Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkey / Denizli 

NEO-SPİRİTÜALİZM’İN ESASLARI

Doğru yolu bulmak, iyi insan olmak, özetle tekamül etmek için hiçbir ahlak hocasına gerek yoktur.
Zaten ayrı ayrı her insanın özel ihtiyaçlarını bilen, her insanın kendi iç yaşamına göre ahlaki kurallar koyan bir ahlak hocasının var olabileceğini düşünmek anlamsızdır.
Her insanın kusurları, eksik tarafları, zaafları aynı değildir.
Herhangi bir insanın ihtiyacı karşısında yapılan öğütler bir başka insanın ihtiyaçlarına yeterli gelmez ve ona yararlı olmaz.
Sonuç olarak, insanın ahlak hocası dışında değil kendi içindedir (vicdan).
Bu yüzden her şeyden önce vicdan özgürlüğü gerekir.
 

Kurtuluş yolu, vicdanların birtakım dogmatik ve klasik bağlardan çözülmesidir. (Dr.Bedri Ruhselman)

 

Din ile bilim arasındaki kavga yüzyıllar boyu sürmüş. Din, asıl gerçeğin görünmeyen âlemle ilgili olduğunu, buna tartışmasız iman edilmesi gerektiğini ileri sürmüş. Bilim ise, elimle tutup, gözümle görmediğim, deneyle sınamadığım şeye inanmam demiş. Böylece din tezine, bir antitez ile karşı çıkan bilim, kendi gelişimi içinde, yüzyıldan beri sürdürdüğü Spiritüalizm denen ruh araştırmaları sayesinde, dinle bilimi barıştıran bir senteze ulaşmıştır. Gerçekten de Spiritüalizm din ile bilim arasındaki eksik halkayı tamamlamış, ikisi arasında, birinden diğerine geçişi sağlayan köprüyü kurmuştur.

Çağımız bilim çağı olduğundan, dinsel gerçekleri bilimsel bir şekilde sunmak, o dilden konuşmak gerekmektedir. Bu yüzden, zamanımızda, dinsel gerçekleri yayma misyonunu spiritüalist ekoller üstlenmiştir. Yine bu ekoller, ruh âlemindeki bedensiz varlıklar tarafından sürekli olarak bilgi ile beslenmektedirler.  

Batı’da yüz yıl önce başlayan spiritüalist akım, yurdumuza Dr. Bedri Ruhselman’la girmiş ve onun yirmibeş yıllık çalışmasının ürünü olan “Ruh ve Kâinat” isimli kitabı ile en olgun meyvesini vermiştir. Bu kitap, o dönem için, özellikle din ve bilim arasında bocalayan ve yol arayan aydınlar için bir can kurtaran simidi olmuştur. “Ruh ve Kâinat” kitabında insanla ilgili her konu, olaylara ve deneylere dayandırılmış, bilimsel yöntemlerle incelenmiş ve elde edilen sonuçlar dört dörtlük bir akıl ve mantık süzgecinden geçirilerek değerlendirilmiş ve nihayet bedensiz varlıklardan alınan üst düzeydeki bilgilerle tamamlanmıştır. Söz konusu eserden bugün için de geçerli, bozulmayan ana esaslar çıkarabiliriz. Bunlar:

1-Bütün varlıkları var eden, yaratan Allah’tır.

2-İnsan beden sahibi bir ruhtur. Kendiliğinden hareket yeteneği bulunan ve etkin bir varlık olan ruh, ölümsüzdür.

3-Ruh madde evreninde tekâmül etmek için bulunmaktadır. Ruhun tekâmülü demek, onun

maddelerle olan ilişkilerinin evrimi demektir. Yani ruh maddelerle ilişkide bulunarak görgü ve tecrübesini artırır ve gitgide maddeye etkide bulunacak, onu kullanacak bir olgunluğa ulaşır. O yüzden, ruhun yücelmesi, maddeyle bağını koparması ve yalnızlığa çekilmesinde değil, fakat madde içinde, madde ile ilişkilerinin gelişmesindedir.

4-Ruh dünya tekâmülünü sağlamak için tekrar tekrar dünyaya gider gelir.

5-İnsan özgür seçimiyle kendi yazgısını kendi kurar. Ve her davranışının doğal sonucu ile hem bu dünyada, hem öte dünyada karşılaşır.

Neo-spiritüalizmin ana ilkelerini ise, bugünün diliyle şöyle özetleyebiliriz:

1-Tüm evrenlerin yaratıcısı olan Allah vardır.

2-Allah mutlaktır. Benzeri ve dengi yoktur. O anlama ve hiç bir varlığın anlayışına sığmaz.

3-Varlıklar için tek ideal Allah’tır. Yani düşünce, duygu ve davranışlarını O’nun buyruklarına uydurmağa çalışmak ve bu halin sonsuzca süreceğini bilerelerek duyarak ve buna inanarak o yolda yürümek bütün varlıkların idealidir.

4-Bu amaca yönelik olarak varlıkların yükselmesi, olgunlaşması evrim gereğidir.

5-Bu evrim veya tekâmül hep daha ileriye doğrudur. Tekâmülde geçici, ara duraklamalar olsa bile, geriye dönüş asla yoktur.

6-Tekâmül en kaba ve yoğun madde ortamlarından başlamak üzere, en ince ve bilemediğimiz hayat düzeylerine kadar çeşitli yerlerden geçerek, somuttan-soyuta doğru bir evrim izleyerek, türlü tecrübelerden ve denemelerden geçip görgü ve bilgilerimizi artırarak olur.

7-Dünya okulunda kazanılması gereken olgunluğu elde etmek için ruhlar çeşitli bedenler değiştirerek birçok kere dünyaya gelirler.

8-Geçilmesi gereken hayat sınavlarında başarının tek yolu; Tanrısal ilkelerin buyurduğu. yönde yürümek, bencillik ve bencilliği niteleyen bağlantı ve tutkulardan sıyrılarak, başkalarının da Allah yolunda yürümelerini kolaylaştırıcı sencil hareketleri huy haline getirmektir.

9-Bu sencil  hareketler şunlardır: Önce sen (feragat). Özveri (fedakârlık) Sevgi. Koruyucu-sevgi (şefkat) Acıma (merhamet) ve Hoşgörü (müsamaha)

10-Tekâmülde erdem esastır O’nun yolunda yürürken hiçbir şeyden yılmamak, hiçbir maddi engel veya kaygıya kapılıp yolda kalmamak. doğruyu iyiyi, güzeli ve adaleti her yerde her zaman açıkça savunmaktan çekinmemek gerekir. Ve yine Allah’ı her şeyin üstünde tutmak. O’na yönelik yolu kendine ideal bir hareket yönü olarak seçmek bu erdemin tamamlayıcı koşuludur.

11-Her işimizde, her hareketimizde, başarımızda ve her girişimimizde Allah’ın izni esastır. Onsuz hiç kimse hiçbir güce sahip değildir.

12-Ruhlar tekâmül ede ede, bilgi ve güçlerinin artışı ile orantılı olarak O’nun katında yer alırlar ve O’nun buyruklarını uygulayan sadık birer hizmetçi olurlar. Bu ise ruhların evrim boyu özledikleri en yüksek ve ideal mutluluktur.

13-Dünya daima yüksek ruh alemlerinden ve planlarından gelen yardımlarla ve yol gösterici bilgilerle aydınlanmaktadır. Yüksek varlıklar dünyayı zemin ve zamana göre, dünyadaki insanların alıcı yetenekleri oranında aydınlatma işini kendileri için bir zevk ve görev bilirler. Bu onların tekâmüllerinin bir gereğidir.

14-Böylece her devirde o devirin anlayış derecesine göre çeşitli alıcı verici kanallardan yararlanılarak ruh âlemlerinden yeryüzüne bilgiler veya bildiriler gönderilmektedir. Zamanımızda bunlar medyum kanallarıyla yapılabildiği gibi, yüksek ilham yollarından ve söz konusu esinlenmeye kendilerini hazır etmiş kimseler kanalı ile de olabilmektedir.

15-Yüksek ruh plânından alınan bu bilgileri okumak, okuduktan sonra anlamaya çalışmak ve anladıktan sonra da hal ve hareketimizi onlara uydurmayı vazife edinmek bu bilgileri almaya hak kazananların Tanrısal yolda kararlaştırılmış görevlerinin gereğidir.

16-Ruhlar vazifelerini yapıp yapmamakta özgürdürler. Kimse onları zorlamaz. Ancak yine kendilerinde varolan vicdan yetisidir ki onları vazifeleri yönünde uyarır.

17-Vazifelerinin ihmalinden veya gereği gibi yapılmamasından dolayı kimse onları cezalandırmaz. Ancak Tanrısal kanunlar gereği vazifelerini yapmak veya yapmamak vicdanlarının huzuru veya azabı şeklinde kendini belirtir.

18-Özeleştiride veya vicdan muhakemesinde insanı yargılayacak unsur, insanın yaptığı işte niyetinin kötü veya iyi oluşudur. Kötü niyetle bilmeden yapılan kötü bir iş ona göre huzurlu bir ruh halini hazırlar. O halde her harekette esas iyi düşünce, yani hüsnüniyettir.

19-İyi niyet sınırı içinde dokuzuncu maddede belirtilen sencil hareketler ve Tanrısal gayeler yolundaki yürüyüşlerle ilgili kararlar bulunur.

20-Şu halde dünya hayatı, ancak sonsuz ruh hayatımızın Tanrısal buyrultu yolunda gelişmesine yardımcı yönleriyle geçirilmesi gerekli bir deneme ve vazife âlemidir. Buradan yüz akı ile çıkmak, her dünya işini ve vazifesini, bil işin ancak ruhumuzun tekâmülüne bir vasıta olduğunu bilerek yapmayı esas tutmaktır. Bu ise insanlık vazifesidir. 

Güngör Özyiğit 

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkiye / Denizli 

Ana Sayfa / index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2   

Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru

Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi /Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy)