Time Travel Research Center © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 - Turkey / Denizli |
Bu sistemin bir ekseni, döndüğü varsayılan Yerin dönme
ekseni, diğer iki ekseni de Yerin merkezinden uzak iki yıldıza
yönlendirilmiş eksenlerdi. |
Yeni Geometri: Uzay-zamanın eğriliği problemi Einstein'i 1912-1915'e kadar meşgul etmişti |
Örneğin, çıkardıkları formüllerde, zamanı gösteren t parametresinin yanı
sıra t’ ile gösterilen ve zaman boyutunda olan bir parametre daha
tanımlamışlardı. Bu parametre aynen bugün Lorentz’in adıyla anılan ve
özel rölativite teorisinin temelini oluşturan formüllerde yer aldığı
gibi bir konuma sahipti. Fakat Lorentz, o günlerde, bunun gerçek zaman
olmadığını, sadece bir matematiksel tanım olduğunu düşünmüş ve bu
inancını açık
açık yazmıştı. Bu görüş hem olayın açıklanmasını ve kavranmasını güçleştiriyor hem de eter’e yeni özellikler yükleyerek fiziği karmaşık hale getiriyordu. Bu nedenle, Lorentz ve Poincaré’nin çabaları, aslında çok şeyi ortaya çıkarmış gibi görünmelerine rağmen, fizik dünyasında büyük ilgi görmedi ve bugün yapıldığı gibi yorumlanamadı. CESARET IS BASINDA Einstein’ın yaklaşımı, bugün Lorentz formülleri olarak bilinen temel formülleri Lorentz ve Poincaré’nin çıkardıkları biçimde veriyor olmasına karşın, temelde, Lorentz ve Poincaré’ninkinden çok farklı oldu. O, yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca bilincimize yerleşmiş bulunan bazı kavramları temelden değiştirmemiz gerektiğini söyleyerek, kimsenin göze alamayacağı bir cesaretle işe koyuldu. Örneğin, O’na göre, zaman ve uzunluk herkes için aynı sayısal değere sahip mutlak kavramlar değildi. Daha da önemlisi, birbirine göre hareket halinde bulunan gözlemcilerin ölçtüğü geometrik koordinatlar, ancak zaman parametresi de göz önüne alınırsa birbirine dönüştürülebilirdi. Benzer durum, tersine, zamanın dönüşümü için de söz konusu idi. Yani, başka bir deyişle, fizik bakımından uzay dört boyutlu idi. Aynı şekilde, eter denen şey de gerçek değildi; ışık ( ve elektromagnetik alan) boşlukta, hiç bir maddi desteğe ihtiyaç duymadan yayılabilirdi. Bu görüşlerle yola çıkan Einstein, ışığın hızının her gözlemciye aynı değerde gözükebilmesi için dört boyutlu uzay-zaman koordinatlarının bir koordiant sisteminden diğerine (öncekine göre sabit bir hızla hareket edene) nasıl değişmesi gerektiğini araştırdı. Vardığı sonuçlar çok ilginçti. Çünkü, eterin basıncı ile boyutların kısalması varsayımıyla Lorentz ve Poincaré’nin bulmuş olduğu formüllerin aynını bulmuştu. Fakat yorumları farklı idi. Örneğin, biraz önce sözünü etmiş olduğumuz t parametresi bir koordinat sisteminde, t’ parametresi de diğerinde gerçek zamanı göstermekteydi.
|
|
Eter içindeki hareketlere ilişkin bu teorik ve deneysel sonuçların
birbiriyle bağdaştırılması yeni bir problem olarak ortaya çıktı ve büyük
bir kaosun başlangıcı oldu. Artık Yer’in mutlak hareketi unutulmuş;
ışığın eter içinde hareket eden değişik gözlemciler tarafından ölçülen
hızının neden hep aynı olduğu problemi ortaya çıkmıştı.
Tartışılan aslında ışık ve Yer değil, o günlerden geriye ikiyüzelli yıl kadar önce, Newton’un parçacıklardan oluşan ışık teorisine bir alternatif ışık teorisi (dalga teorisi) geliştirmek amacıyla Huygens tarafından düşünülmüş ve Maxwell, Faraday, Arago, Fresnel, Fourier , Ampère, Lorentz ve Poincaré de dahil olmak üzere çok sayıda bilim adamlarınca benimsenmiş bulunan eter’in kaderiydi. Sonuç oldukça hazin oldu: Eter kavramı ikiyüzelli yıllık çalkantılı yaşamını tümden yitirip bilim tarihinin sayfaları arasına gömüldü. Einstein devrede Teori ile deneyin uyuşmazlığının tartışıldığı o günlerde, yani 1904-1905 yıllarında, konuya çok ilgi gösterenlerin ve herkesin önünde tartışanların başında Lorentz ( Amsterdam’da) ve Henri Poincaré (Paris’de) yer alıyordu. |
Ortada görünmediği halde konuya aşırı ilgi duyanlardan biri de Albert
Einstein (Zürich’de) idi. Lorentz ve Poincaré, uyuşmazlığı ortadan
kaldırmayı eter’e yeni bir nitelik yükleyerek başarmaya çalıştılar.
Karşılaşılan her güçlüğü yenmek için eter’e yeni bir nitelik atfetmek
oldukça sık tekrarlanan ve eter’i hergün daha karmaşık hale sokan bir
alışkanlıktı.
Bu amaçla Lorentz ve Poincaré’nin benimsediği yeni varsayıma göre, eter, içinde hareket eden cisimlerin üzerine basınç yapmakta ve, bunun sonucu olarak da, hareket yönündeki boyutların kısılmasına neden olmaktaydı. Bu kısalma öyledir ki; biraz önce sözü edilen deneye ilişkin teorik sonuçlar deneyle bulunanlarla uyuşum içinde olmaktadır. Lorentz ve Poincaré’nin bu görüşle yapmış oldukları hesaplar, bugün Einstein’ın adıyla anılan ve özel rölativite teorisi adı altında toparlanan sonuçların önemli bir kısmını ortaya çıkarmıştı. Fakat çok geniş ve derin düşünme yeteneğine sahip bu bilim adamları kendilerini Newton’un etkisinden ve eter kavramından kopartamadıkları, daha doğrusu kopartmayı akıllarına getiremedikleri için vardıkları bazı sonuçları bugün bizim yaptığımız gibi yorumlayamadılar. |
Ana Sayfa / index / Roket bilimi / Kuantum Fizigi /Astronomy