|
Zaman Yolculuğunu Araştırma
Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90
05366063183 - Turkey / Denizli
~
Beyin enerjimizi nasıl kullanabiliriz
~
Beyindeki her
faaliyet, bellli bir enerji üretir. Duygularımızın yönlendirmesi ile oluşan
düşünce de beyinde enerji yükünün oluşmasına yol açar. Bu biriken enerjiyi,
yönlendirme ile kullanabiliriz.
Einstein'ın rölativite teorisine
göre, quantlar denen titreşimler, o maddenin cinsine göre titreşimler
topluluğu olarak canlanma bulur. Her oluşum, atomun en küçük parçacığı
olarak bilinen quant taneciklerinin belli oranda yoğunlaşmasıdır (düşünce,
duygu, ışık, madde, herşey). Titreşim ve titreşimler topluluğu, kendisinden
zayıf titreşime sahip maddeyi kendi etkisine düşürdüğü gibi; kendisinden
güçlü titreşimlerin de tesirine girebilir. Bütün herşey için geçerli olan bu
doğa yasasına göre; ruhsal yapısı olmayan iki madde titreşim yoğunluklarının
gücü ölçüsünden birbirini etkiledikleri halde, hem maddî, hem de ruhsal bir
yapıya sahip olan insan, bir cismi veya diğer bir insanı etkileyemez mi? Öz
indiksiyon akımında; bir telden bir akım geçerse, o telin etrafında bir
manyetik alan oluşur. Bu manyetik alanda bir iletken tel bulundurursak,
mevcut manyetik alandan dolayı o telden de bir akım geçmeye başlar.
İndiksiyon akımı oluşturur. Diğer telde ters yönde bir elektrik akımı
oluşur. Transformatör de bu mantıkla çalışır. Bazı kişiler, güçlü ruhsal
gelişimleri kapasitesince beyinlerinde önemli bölgeleri devreye sokmuştur
(Bazılarında, doğuştan devrededir). Bu kişiler, güçlü verici ve alıcı
dalgalar yayar. Karşısındaki kişinin beynine ek kapasite yükleme yapar. Onun
güçlü enerjisi, yaydığı dalgaların etkisi iledir. Düşünce de bir enerjidir.
Yoğunluğuna göre Hertz dalgalarından daha fazla olarak dalgalar evrene
yayılır. Bu yayılan dalgalar, çevremizde ışınım yapan titreşimler yaratır.
Bu titreşimler, irademiz dışında, bu düşüncenin konusuna eğilim gösteren
diğer düşünce titreşimlerine çarpar. Güçlü iradeve arzu ile yönlendirilen
düşünce titreşimleri, istenen mesafe ve mekana ulaştırılır (Uzaktan enerji
gönderme). Kendisine düşünce formları gönderilen kişinin aurasında
dalgalanır. Telepati, sevgi veya olumsuz duyguların karşıya iletilmesi bu
formülle olur. Düşünce formları fiilen kapsadıkları enerjiye doğrudan etki
eder. Düşünce ile oluşan beyinsel hareket, organizma hududunu aşar, aurayı
titreştirir. Bu titreşimi uzağa iletir, sonra onları almaya uygun beyinlerle
irtibata geçirir. Şifalandırmada da benzer yöntem uygulanır. Düşük veya
uygun olmayan bir titreşimi, daha süptil güçlü bir frekansla rezone etmektir
(Sağaltma, enerji yükleme, şifa ayeti okuma, kanal olma, öpme sırasındaki
enerji geçişlerini böyle izah edebiliriz). Bozuk titreşen bir hücre bile,
organizmada duygu ve düşüncelerde olumsuz etki yapar. Olumlu veya olumsuz
bir duygunun düşüncelerimize, fizyolojimize etkilerini artık biliyoruz
(Moral). Beyin programlanmasında nöronların birbirleriyle etkileşime geçerek
değişim ve dönüşümleri, şuuru oluşturur. Zikirde aynı kelimenin tekrarı ile
hücre grubunu açar, devreye sokar, mananın zuhuru, idrakle kavranımı ile
orayı mana istikametinde programlarız. Bilinçlenir ve tekamül ederiz.
Bizdeki mevcut o vasıf ortaya çıkar. Keramet veya istidraç, beynin farklı
yönlerinin devreye girerek farklı enerjileri devreye sokmaktır. İnsan
vücudunda hücre, organ, kas, kemik vesaire, belli frekanslarda titreşir. Bu
frekansın değişmesi, o bölgede sorunun olduğunu belirtir ve hastalığı işaret
eder. Eğer vücudumuzun bir hücresi bile yanlış frekansta ise bu durum aurayı
etkiler. Uygun bir frekans uygulaması ile (renk, taş, enerji terapisi,
zikir) bu titreşimi rezone edip dengeyi kurabiliriz. Beden, uygun şartlar
altında her zaman orijinal yapısını kazanma eğilimine sahiptir. Kıskançlık,
öfke, nefret, korku, evham gibi hisler kalıcı huy haline dönüştüğünde, ciddi
organik değişiklikler yaratabiliyor. Olumsuz duygu ve düşünceleri
değiştirdiğimiz zaman, fiziksel olarak da değişime uğruyoruz. Doktor Carles
Philmore, "İnsan bedeninin ihtiyacı olan bütün ilaçlar zihinsel olarak
üretilmektedir, zihindeki yenilenmeler, vücuttaki hücrelerin de
yenilenmesine sebep olur." der. Düşüncelerin şekline göre vücudumuzu
bozabilir veya yeniden yaratabiliriz. Yaşamımız da bu
döngünün içindedir. Ruhumuz sürekli özüne, aslına dönmek, bütünleşmek adına
gelişmek ister. Gelişmesi için deneyim yaşaması lazımdır. Bilgi, olayı
değerlendirmeye alabilmek için gerekli olan altyapının bölümüdür. Gelişme,
tekamül için bilginin deneyimlenmesi, uygulanması lazımdır. Ruh, sürekli
ihtiyacı olan için düşünce, şekil üretir. Bu hayallerle evrene talep
vermektedir. Ona ihtiyacını bildirmektir. Ve evren, bu titreşimlere uygun
enerjilerle yeni oluşumları, kişinin yaşamına verecektir.
NE DÜŞÜNÜRSEK, OYUZ...
Enerji Çalışmaları
Enerji çalışmaları ikiye ayrılır:
1)
İçsel Çalışmalar:
Duygu, düşünce ve davranışları kontrol altına alıp olumlu titreşimleri
olması gereken düzeye hatta daha saf titreşim haline getirmek (Bilinç
seviyesini yükseltmek).
2)
Dış Çalışmalar:
Evrenden yardım alarak bizim bozuk titreşimlerimizle çekemediğimiz enerjiyi
bilinçli yönlendirmelerle rezone olabilmek. Sorunlu bölgeye yönlendirilen
enerji o bölgedeki titreşimleri olması gereken düzeye getirir. Bunun için;
·
İbadetler
·
Müzik (ses)
·
Beslenme
·
Teknik Çalışmalar (Nefes Çalışmaları, Reiki, Meditasyon, Yoga, Bioenerji
Terapileri)
·
Renklerle Terapi (Kromoterapi)
·
Doğa Terapileri
Renk Terapisi:
Dünyadaki bütün elementler güneşte bulunmaktadır. Güneş ışınları bize tüm
kimyasal bileşikleri oluşturan her bir elementin enerjisini getirir. Beyaz
ışık güneşteki elementlerin ve kimyevi maddelerin enerjisini taşır.
Dünyadaki hiçbirşeyde renk yoktur. Canlı - cansız her madde quant
taneciklerinin belli frekansta yoğunlaşmasıdır (duygu ve düşünceler de
öyledir). Işık, maddelere çarpınca, maddenin ememeyip de dışarı kırarak
yansıttığını renk olarak algılarız. Frekans yoğunluğuna göre her maddenin
rengi farklıdır. Şakraların, auraların rengini de bu düzen tesbit eder. Bir
ağaca ışık vurduğunda gövdeyi kahverengi, yaprağı yeşil, meyveyi kırmızı
gösteren, her birimin ayrı frekansta oluşudur. Işık olmayınca, herşey
renksizdir.
Şakralar, iç salgı bezlerinin üstündedir. Işık, çalışması için gerekli
enerjiyi, uygun vibrasyonla şakralara yükler. Bu da bizdeki vücut kimyasını
etkiler. İç salgı bezleri düzgün çalışınca, düzgün salgılanan hormonlar kana
karışır, sağlıklı oluruz. Bu; duygudan düşünceye, oradan eylemlerle evrene
açılan ve bize biz ne isek, ne durumda isek, nerede olmak istiyorsak oraya
dönüşüm yapan bir döngüdür. Takdir, düzenin şekline göre evrene verilendir.
Evrensel yasalardır. Kısmetimiz, bizim hakettiğimizdir. Tekamülümüz, bize
bilgiyi doğru kullanmayı, doğru kullanılan bilgi de, yaşamı başarmayı
getirir. Evrede mevcut enerji hazırdır. Ne kadarını, hangisini çekeceğimiz
bize bağlıdır. Onu ayarlayan bizleriz.
Aura Renkleri:
Kaliteli gelişmiş bir kişiliğimiz varsa, renklerimiz parlak, canlı
ve üst düzey saf yüksek frekanslı enerjileri çekebilen renklerdendir.
Şakralarla fiziksel bedene o tür enerjileri iletir. Düşük frekanslarda
(negatif yüklü) renkler bozuktur. O türlü enerjileri çeker. Sistemleri
(duygusal, fiziksel, zihinsel) o titreşimlerle sorunlu çalışır. Ruhsal,
fiziksel ve zihinsel sorunlar oluşur. Gökyüzü pırıl pırıl, doğanın renkleri
canlı iken nasıl içimiz açılıyor, kapalı - bulutlu iken kasvet çöküyorsa,
aurası berrak, canlı (pozitif yüklü) olanların karşısında hep mutlu ve
olumlu oluruz. Ne biz ona olumsuz enerji yükleyebiliriz, ne de o bizden veya
evrenden olumsuz enerji çeker. İki sistemimiz vardır;
İstem Dışı Sistem:
Kalp atışı, solunum, otomatik fonksiyonlar.
İstemli Sistem:
Merkezi beyin, omuriliktir. Düşünür, hisseder, eylemde bulunuruz.
İlk yaradılan, öz varlığımızdır. İstemli sistemin bilinçli kontrolü ve
sağlıklı titreşim yayması, istemdışı sistemin ve fiziksel organizmanın
faalietlerini sağlıklı kılar. Sağlığımızın bozulmasının en önemli
sebeplerinden biri, yanlış duyguların yönlendirdiği yanlış düşünceden
kaynaklanır. Düşünce, tasavvur edip ona gönderdiklerimizin gerçekleşmesini,
oluşum haline gelmesini sağlayan şuuraltına etki eder. İyileşme, herşeyde
olduğu gibi zihinde, beyinde değişiklikle başlar. Bireysel şuur, evrensel
şuurun bir parçasıdır. Yönlendirilmesi ile evrensel şuur tetiklenir (yeni
oluşum için). Bunun için zihni ve şuuraltını çok iyi kullanabilmeli,
imgelemeyi çok ustalıkla yapabilmeliyiz. Bunun için imgeyi uzun süre tutup,
niteliğini (canlılığını, parlaklığını) koruyabilmeliyiz. Daha sonra bu
imgeyi uygun yere yönlendirmeliyiz. Bunu alışkanlık haline getirmeliyiz.
Enerji sistemimizdeki sorunlu şakrayı bularak (soruna göre şakranın az çok
dengesiz oluşu, sistem sorununa göre hangi şakranın sorumlu olduğu,
organlara göre hangi şakranın sorumlu olduğunu bularak) niteliğini bilerek
egzersizleri öncelikle uygun elementine uygun şartlarda yapmamız gerekir.
Nefes teknikleriyle renkleri yükleyebileceğimiz gibi (yani o titreşimdeki
enerjileri), bunu doğal materyaller (yiyecekler, taşlar, kristaller,
giysiler) ile takviye edebiliriz.
Nefes tekniklerinde şakranın rengine uygun renk yüklemesi yapacaksak, o
rengi imgeleyerek nefesi burundan alıp burundan vermeliyiz (bu az çalışan
şakra için geçerlidir). Tamamlayıcı, dengeleyici renk kullanacaksak, bu
karma bir renkse, nefesi burundan alıp ağızdan vermeliyiz (bu da fazla
çalışan bir şakra için geçerlidir). Aldığımız hava enerjiye dönüşür, bütün
vücuda enerji pompalar. Birinci şakradan başlayıp tüm şakraları güçlendirin.
İlk üç şakranın; yeryüzünden, aşağıdan alındığı imgelenir. Şakraların
dönüşü, erkeklerde birinci şakra soldan sağa, ikinci şakra sağdan sola olmak
üzere sırayla devam eder. Kadınlarda tam tersidir. İmgelerken, bu dönüşü
tasavvur edin. Her şakranın çalışması lokal olduğu kadar diğerleri ile de
bağımlıdır. Dengede ve ortak çalışmaları, bu koordinen kurulması lazımdır.
Dördüncü şakra yatay ve dikey düşünülür. Beş, altı ve yedinci şakralar için
yukarıdan, gökyüzünden o ışığın alındığı tasavvur edilmelidir.
Birinci Şakra:
Yaşam isteği, yaşam çabası, yaratıcılık ve üreticiliği temsil eder. Ana
Renk: Kırmızı, Tamamlayıcı Renk: Mavi.
Ayaklara, bacaklara hitap eder ve topraklanmaya yardımcıdır.
İkinci Şakra:
Sindirim, bağırsaklar, özümseme, sezgi ve alt bilinç duygu seviyesini temsil
eder. Ana Renk: Turuncu Tamalayıcı Renk: Turkuaz.
Üçüncü Şakra:
Böbrekler, pankreas, karaciğer. Ana Renk: Sarı Tamamlayıcı Renk: Mor.
Dördüncü Şakra:
Kan ve dolaşım sistemi, kollar, sinir sistemi. Ana Renk: Yeşil Tamamlayıcı
Renk: Eflatun.
Beşinci Şakra:
Boğaz, tiroid, paratiroid, metabolizma, hormonlar. Ana Renk: Mavi
Tamamlayıcı Renk: Kırmızı.
Altıncı Şakra:
İç salgı sisteminin dengesi, beyin, göz, burun, kulak. Ana Renk: Mor
Tamamlayıcı Renk: Sarı.
Yedinci Şakra:
Sağlıkla değil, bilinçle ilgilidir. Mikrokozmos olan insanın, makrokozmos
olan evrenle, yaradanla bağlantısını kurduğu yerdir. Ana Renk: Beyaz Işık...
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 - Turkiye / Denizli
Ana Sayfa /
index /Roket bilimi /
E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2
Time Travel Technology /Ziyaretçi
Defteri /UFO Technology/Duyuru
Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi
/Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy)/
Astronomy
|
|