Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli

Çetin BAL: Bu sayfada sizlere ''M.S.2150 The Alexander'' ( 2150 A.D.)  Kitabını okuyan insanların bazı yorumlarını tarafsız bir gözlemci olarak sunmaya karar verdim. En azından Kitabı okuyan başka insanlarında yorumlarını, duygularını ve düşüncelerini dinlemek bizlere farklı bir bakış açısı sunabilir.

Posted - 21/10/2006 : 20:53:44

Sevgili Beatrice,

Öncelikle cevabını gözden kaçırmışım, onun için ancak yazıyorum.

MS 2150'yi kitap olarak epey sevmiştim. Hatta birkaç kez de okudum bu yüzden. Ancak daha sonra yazarın başka kitapları var mı ya da internette daha fazla bilgi bulabilir miyim hakkında diye araştırma yaptığımda ilgili siteler bana çok yakın ya da aynı sıcaklıkta görünmedi.

Kitabı okuyanlar hatırlayacaklardır. Kitap aslında Jon Lake'in günlüğü olarak basılıyor. Yani kitabın yazarı olarak gözüken Thea Alexander günlüğü özünü bozmadan romanlaştırmakla ilgili olduğunu söylüyor. Günlük ölen Jon Lake'in  arkadaşı tarafından yazara veriliyordu sanırım.

Ben aslında kitap gerçekten de böyle mi yazılmış, Jon Lake diye vietnam gazisi birisi var mıdır falan diye araştırıyordum. Yazarın bu konularla derinlemesine ilgili olduğunu düşünmemiştim. Makro felsefe dediği şeyi kitaptan mı (yani günlükten) edinmiş yoksa kitap daha etkileyici olsun diye böyle bir şey varmış gibi gösterip kendi düşüncelerini Jon Lake diye hayali birine mi ait göstermiş, açıkçası anlayamadım.

Nedense gerçek/yaşanmış olduğu söylenen şeylerin üzerimizde daha çok etkisi oluyor.

Birçok kaynak var. Sapla samanı ayırt etmek gerçekten de herzaman çok kolay olmuyor. Belki de hemen karar vermeyip verilen bilgilerin üzerimizde yarattığı etkilerden çıkarsamaya çalışmak gerek. Lakin şunu da belirteyim ki, bu da çok belirleyici olmayabiliyor. Çünkü bazan bir kişi için en açık/berrak gözüken kanal ve bilgiler dahi bir başkası için itici olabiliyor. Ben bazan gerçekten işlevsel ve iyi niyetli kanallar için de, insanlarda kötü hisler uyandırarak o kanalı ve getirdiği bilgileri işlevsiz hale getirmek üzere negatif varlıklardan etkiler olabileceğini düşünüyorum. Böyle durumlarda çoğu kişi tüm kanal bilgilerini aynı kefeye koyup sadece kendi aklı ve anlayışıyla ulaşabileceği şeylerle ilgilenmeye başlayıp bunlardan uzaklaşabiliyor.

Aklıma garip bir düşünce geliyor. Gurdjieff der ki, cinsel enerji merkeziyle ilgili doğabilecek hisler ya "haz" veya "ilgisizlik" olabilir. Eğer cinsel olarak negatif hisler üretiyorsanız bu genellikle başka bir merkezin (duygusal ya da zihinsel merkez) cinsel merkez adına çalışmasıdır. Merkezlerin birbirinin enerjisini çalarak, birbiri yerine çalışmalarını ise merkezlerin işleyişindeki bir bozukluk olarak görüyor.

Konu aynı olmasa da bir benzerlik kurarsam, şöyle bir durum ortaya çıkıyor; Eğer ki bir kaynakla ilgili korku veya negatif/itici eğilimler hissediyorsanız olasılıkla henüz o konuda aydınlanmamış şeyler var demektir. Yani korku henüz anlaşılmamış/aydınlanmamış olandan doğar. Anlaşıldığında ise, geriye ya örtülmeye çalışılmış faydalı birşey veya gereksiz/faydasız/amacınıza hizmet etmeyen dolayısıyla ilgisiz olduğunuz birşey kalır. Gibi bir bağlantı kurulabilir belki.

Sevgiler...
-----------------------------------------------------------        

Milattan Sonra (M.S.)  2150 - Yasemin BORAN - 2002-03-13 22:00:00

Geçen gün bir arkadaşım ütopyalara ilginç bir örnek niteliğini taşıyan MS 2150 adlı kitabı hediye ederken `çok etkilendiğini` söyledi ve ilgimi çekeceğini ilave ederek kitabın konusu üzerine konuşmak istediğini de söylemeyi ihmal etmedi.
Bunun üzerine hızla okumaya başladım. Bir çeşit `ideal toplum` anlayışının çok hoş bir dille anlatıldığı bu kitap gerçekten üzerinde düşünülmeye değer. Hayatı ve insanı makro ve mikro açılardan değerlendiren kitap, `makro felsefe`yi anlatıyor. Üstelik geleceğin toplumunun bugünden oluşturulabileceğini ve tek gerçeğin `zihin` olduğunu vurguluyor. Doğrusu kitabın içinde anlatılanların tümüne katılmasam bile `zihin` üzerine anlatılanların kendi düşüncelerimle örtüştüğünü görmek fazlasıyla ilgimi çekti. İnsanların kendi dünyalarını zihinleriyle yarattıkları gerçeği, sanırım size de fazla uzak değil. İnandığımız değerler ve beklediğimiz sonuçlarla karşılaşıyoruz. Olmayacağına inandığımız şeylerin olabilmesi mümkün değil. Neye inanıyorsak, neleri bekliyorsak hatta korkarak olmasını istemediğimiz şeyler dahil içinde yaşadığımız dünyayı sürekli oluşturuyoruz, biçimliyoruz, yaratıyoruz. Evet, kitabın içinde anlatılan zihinle bağlantılı tanımlar son derece ilginç olmakla birlikte kitabın kahramanı bana biraz Jack London `ın `Yıldızlar Korsanı` adlı kitabını hatırlattı. Ayrıca yıllar önce `Mavi Dizi` adlı küçük kitaplardan oluşan ilginç bir romanlar serisi vardı ve bunların arasında `Düş görenler gezegeni` adlı kitabı keyifle hatırladım. Fakat Akaşa Yayınları `ndan çıkan Thea Alexander `in yazdığı `MS 2150` şiddetli duyguları bence biraz sert işlemiş. Ancak yine de insanın zihninde yeni açılımlar yapabileceğini düşünüyorum.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu dünyada bulunuşumuzun gerçek nedenini, bürünülen mikro kişiliklerden ve davranış kalıplarından sıyrılıp, makro felsefeyi benimsediğimiz ve uygulamaya koymayı başardığımızda farkındalığımızı geliştirip bambaşka bir boyuta, hatta boyutlara geçişin yolunu da bulacağımızı en yalın haliyle bu kitapta buldum ve büyülendim...
---------------------------------------------------------------------------------        

Adı üstünde tam bir makro felsefe klasiği metafizik ve/veya parapsikolojiyle ilgilenen herkes almalı. Not vermek gerekirse 10 da10.

------------------------------      

Konu: İlginç bir biçimde Milattan Sonra 2150 yılındaki yaşantıya dahil olan Jon Lake, burada çok farklı anlayışlarla yaşayan bir toplumla karşılaşır... Yorum: Kitap sonsuzluk ve ilahi adalet kavramlarına duyulan bir özlemin kıvılcımıyla canlandığını tahmin ettiğim, "Makro Felsefe" diye adlandırılan bir kavram etrafında dönüyor. Listenin kıymetli üyelerinden birinin tavsiyesiyle okumuş olmama rağmen, kitaptan çok haz aldığımı söyleyemeyeceğim.

------------------------------------------------------------

odonata 11/2/2007 23:57

MS2150 yi yıllar önce okumuştum.. ve etkisi ile oluşturmaya başladığım yeni hayat felsefesi ile geleceği kurgulama şeklim değişti.. Tavsiye ederim.. Eğer sizde varılacak olanın sevgi ile inşa edileceğine inanıyorsanız..

--------------------------------------------------------------------------------------------          

bir çift göz 22/9/2006 00:38

Mikro insanın makro felsefeye yolculuğu

Makro felsefe aslında insanı bağlayan minik ego dünyasının ve fani hayatın aşılmasının ipuçlarını veriyor,
zaten imanın içinde bulunan bulunması gereken şeyler, bahsi geçen makro farkındalık ile elde edilen makro güçler de dahil,
biraz insan nefsinin mertebelerini bilen için şaşırtıcı şeyler değil yada sprituel konularla ilgilenenler için
ama gene de dili, sıradışı öyküsü ile bir bütün olarak kitap güzel..

---------------------------------------------------------------------------               

desubasi 19/8/2006 16:57

M.S 2150 yılındaki gibi makrokozmik bir evrende yaşamını sürdürmek; düşünmeyi,sorgulamayı,deneyimlemeyi seçmiş her insan için güzel bir düş.Kitabı okurken,insanca bir yaklaşımla üzerine uzun süredir kafa yorduğum birçok konunun da ip uçlarını yakaladığımı hissediyorum.Çocukça bir edayla güzel bir pastayı yerken içinden hiç bitmemesini dilemek gibi bir duygu.Anlatılanlar çok ütopik gelebilir ama herşey bir hayalle başlar diye düşünenler için iyi bir çıkış noktası.Kafasında herzaman soru işaretleriyle dolaşan,anlamak isteyen,deneyimlemekten korkmayan,sevmeyi bilen herkese; bu özelliklerini daha da fazla arttıracağına inandığım için tavsiye ediyorum.

---------------------------------------------------------                   

Erk213 27/4/2005 13:50

MS 2150 isimli kitabı 2 sefer okudum. Böyle bir geleceğin oluşması; bu kitabı okuyanların ve bu konu hakkında pozitif düşünenlerin çokluğuyla alakalı. Kitabı okuyup bu konuda olumlu eleştiride bulunanların oluşturduğu düşünce havuzuyla böyle bir gelecek oluşmasından mutluluk duyulabilir. Tek eleştiri şu olabilir;  mikro adamlarında evrimi için birşeyler yapılabilir. Sadece makro düzeye gelmiş insanların daha çok evrimleşmesindense Mevlana felsefesiyle bakıp, Mikro yada makro düzeyde her birey için buna benzer eğitim çalışması yapılabileceği kanaatindeyim. Bu kitabı İ N S A N olmaya aday olan herkese tavsiye ederim.

------------------------------------      

Işıkdostu          

Şahsi düşüncem bu kitabın bir ders kitabı bile olarak okutulabileceğidir.

-----------------------------

Soydan Ozturk 05.11.2003

Bu kitap bende farklı bir his uyandırdı. Beni sinirlerimden arındırdı.Sanki hiçbir şeyi kafama takmaz oldum.Ve bu bir süre böyle devam etti.Sanki kitabın okuyucuya yaptığı bir büyü var. Bu yaşadıklarımı kitabı okuyan başka bir arkadaşım da yaşadı.Sürükleyici ve düşündüren bir kitap.

---------------------------------------------------------------  

myangie 01.08.2005

Çok ilginç! Acaba mı? hemen kitabın içine girip sonradan neler olacağını merak ediyorsunuz. Makro felsefe gerçekten güzel ama bunu başarmak günümüz dünyasında gitgide zorlaşıyor. Böyle şeylere inanmasanız bile güzel bir hikaye diye de okuyabilirsiniz, ya da satır aralarındaki güzel ve düşündürücü sözler için bile okuyabilirsiniz. Gerçekten çok güzel ve özel bir kitap. Keşke kitabın sonunda karl'ın çektiği resimler, hatta John'un Neda'nın ve Karl'ın da resimleri olsaydı.

-----------------------------------------------------------                

Arı Maya 03.09.2006

Bir kitap okudum ve hayatım değişti... Evet bu kitap için söyleyebilirim bunu. Gerçi tamam şunu da kabul edeyim o aman çok küçüktüm.Makro ve mikro ada. O kadar net yaşadım ki ikisini de. Kitap o kadar elle tutulur hale geldi ki benim hayatımda. Ve mikro adadaki şiddeti anlatırken insan ister istemez günümüzün dünyasına bakıyor. Ve evet diyor harika bir özetleme. Dili son derece akıcı. Karakterler seveceğiniz anlayabileceğiniz kişiler.Heyecan verici bir serüven.
----------------------------------------------------              

Salih Güzelcik 17.09.2003

Bu kitapta yazılanlar tamamiyle saçma olabilir ancak vermeye çalıştığı pozitif düşünce tümüyle kusursuz. Ancak kitap bir çırpıda okunacak kadar sürükleyici ve her bölümü merakımı üst seviyelere ulaştırdı diyebilirim
kitabı, tekrar tekrar okumanızı tavsiye ediyorum..

------------------------------------------------------------------------------           

esra akgünler 05.04.2003

Acaba diyor insan acaba olabilir mi? kitabı üç kere okudum ve her seferinde ilk kadar heyecan vericiydi. İnsan daha bir başka oluyor okudukça daha bir ılımlı, affedebilir, sakin olabiliyor en azından benim için öyle :) makro düşünce keşke keşke öyle olabilse dünyamız kardeşçe sınır kavgası olmadan saygılı herşey bizim elimizde umarım o yılları çocuklarımız görür yaşar ne diyelim... Bence her yaştan kişinin okuması gereken bir kitap.

-------------------------------------------                   

mısafır 30.03.2003

Son zamanlarda zaman kavramının olmadığını anlatan çok fazla film ve kitap var belki ama gerçekte zamansızlığın önemini ve boyutlar arası geçişin ne kadar ince bir çizgide olduğunu bu kadar yalın ve roman gibi anlatan bir kitap yok. Sizin uzantınız acaba şu an nerede neyi deneyimliyor olabilir hiç düşündünüz mü?

-------------------------------------------------

hakan eratalay 09.08.2002

Bir kutsal kitap bence, insanın baş ucunda bulunması gereken bir kitap... okudukça insan normal bulduğu birçok davranışını küçümsüyor, kendinden utanıyor... kitapta anlatılanlar üzerimde çok büyük etkiler bıraktı, bir başka insan oldum da diyebilirim... kitabı kesinlikle tavsiye ederim yalnız gaza gelipte PK gücü ille bir şeyi dokunmadan hareket ettirmeye çalısmayın... gülünç duruma düşebilirsiniz..

-------------------------------------------


nur özenç 17.01.2002

Akaşa yayın evinin genel yayın politikasına uygun bir kitap. Kitapta anlatılanlar şüphe uyandırıyor.Acaba olabilir mi diye düşünmeye sevk ediyor.Tanrı kavramına daha farklı yaklaşmanızı sağlayan ve kendi güçlerimizi -enerjimizi- küçümsemememizi öğütleyen bir nevi faydalı kendini geliştirme kitaplarından. Kitabı oldukça beğendim hatta okurken bir sürü notta aldım. Eğer okursanız sizde yanınızda kağıt kalem bulundurun.

--------------------------------------------------     

Hasan Çeliktaş                   

Benim Dokuz Kehanet ve Ramtha’dan sonra okuduğum üçüncü kitaptı kendimi tanıma yolumda ve her cümlesiyle büyülemişti. 70’lerin sonunda yazılmış olmasına rağmen zamanının çok ötesinde bir kitap ki halen bu bilgilerin bu kadar yayılmış olduğu ve üst üste kitapların yazıldığı bir dönemde bu kitabın etkisinde başka bir kitap yok diyebilirim. Özellikle de başında sizi karşılayan eşruh öyküsü halen hatırladıkça içimde “hani nerde, ben de istiyorum” manasında behlul bakışlar yaratır. Son okuyuşumun üzerinden 10 sene geçtiği düşünülürse, tekrar okumanın vakti gelmiş de geçiyor.

---------------------------------------------------------                

1. mesut kurt (19) 08/11/2003

Hayatı analamlandıran tek şey
Kitabı arkadaş tavsiye ettiğinde biraz tedirgindim ama okumaya başladığımda tüm önyargılarımı sıfırladı ve kendimi Jon Lake yerine koymaya çalıştım keşke ben de bu dünyadan sıyrılıp makro dünya vatandaşı olabilsem herkesin okumasını isterim.
----------------------------------------------

2. Gulsah YILMAZ (19) 18/10/2002

Tamamen iyilik
Bu kitap insanları tamamen iyiliğe sevketmekle beraber dünyadaki tüm devletlerin yönetim şeklinin ne kadar yanlış olduğunu ve de biz insanların aslında ne kadar mutsuz olduğumuzu gözler önüne seriyor...
Yazar insanları makro ve mikro olarak ikiye ayırmış ve bizim deyimimizle olgun olan, hatta haddinden fazla olgun olan insanlara makro demiş. Makro insan karşısındaki insanı tamamen anlayabilme özelliğine sahip. Bunun yanında herşeyi ama herşeyi hoş görüyle karşılayabiliyor. Makro insanı aldatabilirsiniz, kıskanabilirsiniz, hakaret edip yüzüne tükürebilirsiniz. O'nun vereceği karşılık emin olun sadece içten bir gülümseme olacaktır. Çünkü O'nun bencil duyguları yoktur ve herzaman karşısındakinin mutluluğu O'nu daha mutlu eder. Herşeye iyilikle, güzellikle ve hoşgörüyle cevap vermek... Bu özelliklere sahip dünya üzerinde tek bir insan bile yokken yazar bizi bu insanlarla dolu yepyeni bir adaya götürüyor.
Yorumumu okuyan herkese bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabın içeriğinde reenkarnasyon olduguna bakıp da kaçmayın bu kitaptan. Bu kitap sadece ve sadece daha mutlu olmanızı, ufkunuzu açıp olaylara daha sakin ve tabiki daha mantıklı yaklaşabilmenizi sağlayacak...
Keşke herkes bu kitabı okusa da, herkes makro olabilmeyi kabul edebilsede o kadar mutlu, huzur dolu bir hayatımız olsa demekten kendimi alamıyorum...
DİLEYİN SİZE VERİLECEKTİR,
KAPIYI ÇALIN SİZE AÇILACAKTIR...
makro sevgilerle...
-------------------------------------------------------

alexander thea - 2150 AD

a mind-challenging roman ....

makro felsefeyle ilgili
kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum herkese tavsiye ediyorum
günümüz dünyasından 2150 yılına bakış
dünyanın ve insanların geçirdiği evrim...
bakış açınızın genişlediğini göreceksiniz diyor kitabın arka kapağında da
ben ne zaman okusam çok mutlu oluyorum.
Sizinde ilginizi çekecektir.

Biz mikro insanlar macro insan oluyoruz sonunda
en sonunda....

--------------------------------------------------------------------------

“Dün gece bir başka zamanda, bir başka yerde, bir başka bedende uyandım...”
”Burada kalabilir miyim diye sordum heyecanla, yoksa o topal bedenime geri mi dönmek zorundayım?”
“Üst düzey makro farkındalığa erişecek ölçüde özgürleşene kadar” diye yanıtladı, “yani, şu anda var olan, geçmişte olmuş ve bundan böyle var olacak her şeyin makro-kozmik birliğini fark edene kadar hep 1976’da uyanmak zorundasın.”


Felsefe, metafizik, hatta fizikle ilgilenmeden çok önceleri, makro ve mikro bakış açıları olabileceğini bilmediğim dönemlerde okuduğum M.S.2150 hayatıma bambaşka bir boyut kazandırmıştı. Hayal gücü zengin biri olmuştum hep, ancak belli ki Thea Alexander’ın yanından bile geçebilecek bir düzeyde değilmişim. Kitapta ta insanlar arasındaki düzeylerden bahsediliyor. Kademeler, seviye farkları sayılar ve renklerle ifade ediliyor. Ancak bu seviyeler günümüzün mikro dünyasındaki gibi hiyerarşi, para ve gücün oluşturduğu sosyal statülere göre değil, tamamen kişisel ve ruhsal gelişmişlik ile farkındalık düzeylerine göre belirleniyor. 2150 yılının gelişmiş ve makro dünyası, 1976 yılında yaşayan Amerikalı bir Vietnam gazisinin gözünden anlatılıyor.

------------------------------------------------------------------------------------------         

kkzebra  Mon Nov 10, 2003 2:12 pm


Merhabalar,

MS 2150'yi ilk okuduğum zaman ve her okuduğumda hayatımda
değişiklikler oluyor ve tahammül edilemeze tahammül etmeyi
başarıyorum. BAzen çok hayali geliyor bazense evet ya böyle
biliyorum diyorum. Ama çok kötü olduğum zamanlarda ne kitaplar ne de
meditasyon fayda etmiyor. Kabul edilemezi kabul etmeyi ögreniyorum
ama sinirden kudurmayı hala sürdürüyorum bazen isyan ediyorum.
neden hersey oradaki gibi mükemmel ve kolay değil diyorum ve ne
kadar uğrassakta onlara erişemeyeceğimizi düşünüyorum.
ben iyi olmaya çalışıyorum ama insanların bencilliklerini ve
iki yüzlülüklerini gördükçe dayanamıyorm ve onlara kötü davranıyorum,
tersliyorum ve ağızlarının payını veriyorum.
neyse sevgiler

-----------------------------------------------------------

mavi bulut

Posted - 20/09/2006 : 18:52:12
Merhaba

Sevgili oe değerli bilgilerinizi paylaştığınız için çok teşekkürler.
Bu forumda bulunan bazı arkadaşlarımla ne kadar çok ortak deneyimlerimiz varmış şaşırtıcı ve heyecan vericiSizin verdiğiniz birinci ve
üçüncü sınıf örneğini bende veririm.M.S 2150 ile ilgili anım aklıma
geldi paylaşmak isterim.
Bazı yaşadığım deneyimlerimi anlatmamam gerektiğini görmüştüm,bir vizyonda daha çok küçüktüm.Onsekiz yaşımda meraktan sordum bir kaç kişiye.Bana bilimkurgu çok okuyorsun herhalde demişlerdi.O andan itibaren tekrar sustum.Birgün yine acaba benim gibi olan ,yaşayan varmı? diye düşündüm.O gece rüyamda Shirley Maclaine gördüm.Bir fotograftı.Sabah
okuduğum günlük gazetenin ekinde o fotoğrafı gördüm ."Dışarıda hiçbir Şey Var" kitabını tanıtıyordu.Dururmuyum?Hemen aldım o kitabı arkasına
baktım,MS 2150 ve Ramtha beyaz kitap onlarıda aldım.Eve dönünce ilk
olarak MS 2150'yi okudum.Şükrederek, ürpererek hayallerimin ve
düşüncelerimin kaleme alınması ve yaşanıyor olmasının verdiği coşkuyla
dolarak okudum.O kitap benim için çok özeldir.Ve çok coşku verici
deneyimlere kapı açmıştır bana.Ve Ramtha ağaçla bir olmayı rüzgar deneyimi ve başımda patlayan kahkahası.Okuduğum bütün kitapları unuttum o ikisi hariç.Hala bazen dönüp okurum neredeyse satır satır ezberledim.


Segiler saygılar
--------------------------------------------------------------                

Posted - 19/02/2006 : 16:22:19

sevgili boracan,
henüz okumadıysan sana Akaşa Yayınlarından çıkan Thea Alexander'ın M.S. 2150 romanını salık veririm
orada aradığın cevapların çoğunu bulacaksın
dersen ki cevaplar bu kadar yakınımızda
neden insanlar göremiyor
demek ki görülmesi istenmiyor
ayrıca kitabı bitirdiğinde üzerine uzun uzun konuşuruz
sevgili bulutun dediği gibi, paranormal yaşantıları normal yaşantılardan çok uzakta düşünmemekte fayda var
çünkü, herbiri bir bütünün parçaları olmak üzere iç-içedirler
yaşadıklarının gerçekliğini kimseye ispat etmek zorunda değilsin
yaşadıysan zaten gerçekliğine inancın tam'dır
kısmette gelecek zamanlarda varolmak varsa bu da güzel bir durumdur

G.Selçuk

-------------------------------------------------------------------------------------------


Smiley Kayıt: 02 Ocak 2006

Son okuduğum değil ama çok çok etkilendiğim bir kitaptan söz etmek istiyorum...

MS 2150
Makro Felsefe, Makro Toplum konularını anlatan, aslında bir toplumbilim romanı olmasına rağmen okuru içsel yolculuklara da çıkaran bence eşsiz bir kitap...


Kitabın Yazarı Thae Alexander'dan Makro Felsefe hakkında birkaç cümle eklemekte fayda var ;
"Üzerinde yürüyecek insan sayısı kadar izlenebilecek farklı yol olduğuna ve yaşadığı zaman aralığı süresince hangi yolu izlemesi gerektiği konusunda en iyi kararı kişinin kendisinin verebileceğine inanıyorum. Bugünü ve her günü, üzerinde kendi hayatımı çizeceğim tuvaller olduklarını bilerek sevinçle karşılıyorum.

--------------------------------------------------------------------------



Bazı Forum sayfalarından Makro felsefeye dair bir takım yorumlar

 

"tiame" Tue Nov 11, 2003 3:23 pm

Selamlar,

Ben bu konudaki fikrimi belirtmek istiyorum.
Burası maddi dünya ve sizin dediğiniz gibi herşeyin iki yüzü SADECE
burada var.Keşke makro bilince ulaşsak diyoruz ama buna ulaşmak için
de herşeyin iki yüzünü iyice öğrenmeliyiz.Yani bunlar olmadan (iyi-
kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz...vb) makro topluma ulaşamayız. Yoksa
hoşgörüyü, koşulsuz sevgiyi, anlayışı... nasıl öğreniriz? Kendimizi
nasıl geliştirebiliriz? Öyle güzel bir düzen kurulmuş ki...
Bu düzen için sonsuz teşekkürlerimizi sunmalıyız ve daha da
gelişebilmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Yani, dediğiniz gibi o insanlara sinirlenmemeyi başarabildiğimizde,
onlara sınırsız hoşgörü ve sevgiyle bakabildiğimizde amacımız olan o
bilince ulaştık demektir. İşte o zaman bunlardan hiç rahatsızlık
duymayacağız...

Koşulsuz sevgiye ve sınırsız hoşgörüye bir an önce ulaşabilmemiz
dileğiyle....

Sevgiler....
--------------------------------------------------------                   

namles74 Wed Dec 17, 2003 5:01 am

merhaba


1996 yılında kitabı okumam için ısrar eden kişiyi hatırlıyorum
da..İçimden demiştim ki ''sen bu kitabı okuyup böyle olduysan ben
hiç okumuyum daha iyi''..sonraları kitabi aldığımı birçok kişiye
okuttuğumu hediye ettiğimi,tekrar satın aldığımı tekrar hediye
ettiğimi düşünüyorum ..en son 24 2003 kasımda bir yaş gününde hediye
ettim. Okul sıraları okuttuğum kişilerden küçük bir makro gurup
kurmuştuk..Grubun adını da makro takmıştık..şu an saat sabahın
körü ..Uyuyamadım ..aklıma acaba ms2150 ile ilgili yahoo da bi arama
yapsam ne çıkar diye merak ettim ..çok hayrettir ki daha önce hiç
yapmamıştım..Halbuki ne sudan şeylere bakarım bu arama
motorlarında..Bazen ismimi girerim acaba biyerlerde gözüküyor muyum
diye :)Neyse geç de olsa sizinle tanışmak güzel.Mesajlara şöyle bir
göz gezdirdin.Bazıları çok hoşuma gitti.Ne güzel cümleler kullanmış
insanlar,imrendim valla..Bu arada bruce almigty'i seyrettim bu akşam
jim carry nin ..ne kadar makro bir yaklaşım vardı..Bilmem daha önce
bahsedildi mi burda ..Şimdiden heyecanlıyım ..kimbilir neler yazıcam
buraya ve neler okuyucam.Sağlıklı günler

----------------------------------------------------------

"namles74" Thu Dec 25, 2003 11:23 pm

selamlar tekrar...aranıza yeni katıldığım şu günlerde nasıl bir
coşkuyla karşılandım anlatamam..geçenlerde üyelerden birini online
yakaladım ..dedim nerde bu makrolar nerde ms 2150 fanatikleri..üye
demez mi meşgul olmalılar bugünlerde..nasıl bir meşguliyettir bu
arasıra 2 satır yazdırmaya vakit bırakmayan anlayamadım..neyse bu
kadar sitem beni baya bi mikrolaştırdı kanımca ..artık cisimleri
falan da oynatmam..bazen kendimle dalga geçesim geliyo ..olum ne
makrosu ne mikrosu ye kokoreci..sucuk ekmeği sıkma canını...hepinize
sağlıklı günler

----------------------------------------------------------

"yetkin_omac" Mon Mar 1, 2004 10:27 am

M.S. 2150'den fazla etkilenmişler topluluğu? Tarikatın sorunlu
üyeleri? Çok hoş :) Arkadaşım makro felsefe önce mikroyu tam
anlamıyla yaşamaktan geçer ki yazdığın tüm zerzavatlar bunun içine
giriyor. Zaten dediğin şeyleri yapmadan makroya ulaşamazsın ve tam
anlamıyla kavrayamazsın. Ee tabii mikro zerzavatların içinde
boğulmadan, özümseyebilirsen. Üstelik hangimiz yapmıyoruz ki! Ahanda
bende küfürlü espiriler yapıp gülüyorum. Fakat burası bir tartışma
platformu. Ben eminimki dışarıda hepimiz fazlasıyla geyik yapıyoruz.
Emin ol ki ben de dışarda tahmin edemeyeceğin kadar şopar
olabiliyorum, çünkü eğlenmek lazım başka türlü geçmez bu hayat! Ama
dediğim gibi burası bir tartışma platformu, bir fikir paylaşım yeri.
Üstelik espiri kişinin içinde olan bir şeydir. Ciddi olmak espirisiz
olmak demek değil! Kişi gayet espirili bir yaklaşımla ciddiyetini de
bozmadan fikir paylaşabilir. Anlamsız bir ciddiyet olursa da bu tek
bir şeyden kaynaklanıyor! Direkt makro olmaya çalışıyoruz ya! Hani
mikro olmamaya çalışıyoruz, sanıyoruz ki mikro hayatın
zavazingolarından(geyik yapmaktı,dalga geçmekti...) sıyrılırsak makro
oluruz. Bundan kaynaklanıyor anlamsız ciddiyetler. Ama işte öyle
değil. Mikrosuz makro olur mu hiç?! Olmaz. Bizim insanlarımızın bir
problemi var. Ciddiyeti asık suratlılıkla karıştırıyoruz biz! Lütfen
karıştırmayalım. Espiriyide hayatımızdan eksik etmeyelim tabiki.

Herkese bu sefer mikro sevgiler :)

------------------------------------------------------            

"gitardaonder" Sun Sep 28, 2003 1:10 a

Selam

Çanakkale'den Merhaba!

Ben Önder ve kız arkadaşım Hilal sana hoşgeldin demek istedik.

Düşünebildiğini ve sevginin ne kadar anahtar bir kelime olduğunu
bildiğini hissediyoruz. MS 2150'yi yeni bitirdim. Harika bir kitap...

Şimdilik bu kadar...

Kendine iyi bak. Sevgi ve barış içinde yaşa!

------------------------------------------------------------       

realseangel Mon Dec 4, 2000 10:13 pm

merhaba


hosgeldin aramiza h_karadas....bende bu gruba
yeni uye oldum ama pek toplanamıyoruz acikcasi...Makro
toplum kısaca herseyin birligine ve butunlugune inanan
felsefenin bir kolu...bu konuda daha cok bilgi icin M.S 2150
adlı kitabı okumanı önemle tavsiye ederim.Eger o
kitabi kendine yakın buluyorsan aramıza hosgeldin...

----------------------------------------------------

"bdemirkopru"Sun Aug 31, 2003 5:23 pm

merhaba
ben buket. bu gruba yeni katildim ve kendimi tanitmak istedim.
su anki mikro hayatimda mimarlik ögrencisiyim ve 20 yasimdayim.
eskiden olsaydi bu grubu tesadüfen buldugumu söylerdim büyük
ihtimalle, ama artik hiç de öyle oldugunu sanmiyorum :) baska
yerlerde ve baska konumlarda, benim gibi düsünen baska insanlar
oldugunu bilmek beni mutlu ediyor ve bu insanlarla fikir alis
verisinde bulunmanin cok keyifli olacagina inaniyorum.
düsüncelerimizi paylasabildigimiz bir arkadas toplulugumuz var ve bu
topluluk bilinçli olusturulmus degil, ve bu da bana daha cok huzur
veriyor. zamanimin cogunu onlarla konusarak ve dusunerek geciriyorum
ve insanlarin mikro inançlarinin ve davranislarinin sorumluluklarini
üzerlerine alabildikleri baris ve sevgi dolu zamanlarin gelmesini
bekliyorum. benden simdilik bu kadar.
sevgi baris ve isikla kalin
buket

-------------------------------------------------


serkan_uslu - Mon Nov 27, 2000 11:29 pm

Makrokozmik birlik (ki ben buna evrensel bütünlük diyorum daha sıklıkla)
hakkındaki düşüncelerimizi hepimiz açıklayalım, ne dersiniz? Önce kim başlar?

------------------------------------------------------                  

"Ayca G." Fri Sep 16, 2005 11:03 am

Re: [Makro Toplum] merhaba


Bir düşüneyim.. MS. 2150. Okuduğumda 13 yaşımdaydım. Şu anda 25'ime basmış
durumdayım. Geçen seneye kadar bu kitabı okuyan ya da benzer düşünceler üzerine
kafa yoran kimseyle karşılaşmamıştım. Geçen sene bir arkadaşımın annesinin bu
kitabı okuduğunu duyduğumda çok sevindim; ama ne yazıkki kadın üzerinde fazla
durmadı. Sonra umudumu kesmişken internette aramaya karar verdim. Macro Society
Canadian Chapter adlı yahoogroup'u bulunca kaydolmaya ve takip etmeye karar
verdim. Sonra, sonra Türkiye'de de böyle bir hareket olup olmadığını araştırmaya
karar verdim ve buldum. Amacım yine takip etmek. Ne yazıkki burda ne takip
edilecek, ne de akışına kapılacak bir hareket var senin de dediğin gibi.

İnterneti çok sevmem. Ama yine de bir göz burda olmalı.. Kendine iyi bak..

Ayça
----------------------------------------------------                    

GAMZE ONER Fri Sep 16, 2005 1:37 pm

Re: [Makro Toplum] merhaba


Merhaba,
Ben de gruba uye olali cok uzun zaman olmadi ve dediginiz gibi cok da aradigimi
bulamadim.
MS2150 kitabini yaklasik 11 sene once okudum ve cok hosuma gitti, hayata bakisim
bir anda degisiverdi. Ama maalesef daha sonra arastirdigimda esdeger bir yayin
bulamadim.
Eger tavsiye edebileceginiz bu tip kitaplar ya da dergiler varsa lutfen
esirgemeyin.

Tesekkurler
Gamze
----------------------------------------------------------                 


"halilgul11" Fri Sep 16, 2005 3:55 pm

Re: [Makro Toplum] merhaba


Sevgili gamze,
Makro yasam kulaga ve kalbe hos gelen bir kavram fakat bu anlayisa
ulasmak icin once kendi icimizde yol katetmemiz gerekiyor.
Zihinsel,duygusal ve fiziksel bedenlerimizde arinmadikca, makro
dedigimiz anlayisin, kendisinden varolmus oldugu Tanrisal ozumuzu bu
alanlara entegre edemeyiz. Yani, once kendi icimizdeki makro anlayis
ve idraki tum vechelerimize demirlemeli ve tum karanlik ve isiga dair
benliklerimizi butunun potasinda eritmeliyiz..Bu tam teslimiyettir,
kosulsuz kabul ve sefkatle tum varolusu oldugu haliyle kucaklayabilme
olgunlugu demektir..
Bu anlamda, kendi icsel yolculugumuzda bize rehberlik edebilecek
araclari ve bakis acisini sunabilecek, bana da faydasi olmus bazi
kitaplari yazabilirim.
Simdi nin gucu---Ekhart Tolle (akasa yayinevi) (ve uygulama kitabi)
P'taah----Pleiades mesajlari..Jani King
Bartholomew---Ozgurluge davet
Ruyadan uyanis
Illuzyonlarin animsanisi
%51 zararsizlik


simdilik aklima gelenler bunlar....Dilegim, icimizdeki Tanri nin
uyanmasi yonunde..herseyin "simdi" oldugu haliyle mukemmel oldugu
anlayisinin icimizde yesermesi. sevgiyle..
Halil

------------------------------------------------------------

Emre Goncu Fri Sep 16, 2005 4:35 pm

Re: [Makro Toplum] merhaba


Selam arkadaslar suanda mutluyum ve cunku kendimin
yalniz olmadigini gorebiliyorum . Ben MS 2150 kitabini
3 hafta once bitirdim ve aynen sizler gibi surekli
internette boyle bir grup vs.. olup olmadigini
arastirdim ve sonunda gordum kiiii boyle bir grup
var... Ama acikcasi gruptan hiic ses cikmiyordu sanki
herkes kabuguna cekilmis gibiydi ama simdi
hareketlenmeleri gordukce icimde heyecan
kipirdanmalari basladi :) Suanda bende MS 2150 'den
sonra kitap arayisina girdim ama hicbiri ona
benzemiyor .. Akasa yayinlarini arastirdim ama
Yaratici Imgeleme yi aldim ve birde Hayatimizin Amaci
hayal ettigim gibi cikmadilar. Thea Alexander'i bu
arada anmak istiyoruuum cok ama coook tesekkurler (her
nekadar telepati kuramasamda ya da astral seyahat
edemesemde :)))

-------------------------------------------------------

Büyük tabloyu görmek

blue_deepness  - Sun Dec 10, 2000 10:01 pm

Etrafınıza bakın:Her nesne,her olay,her davranış
neden-sonuç ilişkisine dayanıyor.Bilgisayarınız henüz nesne
olarak bu dünyanın parçası değilken tasarlandı, düşünce
düzeyinde yaratıldı.Siz genetik altyapınızla,çevresel
etmenlerle en önemlisi kendi seçimlerinizle ,şu anki
halinizle varoluyorsunuz.Her gerçeklik bir sürecin eseri ve
Dünya sonsuz bir denge ile işliyor.Her neden şaşmaz
biçimde sonucunu yaratıyor.Öyleyse,ortaya çıkan her sonuç
kendi zamanı ve mekanı içinde mükemmel,doğal ritmin
parçası.<br>Olayları,düşünceleri kabul edilemez görmemiz onların nedenlerine
inemeyişimizden kaynaklanıyor çoğunlukla.Puzzle'ın sadece bir
parçasına bakıp ,tümünü kavrayamıyoruz.Her ayrıntının
bütünün eşsiz ve ayrılmaz bir parçası olduğunu ,zamanı
geldiğinde ait olduğu köşeyi bulacağını-yerine "cuk"
oturacağını!- görmek çok geniş bir bakış açısı
gerektiriyor.<br>Ama ne kadar zamanda,ne kadar zorlukla olursa
olsun,herkes kendi puzzle'ını tamamlıyor ve geniş tabloyu
görüyor...

-----------------------------------------------------------------------

"Ayca G." - Fri Sep 16, 2005 5:17 pm

Re: [Makro Toplum] merhaba


Sevgili Halil

Keşke ulaşmak istediğin hedefi bu kadar komplike ve ulaşılmaz hale getirmesen..
Makro bakış açısından herşey mükemmeldir. Şu mikro hallerimiz bile. Sonuçta
birşeyi gözünde ne kadar büyütürsen ulaşılması o kadar güç bir hal alır. Tekrar
yazmak istiyorum bunu, kulağa, göze ve gönüle çok hoş geliyor çünkü bu söz.

"İsteyin, verilecektir. Arayın, bulacaksınız. Kapıyı çalın size açılacaktır."

İnsanların en büyük sorunu "gerçekten" istediği birşeyi gerçekleştireceğine tam
olarak inanmaması. Bu kitaba kutsal kitap dememin sebebi de bu zaten. Okuduktan
sonra istediğim pek çok şeye sahip olmaya başladım. Şimdilerde insanlara
aşılamaya çalıştığım şey de bu. Aşamadığım en büyük problem ise anlayışımın (
çok çabuk sinirlenen bir insanım) çok, çok, çok, çoooooooooooook yavaş
gelişmesi. Sol elle sağ kulağı tutmaya gerek yok bence. Vakit nakittir vs vs
vs... :)

Ben İstanbul'da değilim. İstanbullu'yum. Ama çok uzun zaman evvel Kuşadası'na
taşındık. Üniversiteyi İzmir'de okudum. Şimdi mesleğimle ilgili gelişim
sağlayabilmek için Londra'ya gidip geliyorum. Sen de kendinden bahset lütfen.

Hep beraber gelişip büyüyelim millet.
Kendinize iyi bakın. Sevgiler!

Ayça

PS. Bu arada bir dergi görmüştüm ama adını hatırlayamıyorum. Arkadaşımdan adını
öğreneyim yazarım. İlginç birşeye benziyordu.
Bu arada aranızda İngilizce bilenler varsa Macro Society Canadian Chapter isimli
Yahoo Group'a da üye olsun. Orada Thea'yı bizzat tanıyan insanlar sohbet ediyor.
Şu sıralar biraz yavaşladı ama olsun.
-----------------------------------------------------------------


joenisatriani - Mon Sep 29, 2003 1:23 pm

Herkese merhaba. Uzun zamandır tatilde olduğumdan siteye
uğrayamamıştım. Bazı mesajlar eklenmiş ve en
önemlisi aramıza birçok yeni üye katılmış. Bu geleceğe dair çok umut
verici.
Kulübü ayakta tutma çabalarınız için çok teşekkür ederim.
Birçoğunuz benden bile çok ilgileniyor. Umarım önümüzdeki aylarda bu
çabalar boşa çıkmaz ve şimdiye kadar deneyipte hayata
geçiremediğimiz planları gerçekleştiririz.
Bu arada klübün kurucusu Serkan'a da geçmiş olsun
dilerim. Gerçekten de makro olma çabası içinde olan biri için
zor günler geçirmiştir.
Kendinize iyi bakın.
MAKRO SEVGILERLE..!

----------------------------------------------------------------------                


ilkgul turkoglu- Mon Dec 29, 2003 1:16 pm

Re: [Makro Toplum] makrolar...titreyin ve kendinize gelin


Sevgili arkadaşım,

Burayı ilk keşfettiğimde ben de senin gibi duygular
içindeydim, ama daha sonra anlayışımı geliştirmem
gerektiğini düşünmeye başladım. Çünkü bu grup böyle:)
Sessiz ve de sakin. Ama ayrılamadım da.

Yazmasak da gönüllerimiz bir... felsefesi uygulanıyor
gibi. Hala çözebildiğimi ve anlayabildiğimi sanmıyorum
ve sana katılıyorum.

Bu arada aramıza hoşgeldin:)))

Sevgiler....

--------------------------------------------------

"yetkin_omac"  - Sun Feb 29, 2004 12:24 pm

Re: evrenin bize verdigi dersler..


ilk önce selamlar buket...
ben çok uzun zamandır maddeye bağımlı hayatlarımızın madde peşinde
koşan genel koşuşturmasından bu siteye giremedim ne acı! yaklaşık 4-5
aydır takip edemiyorum. takip ettiğim ve katıldığım dönemler pek
canlı değildi. Ben kendi adıma bir şeylere çabaladım...Aslında bir
şeyin farkına vardığım içinde siteye girmek istemedim.O da M.S.
2150'de mikro bir ağızla anlatılan makro toplumun tamamen bir ütopya
olmasıdır. Bana inan hiç bir zaman M.S. 2150'de ki gibi bir makro
hayata sahip olamayacağız ve olmamalıyızda. Orada ki ütopik hayat
sadece bir araç. Anlatmak için bir araç. Neden öyle olmamalıyıza
gelincede...Orada ki makro hayat fazla mükemmel. Oradaki hayatta
kesinlikle ikilemler yada tezatlar yok. İkilemsiz bir varoluş
düşünülemez. Işığın olmadığı yerde gölgede olmaz. Varoluşun tek
gerçeği dualitedir.iyi,kötü/sağ el,sol el/karanlık,aydınlık/varlık
yokluk/mikro,makro.İşin kısası sadece ışığın varolduğu bir yerde
aslında ışıkta yoktur. Bir şeyin anlayışı o şeyin karşıtının
örneklemesiyle vardır. Hep böyledir. Ama yanlış anlama böyle
olmamalıyız derken makro hayatın yanlışlığını savunmuyorum. Bizim
hatamız emeklemeyi öğrenmeden,koşmaya ve hatta uçmaya çalışmamız. Biz
tamamen makro olmaya çalşıyoruz. Olamayız,olmamalıyız...Mikroyu
kabullenip mikromuzu tam yaşayıp onu tam özümsemeden makro olamayaız.
Ve ayrıca Mikro'nun var olmadığı bir yerde asla ama asla makroda var
olamaz. M.S. 2150'de de bunun örneği mevcut.Buradan bakıpta gördüğüm
şey insanların mikrolarını görmezden gelmeye çalışıp makro olmaya
çalışmalarıdır. Senin yazını okudum ve gerçekten çok hoşuma gitti.
Herşeyi sevgiyle kabullenmeyi becerdiğini görebiliyorum. Bu çok ama
çok zordur. İnsanlar, hayat...gerçekten çok acımasız. Ama bunların
geneline sevgiyle kabullenerek baktığında aslında hiçbir zaman hiç
bir kayıp olmadığını herkesin yapması gerekenleri yapıp dengeyi
koruduğunu görebiliyoruz. Dengede ekside olmalı artıda. Bu yaşamın en
küçük yapı taşlarından birinde bile mevcut bu. Nötr bir parçacık
aslında eksiler ve artılar eşit olduğundan nötrdür. Bir su damlacığı
okyanusa düştüğünde hala bir su damlası mıdır yoksa okyanusun ta
kendisi mi?

Sevgiyle kal...
-----------------------------------------------------------------

"namles74" Sat Jun 12, 2004 10:01 pm

Görülüyor ki makro toplum ben
yokken uyumuş.Kimsecikler bişey yazmamış ya da o kadar makro yazmış
ki ben anlayamadım.Makro olmak için neler yapıyoruz bilmiyorum ama
ben şu an acun firardayı seyrediyorum.Gün geçtikçe makro kavramından çok uzaklaşıyorum.

Ancak makro kelimesini
unuttukça kendimi bu felsefeye daha yakın hissediyorum.Sanırım bu
makro işi doğal bi gelişim süreci içinde olacak bişey. Dur ben bugün
biraz makro olayım derken olmuyor, üstümüzde durmuyor.Yaşım 30
oldu. Hastanede babaanneme sordular by pass ameliyatı olacaksınız ama
riskli..ancak olmanız şiddetle tavsiye edilir aksi takdirde kısa
süre içinde felç geçirebilirsiniz diye..Kadıncağız öyle bocaladı
ki. Ölüm kapıyı çalınca insan tüm kuvvetini kaybediyor.Pazartesi günü
ameliyat olucak büyük ihtimal.Birbirinizle iyi
geçinin,küsmeyin ,darılmayın,göz kulak olun dedi son olarak..sonra
uyudu.Ne kadar makroca.80 sene bunu söyletti demek.Hey gidi makrolar
mikrolar..Güzel bi kitaptı.Çok şey öğrendim.Çok abartmamak gerek
sanırım hiçbirşeyi. Bu kitap ve felsefeden çok etkilenenler bu
siteleri kuranlar sanırım zaten bunu içerisinde önceden taşıyan
bizleriz. Ancak thea amcam herkesden önce davranıp yazmış çizmiş
helal olsun...  Sevgiler

--------------------------------------------------------------------                      


joenisatriani- Fri Jan 14, 2005 2:54 pm

Makro toplum üyelerine sonsuz selam.
Klübe giremeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bu arada iyi veya kötü
msjlar atılmış. Bu beni çok sevindirdi. Aramızdan
ayrılanlar ve aramıza katılanlarda olmuş.
Şu sıralara klübe giren olup olmadığını bilmiyorum.
Ama ama varsa bana cvp atmanızı diliyorum.
Yeni üyelerin msjları ilk günden itibaren okumasını
rica ediyorum. Hatta bi dolu spam vardı. Onlarıda temizlemeye
çalışıyorum.
Bunu belki onuncu kere yazıyorum ama izmirli arkadaşlardan
joenisatriani@... adresine email atmalarını istiyorum.
Çok yakında bir tanışma partisi düzenlemek istiyorum.
Bu arada üyelerin kafasına takılan herhangi bir konuyu
paylaşmasınıda büyük bir istekle temenni ediyorum.

Son günlerde aklıma takılan konulardan biride
ülkemizdeki misyonerler. Sizce birinin inandığı şeyi yapması ve onu
yaymaya çalışması yanlış mı? Bence bizim yaptığımızda bu.
Tamam bazısı para kazanmak için dolandırıcıık yapsada bazılarıda
harcanıyor.
Bide şu rael denilen uzaylılara taptığı söylenen
tarikat. Ben bunu araştırmak istiyorum. Bence televizyon yanlış lanse
ediyor. Bilgisi olan varsa onlardanda cvp beklerim.

UMARIM BU KONULAR İLGİNİZİ ÇEKER.

MAKRO SEVGİLERLE..!

-------------------------------------------------------------                    



Randyboy IRX - Wed Jul 13, 2005 4:49 pm

Re: [Makro Toplum] Re: nerelerdesiniz


Merhaba,
Topluluğumuz ne yazık ki etkin değil. Üyeler düşüncelerini birbirleri ile fazla
paylaşmıyorlar. Topluluğun kurucuları herhangi bir etkinlik yapmadığı gibi
topluluğu meşgul eden, çıkarcı insanların reklamlarını da durdurmuyor. Sanırım
bu ilgisizlik yüzüden üyelerin büyük bir kısmı sirküler iletileri kapatmış olsa
gerek. Umarım yakın bir zamanda makro felsefeye inanan arkadaşlarımız sohbetlere
başlar ve düşünce ufkumuzu genişletebilme fırsatı buluruz. Saygılarımla...

---------------------------------------------------------------------------        

blue_deepness - Tue Nov 26, 2002 3:31 pm

Yeniden Merhaba...


Uzun zamandir Makro Toplum yazismalarini takip edemiyordum, Serkan'in
hatirlatmasi ve verdigi umutla yine burdayim. Minik makro
toplumumuzun genisledigini gormek mutluluk verici...
Gorusmek uzere...
Hepinize makro sevgiler!

Pelin

-------------------------------------------------------------------------------        

m-M (mikro-makro)

ocapmaiconur - Tue Feb 4, 2003 10:13 pm


Çok fazla incelememene ragmen butun bunlari soyleyebilmen gercekten
cok hosuma gitti yetkin_omac. Tebrik ederim. Biz, makro olmaya tam
taktik diyemeyiz ama insanoglunun yuzyillardir hic bikmadan yaptigi
ciddi hatalardan ben kendi adima konusarak rahatsizlik duymaya
basladim. Tamam, herkes eninde sonunda yine Tanrı'ya donecek, ama
hata yapip da bir turlu bundan ders cikartamayan kisiler/ruhlar var.
benim kendi adima yapmaya calistigim insanlarin biraz da olsun
farkindaliklarinin farkinda olmalarini saglamak.
Maalesef yukarida bahsettigin `en el hak'(ben Tanrı'yım) durumu hala
gecerli, bu yuzden cevremdeki insanlarin cogu beni hicbir seye
inanmayan, hatta bir kismi ise ateist olarak bilir, bunu bazen kasti
olarak yapmak zorunda kaliyorum, ama cogu zaman normal davranis
sergiliyorum ama bu mikro acidan kisilere ben inancsizim havasi
veriyor. Ben de fazla birsey diyemiyorum, cunku simsekleri uzerime
cekmek istemiyorum, ama yine de gun gectikce bu zincirimi kirmaya
calisiyorum, ve cevremdeki daha cok insana daha cok mesaj vermeye
calisiyorum. Bizler, `yol gostericiler' olarak bu toplum icindeyiz,
biz de Isa'nin gordugu muameleleri gorebiliriz, ama zaten mikro
insan, Isa gibi makro insanlara bakinca once bu ozellikler bende
neden yok diye kiskanir, sonra bu kiskanclik ofkeye donusur ve bu
ofkeyle sizi kendi inandiklarina inandirmaya calisirlar, ama sizin
sahip oldugunuz mikro insana gore `mukemmellik' ,'surekli haz
duyusuna sahip olma' `sevgi dolu olma' ve `kabullenme' gibi
ozellikleri birakmadigini gorunce ofkeleri buyur, sonra size zarar
vermeye baslarlar, ve en sonunda olumun bile sizdeki neseyi ve sevgi
halini goturemedigini gorduklarinde ise sizi oldururler! Ve en
sonunda olumu bu sekilde kabul ettiginiz icin, mikro insan
sizi'yuceltir', kimini `aziz' yaparlar ve kimilerini
ise `peygamber'!!!
Ama makro acidan bakildiginda ölüm kesinlikle ölümsüz bir sey
olmadigi icin, makro insan icin ölumun korkulacak bir tarafi yoktur.
Sonucta Tanrı'nın amaci sulandirilamaz, ve herkes eninde sonunda
mesaji alacaktir. Son birkac onyildir ise `yol göstericiler'in
sayisinda ciddi bir artis var, bu gercekten guzel bir durum, ve biz
toplum adina, dunya adina, evren adina birseyler yaptikca bu yol
gostericilerin sayisi artacak. O zaman, paranin, milliyetciligin,
irklarin, dinlerin, sonu `–izm'le biten butun gorus ve fikirlerin,
ulkelerin, ekonominin, sosyal problemlerin, cikarciligin.. yani
mikro olan hersey degerini yitirecek, herkes `Bir' olmanin hazzini
yasamaya basladigi zaman gercekten `din' adina degil, kendi adimiza,
Tanrı adina, birbirimiz adina cok guzel seyler yapmaya baslayacagiz.
Yine benden onceki mailda da soylendigi gibi mikroyu kucaklamadan
ise makro olmamiz mumkun degil. Auralarimiz belki kucuk pembe,
turuncu, sari, mavi, beyaz, yesil pariltilar veriyor ama hala hakim
olan renk gri, yani 1.bilinc duzeyi. Bu makro yolculugun baslamasi
acisindan cok guzel bir basamak ama tamamen herseyin yitirilmesi
acisindan da en tehlikeli basamak.
m-M (mikro-makro) yasamin guzel ikileminin icinde sevgiyle yasayin,
Onur xxx
------------------------------------------------------------------------                  

Merhabalar herkese...


yetkin_omac - Sat Feb 1, 2003 10:28 pm


Yeni bir katılımcıyım...ve gerçekten yapmaya çalışılan şey çok
hoşuma gitti...çok fazla inceleyemedim yazılanları fakat incelediğim
kadarıyla...Makro olma konusuna ve bunu hayata geçirebilme konusuna
biraz kafayı takmışsınız...Mikrosunu düzgün yaşamayn bi insanın
makroya erişemiyeceği konunsunda sanırım hem fikirizdir...çünkü
makro, mikroyla varolur sizcede öyle değilmi?...denge için artı ve
eksi gereklidir...denge için her ikisininde bir arada varolması
gerekmezmi? ışığın olmadığı yerde gölge olmaz...kötü adam olmasaydı
iyi adamda olmazdı...mükemmellik dengeden geçer...denge
mükemmellikse, varoluş mükemmelse ve tarnı varoluşun ta
kendisisyse...tanrı dengedir,biz dengeyiz,biz tanryız,ben
tanrıyım...artıyı,herşeyin iyi olmasını, iyi yaşamın sonunda ödülü
isteyen bizleriz...evren bunu öngörmez...varoluşta hep bir ikilem
vardır...iyi kötü,doğru yalan....buna en iyi örnek belkide insan
oğludur...sağ el sol el,sağ bacak sol bacak,beynin sol lobu ve sağ
lobu,iyi insan kötü insan,sağ göz sol göz...bu ikiliği heryerde
görebilirsiniz...evrenin gerçeğidir bu...varoluşu ve tanrıyı
anlamaya gelince...bireysel düşündüğümüz sürece bence bir yere
varamayız...varolan herşeyi en temel en küçük parçasına
indirgediğimiz zaman herşey aynıdır..."enerji"...arada ne hava kalır
ne boşluk nede sen ben..o yüzden var olan herşey birdir...adamın
biri 600'lü yıllarda "en el hak" dediği için asılmıştır...en el
hakın tam çevirisi ben tanrıyım demektir...ama adamın anlatmak
istediği bu değildi...adam ben tanrıyım derken kendi şahsından
bahsetmiyordu ortak benden yani sadece bir olandan tek olandan
bahsediyordu...asıl özden bahsediyordu...varoluşu anlama çabası
bence önce bireysel olmaktan çıkar. Bu tabiki bizler için çok
zordur...Herşeyi olduğu gibi sevgiyle kabullenmek gerekirki bu
gerçektende her yiğidin harcı değildir...sevgiler...
-----------------------------------------------------------------------


 

Evrensel Bilgiye Açılan Kapılar    Makro Felsefe      2150 A.D. (M.S.2150)     M.S. 2150   

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye/Denizli 

 Ana Sayfa / İndexZiyaretçi Defteri /  E-MailKuantum FiziğiQuantum Teleportation-2

 Time Travel Technology /  Kuantum Teleportation / DuyuruUFO Technology 

 Roket bilimi / CetinBAL /Astronomy