|
Zaman
Yolculuğunu
Araştırma
Merkezi
© 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Kuantum Fiziği ve Düşünce Dünyamızın Kontrolü
“Yaşamdaki temel amacımız nedir?”… sorusunun
en mantıklı cevabı sanırım “Mutlu olmak” olmalıdır. İstisnasız tüm
insanların yaşlısı genci, yoksulu zengini, Paris’lisi İzmir’lisi…ne kadar
farklı yaşam tarzlarına sahip olursak olalım ne kadar farklı çevrelerde
yaşarsak yaşayalım temelde ihtiyaçlarımız aynıdır. Ancak günlük yaşam içinde
hepimizin sıkıntıya girdiği oldukça mutsuz olduğu adeta aşılması imkansız
bazı sorunları vardır. Bu sorunlar dış etkenlere bağlı olabileceği gibi
büyük bir oranda aslında kendi düşünce sistemimizin ortaya çıkardığı
sorunlardır. Bu nedenle gerçekte insanoğlu sorunları aşmaya çalışırken en
büyük mücadeleyi yine kendisine karşı vermektedir. Karşılaştığımız sorun ne
denli büyük yada aşılmaz olursa olsun aslında düşünce sistemimizin ortaya
çıkardığı ve dolayısıyla da yine beynimizin çözebileceği sorunlardır. Burada
esas olan insanın düşünce sistemini değiştirmesi ya da sorunu çözebilecek
şekilde soruna adapte etmesidir. Bu ise gerçek anlamda zihinsel, bedensel
eğitim ve ciddi çalışma gerektirmektedir. İnsanın mutluluk sorunu, felsefe,
psikoloji, nöroloji, psikiyatri, sosyoloji, fizik…gibi aslında bütün
bilimlerin ortak sorunudur.
İnsan düşüncesinin oluştuğu ve yönetildiği yer olan beynimiz bilindiği gibi
yaşamımıza dair olumlu yada olumsuz her şeyden adeta sorumludur. Bu durumda
bütün mesele beynimizin işleyiş mekanizmasının çözümlenmesi düşüncelerin
nasıl oluştuğunun ve nasıl yönetildiğinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu ise
sadece nörologların ya da tıp biliminin altından kalkabileceği bir sorun
değildir. Zaten şu ana kadar da bu alanda fazlaca bir yol kat edilememiştir.
Aslında insan beyninin ürünü olan düşünce ve eylemler yine o kişinin
geçmişte yaşadığı olaylar ve deneyimler tarafından belirlenmektedir. Kişilik
dediğimiz kavram tüm bunların bileşkesidir. Geçmişte yaşanılan her olay
deneyim ya da bilgi, beyin hücrelerinin içinde bir takım protein
zincirlerinin oluşmasına ya da bir çeşit yolların oluşmasına neden
olmaktadır. Bu yollardan daha sonra düşünce oluşumu ve yönetimi esasında
elektronik sinyaller rahatlıkla geçerek çeşitli kararların alınmasını ya da
alınamamasını ve uygulanmasını sağlarlar. Örneğin iğne battığında acı
hissini yaşamamızın ya da çok sevdiğimiz bir tatlıyı yediğimiz zaman
mutluluk hissini yaşamamızı sağlayan bu elektronik sinyal bağlantılarıdır.
Bütün bunlar aslında yaşadığımız olaylara beynimizin getirdiği yorumla
ilişkilidir ve bu yorum da beynimize yine geçmişte yaşanan olaylar esnasında
öğretilmiştir. Örneğin, aynı restorana gittiğimizde aynı yemeği yeme
eğilimimiz bu şekilde kolayca oluşmaktadır. Sigara içen bir kişinin bir
türlü bu alışkanlığından kurtulamamasının nedeni de yine budur.
Bütün bu beyinsel aktiviteleri bilimsel açıdan incelediğimizde, bütün olup
biten yaklaşık 1200g olan beynimizde bulunan yaklaşık 100 milyar kadar hücre
arasındaki çok küçük elektriksel sinyallerin sürekli olarak merkezler
arasındaki hareketidir. Düşüncenin oluşumu da bunun eyleme dönüşmesi de
tamamen elektronik sinyaller aracılığı ile olmaktadır. Bu sinyaller
boyutların çok küçük olduğu mikro evren‘de gerçekleşmektedir. Mikro evrende
(uzunluk 10-6m) gerçekleşen bu olaylar yine bu evrenin kurallarıyla ancak
gerçekleşebilir. Mikro evreni yöneten yasaları konu alan kuantum fiziği bu
alanda yapılacak çalışmaların olmazsa olmazı konumundadır. Zira kuantum
fiziği, mikro evreni yöneten yasaları aslında 1900 yılından beri
araştırmakta ve çok önemli ölçüde de çözümlemiştir. Bu nedenle insan
beyninde meydana gelen düşünceler ve bunların yönetilmesi, eyleme dönüşmesi
konusu kuantum fiziği yasalarının yönetimi altındadır.
Örneğin, mikro evrende tünel olayı gerçekleşir, yani bir elektron kendi
enerjisinden daha büyük bir enerji barajını aşıp barajın arka tarafına
ulaşabilir. Bu kuantum mekaniksel ve mikro dünyaya ait bir olaydır ve
her an gerçekleşir. Buna benzer bir çok olay yine kuantum dünyasında şu anda
gerçekleşmektedir.
Kuantum fiziğinin düşünce dünyamız ve bunun yönetilmesinde nasıl
kullanılabileceğine geçmeden önce mikro dünyayı şekillendiren yada yöneten
kuantum evreni'nin bazı çok temel bulgularına kısaca göz atarsak şunları
özetleyebiliriz.
1-Mikro Evrenin Hareketliliği (Dinamizmi):
Kuantum Fiziğinde ve dolayısıyla mikro evrende her şey mutlak anlamda
hareket halindedir. Durağan yada statik hiçbir tanecik yoktur. Zaten kuantum
fiziği statik sistemlerle ilgilenmez. O halde mikro dünyanın en temel
özelliklerinden birisi mikro evrenin dinamik olmasıdır.
2-Mikro Evrende Kesiklilik (süreksizlik) yada
Kuantizasyon: Enerjinin aslında sürekli olmadığı fikri ilk kez
kuantum fiziğinin en önemli kurucularından biri olarak anılan Max Planck
tarafından 1900 yılındaki fizik kongresinde ortaya atılmıştır. ( Enerji =
n*h*f …burada n bir tam sayı, h Planck sabiti olarak adlandırılan evrensel
bir sabit ve f de frekanstır.) Bu düşünce o güne kadar var olan düşünceleri
temelden sarsmış ve yeni bir dünyanın yani kuantum dünyasının doğmasına
neden olmuştur. Madde yani kütle mikro dünyada kuantizedir yani madde belli
noktalarda bulunan atomlardan meydana gelmiştir. Einstein’ın “Enerji ile
kütle eşdeğerdir.” ( E=mc2 ) ifadesi ile bu fikir birleştirildiğinde
enerjinin kuantize olması gerektiği hemen anlaşılabilir. Artık hakkında
hiçbir kuşku bulunmayan bu kesin gerçek bizi daha sonra momentum, konum, hız
ve açısal momentum gibi bir çok kavramın mikro dünyada kuantize olduğunu
keşfetmemizi sağlamıştır.
3- Mikro Evrende Dalga Fonksiyonu (Ψ): Mikro
evrenin kuantize oluşu daha sonra Erwin Schrödinger’i mikro dünyadaki bütün
taneciklerin uyması gereken bir denkleme götürmüştür. Bu denklem ünlü
Schrödinger Dalga Denklemi’dir. Bu denklemin en önemli yeniliklerinden biri
taneciklerin davranışının bir matematiksel fonksiyon (Ψ) tarafından
tanımlanmasıdır. Bu fonksiyonun belirlenmesi ile söz konusu taneciğin bütün
özellikleri belirlenmiş oluyor. Bu şekilde (Ψ) nin devreye girmesi ile bunun
karesine eşit olan olasılık yoğunluğu devreye giriyor. Yani parçacıklar
uzayın belli noktasında, belli bir anda, belirli bir olasılıkla var
olabilmektedir. Böylece klasik fizikteki determinizm ortadan kalkıyor ve
olasılıklar devreye giriyor. Artık hiçbir şey eskisi kadar kesin değil ya da
hiç kesin değildir. Ancak bazı olasılıklarla tanecikler belli yerlerdedir.
Ünlü fizikçi Einstein dahi bu gerçeği kabul etmekte zorlanmıştır ve “Tanrı
asla zar atmaz” demiştir. Ancak gerçek o dur ki mikro dünyada kesinlik yok
ve olasılıklar vardır.
4- Mikro Evrende Heisenberg Belirsizlik ilkesi:
Olasılıklar fikri daha sonra Heisenberg’i olasılıkların olduğu yerde
belirsizlikler de vardır fikrine götürmüş ve kendi adıyla anılan yine çok
önemli bir yasa olan belirsizlik ilkesini ortaya koymasını sağlamıştır.
Artık yapılan ölçümler kesin değildir. Her ölçümde bir belirsizlik vardır.
Eğer siz örneğin elektronun konumunu ve ona bağlı olan hızını ölçmek
isterseniz, konumu ne kadar doğru ölçerseniz o ölçüde hızını ölçemezsiniz
yada hızını ölçmedeki belirsizlik artar. Bu belirsizlik sadece mikro evrende
etkili olabiliyor. Makro evrende belirsizlik çok küçük olduğu için hiçbir
etkisi yok biz bunu doğal olarak algılamıyoruz.
5- Mikro Evrenin Dual (ikili) Yapısı:
Fizikçileri şaşırtan bir başka çok önemli konuda mikro evrende ya da atomik
boyutlarda maddenin ve ışığın dual (ikili) karakteridir. Diğer bir deyişle
madde yani tanecik bazen dalga karakterine bazen de tanecik karakterine
bürünür. Aynı dual karakter ışık için de net bir şekilde gözlenmiştir. Işık
bazen tanecik yani foton gibi bazen de dalga gibi davranır. Ancak ya biri,
ya da öteki duruma hakimdir. İkisi de aynı anda varolamazlar.
6- Mikro Evrende Tünel olayı: Kuantum fiziğinin
diğer bir çok önemli gözlemi tünel olayı olarak isimlendirilen olaydır. Bu
olay bize mikro dünyada örneğin bir elektronun olmaması gereken yerde
bulunabileceğini göstermiştir. Klasik açıdan bir elektron kendi enerjisinden
büyük bir duvarı aşarak duvarın arka tarafına geçemez. Oysa kuantum
mekaniksel denklemler ve gözlemlerimiz göstermiştir ki, bu mikro dünyada her
an gerçekleşen olağan bir olaydır. Örneğin elektronik aletlerimizde
kullandığımız transistorler de bu olay çok olağandır.
7-Karşılıklı Etkileşim (Correspondence) İlkesi:
Kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki ilkeler ve yasalar bu denli
çelişkili olduğuna göre acaba nerede ve nasıl bu ikisi kesişebilir diye
bakıldığında ise şu sonuç net olarak bulunmuştur. Kuantum fiziği
yasalarından klasik fizik yasaları elde edilebilmektedir (tümevarım ilkesi).
Yani mikro dünyanın verilerinin birleştirilmesi ile makro dünya hakkında
bilgiler elde edilebilmektedir. Bu tersinir olmayan bir ilişkidir. Yani
makro dünya (klasik fizik) yasalarından mikro dünya (kuantum fiziği)
yasaları elde edilemez.
Yukarıda çok kısaca ifade edilen ve bunlar gibi bir çok bilimsel yasa insan
düşüncesinin de üretildiği ve yönetildiği yer olan insan beyninde
gerçekleşmektedir. Dolayısıyla insan beyninin işletim sisteminin bu yasalara
uymak zorunluluğu açıktır. Normal insan sağduyusu ve mantığı ile çelişen bu
bulgular mikro evreni şekillendirdiğinden insan düşüncesini de mutlak
anlamda şekillendirmektedir. O halde yapılması gereken şey bu yasaların
yardımıyla insan beyninin işleyiş mekanizmasını kuantum fiziği yasaları ile
yeniden çözümlemektir. Ancak bu konu o kadar da kolay olamamaktadır. Aslında
oldukça farklı ve karmaşık bir çalışma alanına girmiş oluyoruz. Zira insan
yaşamını yöneten beyinsel aktiviteler yada kısaca düşüncelerin çözümlenmesi
yada yönetilmesi konusu bir çok disiplinin birlikte çalışmasını gerektiren
bir konudur. Ancak çözümlemenin beklide en önemli aşamasını, mikro evrendeki
kuantum fiziksel yasaların insan düşüncesine uyarlanması oluşturmaktadır.
Mikro dünyayı yöneten kuantum fiziksel yasalar ile yine mikro dünyanın ürünü
olan insan düşüncesi birleştirildiğinde çok temel anlamda öne çıkan bazı
noktalar şunlardır.
1- Düşüncenin Kuantizasyonu: İnsan düşüncesi
fiziksel açıdan incelendiğinde enerji anlamına gelmektedir. Düşünce, mikro
tanecikler olan beyin hücreleri tarafından meydana getirildiğine göre mikro
evren in yasalarıyla yönetilmelidir ve kuantize olmak zorundadır. Gerçekte
yaşam, beyinde düşünce kuantlarının oluşması ve bunların insan bedenini
yönetmesi anlamını taşımaktadır. Herhangi bir düşüncenin yönetilmesi yada
yönlendirilmesi o düşünceyi oluşturan çok küçük elemanter parçacıklar olan
düşünce kuantlarının yönetilmesi anlamına gelmektedir. Bu olay ise bütün bir
düşüncenin kontrol edilmesine oranla çok daha kolay olmalıdır. Çünkü düşünce
kuantları enerji miktarı olarak değerlendirildiğinde düşüncenin tamamına
göre çok daha küçüktür. Bu anlamda yapılması gereken şey kuantum fiziği
yasalarını kullanarak düşünce kuantlarının ortaya çıkışı ve gelişiminin
çözümlenerek kontrol edilmesidir. Her hangi bir olay yada konu hakkındaki
özellikle olumsuz ve rahatsız edici istenmeyen düşünceler bu şekilde
ayıklanarak yok edilebilir ve istendik türden yapıcı ve olumlu düşüncelerin
ortaya çıkması sağlanabilir.
2- Düşüncenin Matematiksel İfadesi: İnsan
düşüncesi bir çeşit enerji olduğuna göre ona eşlik eden ve onu tanımlayan
bir matematiksel dalga fonksiyonu yani düşüncenin fonksiyonu olmalıdır. Bu
fonksiyon o düşünceye ait her türlü bilgiyi içinde barındırır. Dolayısıyla
tespit edilmesi durumunda o düşünceye ait her şey bilinir duruma gelecektir.
Özellikle istenmeyen düşüncelere ait fonksiyonların belirlenmesi ile o
düşüncenin çözümlenmesi ve ortaya çıkmasının yada yok edilmesinin sağlanması
mümkün olabilecektir. Burada önemli olan nokta kuantum fiziği yasaları ile
dalga fonksiyonunun bulunmasıdır.
3- Düşüncedeki Tünel Olayı: İnsanların
yaşamları boyunca karşılaştıkları ve aşılması mümkün olamayan engeller
(düşünsel ve yaşamsal sorunlar) gerçekte özel bir teknik ile yani tünel
olayı ile aşılabilir. Bu bir elektronun gerçekleştirdiği tünel olayından
asla farklı değildir. Bunun için gerekli koşulların sağlanması ve nasıl
yapılacağının kuantum mekaniksel anlamda belirlenmesi gerekmektedir. Böylece
üstesinden bir türlü gelemediğimiz yaşamsal sorunlarımızı bu özel teknik
sayesinde yeterli enerjimiz olmasa dahi aşabilecek ve yeni ufuklara doğru
rahatlıkla yol alabileceğiz.
4- Düşüncede Tümevarım ilkesi: İnsan beyninde
meydana gelen düşünce kuantları nın birleştirilmesi ile düşüncenin bütünlüğü
yani makro düşünceler elde edilebilir. Böylece mikro düşünce kuantları’ndan
makro düşünce bloklarına geçiş yapılabilir. Bu düşünce blokları doğrudan
yaşamımıza ait düşünceleri, kararları, eylemleri kısacası her şeyi
kapsamaktadır.
Sonuçta insan beynindeki düşüncelerin fizyolojik anlamda çok küçük
elektronik sinyallerden meydana geldiği ve dolayısıyla da enerji olduğu
gerçeğinden hareketle insan düşüncesinin de kuantize olduğu ortaya
çıkmaktadır. O halde sorun bu düşünce kuantlarının kontrol edilmesi ve
yönetilmesi sorunudur. Düşüncenin süreksizliği yada kuantize olduğu
gerçeğinden hareketle hepimizin sıkıntıya girdiği ve istemediği yada
kurtulmaya çalıştığı düşüncelerden ve dolayısıyla da eylemlerden kurtulması
mümkün olabilecektir. Bir anlamda insanın mutluluğu bu şekilde ciddi olarak
artırılabilir. Ancak bunun için sadece düşünce yönetiminin kuantum
mekaniksel teorilerinin geliştirilmesi yetmez, buna ilaveten bu modellerin
insana kazandırılması için nasıl bir eğitim sürecinin gerektiği de ortaya
konmalıdır. Bu gerçekte ciddi çalışma ve sabır gerektirmektedir. Her şeye
rağmen, kısa bir süre sonra insan zekasının harika birikimleri ve kuantum
fiziği sayesinde yine insan zekasının ortaya çıkardığı ve insanın mutluluk
yollarını tıkayan engeller rahatlıkla aşılabilecektir.
Prof. Dr. Mustafa EROL
Dokuz Eylül Üniversitesi
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa /
index /Roket bilimi /
E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2
Time Travel Technology /Ziyaretçi
Defteri /UFO Technology/Duyuru
Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi
/Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy)/Astronomy
|
|