Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Robert Oppenheimer...
1950'Ii yıllarda Wisconsin Üniversitesi'nde, doktora
yeterlilik sınavının sözlü bölümünde bir öğrenciye Robert Oppenheimer'ın
fiziğe ne katkı yaptığı soruluyor. Öğrencinin yanıtı: ''Bilmiyorum". Ona
doğru yanıtın da bu olduğu söyleniyor. Acımasız ve saygısız bir ifade...
Toplumda Oppenheimer daha çok, ilk atom bombasını
gerçekleştirmeyi amaçlayan Manhattan Projesi'nin başkanı olarak, yaptığı
askeri kat- kılarıyla anımsanır; ancak herhangi bir fizik öğrencisinin, en
azından Born -Oppenheimer yakIaştırımını, Oppenheimer -Phillips etkisini, ya
da karadelikleri hatırlaması gerekirdi. Yine de, yukarıdaki yanıt 20.
yüzyılın anlaşılmaz kişiliklerinden biri olan Robert Oppenheimer'ın karmaşık
mirası için bir bakıma doğrudur .
Oppenheimer'in Mirası... Savaştan önce Oppenheimer ,
kibir ve entelektüel üstünlük duygusuna rağmen bir evrenselci olarak saygı
duyuIan bir kişiydi. Fiziğin bütün dallarındaki en son gelişmeleri izler ve
yetenekli öğrencileri yetiştirirdi.Hans Bethe'ye göre ''Amerikan
kuramsal fiziğini Avrupa'nın bir taşra teşkilatı durumundan dünya
Iiderliğine getirmekte herkesten çok onun katkısı vardı''.
Savaş sırasında Oppenheimer'ın Manhattan Projesi'ni
yönetmedeki parIak başarısı, onu meslektaşları ve halk arasında bir numaralı
fizikçi durumuna getirdi. Savaştan sonra, dünyayı değiştirme planları gibi
yüce amaçlara sahip, hırslı bir hükümet danışmanı oldu. Ancak, aynı zamanda
düşmanlar da edindi; özellikle de gençliğindeki sol eğilimi ve bir hidrojen
bombası yapma konusundaki tereddütlerinden kuşkulanan askerler arasında.
1953'te, Soğuk Savaş'ın getirdiği korkular arasında güvenlik belgesi iptal
edil- di ve resmi görevi fiilen sona erdi. Bu karara karşı çıkarak açtığı
davanın sonucu olarak 1954'te gerçekleşen oldukça onur kırıcı ve dramatik
duruşmadaysa kararı değiştirmeyi başaramadı.
Bütün bunlara karşın Oppenheimer hala yarı- efsanevi bir
kişilikti ve fizik konferanslarına katıldığında, devlet başkanları gibi
karşılanıyordu. Çok parlak özetlemeler yapıyor, unutulmaz deyimler
kullanıyor, medyayı ve hayranlarını büyülü- yordu -ama konuşmacılara haşin
davranmayı da sürdürüyordu. Bir fizikçi ona ''hem çok büyük saygı hem de
samimi bir antipati'' duyulduğunu söylemişti.
Oppenheimer'ın kıyaslandığı tarihi kişilikler arasında,
Çanakkale Boğazı'nda gemilerden bir köprü yapan cüretkar Pers kralı Kserkses,
kilise tarafından yargılanıp suçlu bulunan bilimci GaliIeo, Yahudi
karşıtlarının kışkırtmasıyla askeri mahkemede yargılanan Fransız subayı
Alfred Dreyfus, Hindistan'ın ilk Genel Valisi olarak hizmet ederken suçlanan
William Hastings, yine bilimle ilgili geçmişi olan ve bir devrim lideri
olduktan sonra politik bir yıkılışla karşılaşan T. E. lawrence sayılabilir .
O zamana dek gerçekleştirilen en ileri askeri projenin
başarılı liderine askeri hizmet yasakIanmıştır .Dünya toplumları için
tasarlanan bir planın tutkulu mimarı, hükümet organları dışına atılmıştır
.Ülkesini seven bir adam, onun gü- nah keçisi olaJak damgalanmıştır.
Oppenheimer'ın kıyaslandığı yazınsal kişilikler arasındaysa
iyi niyetli eylemleri, kendini beğenmişlik ve gururuyla gölgelenen Thomas
Becket (Katedral'deki Cinayet), şeytanla anlaşma yapan Faust; sonunda daha
insancıl hale gelen Kral Lear ve kontrol edemeyeceği güçleri yine de
salıveren Sihirbazın Çırağı gibi karakterler var.
...ve Trajedisi
Oppenheimer, fizikçi Freeman Dyson'a Auden ve Isherwood'un
F6 kahramanı MF'i anımsatıyordu: "gurur , belirsizlik ve insan şefkatinden
oluşmuş Hamlet-benzeri bir kişi ...entellektüel bir matematiksel çokluk".
MF'den, siyasi nedenlerle, yüksek bir dağın tepesine yapılacak yolculuğa
liderlik etmesi istenir; önce geri durur, sonunda kabul eder ve zirvede ölür
.
Oppenheimer'ın yaşamının büyük bölümü klasik Yunan
trajedilerindeki düzeni anımsatır . Aristoteles'in deyişiyle "çok ünlü ve
şanslı" bir iyi niyetli Iider , karakterindeki kusurlar (genelIikle gurur ve
saldırganlık) yüzünden işlerin tersine dönmesi sonucunda yenilir ve yıkılır
. Düşmanlar yıkılışına yardım ederken, kahra- man, aslında kendi
erdemleriyle kendi sonunu getirir; kişiliği o denli güçlüdür ki, kendisini
yok edecek güce de yalnız kendisi sahiptir.
Oppenheimer'ın öyküsünün sonucu, trajik kahramanların
alışılmış kaderleri olan ölümü içermese de, yeterli ölçüde geriye dönüş
içerir .
O zamana dek gerçekleştirilen en ileri askeri projenin
başarılı liderine askeri hizmet yasaklanmıştır. Dünya toplumları için
tasarlanan bir planın tutkulu mimarı,hükümet organları dışına atılmıştır.
Ülkesini seven bir adam,onun günah keçisi olarak damgalanmıştır.
Kritik Nokta
Oppenheimer ile kıyaslanan trajik kahramanların çeşitliliği,
onun hiçbirine tam olarak benzemediğine bir işarettir .Aristoteles'in
kabullenme olarak tanımladığı, kişi- nin dünyadaki konumunun farkın- da
olması ve onu kabul etmesi durumu, Oppenheimer'ın sahip olmadığı bir
nitelikti. çoğu za- man dünyevi olmayan bir izlenim bırakırdı. Daha çok
kendi yalan ve aldatmacalarının kanıtlarının sergilendiği, 1953'teki
güvenlik duruşması konusunda hiçbir açık- Iama yapmadı. Anılarını hiç
yazmadı; konuşmaları çoğu zaman dolambaçlıydı ve itirafçı bir yaklaşımı
reddetti. Duruşmanın açık bir kitaba çevirdiği yaşamının yorumlanmasına da
yardımcı olma- dı. Trajik kahramanlar , kendileri hakkında da düşünürler. Bu
bağlamda Oppenheimer'ın öyküsü genele uymuyor; çünkü geriye dönüş içerse de
kabullenme içermiyor.
Bu nedenle olsa gerek, fizikçi Abraham Pais'ye
çağrıştırdıkları, bir trajedi değil; Henry James'in Beast in the Jungle
(Ormandaki Canavar) romanı. Romanın kahra- manı John Marcher, çok önemli bir
olay için seçilmiş olduğu inan- cıyla, kendisini çevresinden uzak
tutarak yaşamaktadır .Bu olay, düşlerinde, pusuda bekleyen
bir canavar şekline bürünür. Ne var ki sonunda söz konusu olayın
gerçekleşmiş olduğunu, kendisini uzak tutması sayesin- de canavarın yanından
geçip gittiğini anlar.
Fransız hükümeti Oppenheimer'ı onurlan- dırmak için bir
madalya bastığında, ondan kat- kılarının anlamını yansıtacak bir amblem
istedi. Çalışmalarıyla ilgili olarak seçtiği, elektrik yük birleşmelerinin
formülü olan C'P='P* oldu. Op- penheimer'ın o müthiş saygınlığı, başarma
tut- kusu ve yeteneği düşünüldüğünde Wisconsin Üniversitesi'ndeki öğrenci ve
hocasının, ne bu formülün, ne de Born-Oppenheimer, Oppenheimer-Phillips ya
da karadeliklerin neden doğ- ru yanıt olmadığını düşündükleri açık. Doğru
yanıt yalnızca "bilmiyorum" olabilir. Oppenheimer'ın yaşamının belki de en
trajik boyutu, yeteneklerini kendisinin yeterli bulduğu ölçüde kullanmayı
başaramamış olmasıdır.
Crease, R P "The Oppenheimer Tragedy" Physics World, Nisan
2004
Çeviri : N erm i n Arı k BTD,Mayıs 2004,438.sayı Hiçbir yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden alıntı yapılabilir. The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli Ana Sayfa / index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2 Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru |