Kimlik Bilgileri:
Kütle....................................................................................
5608,46×1024 kg
Keppler
sabiti(r^3/s^2).....................................................
37,931×106 km³/s²
Ekvatoral
yarıçap................................................................
60268 km
Kutupsal
yarıçap..................................................................
54364 km
Basıklık.................................................................................
97,962×10-3
Ortalama
yoğunluk.............................................................. 687
kg/m³
Eylemsizlik momenti
katsayısı............................................. 0,210
Yüzey çekim
(ekvatorda)................................................... 8,6 m/s²
Kaçma
hızı...........................................................................
35,5 km/s
Eksen
eğikliği.......................................................................
26,7 derece
Güneşe ort.
uzaklık............................................................. 1427
milyon km
Görünür
parlaklık................................................................
-0,3 kadir
Dönme
periyodu.................................................................
10,67 saat
Yüzey
sıcaklığı....................................................................
-180 °C
Uydu
sayısı.........................................................................
18
Halka
sayısı........................................................................
7
Yörünge eğim
açısı............................................................ 2,49
derece
Ortalama yörünge
hızı....................................................... 9,64 km/s
Yörüngesel periyod...........................................................
29,46 yıl
Genel Bilgiler
1. Boyutları bakımından Güneş sisteminde Jüpiterden sonra ikinci en büyük
gezegendir. Güneşten uzaklığına göre altıncı sıradadır. Zuhal gezegeni
olarak da adlandırılır.

2. Satürn'ü diğer gezegenlerden ayıran en önemli özelliği dev gezegeni
çepeçevre saran halkalardır. Her ne kadar tek bir halka olarak görünse de
aslında birbirinden ayrılmış ve iç içe geçmiş üç halkadan meydana gelmiştir.
3. Bu üç halkanın görünümü ve boyutları birbirinden farklıdır. Meselâ, yarı
saydam ve en az aydınlık görünen iç halkanın dıştan çapı 180 bin km, yüzeye
olan uzaklığı 10.000 km'dir. Ortada bulunan halka ise biraz daha aydınlık
olup, iç halkadan 1000 km'lik bir saha ile ayrılmıştır. Genişliğiyse 20 bin
km'dir. Halkaların en aydınlık olanı dış halkadır. Ortadaki halkadan 4000 km
uzakta olan bu halka, yaklaşık 16 bin km genisliğindedir. Buna karşılık
halkaların kalınlıkları çok azdır (ortalama 50-60 km).

4. Satürn halkalarını meydana getiren milyarlarca taneciğin boyutları en az
birkaç milimetreyle en çok birkaç kilometre (astroid gibi) arasında
değişmekte olup donmuş amonyaktan meydana geldikleri tahmin edilmektedir.
Birbirine bağlı olmadan aynı gezegen çevresinde, belli bir yörüngede donen
bu taneciklerin meydana gelişi hakkında değişik görüşler vardır. Bunlardan
en çok kabul görenine göre söz konusu halkalar, Satürn çevresinde dolaşan
katı cisimli büyük uyduların parçalanıp gezegen yörüngesine dağılmasıyla
meydana gelmiştir.
5. Günümüzde dev gezegen Satürnün iç yapısı ve bileşiminin nasıl olduğu
hakkında kesin bir bilgi yoktur. Çünkü hiçbir uzay aracı bu gezegene iyice
yaklaşıp yakından bir inceleme yapamamıştır. Buna rağmen modern astronomi
oldukça kabul gören tasanlar (varsayımlar) ortaya atmıştır. Bunlardan biri
olan Wild Teorisine göre Satürnün merkezinde demir ve nikel gibi ağır
elementlerden meydana gelmiş bir çekirdek vardır. Bu çekirdek buzul bir
tabaka tarafından çevrelenmekte ve en üstte de gaz hâlinde bulunan bir
tabaka yer almaktadır. Başka bir teoriye göre de en üst tabaka ağır
atmosferin sebep olduğu basınç sonucu sıvı hidrojenden teşekkül etmiştir.
Başka bir deyişle Satürnün bütün yüzeyi dev hidrojen okyanuslarından meydana
gelmiştir.
6. Satürn'ün tam 18 uydusu vardır. Bunların en ünlüleri Titan (çapı 5150
km), Rea (1530 km), Japet (1460 km), Dione (1120 km), Tethys (1060 km) ve
Mimas (390 km)tır. Titan aynı zamanda Jüpiter'in uydusu Ganymede (5276
km)den sonra Güneş sisteminin en büyük uydusudur.
7. Satürn yüzeyinin son derece soğuk olması, ayrıca gaz veya sıvı
maddelerden teşekkül etmesi sebebiyle, üzerine araç veya astronot indirip
araştırma yapılması bugün için imkânsızdır.
SATÜRN
Satürn
Güneş sisteminin güneşten uzaklık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük
açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını Roma tarım tanrısı
Saturnus'tan alır. Arapça kökenli Zühal adı Türkçe'de giderek daha az
kullanılmaktadır. Sekendiz olarak da bilinir. Çıplak gözle izlenebilen 5
gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski
çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve
helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir. Satürn, tüm
gezegenler arasında yoğunluğu en düşük olanıdır. Su yoğunluğu ile
karşılaştırıldığında 0.69 olan bu değer, Yerküre'nin yoğunluğunun % 12'si
kadardır. Düşük yoğunluk, gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki
dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek, Satürn'e ekvatorda geniş,
kutuplarda basık elipsoid görüntüsünü vermektedir. Beyazlık derecesi (albedo)
0.47 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıya yakınını
görünür tayfta yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım
ölçüldüğünde, Satürn'ün Güneş'ten aldığı enerjinin 3 kat fazlasını dışarı
yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan
71K' den (-202°C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 95K
(-178°C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Satürn'ün kendi içinde
yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşça
kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji
ile açıklanmaktadır. Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılan ve
daha sınırlı ölçüde Jüpiter'de de gözlenen bu olgu Satürn'ün yarattığı ısıl
enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir. Ek bir mekanizma
olarak, gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile karışım halinde
bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek göç etmesi
sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması önerilmektedir.

İç yapı
Gaz devleri, içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki
alt gruba ayrılırlar. Uranüs ve Neptün 'buz' ve 'kaya' oranı daha yüksek
Uranian gezegenler grubundadır. Satürn ise Jüpiter ile birlikte, adını yine
Jüpiter'den alan Jovian gezegenler grubu içindedir. Jovian gezegenlerin
kabaca Güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine
yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren,
gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızları,
uydularının davranışları gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında
ortaya atılan görüşler, daha sonra tayf ölçümsel çalışmalarla ve son otuz
yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile
zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkar modeller geliştirilmiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde, Güneş sisteminin ilksel bileşenlerine paralel
biçimde Satürn'ün kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu
varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. Daha ağır
elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı %1 iken, hafif bir
zenginleşme ile Satürn'de %3-5 arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu
yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır. Satürn'ün
merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunları çevreleyen daha hafif
elementlerin oluşturduğu bir 'buz' ve 'kaya' tabakasından oluşan bir
çekirdek bulunur. Gezegenin ileri derecedeki basıklığının nedeni olarak
büyük ve yoğun bir çekirdek varlığı gösterilmektedir. Bazı hesaplamalar,
gözlenen basıklık oranını sağlayabilmek için çekirdeğin gezegen kütlesinin
dörtte biri kadar büyük bir kısmını oluşturması gerektiği sonucuna
ulaşmaktadır. Bu, 25 Yer kütlesine sahip ve yarıçapı 10.000 kilometreyi aşan
bir kaya, buz ve metal kütlesi anlamına gelir ve Satürn'ün ağır elementler
açısından tahmin edilenden daha da zengin olabileceğini gösterir. Satürn‘ün
merkezinde sıcaklığın 12.000K, basıncın 10 megabar (10 milyon atmosfer)
üzerinde olduğu tahmin edilir.
Çekirdeği çevreleyen alanda metalik hidrojenden oluşmuş
manto tabakası yer alır. Hidrojen 3 ila 4 Mbar'dan daha yüksek basınçlarda
devreye giren van der Waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını
kaybederek metalik özellikler kazanır, ısıl ve elektriksel iletkenliği çok
artar. Jüpiter'de olduğu kadar büyük olmayan bu katmanın, yaklaşık 20.000
km.lik bir kalınlıkla çekirdekten gezegen yarıçapının yarısı kadar bir
uzaklığa yayıldığı sanılır. En dışta, gezegenin hacminin %90'ını oluşturan
en az 30.000 km. kalınlığında moleküler hidrojen(H2) tabakası bulunur.
Gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç, ısı ve yoğunluk düşer, hidrojen
sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer olarak adlandırılabilecek ortama
geçilir.
Bu
şemada helyumun konumu çok iyi aydınlatılabilmiş değildir. Satürn atmosfer
ve dış tabakalarında helyum oranının beklenenden çok daha az olduğu
gözlenmiştir. Buna, Jüpiter'e oranla daha soğuk olan gezegende, helyumun en
dıştan başlayarak yoğunlaşıp bir süper akışkan şeklinde gezegenin içine
doğru yağdığı ve gezegen yüzeyindeki oranının gittikçe düştüğü şeklinde bir
açıklama getirilmiştir. Bu olasılığın geçerli olması durumunda helyumun sıvı
hidrojen tabakaları içinden geçerek manto ve çekirdek arasında ayrı bir
katman oluşturması beklenir. Bugün, metalik hidrojen katmanının da sıvı
nitelikte olduğu görüşü yaygın olarak kabul edilmektedir. Katı fazdaki bir
manto tabakasının Satürn'ün ürettiği büyük ısıyı dışarı iletemeyeceği ve bu
aktarım için madde akımına (konveksiyon) olanak sağlayan sıvı bir ortamın
gerekli olduğu düşünülmektedir. Konveksiyon akımlarının katmanlar arasında
ne ölçüde madde alışverişine izin verdiği bilinmemektedir. Güçlü
yerçekiminin ve akışkan yapının sonuçta ağır elementleri sürekli olarak
merkeze doğru çökmeye zorlayacağı tahmin edilmekle birlikte, buz ve kaya
oluşturan bileşiklerin tümünün çekirdeğe hapsolmuş durumda olmayabileceği,
bir kısmının metalik ve moleküler hidrojen katmanlarında eriyik halinde ya
da askıda bulunabileceği varsayılabilir