Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkey / Denizli 

 

SPRİTÜEL  ENERJİ TERAPİSTİ NEDİR?

 

     Spritüel Enerji Terapisti (bundan sonra kısaca SET diye bahsedilecektir) canlının enerji bedenini, ruhsal ve fiziksel durumunu hissedebilen  bir rehber ve ayrıca hastalık halinde sağlık için gerekli olanın oluşmasına sebep olabilecek uzman kişidir. O güne kadar oluşmuş olan ruhsal kırgınlık, korku, birikimlerinden kaynaklanan  hastalıkların nedenlerini tespit edebilme hassasiyetine sahip, rehber  olabilecek, şifa için araç olabilecek kişidir. 

 

     Beden ruhun kullandığı bir alet gibidir, içinde elektrik düzeni olan etten yapılmış bir bilgisayar, bir enerji sistemidir. Bedenin dışarı yaydığı enerji alanı, ruhsal ve fiziksel yaşanmışlıkları taşır. Spiritüel enerji terapisti, enerji bedeninden bu bilgileri ve gerekenleri  hisseder; şifa için gerekli yöntemleri kullanır.

 

 

BİZ RUHSAL DENEYİM GEÇİREN İNSANLAR DEĞİL,

İNSANİ DENEYİM GEÇİREN ULVİ RUHLARIZ.

 

 

     Beden ruhun aynasıdır, bedende oluşan her türlü fiziksel oluşum veya hastalık, ruhun “ne durumda”olduğunun ifadesidir. Ruhumuzun içinde bulunduğu durum bedenimizin gösterdiği tepkilerle anlaşılır. Bedenimizde oluşan şeyleri gözlemler ve dinlersek,ruhumuzun yaşadıklarımızdan memnun olup olmadığını anlarız.Yani ruhumuzun durumu bedenimize yansır. Hayatımızı ve bedenimizi ise agzımızdan çıkan sözlerin ve düşüncelerimizin oluşturduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ayrıca dünyanın değişik ülkelerinde yapılan birbirinden bağımsız ve farklı bilimsel çalışmalar ve araştırmalar bunu doğrulamakta. 

 

              PROFESÖR WILLIAM TILLER' İN  ARAŞTIRMALARI

 

     Stanford üniversitesi fizik profesörü William A. Tiller bilinçli düşünceleri standart 1 mikro vatt'tan daha az güç yayan bir elektronik alete yükleyip bunu daha sonraki bir tarihte kullanarak bir canlıyı etkileyebileceğini ispat etmiş. Küçük aletleri ile Amerikanın çeşitli laboratuarlarında, aletlerine belirli bir düşünce (niyet) yükleyip istediği etkiyi elde etmiş. Sayısız,  bir çok deney uygulamış. Sistemi kullanarak PH solüsyonunun değişmesini sağlayıp sinek larvalarının %15 gelişimini hızlandırmış. Su ve hava derecelerini değiştirmiş ve karaciğer enziminin alkalin fosfat aktivitesinin yükselmesini sağlamış. Tiller araştırmalarında 4 güçlü meditasyon uzmanı kullanmış ve niyete 15 dakika odaklanılıp zihinsel olarak mühürlenilmiş.

       Dr. Tillerin araştırmaları, düşünce ve niyete doğru bir şekilde odaklanıldığında ( bir teknik ile) gerçek ve somut neticeler elde edildiğinin ispatıdır. Meditasyon insanın beyninde yoğun alpha ürettiği zamandır, alpha frekansını insan kendini mutlu ve huzurlu hissetiğinde üretir. Alpha üretmek için sık sık ve düzenli meditasyon yapmak gerekir. Konunun uzmanı olmak daha çok başarı elde etmeyi sağlar.

 

    Niyet uzman bir kişi tarafından kullanıldığında demekki var olan bir durumu fiziksel olarak değiştirebiliyor.  Peki bu niyeti hücrelere ulaştıran nedir? "Su". Bedenin içinde hücreler arası iletişimi su yapmaktadır. Bedenimizin %75 su olduğuna göre bu maddenin görevini ne kadar rahat yapabildiğini anlıyoruz. Suyun hafızası olduğunu ve kelimelerin suyu somut bir biçimde etkileyebildiğini biliyormuydunuz?

 

SUYUN HAFIZASI VAR

 

       Dr. Jacques Benveniste  yaptığı araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton yaydığını(ışık) ve farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladığını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiştir.

     Bunun dışında suyun hafızası olduğunu 1980'lerde başlattığı çalışmalarında keşfetmiştir. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda sallayarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırırsa ki bu 10 defa daha milyon kez sulandırsa bile suyun içine eklenen maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi hafızaya kaydettiğini anlamış. Bu kez suya zehirin kendisini değilde frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü  görmüş.

      Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katıldı. Fransa, İtalya, Belçika, ve Hollanda'dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş. Belçika katolik Üniversitesinde Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuarda ki bilim adamları deney solüsyonların içinde ne olduğunu bilmeden çalıştılar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su vardı. Tüm deney bagımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyordu. Tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyordu ama deneylerde bir fiil çalışmıyordu bu yüzden yalan ve dolana yer kalmadı. Yapılan tüm deneyler Benvenistenin sonuçlarını destekledi.Benveniste buna karşılık 12 sene önceye bizim başladığımız noktaya gittiler dedi. Benveniste biyo kimyevi maddelerin yaydığı sinyali kaydedip internet aracılığı ile dünyaya yayabilirim ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır dedi.

 

     Unutmayın bedenin  %85 sudur, düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşagı yukarı, saga sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.

 

İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ   VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE  SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR

Masaru Emoto

 

     Yaratıcı Japon bilim adamı Masaru Emoto'nun bilimsel çalışmaları fotoğrafları ile yayınlanmış olan "The Message from Water"  isimli kitabında bulunuyor.

 

     Bay Emotonun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelime, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oyantılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen trilyonlarca sıvı dolu odacıklardan oluşur. Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Yalnız değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şeklide değişir. Çevresel enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel anlamda çevresel durumu yansıtmaz aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.

 

     Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin  suda yarattığı  moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta.

 

     Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suların kristalize şekillerinde birçok büyüleyici  farklılıklar keşfetti. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu  kirli ve toksik suyun ve su borularındaki ve depolarda bekletilen durgun bozuk sular kesin olarak  şekilsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor

 

                 

Fujiwara barajından                  

 

aynı su duadan sonra

kirli su

 

 

 

 

                    teşekkür ederim                

 aşk ve takdir

 

                                                                    

 

               

Beethovenin Pastorali              Kawachi yerel dans müziği 

 

 Heavy Metal müzik

 

        

Adolf Hitler                                Rahibe Teresa       

 

 

Beni hasta ediyorsun seni

öldüreceğim

 

 

Duadan önceki kirli gölün suyu 

       500 cc pet şişeye koyulup bir grup    tarafından dua edildikten sonraki hali 

dua edildikten sonra gölden alınan suyun hali

 

      Bu fotoğraflar suyun inanılmaz yansıtmalarını gösteriyor, canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde. Suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortada. Su, bir şey söylendiğinde, aktarıldığı anda, anında  etkilenmekte.

 

          

 Teşekkür ederim       Seni Aptal

 

İki ilk okul talebesi, okul için bir deney yapmışlar. İki farklı şişeye pişmiş pirinç koyup  şişenin birine "Teşekkür ederim"  diğerine ise "Seni Aptal" diye tekrarlamışlar. 1 ayın sonunda teşkkür ederim denilen pirincin renginin sarı ve kokusunun helmelenmiş pirinç gibi olduğunu ve Seni Aptal denilen pirincin ise simsiyah ve kötü kokulu olduğunu pirincin bile kelimelerden etkilendiğini görmüşler. Bu deney yayılmış ve bir çok insan aynı deneyi tekrarladığında aynı neticenin elde edildiğini görmüşler. Sizde deneyebilirsiniz, farklı kelime veya cümlelerle ne tür netice elde ettiğinizi görebilir söz ve düşüncenin etkisini bizzat gözlemleyerek yaşayabilirsiniz.

 

               RUS BİLİM ADAMLARI DÜŞÜNCE İLE DNA'YI DEĞİŞTİRDİ 

    

     1990 yılında Moskova da bir grup bilim adamı insan genomunun fazlaca biyokimya düzeyine indirildiği görüşü ile; insan DNA'sı üzerinde bir çalışma başlattılar. Bugüne kadar oluşmuş olan Ortodoks düşünce tarzının birçok bilgiyi "gizlediğini" fark etmişlerdi.

 

     Bu grupta çoğunluğu Rus bilim akademisinden olan üstün yetenekte bilim adamları vardı. Tanınmış Lebedev Enstitüsünden Fizikçilerin dışında moleküler biyolog, biyofizikçi, genetik uzmanı, embriyolog ve dilbilimci de bulunuyordu. Projenin yönetimi bir biyofizikçi ve moleküler biyolog olan Dr. Pjotr Garjajev, kendisi Rus bilim akademisinin olduğu kadar New York Bilim akademisinin de bir üyesidir. 1990'dan bu yana oluşturulan bu projenin neticesinde Moskovalı grup devrimci bir farkındalıkla karşılaştı bu durum bizim DNA ve insan genetiğine olan anlayışımıza yepyeni bir ışık tuttu.

 

     DNA'mızın sadece %10'nunu protein oluşturmakta kullanırız diğer %90'nı işe yaramaz DNA diye kabul edilir, oysa bu Rus araştırmacı grup doğanın aptal olmadığına inanarak araştırmaları başlattı ve neticeler devrim yaratacak nitelikte.

 

     DNA'mızın alkalinlerinin bildiğimiz normal lisanda kullanılan grameri takip ettiğini ve aynen lisanlarımız gibi kalıpsal kuralları olduğunu keşfettiler. Dolayısı ile insan lisanı tesadüfen oluşmadı da, içsel DNA'mızın yansıması. Bu araştırmacı grup aynı zamanda DNA'nın titreşimsel tabiatını da inceledi. Kısaca özetlemek gerekirse "yaşayan kromozomlar içsel olarak  DNA lazer radyasyonu kullanarak aynen holografik bilgisayarlar gibi çalışıyor". Bunun anlamı şu; deneylerde belirli frekans desenlerini lazer ışınına ayarlayıp bununla DNA frekansını etkilediler ve dolayısı ile genetik bilginin kendisini etkilediler.  DNA-alkalin eşleri ve lisanın temel yapısı aynı olduğuna göre, DNA'yı deşifre etmeye gerek yok. Basit bir şekilde insanın kullandığı lisandaki kelime ve cümleleri kullanabilirsiniz. Yaşayan dokudaki DNA maddesi, eğer gerekli frekanslar kullanılırsa, lisana - ayarlanmış lazer ışını ve hatta radyo dalgalarına her zaman tepki verecektir. Bu ise düşünce ve kelimelerin, cümlelerin, enerji çalışmalarının neden hayatımızı etkileyebildiği ve neden iyileştirici neticeler elde edildiğini açıklamakta. Batılı araştırmacılar DNA sarmalımızdan tek genleri keserek atıp başka yerlere yerleştirirken, Ruslar ayarlanmış radyo ve ışık frekansları ile hücre metabolizmasını etkileyerek genetik yanlışlıkları düzeltiyor.

     Garjajeva'nın araştırma grubu bu metotla X ışınının zarar verdiği kromozomların onarılabilineceğini ispat etti. Hatta belirli bir DNA'nın bilgi desenini yakalayıp başka birine aktardılar, böylece hücreleri başka bir genoma programladılar.  Mesela kurbağa embriyosunu salamander embriyosuna, sadece DNA bilgi deseninin frekansını ileterek aktardılar. Böylece tüm bilgi kesip biçme olmadan dolayısı ile hiçbir uyumsuzluk ve yan etki oluşmadan aktarılmış oldu. Tüm bunlar sadece vibrasyon ve lisan kullanarak yapıldı. Spritüel öğretmenler bedenlerimizin kelime, düşünce, ses ve titreşimlerden etkilendiğini ve tekrar programlanabildiğini asırlardır bilirler ancak bunun bilimsel olarak ta ispat edilmesi yolumuza daha da somut bir ışık tutmakta.

 

 

 

Rus bilim adamları bu kadarla kalmayıp DNA'mızın vakumda bozucu desenlere neden olabileceğini böylece manyetik solucan delikleri yaratabileceğini de keşfettiler. Solucan deliklerine Einstein-Rosen köprüleri de denilir, yanarak sönmüş olan yıldızların bıraktığı kara deliklerin mikroskobik eş değeridir. Bunlar bilginin uzay zaman dışında iletilmesini sağlayan tüneller, evrenin tamamıyla değişik bölgeleri ile oluşan bağlantılardır. DNA bu bilgi parçacıklarını çeker ve bizim bilincimize aktarır. Bu tarz Hiper bağlantı en çok gevşemiş ve dingin bir durumda oluşur. Stres, korku, üzüntü veya Hiper aktif bilinç hali bilginin akışını engeller ve hiper bağlantı oluşumunu engeller. Doğada Hiper bağlantı milyonlarca yıldır yapılır. Böceklerin organize hayat akışı bunu dramatik bir şekilde ispatlar.

     Doğadan bir örnek ;  Kraliçe karınca kolonisinden ayrılırsa, yapılanma planlandığı gibi delicesine devam eder. Şayet kraliçe öldürülürse kolonideki tüm çalışma durur. Kraliçenin uzaktan bile olsa grup farkındalığı ile işçilere imar planlarını gönderdiği belli,  ölmedikçe istediği kadar uzakta olsun hiper komünikasyon sağlanır. Hiper komünikasyon insanlar arasında his, ilham, sezgi, duru görü, şifacılık olarak deneyimlenir.

 

     Yaşanmış olan herşey atalarımızdan bize geçmiş bilgilerdir ve hücrelerimize yazılıdır. Bu bilgiler yaşamda otomatik olarak uygulanır. Geçmişten bize aktarılmış olan korkular yaydıkları frekans kalitesinde aynı tür olayları hayatımıza çekecektir ve korkularımız daha da pekişecektir. Bir de çocukluğumuzdan beri ailemiz, çevremiz ve toplum tarafından yerleştirilmiş olan geleneksel veya şahsi öğretilerden, inançlardan, alışkanlıklardan kaynaklanan etkiler ve sahip olduğumuz , kıskançlık, hırs, egosantriklik, kin gibi bazı hisler hastalıklarımıza sebep olurken aynı zamanda hayatımıza giren veya hayatımızdan geçen diğer insanların tutum ve davranışları(tenkit, hor görme, aşağılama, baskı, hükmetme, dışlama,zorbalık,otoriter tavır) ve bizim bunları algılayışımız(umursayıp etkilenmemiz) ve tepkilerimizde oluşan hastalıklarımıza nedendir. Yaşamımızda ruhumuzu dinleyerek hareket edersek sağlığımızda o derece düzelir.

 

 

YAŞANMIŞ BİRKAÇ MİSAL:

 

 

 

Misal 1:   Bir erkeğin başınada gelebilecek bir durum olsada, bu yaşamış hikaye, bir kadının başına gelmiştir.  Bilge diyelim ismine, ruhsal özgürlüğüne müsaade etmeyen, kocanın otoriter olduğu bir evlilik içinde toplusal bir beklenti olan evliliği bozmama durumunu gerçekleştiriyordu, zira öyle yetiştirilmişti. Ancak, genelde herkeste olduğu gibi "bilinci, gerçekleri kavrayamamaktaydı".  Gerçek durumu ise; ruhsal özgürlüğünü kocası engelleyince kendini işe yaramaz ve değersiz hissetti ve ruhunda oluşan isyanın  neticesinde, kocasına yönlendiremediği öfkesi, bedeninde kanser oluşturdu. Bilinç mantık agırlıklıdır oysa ruhun ihtiyacı mantıkla ölçüşmeyebilir. Ruhun ihtiyacı o kişinin mantığına uymuyorsa, mantık ruhun ihtiyacını red eder ve fark etmesini engeller. Böylece kişi içinde bulunduğu girdabı fark etmez çünkü mantıklı olanı yapmalıdır. Ruhun rahatsız olduğu durum devam  ettikçe ve şartlar aynı oldukça kişi belli bir süre sonra fiziksel olarak hastalanır ve içinde bulunduğu durumu değiştirmedikçe hastalığı daha ağırlaşır.  Bu anlatığım durum aynen hikayedeki kadına oldu. Kadın hastalandı KANSER  oldu ve yıllar içinde kocasını bir türlü terk edememiş olan bu kadını kocası, hastalandığı için terk etti. Kocası onu terk ettikten sonra tabii ruhu özgür kaldığı için kadın iyileşti ve kanseri geriledi tamamen kayboldu. Kadın tekrar sağlığına kavuşunca eşi onu geri istedi ve kadın kocası ile barıştı ve  tekrar kanseri metastas yaptı çok hasta hale  geldi. Bizi mutsuz eden ortamlar hastalıklarımızın nedenlerindendir.

 

 

Misal 2: Mahmut kendini ifade etmesine fırsat vermeyen bir iş yerinde çalışmaktadır. Patron ezici ve otoriterdir ve kimseye güvenmez.  Elemanlar yaratıcılıklarını ortaya koyamazlar. Mahmut ruhsal özgürlüğünün kısıtlanmasını hazmedemediği ve kendini değersiz hissettiği için ülser olur kanama geçirir sonra beyin’de tümör oluşur. Hastalığından dolayı işi bırakır ve iyileşmeye başlar.(olaylar gerçek olsa da isimler gerçek değildir) Bu verdiğim misalin tam terside yaşanabilir, yani patronunu manipüle eden işçi şeklinde de olabilir.

 

 

Misal 3: Yıllar öncesinde yaşanmıştı bu olay .Ahmet bir taksi şoförü  teröristler tarafından kaçırılmış ve arabası alınıp kendisi dağ başında bırakılmıştı. Teroristlerin eger polise gidip şikayet ederse ailesini öldürecekleri tehditi ile korkudan polise gidememiş. Bundan sonraki 6 ay içinde mide kanseri olmuş ve içindeki dehşet verici korku ve özgürlüğüne yapılan saldırının verdiği eziklikle ölmüştü. Bu insanın bilinci, mantığını kullanmasına neden olmuş ve ailesine zarar gelecek korkusu ile ruhunun özgürlüğüne  zincir vurmuş.   Korkusu ise, o farketmeden kendi celladı olmuştur.( olaylar gerçek olsada isimler takmadır) 

 

     Ruhun özgürlüğünü sadece yakınımızdaki ve çevremizdeki insanlar kısıtlamaz bunu kendi kendimize de yapabiliriz. Geleneksel inançlara bağlılıkla, çevre ve toplum yönlendirmeleri ile, başımızdan geçen olaylarla korkularımız oluşur ve kendimize çekeriz korktuğumuz şeyleri. Böylece daha da pekişir içimizde ve doğruymuşum korkmakta diye düşünürüz. Düşündüklerimizi yaşadığımız için korkuda bir düşüncedir yüklü ve yoğun bir enerjidir bu yüzden bizim baş düşmanımız; Korkularımız veya Kaygılarımızdır.

      Korkuları ile kendini kısıtlayan insanlar oldukça fazladır, sonuç olarak bedensel ağrılar veya hastalıklar yaşanmakta. Mutsuzluğunun ve hastalığının kökeni olan evliliğinde veya işinde , ilişkilerinde yaşamış olduğu negatif etkilenmeleri içinden atamayan, bırakamayan veya korkularını atamayan kişi kendini farkında olmadan kısıtlamaktadır. Sağlığı, başarısı hatta yaşamı buna bağlıdır. Kişinin iyileşmesi onu mutsuz eden durumun yarattığı enerjinin dengelenmesine, enerji bedeninde oluşmuş olan kısa devrenin düzeltilmesine bağlıdır.

 

   Hastalıkların nedenleri fiziksel zorlanma veya dış etkenler gibi gelse bile aslında özünde kişinin  kendini GÜVENLİK içinde hissetmemesi (evrene  güvenememesi ve güveni başka yerlerde aradığı için bulamamasından kaynaklanır) bu ise KORKULARI ve RUHUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI'nı yaratır.Tüm negatif yıkıcı hislerin temeli ise korkudan kaynaklanır; İnatçılık, kıskançlık, hırs, gurur vs..... Sevilmeme korkusu, parasız kalma, aç kalma, saygı görmeme, değerli olmama korkusu, başarısızlık, güçlü olamamak,fakirlik, başkalarının takdirini kazanamamak vs....vs....gibi korkulardır. 

     Her tür sizi rahatsız edebilecek düşünce beyinde ve  enerji sisteminizde kısa devre oluşturur.Hisler düşünce sonucu oluştuğu için tüm hisleri beyin merkezli diye sınıflandırabiliriz. Sinirlendiğiniz zaman beyinde oluşan kısa devrenin yarattığı travmayı düzeltmek için karanlık bir odada en az 20 dakika yatmanız gerektiğini biliyormuydunuz?

 

     Yapılan araştırmalarda 350 deneğe MIR (Manyetik rezonans) ölçeğinin içindeyken red edici komutlar verildiğinde beynin acı bölgesinde yoğun hareket gözlenmiş. Bu araştırmanın neticesi ise red edilmenin fiziksel bir darbe neticesi oluşan travma ile eş değer olduğunu ispat etmiş olmasıdır. Yani siz her red edilişte bedeninize vurulmuş gibi acı çekiyorsunuz. Yaşamınızdaki red edilişleri, dışlanma, horlanma, aşağılanma, başarısızlığa ugrama, tenkit edilme gibi neticeleri düşünürseniz defalarca darbe aldığınızı ve her seferinde bir birikim ve kısa devre yaşandığını anlarsınız. Bu arada eger tamir edilmez ise her kısa devre enerji sistemini biraz daha çökertir. İç sesinizi ruhunuzu  ruhunuzu ve  şartlar ne olursa olsun hiçbir şeye kendinizi zorlamayın.   

 

      Aslında yapılması gereken en doğru uygulama, hastalıklar henüz oluşmadan sıkıntı olarak kendini hissetiren ruhsal isyanlara kulak verip bir SET(Spiritüel Enerji Terapisti) tarafından kişinin enerji sisteminde oluşmuş olan  kısa devrenin düzeltilmesidir. O zaman hastalıkların oluşumasını engellemiş olursunuz.  Cennetin dokunuşu ile negatif enerjiler alınır, Altın Meleklerin Altın alevi ile yıkanır ayrıca EFT, Emotrans, BSFF,TAT, Kinesilogy  ve reconnective healing ile bir SET tarafından kişinin durumuna göre uygulama yapılınca iyilik hali oluşur ve korumaya alınır.

 

CENNETİN DOKUNUŞU

      Yaşanmış olayların yaratığı negatif duyguların neticesinde elektro manyetik alanımızda bulunan (enerji bedenindeki) gereksiz negatif enerjilerin, ben bunlara fazla bagaj diyorum, el ile çekilip alınması. Çok çabuk rahatlık sağlayan kolayca uygulanılan bu teknik atalarımdan bana geçmiş olan bir tekniktir. Eskiden ocak diye tabir edilirdi. Uygulama bittikten sonrada işlemeye devam eder ve evrenin kaynağı ile baglantı kopmaz. Her tür hastalıkta fiziksel veya psikolojik neticeler verdiği görülmüştür. Negatif enerjiler boşaltılınca beyin ve beden kenidini onarmak için ortam bulur ve iyilik hali oluşur.

 

ALTIN MELEK ENERJİSİ

 

    Altın Melek enerjisine inisiye olduğunuzda kendiniz bu enerjiyi kullanarak hem sağlığınızı destekler hemde hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz. Bu enerji Altın Meleklerin alevidir ve yıkayarak iyilik elde edilir. Altın Meleklerin Cennetin kapılarının bekçisi olduklarını ve diğer görevlerinin ise şifa vermek olduğunu biliyormuydunuz? Bu uyumlama ve uygulama yine atalarımdan gelen bir uygulama, ocaktır. Bir Altın melek olduğunuzu karşılaşmamız ile farkedebilirsiniz. Bu enerji ile tüm fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların iyileşmesi sağlamak mümkündür.

 

EFT NEDİR?

 

    Açılımı "Emotional Freedom Technique"  Türkçesi ise  "duygusal özgürlük tekniği". California ABD'de yaşayan Prof.Psikiyatrist doktor Roger Callahan tarafından TFT olarak keşfedilmiş olan bu tekniği onun öğrencisi olan Gary Craig geliştirip EFT olarak sunmuştur. Halen bu teknik California da Roger Callahanın okulunda uzmanlara öğretilmektedir. Gary Craig daha pratik hale getirmiş ve daha kısa sürede EFT ile netice elde edilmektedir.  Tüm hastalıkların oluşma nedeni negatif duyguların  bedenin enerji sisteminde yaptığı kısa devreler ve tıkanıklıklardır.   Başımıza gelen bir olayı iyi veya kötü şeklinde algılayışımızın nedeni  ise çevresel ve ailevi değerlerdir. Öğretilerimizin sonucu olan içimizde barındırdığımız korku ve kaygılarımız ise ateşi besleyen rüzgar gibidir böylece yaşanan, bizce kötü olan olayın neticesinde hissettiğimiz negatif duygular neticesinde ise, enerji sisteminde kısa devre oluşur.

 

Hastalıkları iyileştirme çabası içinde yapılan aşırı ilaç kullanımı genelde hastalıkların geçici olarak semptomlarını giderirken asıl nedeni ortadan kaldırmadığı ve kesin kökten çözüm sağlamadığı görülüyor. ABD'de yapılan bir araştırmada, en yüksek ölüm oranının doktor reçetesi ile yazılmış ilaç kullanımlarından kaynaklandığı ortaya çıkmış. Var olan herşey temelde enerjidir kullanılan ilaçların bile tesiri, içinde bulunan maddenin saldığı enerjinin hücreleri etkilemesi ile olmaktadır. Enerji DNA yı etkileyerek onu değiştirebilir buna örnek ise yine bir araştırmada deneklerin damağından alınan hücre parçacıkları mikroskobun altına koyulmuş ve aynı odanın diğer köşesinde bulunan deneğe hayatında yaşamış olduğu en üzücü tecrübesini düşünmesi istenmiş. Odanın öbür ucunda olan mikroskoptaki DNA sında çürüme oluşmaya başladığı görülmüş sonrasında ise en güzel mutluluk veren deneyimi düşünmesi istenmiş bu kez DNA sında onarım başlamış ve tekrar sağlıklı hale geldigi tespit edilmiş.

 

     EFT herhangi rahatsız edici bir durumdan dolayı oluşmuş olan enerji sisteminde ki kısa devreyi bir mucize olmuşcasına kısa bir zamanda düzeltir. Yıllarca psiko terapi görüp  iyileşemeyen Vietnam savaşında çarpışmış olan askerlerin uykusuzluk, gece kabusları, yükseklik korkuları, sosyal içe kapanıklık, panik atak, öfke nöbetleri, fiziksel ağrı gibi rahatsızlıklarını çoğunlukla kalıcı bir şekilde  kısa sürede tedavi etmek mümkün olmuştur. Hastalıklarda elde edilen neticeler zaman zaman şaşırtıcı olmuştur. Her ne kadar elde edilen neticelerin çoğunluğu kalıcı olsada bazı durumlarda tekrar etmek gerekebiliyor bu ise hayatın akışından kaynaklanabiliyor.

 

 

 

ENERJİ DENGELEME

SEANSLARI NELERE İYİ GELEBİLİR

    Hiçbirşeyin fayda vermediği durumlarda bile fayda verebilir. Genellikle hızlı ve kalıcı sonuçlar alınır. Hiçbir ilaç ve aygıt kullanmaya gerek yoktur.

 

     HER TÜR FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK RAHATSIZLIK VE HASTALIKTA KULLANILABİLİNİR VE NETİCE  SAĞLAR. HER NE KADAR ÇOĞUNLUKLA KISA SÜREDE KESİN NETİCELER VERSEDE NADİR OLARAK NETİCE ALINAMIYABİLİNEN DURUMLAR OLMUŞTUR. 

 

 

Tıbbın ve ilaçların da iyileştiremediği hastalar ve hastalıklar vardır. İyileşememe hali çoğunlukla kendine itiraf etmese bile kişinin hastalığının ona bir rahatlık veya menfaat sağlıyor olması (eşinin onu bırakmaması, insanların ona yardımcı oluyor olması, sempati toplayabilmek, işini gördürüyor olması, daha kolay ve daha rahat şartlar elde ediyor olması, yakını olan birisinden öc almak, öfke vs....)  veya bir kader çalışması ile kendine ve çevresine öğreti sağlamak için olmaktadır. 

 

     Enerji dengeleme teknikleri bir birini destekleyen, tamamlayan bir bütündür. Emotrans, BSFF, TAT, PSYCHE-K ile atılırken duygular, Cennetin dokunuşu ile ise kişiyi rahatsız eden zihindeki negatif düşüncelerin bile yok oluşunu açıkça deneyimlenir.  Ra-Sheeba uyumlaması dişi ve erkek enerjinin bedende dengelenmesi ve kaynakla bağlantı sonucu uyumlanmadır. Altın Melek Enerjisi, Kristal piramit enerjisi hepsi kişinin  iyiliğini oluşturup devamlılığını sağlamak için tarafımdan kullanılmaktadır. Kinesiloji beden dilinin gerçekleri söylemesine dayanan bir tekniktir ve rahatsız olan şahsın kendine bile inkar ettiği durumunu SET uygulayıcısı böylece de anlar.

 

Hayatınızda var olan, bir türlü düzelmeyen, anlayamadığınız aşk, para, başarı ve hastalık girdaplarını düzeltir ve enerji bedeninizde oluşmuş olan kısa devrelerin düzeltilmesi ile hayatınız değişir.

   Hayatınıza hep yanlış insanlarımı çekiyorsunuz? Neye elinizi atarsanız başarısızmı oluyorsunuz? O kadar uğraşa rağmen doğru dürüst para kazanamıyormusunuz?

 

 

Kurtulmak istediğiniz dönme dolaplardan kurtulmak mümkün bu teknikler ile.

 

Her türlü ağrı, konuşma bozuklukları, Tüm Korkular/Fobiler,  Panik/kaygı ,

Astım,Yeme bozuklukları, Kiloverme, Her tür Alerji, ÇevreselHastalık, PTSD, Dsylexia(okuduğunu geç  anlama rahatsızlığı), Travmalar, bilinç altına yerleşmiş kişiye zarar veren inançlar ve kalıplardan kurtulmak,  Ruhsal farkındalığıartırma, Bağımlılıklar(sıgara,alkol,sex), Depresyon,  Romatizmal hastalıklar, Karpal Tunel sendromu, Minüsküs, Göz hastalıkları,Tansiyon düşüklüğü veya yüksekliği,Sinir, öfke,  Çocukların sorunları, Hiper aktivite dikkat bozukluğu, Diabet, Sinir sıkışması ve sinir hastalıkları, MS (Multiple Skleroz) Kas hastalığı,Takıntılar.

 

Enerji çalışmaları inanılması gereken uygulamalar değildir. Yani kişi psikolojik olarak etkilendiği için iyileşme oluşur diye bir durum söz konusu değil. Bunun ispatı ise hayvanlara veya bitkilere uygulama yapıldığında da şifa elde edilmesidir. Dikkat ederseniz, sonradan hayatınızda gelişen olaylardan eskisi kadar yoğun etkilenmediğinizi fark edebilirsiniz.

THE RECONNECTİON:  Kopmuş olan aksiotonal hatlarımızın kaynak ile bağlantısını sağlar ve aksial sirkülasyon sistemini harekete geçirir.

 

 

RA-SHEEBA UYUMLAMASI: Var oluşta dualite vardır aynen siyah beyaz gibi evrende dişi ve erkek enerjinin dengesinden oluşmuştur. Evrenin dişi ve erkek Aksiotonal hatları bedenimizde akupunktur meridyenleri boyunca bulunur ve cildin yüzeyine yakın olan ana dönüş noktalarının içine beslenir. Dönüş noktaları dönen küçük ışık ve ses frekansı saçan elektro manyetik vortekslerdir ve hücrelerin içindeki moleküllerin atomlarının daha hızlı dönmelerini sağlar. Bu hızlanan dönüş hücresel tekrar oluşumu mümkün kılan “ızgarayı” yaratan ışık liflerini oluşturur.Aksiotonal enerji, tüm bedenleri (fiziksel ve enerjisel) devamlı şarj eder ve negatif duygu ve düşünsel kalıpların temizlenmesine yardımcı olur. Üst Ruh seviyesi ile bağlantı daha da üst katmanlara ulaşacağınız köprüyü oluşturur. Bütünlüğümüzü kucakladıkça, Ruh bedende enginliğini ortaya koyar bu da daha fazla ışık, sevgi ve bilginin içeri inmesini sağlar. Buna “Ruhun inişi” denir. Hayat sevgi,neşe,huzur,sakinlik,uyum,denge,bolluk ve yaratıcılık ile dolar. Aslen tasarlandığı gibi, orijinal program olan ruhun ağır maddeye deneyim için inmesi devam edebilir. Bu oluşum ile kaynak olarak ne olduğumuzu tam olarak ifade etmeye başlarız

 

Hayatınızı değiştirecek uygulamaları size sunarak sağlınıza giden bir köprü olmaktır amacım. Yaptığım uygulamalarla sağlığınıza ve hayallerinize kavuşup kendinizi aşmanız için bir vasıtayım. Hastalıkların tümü bilinç altına yerleşmiş olan inançlarla ilgilidir, bilinç altınıza yerleşmiş olan inançlarınızı atabilmeniz ilaçlar ve başkaca yöntemlerle, yıllarca hem cebinize hemde bedeninize zahmet verirken, enerji sisteminizi düzelterek elde edilen netice sadece bir kaç dakikanızı alacak. 

.  

 İçinde bulunduğumuz durumumuza göre, beyin 4 ayrı elektrik frekans üretir; Beta, Theta, Delta, Alfa. Düşünce enerji olduğu gibi tüm bedenimizi bir enerjisel alan kaplamaktadır. Bilim adamları tek bir hücrenin yapısını incelerken onun photon yaydığını (yani ışık) fark etmişler. Yıllar süren çalışma ile bu photonun ışıma frekansını ölçecek bir alet yapılmış ve aleti kullandıklarında , bir hücrenin yanına başka farklı bir hücre koyulduğunda ayrı ayrı frekanslarda ışıken yan yana geldikten sonra aynı frekansta ışımaya başladıklarını görmüşler. Yani enerji enerjiyi etkiler ve çeker. VAR OLAN , İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ DURUMLARI DEĞİŞTİREREK DNA'MIZIN DURUMUNU DA DEĞİŞTİRİZ. İçinde bulunduğumuz durumu ise enerji enerjiyi etkilediği için enerji çalışmaları ile değiştirebiliriz. Bir hapın etkileme hızı saniyede 1m iken ki zaman içinde gittikçeteisride azalır, ışık (enerji) saniyede 182m hız ile yol alır. Enerji anında etkiler. Yine araştırmalarda hücrenin çekirdeği olan nötron alınmış ve hücrenin bu duruma uyarlandığı ve yaşamaya devam ettiği fark edilmiş araştırmanın sonrasında ise bu dış derinin çevreden alıdığı mesajlar ile içeriye sinyal gönderdiğini ve hücrenin neye ihtiyacı var diye sorgulanıldığını keşfetmişler. Bu deneyi Glikoz ortamında yaşayamayan bir hücreyi glikozun içine yatırarak bırakarak elde etmişler. Glikozun içinde barınamayan bu hücrenin bir süre sabit kaldığını sonra ise gelişmeye başladığını ve glikoz ile beslenmeyi ögrendiğini hayretle görmüşler. Hücrenin dış derisi içeriye mesaj gönderip burada glikoz var bununla beslenmeyi bilen varmı diye sorguluyor ve içerden evet var diyen çıkınca adaptasyon başlıyor.

Yukarda yapılan bir takım bilimsel araştırmaları okudunuz bunun sonucunda enerjinin ne derece güçlü bir etkisi olduğunu bir nebze anladınız. Bu durumda ben size insanların maddenin dışında bir başka insana da alerjisi olabileceğini söylersem herhalde şaşırmazsınız. ABD'de yeni bir hastalık keşfedildi "çevresel hastalık" (environmental disease) . Bu hastalığı yaşayan kişinin çevresinde ki bir çok maddeye alerjisi oluyor ve nefessiz kalıp bogulma krizine girebiliyor. Kriz her an herhangi birşeyden dolayı başlayabiliyor. Tıbbi çaresi olmayan bu hastalığa yakalanmış insanların hayatları bir kabus gibi, gerektiğinde evden dışarı bile çıkamıyorlar çünkü dışarıda karşılaşacakları herhangi birşey krizi başlatıyor ve oksijen tüpü ile kendine geldiği için evde kalmak zorunda. Bu hastalığa yakalanmış olan Fatma hanımın enerji sisteminde oluşmuş olan sayısız kısa devrelerin bu duruma sebep olduğunu,  geçmişinde yaşamış olduğu olayları EFT ile temizledikçe Fatma hanımın tamamen düzeldiğini ve sağlığına kavuştuğunu gördüm.

Eğer bir yere girdiğinizde huzursuz oluyorsanız oradaki bir enerjinin sizi rahatsız ettiğini anlayın. Bu anneniz, çocuğunuz veya eşinizde olabilir, size o şahıs bazı üzüntüler yaşattıysa siz  kendinize mesaj veriyorsunuzdur.

Bu anlattıklarıma bir örnek olarak size yakın zamanda yaşanılmış bir olayı anlatacağım.Bir tanıdığımın çocuğu ile ilgilenen eğitimci Ayşe hanım ne zaman iş icabı arkadaşımın evine gitse kaza geçiriyor tökezleyerek düşüyordu. 1 ayda galiba 4 veya 5 kez düştü. her seferinde ya bileğini  veya kolunu, omuzunu  incitiyordu. Daha da ilginç olan ise ilgilendiği çocukta ikide bir ayagından yaralanıyor ve yaralanmalarda oldukça ilginç ve değişik nedenlerden oluyordu. Hani çocuktur tabii ki düşer denilemeyecek kadar ilginç mesela denize girdiğinde zehirli bir balığın ayagını sokması veya durup duruken agır birşeyin ayağına düşmesi gibi. Ben Ayşe hanımın gelecekle ilgili bir takım korkuları olduğunu söyledim kendisine ve çocugun annesine ama Ayşe hanım böyle şeylere açık olmadığı için kabul etmek istemedi.  Bir kaç gün sonrasında ise Ayşe hanım yine düştü ve kolunu incitti bu onun kopma noktası oldu ve aglama krizine tutuldu, iş vereni olan hanıma aglayarak bu sene kendini yeterli görmediğini ve gereken şekilde sanki vazifesini yapamadığını hissetiğini anlattı. Oysa hiçte öyle bir durum yoktu herkes memnun mesut iken (geçirilen kazalar hariç) Ayşe hanım kendi içinde kapıldığı yanlış düşünce ve başarısız oldum işimi kaybedeceğim kaygısından durmadan kazaları üstüne çekmişti.  Bu anlatığım olmuş olan gözlemlediğim olayda Ayşe hanımın korku enerjisi o kadar güçlüydü ki çocuğu da etkiledi ve çocukta  kazalarla hep ayagından darbe aldı.

Ayaklar bizi geleceğe götüren organlarımız bu yüzden ayakta oluşan herhangi birşey gelecek ile ilgili korkulardan kaynaklanır. Biz enerjimizle kazaları da kendimize çekeriz , kazalar bir tesadüf değildir. Eller, kollar olanlar ise olaylarla ugraşı ve olaylarla baş etmekle ilgilidir. Omuz destek almak ile ilgilidir. Ayşe hanım gelecekte bu çocukla ugraşamayacak ve maddi destekten yoksun kalacak kaygısından ayakları ile tökezleyip düşüp  el bilegini veya omuzunu incitiyordu.

 

ENERJİSEL ŞİFA TERAPİLERİ NASIL ETKİLER

Princeton Üniversitesinden John A. Wheeler fiziksel dünyanın bilgiden oluştuğunu ve enerji ve maddenin küçük tesadüfler olduğunu söylüyor. Fizikçiler kara deliklerin sahip olduğu mistik özellikleri inceleyerek uzaydaki belli bir bölgenin veya madde ile enerjinin ne kadar bilgiye sahip olduğunun limitlerini söyleyebiliyorlar. Neticeler üç boyutlu algıladığımız evrenimizin belki de bir hologram gibi olduğu ve aslında 2 boyutlu düz bir satıhta yazılmış olduğunu belirtiyor. Dolayısı ile günlük 3 boyutlu kavram etkileyici bir illüzyon veya gerçekliği başka bir şekilde algılamaktır. Dünyamız düz bir ekrana yazılmış oluyor bu durumda. İşte bu gerçekten dolayı evren bir hologram ise var olan ve yaşanan her şey sadece bir yansıma.

 

HOLOGRAM OLAN EVREN

Jacob D. Bekenstein ünlü bir fizik alimidir ve Evrenin Hologram olma tezini ortaya atanlardandır. Biz normal insanlar bundan ne anlayabiliriz. Hologram var olmadığı halde varlık görüntüsü veren bir imgedir. Bir hologram, tek bir lazer ışınının iki ayrı ışına ayrılması ile meydana gelir. İlk ışın, fotoğrafı çekilecek nesneden sektirilir. İkinci ışın ise ilk ışının yansıyan ışığıyla çarpıştırılır. Bu durumda ortaya çıkan girişim deseni bir film parçalayıcısına kaydedilir. Holografik desen havuza atılmış çakıl taşının oluşturduğu eş merkezli halkalara benzer. Başka bir lazer ışını filmin içinden geçip, onu aydınlatırsa orijinal nesnenin üç boyutlu bir imgesi ortaya çıkar. İmgenin bu üç boyutlu hali insanı ürkütecek derecede gerçek gibidir. Bir holografik projeksiyonun etrafında dolaşabilirsiniz ve ona somut bir nesneymiş gibi değişik açılardan bakabilirsiniz. Ne var ki ona dokunduğunuzda eliniz görüntünün içinden geçip gider, işte o zaman orada aslında hiç bir şey olmadığı gerçeği ortaya çıkar. Peki Evren hologram olunca ne oluyor? Yani oluşturulan nesneler bilinç ve şuur düzeyinde yaratılıyor, imgeler halinde algılanılıyor. Gerçekte sadece HAYAL ÜRÜNÜ diyebileceğimiz kavramlar ve nesneler, zihnimizin ürünü olarak içerdiği manalar yönü ile anlam kazanıyor.

 

HAYAT , VAR OLUŞ SADECE ENERJİSEL BİR DANSTIR

Atom altı parçacıklarının araştırmalarında ise, algıladığımız maddenin sanıldığı gibi statik bir yapısının olmadığını, alt boyutlara doğru inildikçe cansız gibi görünen bir taş parçasının bile canlı varlık özellikleri gösterdiğini, dinamik ve hareket halinde olduğunu kuantum teorisi sayesinde öğrendik. Atom fiziğinde, maddenin alt boyutlarına inildikçe, parçalar ayrılamaz hale geldikçe madde ötesi, kütlesiz ve soyut denilmiştir. Nedeni ise insanı hayrete düşüren şu açıklama: Bu düzeyde her şeyin homojen olarak tek bir bütün halinde olması ve bütünden ayrı tek başına bir anlam taşımamalarıdır. Bunun nedeni ise, atom altı parçacıkların bir görünüp bir görünmemesi. Atomun parçası olan elektronu bölme aşamasında bu durum oluşmakta. Bu keşif fizikçilere var olan her şeyin içsel olarak birbirine bağlı olduğunu gösterdi. Yaşamda her yeri kapsayan ve her şeyin en küçük parçacığının atom değil "süper string" (süper sicim) olduğunu keşfetti fizikçiler. Her şey, atom bile bu maddenin titreşiminden meydana geliyor. Dolayısı ile var olan her şey içsel olarak bir birine bağlı. Stephen Hawking’in Ceviz kabuğundaki Evren isimli yeni basım kitabında bu oluşuma şöyle bir misal vermiş: Japonya da uçan bir kelebek Amerika da yağmur yağdırabilir. “Var oluş” yani “Kaynak” salt enerjidir. Evrenin yoğun bir enerji kütlesinin patlaması “Big Bang” (Büyük Patlama) neticesinde oluştuğunu bilim adamları laboratuar ortamında deneylerle ispat etti. Evrende var olan her şey ana Kaynaktan gelmedir ve enerjidir.Gördüğünüz boşluk bile boş değildir enerji ile doludur. Yapılan bir eylem ve düşüncede bir enerjidir. Var olan evreni oluşturan her şeyin bir dalga boyu vardır ve her dalga boyunun kendine özgü bir enerjisi vardır. Bunlar maddesel boyutta algıladığımız masa, araba, sehpa gibi maddeler olduğu gibi sevinç, acıma, keder gibi duygular içinde geçerlidir. Her dalga boyu, ancak kendi cinsinden (titreşiminden) olan dalgalar tarafından algılanabilmektedir. Misal: radyoda istediğiniz kanaldaki şarkıyı duyabilmeniz için onun dalga boyunu açarsınız ve böylece duyabilirsiniz.

 

Dünyanın neden meydana geldiğini herhangi birisine sorun ve size madde ve enerji diyecektir. Mühendislik, biyoloji ve fizik ise bize "bilginin" en önemli malzeme olduğunu öğretmiştir. Bilgi düşüncedir ve düşünce enerjidir. Var olan her şey sadece bir enerjidir. Araştırmacılar hücreden photon yani ışık yayıldığını ve bir araya gelen hücrelerin rezonans içine girdiğini yani aynı frekansla ışımaya başladığını tespit etmiş. Enerji enerjiyi etkiler. Kullanılan ilaçlar da bir (ışık) enerji yayar ve yaydığı enerji frekansı ile etkileşim oluşturur.

Üst boyut çalışması yapabilen herkes hayatını değiştirebilir, etkileyebilir. Önemli olan kaynağa bağlanabilmektir.

 

 

RECONNECTİVE HEALİNG: “tekrar bağlantılı şifa ”Reconnective Healing ilk Amerikalı doktor “chiropractor” olan Eric Pearl’a gelmiş olan bir uygulamadır. Dr. Eric Pearl doktorların 2 ay ömür biçip ameliyat etmeye değmediğini söyledikleri pankreas kanseri olan bir hastanın reconnective healing ile tümörünün tamamen eriyip yok olma deneyimine aracı olan kişidir. Re-connective healing deneyimi, Tanrının okşayışı ile şifa bulma, diye tarif edilebilir. Uygulayıcı şifa işlemine sadece kanal, yani vasıta olmaktadır ve tüm şifalanma “Kaynaktan” gelmektedir.

Uygulayıcı, seans süresince kişinin akupunktur meridyenleri boyunca bulunan aksiotonal hatlarının Tanrısal bağlantısını sağlayarak tüm subtil ve fiziksel bedenlerin şarj olmasını ve negatif duygu ve düşünsel kalıpların temizlenmesine yardımcı olur. Dolayısı ile kişi ruhsal bir rahatlık ve huzur hissi ile dolar.

Reconnective Healing tüm hastalıkları iyileştirebilir. Hiç bir enerji çalışmasının başarı oranı inancınıza bağlı değildir çünkü hayvanlarda ve inançsız olan kişilerde son derece başarılı neticeler elde edilmiştir. Hatta inanmayan kişilerde beklenti olmadığı için daha da iyi neticeler alınmaktadır. Hırs veya aşırı beklenti enerji blokajı oluşturabilir. Rahat bırakmak, oluruna bırakmak en uygun durumdur.

 

Seans sırasında enerjiyi şuraya yönlendireyim veya dua edeyim gibi düşünceler kişinin  olayı kontrol altında tutma isteğinden kaynaklanır ve olayı tam yaşamasını engeller, faydadan ziyade zaman ve emek kayıba neden olur.

 

Reconnective Healing diğer uygulamalar gibi düşünebileceğiniz her tür ruhsal veya fiziksel hastalığa şifa sağlayabilir. Zeka özürlü kişilerde ise hiç olmazsa durumlarından doğan  iç huzursuzluğu, mutsuzluğu  giderir rahatlamalarını sağlar.

 

Depresyon,

takıntı 

panik atak

eğzema

alerji 

astım

Fibromiyalji

romatoid artrit   

dolaşım bozukluğu    

yüksek veya düşük tansiyon      

kanser    

enfeksiyon  

soğuk algınlığı

göz enfeksiyonları     

beyin rahatsızlıkları    

eklem romatizması    

bağışıklık sistem bozukluğu         

rahim miyomları     

şeker hastalığı      

adet düzensizliği vs….vs….vs…         

Her tür hastalığa faydalı olabilecek bir oluşumdur.

 

Deneyimlerimden yola çıkarak yapılması gereken seans miktarı her şahsın durumuna ve  alınan neticeye göre değişir.Var olan hastalığınız için geleneksel Tıbbın önerdiği tüm ilaçları ve tedavileri devam ettirmeniz tavsiye edilir. Özellikle bu konu ile ilgili sizin kendi başınıza almış olduğunuz kararların neticelerinden sorumlu tutulamayız.

 

 

THE RECONNECTION:  Kopmuş olan aksiotonal hatlarımızın kaynak ile bağlantısını sağlar ve aksial sirkülasyon sistemini harekete geçirir.

 

RA-SHEEBA UYUMLAMASI:Var olan herşey dualite içindedir ve siyah beyaz gibi evrende zıt olan dişi ve erkek enerjisinin dengesinden meydana gelmiştir. Bedenimizin sol tarafında dişi , sağ tarafında ise erkek enerji vardır.Evrenin dişi ve erkek enerjilerinin Aksiotonal hatları bedenimizde akupunktur meridyenleri boyunca bulunur ve cildin yüzeyine yakın olan ana dönüş noktalarının içine beslenir.  Dönüş noktaları dönen küçük ışık ve ses frekansı saçan elektro manyetik vortekslerdir ve hücrelerin içindeki moleküllerin atomlarının daha hızlı dönmelerini sağlar. Bu hızlanan dönüş hücresel tekrar oluşumu mümkün kılan “ızgarayı” yaratan ışık liflerini oluşturur.Aksiotonal enerji, tüm bedenleri (fiziksel ve enerjisel) devamlı şarj eder ve negatif duygu ve düşünsel kalıpların temizlenmesine yardımcı olur. Üst Ruh seviyesi ile bağlantı daha da üst katmanlara ulaşacağınız köprüyü oluşturur. Bütünlüğümüzü kucakladıkça, Ruh bedende enginliğini ortaya koyar bu da daha fazla ışık, sevgi ve bilginin içeri inmesini sağlar. Buna “Ruhun inişi” denir. Hayat sevgi,neşe,huzur,sakinlik,uyum,denge,bolluk ve yaratıcılık ile dolar. Aslen tasarlandığı gibi, orijinal program olan ruhun ağır maddeye deneyim için inmesi devam edebilir. Bu oluşum ile kaynak olarak ne olduğumuzu tam olarak ifade etmeye başlarız.

 

Kullandığım teknikler her ne kadar şaşırtıcı neticeler elde etmemi sağlıyorsa da, benim yaptığım; yüklenilmiş zarar veren enerjinin boşaltılması ile  bedenin kendisini iyileştirmesi için imkan tanımaktır. Beden kendini tamir etme yetisine sahiptir, sağlıklı bir ortamda kendisini onarır. Bu yüzden hiç bir şekilde ben iyileştirdim ve kesin iyileştiririm diye iddia edilmemeli. İyileşmeyi bedenin kendisi yapar eğer gerçekten kişi istiyorsa. Bu durum  kişinin kendisi ile yaptığı kontrat ve karmasına da bağlıdır.

 

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 

The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkiye / Denizli 

Ana Sayfa / index / Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL / Quantum Teleportation-2   

 

Time Travel Technology / Ziyaretçi Defteri / UFO Technology/Duyuru

 

Kuantum Teleportation / Kuantum Fizigi / Uçaklar(Aeroplane)

 

New World Order(Macro Philosophy) / Astronomy