Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey / Denizli

Güneşimiz ve Gezegenleri


Atmosfer esas olarak iki gazdan oluşmaktadır: Nitrojen (%78) ve oksijen (%21). Ayrıca bileşimde az miktarda da olsa argon ve karbon dioksit gibi başka gazlar ve değişken miktarda su buharı bulunur. Güneş sistemindeki başka hiçbir gezegen, bizimkine benzer bir atmosfere sahip değildir.Güneş sistemi içinde önemsiz bir konumu olduğu çok açık; ancak o bizim gezegenimiz, bizim evimiz, üstelik tam bize göre.



Apollo astronotlarının gördüğü gibi Ay`dan bakıldığında Dünya`nın muhteşem bir görüntüsü vardır. Kalın bulutlar yüzünden Venüs yüzeyinden Dünya`yı görmek imkansızdır. Ama Venüs bulutlarının hemen üzerine çıkılıp bakılabilse Dünya (6,5 açı saniyelik büyüklüğüyle) birinci kadirden bir gezegen olarak çok etkileyici bir görüntüye sahip olacaktır. Mars,tan Ay tipi evreler geçiren çok hareket eden bir iç gezegen olarak görülecektir.



Dünya sadece tek bir konuda benzersizdir. Büyük bir uyduya sahip olan göreli en küçük gezegen odur. Geceleri aydınlatan bir ışık kaynağı olmasını bir kenara bırakırsak, Ay, okyanus gelgitlerinin esas yaratıcısıdır. Dünya dönerken Ay’ın çekim kuvveti, suların şişkinlik yapacak şekilde yükselmelerine neden olur.Diğer gezegenlerde deniz olsaydı, yaşayacakları gelgit bizimkinden farklı olacakt



Çıplak gözle görülebilen gezegenler arasında en az dikkat çeken Merkür’dür. Büyük olasılıkla onu görmemiş birçok insan vardır, çünkü onu görebilmek için doğru saatte doğru yere bakmak gerekir. Şehirlerde ve endüstri bölgelerinde yaşayan kişilerin onu görebilme sansı neredeyse hiç yoktur.Merkür’ün çıplak gözle görülebildiği anlarda ufka çok yakın bir noktada bulunur, bu gözlemini zorlaştırır.



Teleskopla bakıldığında hayal kırıklığına uğranır, çünkü gerçek yüzeyi kalın ve bulutlu atmosferinin arkasında kalır. Venüs üzerinde Mars’taki gibi sert ve keskin izlerin olmayışı dikkat çekicidir. Üstelik Dünya’ya en yakın olduğu zaman yani iç kavuşum konumundayken karanlık yüzü bize dönüktür. Fotoğraf gönderilen sondaların radar görüntülerinin işlenmesiyle ortaya çıkmıştır.



Gökbilimi ölçütlerine göre bize yakın sayılabilecek olan Mars'ın gözlemlenmesi düşünüldüğü kadar kolay değildir. Öncelikle çok küçüktür. Çapı 6790 km kadardır. Yakın bir karşı-konumda olmadığı sürece, yüzeyindeki şekilleri ayrıntılı olarak sadece büyük teleskoplar kullandığımızda görebiliriz. Zaten Uzay Çağı öncesinde çok çeşitli tartışmalara yol açması da bu yüzdendir.



Jüpiter'in kavuşum dönemi yaklaşık 13 aydır. Bunun 5 ayında sabahları, beş ayında ise akşamları görülebilir. Geri kalan 3 ay boyunca Güneşin diğer tarafındadır ve görülemez. Güneş, Ay ve Venüs'den sonra en parlak gök cismidir. Küçük teleskoplar ve dürbünler ile yuvarlak şekli kolayca görülebilir. Orta boy teleskoplar ile atmosferindeki bantlar ve "büyük kırmızı leke" (Dünya'ya dönük olduğunda) ayırt edilebilir. Jupiterin 4 Galilean uydusu dürbünle bile görülebilir.



Onu benzersiz yapan halkalarıdır. Bugün bütün devrelerin halka sistemleri olduğunu biliyoruz; ancak hiçbiri Satürn’le yarışamaz. Bu halkalar, ilginin gezegenin kendisinden sapmasına neden olur. Zaten, yüzey şekillerinin etkileyici bir tarafı olmadığı da bir gerçek. Satürn temelde Jüpiter’e benzer; onun da bulut kuşakları ve lekeleri vardır, ancak gözlemlenebilecek etkinlik çok daha azdır. Yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha düşüktür. Halkaları ise buz yapıdadır.



Gökbilimci William Herschel'in Uranüs'ü nasıl keşfetdiğini anlatıyor: " Gemini takımyıldızı civarındaki yıldızlara bakarken, diğerlerinden daha büyük olan bir tane gördüm. Bu beklenmedik görüntü karşısında onu, Gemini takımyıldızındaki yıldızlarla ve Auriga ile Gemini arasındaki küçük yıldızla kıyasladım, sonuçta hepsinden daha büyük olduğunu gördüm. Bu durumda onun bir kuyruklu yıldız olduğu sonucuna vardım." . Şüphesiz bu buluş Güneş sistemi araştırmalarını hızlandırmıştır.



Güneş sisteminin derinliklerinde,Uranüs’ün 1,6 milyar kilometre ötesinde dev gezegenlerin sonuncusu olan Neptün bulunur. Neptünlü gökbilimciler -tabi eğer varlarsa- Dünya hakkında hiçbir şey bilmiyor olmalılar. Ama çok gariptirki Dünyalı gökbilimciler daha onu gözlemlememişken bile varlığından haberdarlardı. Uranüs gezegeninin hareketlerindeki düzensizlik daha dış yörüngedeki başka bir gezegenin çekim etkisini akıllara getiriyordu



Plüto’un durumu hala bir bilmece. Gezegene benzemiyor; normal bir asteroid de değil; gezegenimsi olduğundan da emin değiliz. Yirmi birinci yüzyıl içinde onu yakından inceleme imkânımız olacak. Gönderilmesi düşünülen sondanın planları hazır, ancak ne zaman yola çıkacağını henüz bilmiyoruz. Plüto’un hayal edebileceğimiz en yalnız ve ıssız dünya olması muhtemel ama yinede görülmeye değer olduğundan hiç kuşkum yok. Fotoğrafta uydusu Charon ile görülüyor



Gezegenimizden hacmen yaklaşık 1000 kez büyük olan dev gezegen Jüpiter'in pek çok uydusu vardır. Bu uydulardan bazıları Plüto'dan daha büyük olmakla beraber Jüpiter'in yanında minicik kalırlar. Bu fotoğrafta görülen Ganymed uydusu ne kadar ufak kaldıklarının kanıtıdır. 4 adet uydusu amatör teleskoplar yardımıyla rahatlıkla görülebilir. Hatta bir gecelik gözlemin ardından uyduların Jüpiterle sergiledikleri örtülmeler ve transit geçişler görülebilir. Uygun zamanlarda, jüpiter'in büyük kırmızı lekesi görülmeye değerdir.


Jüpiter'in 4 büyük uydusundan biri olan IO sergilediği volkanik faaliyetlerle ilgi çeker. Dünya'nın ilk zamanlarında gerçekleşen türden büyük tektonik hareketler gözlenmesi nedeniyle , IO'nun ilerde yaşanabilir olacağı konusunda teoriler üretilmiştir.Fotoğrafta görülen ikinci nokta, Jüpiter üzerindeki gölgesidir



Küçük teleskoplar ve dürbünler ile yuvarlak şekli kolayca görülebilir. Orta boy teleskoplar ile atmosferindeki bantlar ve "büyük kırmızı leke" (Dünya'ya dönük olduğunda) ayırt edilebilir. Ekvator bölgesi kutup bölgelerine göre daha hızlı dönmektedir. Bunun sonucu olarak gaz yapıdaki gezegen'in sabit bir yüzey şekli yoktur.



Dev gezegenin çekim gücü altında hızlı bir şekilde dönen uydulardan birisi.Jüpiter'in iyi bilinen uyduları 16 tanedir. Metis, Adrastea, Amalthea, Thebe, Io, Europa, Ganymede, Callisto, Leda, Himalia, Lysithea, Elara, Ananke, Carme, Pasiphae, Sinope . Ayrıca yeni bulunan pek çok ufak uydusuda bulunmaktadır.



Jüpiter gezegeni tamamiyle gaz yapıdadır. Bu nedenle alıştığımız katı cisim dönmesinden farklı bir dönüş sergiler. Ekvator bölgesinin kutuplara nazaran hızlı dönüşü ve büyük manyetik alan etkisi bir araya gelince üzerinde hala araştırmaların devam ettiği kırmızı leke görünmektedir.Lekenin çapı Yer'in yaklaşık 4 katıdır



Jüpiter'inki gibi lekeler Neptün üzerindede görülmektedir.Gezegen üzerinde görülen en büyük oluşum, bugün Büyük Kara Benek olarak adlandırılan iri oval bir şekildiR. Neptün üzerinde yer alan bu şeklin büyüklüğü, Büyük Kızıl Benek’in Jüpiter’e oranıyla aynıydır. Bu iki leke enlemsel olarak da benzerlik gösteriyorlar.



Bilinen birşey var ki o da Neptün’ün etrafa, Güneş’ten aldığı enerjininm 2,8 katı daha çok enerji yayıyor olduğudur. Bu da sıcaklığın niçin Uranüs’ünkinden daha düşük olmadığını açıklar.Neptün’ün iç yapısı büyük bir olasılıkla Uranüs’ünkine benzemektedir. Demir silkatlı bir çekirdeği olabilir.



Üst atmosferi, yüzde 85 hidrojen, yüzde 13 helyum, yüzde 1-2 arası metan oluşturur. Çeşitli bulut katmanlarına rastlanır. Bunlardan en sık görüleni büyük bir olasılıkla hidrojen sülfitten oluşmaktadır. Daha yukarıda ise onlardan ayrı ve alttaki bulutların üzerine ışığı süzerek ileten bulutlar vardır



Yıldızlara göre çok yavaş hareket etmektedir; bu yüzden ona hain sıfatını yakıştıranlar çıkmıştır. Ancak bir teleskopla bakıldığında, hiç tartışmasız gökyüzündeki en güzel cisim odur. Tam bir halkalı şeker.



İçeri doğru gidildiğinde, G.D. Cassani tarafından 1675 yılında keşfedilen ve bu nedenle Cassini boşluğu olarak anılan bir aralık gelir. Genişliği 4000 km kadar olan bu aralık, A halkasının genişliği yaklaşık 25.700 km olan parlak B halkasından ayırır.



A ve B halkaları birbirlerine benzemezler. B daha parlaktır ve geçirgenliği daha azdır. Aradaki farklı kaliteli küçük bir teleskopla bile görebilirsiniz. Halka sistemi biraz olsun eğik olduğunda 8 santimlik mercekli teleskopla bile Cassini Bölümü’nü görmekte zorlanılmaz.



Bize en yakın yıldız olan Güneş, 1 AB (Astronomik Birim) uzağımızdadır (149 milyon km). Güneş, kendi çevresindeki 105 AB uzaklığa kadar olan gezegen, uydu, asteroid ve kuyruklu yıldız gibi çeşitli gökcisimleri için bir enerji kaynağı ve çekim merkezi oluşturur.



Isı ve ısık kaynağımız olan Güneş, kendi enerjisini kendi içinde üreten orta büyüklükte sarı bir yıldızdır. Diğer yıldızlardan tek farkı hemen yanı başımızda olmasıdır. Fotoğrafta görülen parlak noktalar yıldız üzerindeki patlamaların bir sonucudur



Dünya'nın manyetik alan eğrilerinin açık olduğu kutup bölgelerinde görülen Auroraların (kuze ışıkları) nedeni Güneş'te gerçekleşen patlamalar sonucunda Dünyaya ulaşan yüklü parçacıklardır.Sol altta görülen patlama sonucunda madde, Güneşten koparak sisteme dağılıyor.

Aslında Güneşimizi kaynayan bir kazana benzetmek yanlış olmaz. Kazanda kaynayan zeytinyağı gibi madde önce yukarıya çıkar daha sonra soğuyarak aşağıya döner. Bu sürekli dönüşüm Güneş üzerinde bulgurlanma olarak adlandırdığımız Granül yapıyı ortaya çıkarır.

Güneş enerjisinin üretildiği bölge, çekirdek tepkimelerinin yer aldığı merkez bolgesidir. Bu enerji dış katmanlara taşınmakta, oradan da uzaya yayılmaktadır. Flare ve prominence adı verilen dev patlamalar Güneş'in kenarında daha kolay algılanabilir




Güneş atmosferinin 2. katmanı, renk küre (kromosfer)dir. Kalınlığı yaklaşık olarak 600 km dir. Atmosferin son katmanı, tam Güneş tutulması sırasında görülen ve renk küreyi çevreleyen taç katmanı (korona) dır. Lekeler diğer bölgelere nazaran daha soğuk bölgelerdir.




Lekeler manyetik alan çizgilerinin Güneş içine girdiği noktalarda görülür, enlemsel olarak bir simetrinin olduğu bulunmuştur. Kelebek diyagramı ile ortaya konan çevrimin dönemi 11 yıldır. Amatör astronomi gözlemleri arasında en kolaylarından birisi leke sayımıdır.



Flare : Güneş'in diferansiyel dönmesinin bir sonucu olarak manyetik alan çizgileri patlamaları fotografta gördüğünüz sanat harikalarına dönüştürür. Patlamayla uzaya atılan madde gene Güneş'in çekimine dayanamayarak geri döner. Bir bakıma tuzaklanmışlardır



Atmosferi nedeniyle Venüs'ün yüzey şekillerini göremiyoruz.

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye / Denizli 

Ana Sayfa / index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2   

Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru

Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi /Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy)