaya çalışırsak; önce iki ucu arasındaki uzaklığı bir uzay gemisinin bir saatte kat edebileceği bir solucan deliği oluşturalım. Gemimizi öğle saatinde yani 12:00’den itibaren bir saat boyunca, solucan deliğinin uçlarından birisi civarında bir saat boyunca hareket ettirelim. Cisim, ışık hızında hareket edip (ya da çekim etkisiyle) zamanı donacağından, dışarıda saat 13:00’ü gösterirken, gemide saat yine 12:00 olacaktır. Başka bir deyişle, geleceğe bir saat sıçrama yapmıştır. (Diğer ucunda zaman yine 12:00, dışında ise 13:00’tür.) Dışarıdaki zaman 13: 00’ü gösterdiği sırada, gemiyi deliğin içine gönderdiğimizde de, bir anda tünel boyunca hızlanarak saat 12:00’de diğer delikten dışarı çıkacaktır ve ilk deliğe doğru bir saat boyunca hareket ettikten sonra tünelin içine girmekte olan kendisiyle karşılaşacaktır. Ayrıca bir karadelik kütlesi,elektrik yükü ve dönme hızı şeklinde ölçülebilir üç parametreye sahiptir. Şu ana kadar üzerinde durduğumuz, schwarzchild tipi karadelikler idi. Şimdi ise, elektrik yüklü olanlar ile dönen türleri üzerinde duralım. Bilindiği üzere, Elektromanyetik kuvveti, çekim (gravitasyonel) kuvvetlerinden trilyon kere trilyon kere trilyon daha güçlüdür. Bunu göz önünde bulundurarak,yüksüz ve durağan bir karadelik üzerine elektrik yükü düşürerek yüklediğimizi düşürdüğümüz zaman, oluşan Elektromanyetik kuvvet çekim kuvvetine karşı koyarak tekilliğin çevresinde iki ayrı olay ufkunun oluşmasına neden olacaktır. Yani, zamanın durduğu iki bölge. Deliğin elektrik yükü arttıkça iç olay ufku büyümeye,çekimden kaynaklanan dış olay ufku ise küçülmeye başlar. Alabileceği en fazla yükle yüklendiğinde, iki olay ufku çakışarak birbirlerini yok edip, olay ufkunun kalkmasını ve tekilliğin çıplak olarak görünmesini sağlar. Fakat burada önemli olan bir husus, böyle bir karadeliğin evrende bulunabileceğinin beklenmemesidir. Çünkü Elektromanyetik kuvvet alanları o kadar güçlüdür ki, her yöne doğru, birçok ışık yılı uzaklıktaki yıldızlar arası gaz ve toz bulutlarının atomlarını kolayca ayırarak yörüngedeki elektronları itip artı yüklü çekirdeği de kendine çekerek nötr durumuna gelir. Benzer şekilde, fakat deliğin, artı yükle yüklendiğini düşündüğümüzde,çevresindeki eksi yüklü elektronları kendine çekerek yüksüz hale gelir. Buradan da önemli bir sonuç çıkmaktadır. O da elektrik yükünün oluşturacağı güçlü Elektromanyetik kuvvetin çekim etkisini azaltması ya da yok etmesi nedeniyle, bir geminin çok güçlü manyetik alan altında, ışık hızına yakın bir hızın (ya da eşdeğer çekimin) oluşturacağı zararlı etkilerin kaldırılması suretiyle hareket imkanı sağlamasıdır. Bu aynı zamanda insanın kendindeki mevcut beyin güçlerini kullanarak yayabileceği çok güçlü Elektromanyetik alanlar vasıtasıyla, oluşabilecek negatif etkileri ortadan kaldırıp bir noktadan ayrı bir noktaya çok çok yüksek hızlarda gidebilmesini de göstermektedir. Tıpkı, mistiklerin tayyı mekân olarak adlandırılan yer değiştirme olayında olduğu gibi. Bundan ayrı olarak ikinci tür tayyı mekânda ise ; bir mistik, bedenini bırakıp elektromanyetik (mikrodalga) yapılı bedeni ile yani Ruh olarak, herhangi bir yere giderek madde görüntüsü vermesiyle görünebilmektedir. Mistik kaynaklarda da belirtilen Hz. Hızır (a.s) da maddesel boyuttaki biyolojik bedeninden “Berzah”denilen dalgasal boyutun ışınsal beden yaşamına geçmiş olmasına rağmen,istediği zaman bu ışınsal bedenini yani Ruhunu biyolojik bedene dönüştürüp dünyamızda yer almaktadır.(Günümüzde ise, kaynakların, Mistiklerin ve Âlimlerin çoğunluğunun ittifak ile geleceğini belirtmelerine karşın, materyalist - mekanik bir dünya görüşüne göre bilimsel ve akılcı bulunmadığı için popüler birkaç beynin reddettiği) Hz. İsa (a.s) da kısa bir süre sonra dalgasal boyuttaki yaşamından,ışınsal bedenini yoğunlaştırmak suretiyle biyolojik beden şekline dönüşüp dünyamızda yerini alacaktır.( bkz. Ahmet Hulusi / Kendini Tanı) Üçüncü olarak, biraz önce bahsedildiği gibi yine elektrik yükü olmayan ve durağan bir karadeliği göz önüne alalım. Deliği döndürmeye başladığımız taktirde, yine ikinci bir olay ufku açığa çıkacaktır. Bunun nedeni de tıpkı merkezkaç kuvvetinde olduğu gibi, dönmesiyle çekim kuvvetine direnmesidir. Deliğin dönme hızı artarsa, içindeki olay ufku artmaya,dış olay ufku ise daralmaya başlayacaktır. Dönme maksimum hıza ulaştığında, iki olay ufku üst üste çakışarak ortadan kaybolur ve yüklü karadeliklerde olduğu gibi yine çıplak tekillik oluşur. Fakat, yüklü türle olan benzerliğine karşın, bu türün Tekilliği dönme diskine dik ve ekvator düzleminde halka şeklinde olmasıdır. Daha sonra karadeliklerin ayrı uzay-zaman noktalarını birbirlerine bağlama özelliği ortaya konunca ,diğer ikisinde hangi yönden yaklaşılırsa yaklaşılsın sonsuzca eğrilmiş uzay zaman tarafından parçalanmasına karşın, bu türde ancak yandan,yani ekvator düzleminden yaklaşmakla gerçekleşebileceği bunun dışındaki başka bir açıdan yaklaşıldığı taktirde, sonsuz eğrilmiş uzay zamandan etkilenmeden halka tekilliğinin içinden geçebilme şansı tanıdığı ortaya çıkmıştır. (Belli bir açı ile tekilliğe girme şartı ile.) Buna ek bir dayanak da, iki olay ufuklu sistemlerde ufukların ortasında uzayın soyut olmasın karşın, iç olay ufku ile tekillik arasındaki uzayın bizim uzayla aynı olmasıdır. Fakat tüm bunlar zorlayıcı ilke gibi görünmektedir. Çünkü çekim gelgitleri sonsuz olmasa da azalıp çoğalan acayip güçlerin parçalamaya yetecek kadar mevcut bulunması yüzünden canlı, sapasağlam geçme imkânı teoride olmasına karşın, şu an için pratikte olası değildir. (Aslında bu konuda kimse kesin bir bilgiye de sahip değil) Fakat burada çok önemli bir nokta göz ardı edilmektedir. O da her şeyde olduğu gibi bu konuda da olaya parça bütün ilişkisi açısından bakmamızdan kaynaklanmaktadır Halbuki, evrenin gerçekte uzay-zamandan bağımsız biçimde tümel, bölünmez, parçalanmaz bir bütün olmasını göz önünde bulundurduğumuzda,yukarıda ifade edilen maddenin bileşenlerine ayrılıp parçalanarak yok olması değil,madde olarak kabul edilen nesnelerin (birimlerin) farklı boyutlarındaki,farklı yapılarına (bileşenlerine) dönüşerek geçişlerin söz konusu olmasıdır ki, bu hem tüm metafiziksel oluşumları, hem de yukarıda ifade edilen zorlayıcı ilkelerin ortadan kaldırılabileceğini göstermektedir. Bu aynı zamanda Hz. Muhammed (s.a.v)’in mirac hadisesindeki Kudüs’ten Gök katlarını ziyaret olayının, özüne yönelik boyutsal planda gerçekleştiğini de kanıtlamaktadır. Çünkü bizler, her şeyi beş duyuya kıyasla değerlendirmemiz yüzünden,bir sonraki aşamadaki ortamlar olan cennet ve cehennem boyutlarının da buna nispetle algılanacağını zannetmekteyiz. Nedeni de algıladığımız gerçeklik kavramının,Tekil bilincin örtünerek beş duyu sıkalasında açığa çıkıp kendini buna göre tanımlamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, geçişler
bizim evrenin yanı sıra anti-evrenlere de olmaktadır. (Bkz. Zamanın
doğası- Sufizm ve İnsan / fizik köşesi) Bu x ışını yayımı beyaz cücelerde ve nötron yıldızlarında da vardı fakat ayrımı,beyaz cüce olmayacak kadar küçük ve onlar kadar parlak olmamaları, düzenli aralıklarla x ışını yaymadıkları için de nötron yıldızı olamayacaklarıdır. Böyle tehlikeli olabilecek bir cismin, şu anda galaksi merkezinden 9 ışık yılı uzaklıktan bize doğru saniyede 50 km.’lik hızla yaklaşmakta olduğu tesbit edilmiştir. Bundan kurtulduğumuzu düşünsek dahi, galaksimizin merkezindeki şiddetli olayların neden olduğu, dev kütleli ve çok hızlı dönen bir karadeliğin (alınan radyasyonlarla ispatlanmıştır) içine sürüklenip onda yok olmamız da çok çok yüksek olasılıklar içindedir. Bununla beraber yapılan gözlem ve hesaplamalar, yüz bin ışık yılı genişliğinde galaksimizin kendi ekseni etrafında 250 milyon yılda tamamladığı dönüşünün de galaktik sistemin dışında yer almış bir karadeliğin korkunç şiddetindeki çekim gücünden kaynaklanmakta olduğunu göstermiştir. Devam edecek...
İstanbul - 11.01.2001 Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |