Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli 

 

Sevgili zaman yolculuğu araştırmacıları 'zamanda yolculuk fikri konusunda belki bir fikir ve ilham verebilir diye' düşündüğüm, İngilterede bulunan Umut Gencoglu adındaki bir arkadaşa gönderdiğim elektronik postayı sizlerle paylaşmak istedim.Bu elektronik mektubu üstünde hiç bir rötuş yapmadan olduğu gibi orijinal haliyle yayınlamaya karar verdim.Umarım zaman yolculuğuna dair bakış açım hakkında bir fikir edinebilirsiniz.

Çetin BAL 05/06/2003

Sayın Umut Gencoglu

 Öncelikle size şunu belirtmek istiyorum.Ben Türkiyenin Denizli şehrinde orta halli bir gelire sahip ailenin bir ferdiyim, evli değilim evlenmeyide düşünmüyorum.Ve bir tekstil firmasında çalışıyorum.Yalnızlığı seven bir insanım.Eski  Tibet manastırlarındaki Budist keşişler arasındaki sohbetlerde hep söylenegelen bir söz vardır.Derler’ ki -Eğer boş bir odada aklın doluysa yalnız değilsindir- Evet benim hayat tarzımı biraz olsun anlayabilmişsinizdir umarım.Ben yalnızlığı düşünmeyi düşüncelere dalmayı araştırmayı gerçeği keşfetmeyi isteyen, seven ve kendi varoluşumun gizemlerini çözmeye çalışan biriyim.Gerçek nerde! avrupadaki dev parçacık hızlandırıcı akselatörlerdemi yoksa kendi zihnimizin derinliklerinde mi? Şimdi burada size felsefe yapacak değilim.

Olmak yada olmamak benim için pek bir anlam taşımıyor.Benim için ne yaşadığım odanın duvarları var! ne zaman var nede mekan !Sadece sonsuzluk, sukunet ve yalnızlık...Ne ben varım nede siz! olan sadece kendini yaşayan sonsuzluktur.O nedir? diye bana sorarsanız cevabı bulmak için O ne değildir? sorusunu sormanızı tavsiye ederim.O her şeydir.Aynı zamanda O hiçbir şeydir.Senin yaşamın yada sizlerin yaşamı sadece zamansal bir dalgalanmanın uzayda yarattığı bir ilüzyondan başka bir şey değildir.Bunu düşünmenizi isterim..!

Sevgili Umut arkadaşım yukarıdaki espiri dolu konuşmayı bir kenara bırakalım, yoksa ‘zavallı daha görüşme fırsatı bulamadan aklını kaybetti’ diye hayıflanırsın benim için.

Şimdi gelelim esas meseleye sevgili Umut biliyorsun ki ben zamanda yolculuk konusunda kendi çapımda mütevazı yada kendimce, kendi çapımda olabildiğince ciddi bir araştırma yapıyorum.Yada yapmaya çalışıyorum diyelim.Senin ya da sizin aklınızdan geçenler nedir? Doğrusu bu pek umurumda değil.

Umurumda olan tek şey bu çalışmaları beraber yapacak insanlar bulmaktı senlede bu yüzden irtibatı sürdürdüm.NASA, şu yada bu kuruluş yada bilmem şu kişi, şu yada bu kişi! bunun hiçbir önemi yok. Benim tek amacım konuyla ilgilenen araştıran beyinlerle irtibat kurmak onlarında bu konudaki yorumlarını almak, tartışmak fikir alışverişinde bulunmaktı! Ama görüyorumki siz gizlilik perdesi altında pek konuşmak istemiyorsunuz.

Ben bu şekilde daha fazla sizinle görüşemem.Üzülerek belirtiyorum’ki bu benim için vakit kaybı olur..!

Bakın ben  belki çok zeki değilim. Belki araştırmalarım ve vardığım sonuçlar hiç bir bilimsel bir mantığada sahip olmayabilir.Benim için çok şey ifade eden kendi bulgularım sizin bilimsel konsept çizginizden bakıldığında size anlamsız şeyler gibide görünebilir.Bu açıdan sizin İngiltereden taa kalkıpta buralara kadar beni görmek için gelmenize değer bir bilgi birikimine sahip olduğumuda sanmıyorum.! Size diyebileceğim ve anlatacağım mevzuların bir çoğunu zaten web sayfamda yazdım ve diğerlerinide yazmaya devam edeceğim.Sonuç olarak İngiltereden gelipte ne göreceksinizki sadece birkaç tahtadan yapılma UFO maketi mi?Bence bu verdiğiniz uçak biletinin masrafına bile değmez! siz iyisimi beni görmekten vaz geçin.Hem zaten size söylemediğim bir şey daha var bende konuşma sorunu var. Yani sizin kekemelik dediğiniz şey.İngiltereden gelipte konuşamayan birini mi ziyaret edeceksiniz?Gerçi bu da biraz gülümsetici bir tablo olur sanırım.Ama telepati yeteneğiniz varsa o zaman sorun yok!))

Evet sevgili Umut bana gönderdiğiniz mail 'de bana demişsinizki --zamanda yolculuk araştırmalarını sadece bir hobi olarak yapın!—Şimdi zaten bu araştırmaları yaparken benim elimin altında olan tek şey bir kağıt bir de zar zor biriktirdiğim bir kalem koleksiyonumdan başka bir şeyim yok! Haa birde idare eder bir bilgisayarım var .Üstünde biraz değişiklik yapınca tam istediğim şekilde oldu)) ee zaten araştırmalarımı yaparken kullandığım başka bir şeyde yok ee bu seviyede bir araştırmada zaten hobi değilde nedir?Ben istemesemde sınırlı şartlar altında araştırmalarım zaten zorunluluktan ötürü hobi boyutunda kalıyor.Kaldı’ ki kayda değer bir akademik bilgim yok.( iyiki yok! çünkü şartlanmalarım ve ön yargılarım bari yok/ tabiki bu bir espiriydi üniversiteyi okusaydım iyi olurdu elbette!)Ve bende bu araştırmalarımdan memnunum zevk alarak yapıyorum bunu.Araştırmak benim içimde var!

Fakat sizler hakkında bilinmeyen kaynaklardan temin ettiğim bilgiler sonucunda sizlerin elinde ancaksın belli bir noktaya kadar bu UFO sistemlerini yapacak teknik bilgi var! Yani şu an için olmasada gelecekte erişebileceğiniz deneysel ve bilgisel düzey sınırlı olacak gibi görünüyor.Buda benim o derin öngörülerimden birisi..!)) NASA ve diğer kurumlarınızda dahil...Aslında mesele son derece basit ama bir o kadar da zor.Bunu bana gökyüzünden geçen KUŞLAR söyledi..)) Neyse espiriyi fazla abartmayalım.Ama her espirinin altında bir gerçek payı vardır.

Bana gönderdiğin e-mailinde şunu demişsin.

[Seninle gorusmelerimiz başlamadan kısa bir sure once zamanda yolculuk hakkında araştırma yapmak üzereydik. Bu araştırmanın yapılabilirligi üzerine araştırma yapmaya başladık. BIZLER ACEMIYIZ EGER ACEMI OLMASAYDIK BELLI BIR ARASTIRMA DUZEYINE ULASMADAN DISARIDAN EKIP KURMAYA KALKISMAZDIK. ve kisa bir sure sonra bu isin nekadar buyuk, yogun, masrafli ve (imkansiz dememi kabul etmeyeceksin)zor oldugunu anladigimizda seninle kontak kurmustuk bile. SAYIN BAL SADECE BIZE BIR BAKIN BU ISE 20 YILIMIZI VERSEK BIR GAZI DAHI ILERIYE GONDEREMEYIZ (HATTA BUNA YAKLASAMAYIZ BILE).SIZIKUCUMSEMIYORUM SAYIN BAL, OLANAKLARINIZIDA KUCUMSEMIYORUM SADECE SUNU ICTEN VE YEMINLE SOYLUYORUM. EGER BU ISIN NASA'DA VEYAHUT BIRDIGERINDE OLABILIRLIGI OLSAYDI UGRASMANIZA DEGERDI!

SIMDI SIZIN ICIN DUSUNME VAKTI...)]

Bu yukarıdaki yazdıklarınıza bakılırsa sizler zamanda yolculuk düşüncesinin pek olası olmadığı gibi bir kanaate varmışsınız.En azından şimdilik böyle düşünüyorsunuz.Yazıklar olsun size. Onca araştırma laboratuarının içinde piknik mi yapıyorsunuz?)) bu da o salakça espirilerimden biriydi.

Bak sevgili Umut bu aşağıda yazacaklarım benimde size bir arkadaş tavsiyem olsun.Lütfen yazacaklarımı iyi okuyun. Sevgili Umut siz bana pek bir fayda da bulunmasanızda en azından bu ilgi ve alakanıza karşılık olarak yakında web sayfamda da yayınlayacağım zaman makinesinin yapılışına dair kısa bir bilgiyi size sunmak istiyorum. Eğer kelime aralarını okuyabilirseniz bu bilgilerden çok şey çıkarabilirsiniz.Bilmenizi istediğim şey zamanda yolculuk üstüne çalışın..!! şu yada bu imkanlara sahip NASA gibi bir kurumun bir kişinin yada bir başkasının tüm çalışmalarına rağmen araştırmalarında milyonlarca dolar harcamalarına rağmen bu yolculuk konusunda bir yere varamıyorlarsa bu onların sorunu! bizim sorunumuz değil.! ben sadece evrensel kaynaktan gelen sezgilerime, sanki hafızası olmayan, içimdeki ucsuz bucaksız Pasifik okyanusunu andıran O derin ve sınırsız görüş gücüme güveniyorum.Tanrı gökyüzünden inse ve ey Çetin Bal zamanda yolculuk mümkün değildir desede ben zamanda yolculuğun mümkün olmadığından değilde Tanrının neden bir gerçeği çarpıtarak yalan söylediğinden kuşku duyardım.Evet belki bana bir paranoyak diyeceksiniz belkide bu konuyu saplantı haline getirmiş bir deli diyeceksiniz ama ben zamanda yolculuğun mümkünlüğünü bilmenin ötesinde bu mümkünlüğün mümkün olduğunu bildiğimi düşünüyorum.Ben taaa başından beri zamanda yolculuk mümkün olabilir mi? diye  yola çıkmadım. Bu yolculuk NASIL mümkün dür? Sorusuyla hep meşgul oldum.Sanki zaman yolcuları tarafından tarihin bu noktasına gönderilmiş birisi gibi..!Ben bu ilkel dünyaya nasıl geldim?)) ve şimdi nasıl geri gidebilirim.?

 Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde neler varmış neler...Şimdi biraz tarihin gerilerine gidelim.Evetttt... Sevgili Umut 1900 e doğru 1800 lere ve daha gerilere doğru gittiğimizde o dönemlerde’ ki akademisyen sohbetlerine doğru kulak misafiri olduğumuzda insanlar birbirlerine şöyle diyorlardı; ‘İnsan tonlarca yükle birlikte havada nasıl uçacak? Bu imkansız bu çok zor hatta bu olanaksız deniliyordu.-Bunu düşünmek bile delilik- deniliyordu.Fakat bugün tonlarca ağırlıktaki kargo uçakları, dev yolcu uçakları gökyüzünü bir baştan bir başa bazen ses hızınıda aşaraktan yol alıyor.Sanki o akademisyelere nispet eden bir gürültü ve sesle yeryüzünü titreterek bugün mavi gökyüzünde dolaşıyorlar.Peki bu nasıl oluyor?yada bunun delilikle ne alakası var? İşte o zaman için bu türdeki henüz soyut olan düşünceler insanlar tarafından kavranamıyordu.Bunlar soyut düşünceler olarak görülüyordu.Bu insanların soyut düşünebilme yetenekleri olmadığı için henüz soyut olan ama gelecekte somut hale geçebilecek olguları o günden saçma şeyler gibi görüyorlardı.Eğer o zamanlar tüm dünya onlar gibi somut düşünseydi bugün onların gerçeğini yaşardık! Bu durumda ne gökyüzünü kaplayan uçaklar olurdu ne de sıvı yakıtla çalışan roketler olurdu ve nede AYA gidebilirdik. Ama bizim gibiler onların gerçeğiyle yetinemezlerdi.Bugün onların soyutu bizim somutumuz oldu.Ve bu dünya o zamanlar sözde somut düşünenlerin düşleyemeyecekleri soyut bir dünya halini aldı.İşte ilerleme ve gelişme ve tüm medeniyet dediğimiz şey soyut düşüncelerin somuta olan dönüştürücü ve değiştirici tesirleri sonucunda kazanılmıştır.NASA daki dostlara söylede biraz metafizik takılsınlar. Yoksa yıldızlara ulaşmak pek kolay olmayacağa benziyor.Eğer ışık hızıyla yetiniriz diyorlarsa kendileri bilir.Zor yok)) Neyse işte o zaman için o akademisyen toplantılarında uçmak meselesi belli ölçülere takılmış şartlanmış beyinler tarafından bir türlü kavranamıyordu. Oysaki havanın gücünü ve bir takım aerodinamik hesapları az çok gözden geçirselerdi.Hatta kağıttan bir uçak yapıp akademinin penceresinden dışarı atıp uçurmayı deneselerdi meseleyi çözerlerdi zaten.Gerçi kağıttan uçak pek masraflı değil.Ama zor olan şey görmek değil tabi..! Asıl olması gereken şey fark edecek bir beyin!!Eğer farkedecek bir beyin yoksa, kuşlara 1000 yılda baksa insan, uçmanın olası olduğunu sezemezdi.Demek ki bakmak ve görmek yada fark etmek birbirinden tamamıyla ayrı şeyler.Bugün için zaman içinde yolculuk eden kuşlar yok ama başka şeyler var tabi)) Atom altı parçacıklar var.Soyut takyonlar var...

Örneğin bugün mekanikleri tam olarak çözülmemişte olsa kahinlik denen yöntemle ya da geleceğe ait rüyalar görme yada eski kızıldereli şamanlarında geleceğe ait görüntülerin alındığı -ayinsel törenlerle geleceğe dair bilgilerin alındığı- bilinmektedir. Henüz duyular dışı algılamanın mekanikleri bilimsel olarak ortaya konmasada metafizik ve parapsikoloji araştırmaları içerisinde geleceğin bilgisinin bugünden alındığına dair ciddi kanıtlar vardır. Buna göre rüyalarda ve zihnin çok özel durumlarında uyku ve trans hallerinde geleceğe ait görüntüler ve sesler zihinsel olarak yakalanabiliyor.Ve bu çeşit psişik iletişimin sorumlusu olarakta bizim boyutumuza paralel daha yüksek boyutların varlığı gösterilmektedir. Peki bir bilim insanı olarak ben bundan ne çıkartabilirim ? Diyebiliriz ki ''Eğer görüntüler, sesler ve bilgiler zaman içerisinde ileriye veya geriye doğru bu üstboyutlar içerisinden yolculuk edebiliyorlarsa, belki insanlar ve nesnelerde bu hiperuzay denen üstuzay boyutlarını kullanarak zaman yolculuğu yapabilirler.

Zaman yolculuğuna dair insan düşüncesi ve algılamasıda kendi içerisinde bir çok sırlar taşımaktadır.Bugün akademisyenlerin bir çoğu dev parçacık hızlandırıcıların ve görkemli laboratuar aletlerinin ve kompleks ölçüm cihazlarının başında oturup zaman yolculuğu mümkün değildir diyorlar.Ama gerçekten öylemi acaba?

Henüz daha zamansızlığa ve sınırsız düşünceye geçmemiş bir zihne sahip akademisyenler nasıl olurda zaman yolculuğuna karşı çıkarlar anlamıyorum.Ya önce siz zamanı kavrayışınızı önce bir geliştirin sonra zaman hakkında ahkam kesin!Zamanı anlamadan zihin boyutunda zamansızlığa geçmeden zaman hakkında doğru tespitlerde bulunulamaz!Bugün yeryüzünde zamanı gerçek anlamıyla bilen bir insan yok!Zaten bilenler zamanın o gizemli kafesinden kurtulanlardır.Beklide kim bilir birileri bir takyon(tachion) parçacığının sırtına binerek zamanın boyutsal kafes çizğilerinin arasından sessizce sıyrılıp geçmişlerdir.Belki de bu ÖZGÜR KUŞLAR aramızda dolaşıyorlar.

Sevgili Umut Gencoğlu zamanı anlayabilmek, zamanı iyi kavrayabilmek, zaman içerisinde yolculuk yapabilmek, zaman aracı(time machine) fikrini oluşturabilmek için bile insan zaman kadar zamansızlığıda anlamak zorundadır.Önce felsefe düzeyinde, kavram düzeyinde soyut bazda zamanı ve zaman yolculuğunu kendi aklımızın içinde yapacağız.Bunun içinde önce hür ve özgür düşünen bir beyne ihtiyacımız var.Her zaman geniş düşün kendini, bilinen sana kabul ettirilen fikirlere şartlama.Gerçek sandığın şeyler sen onları gerçek olarak algıladığın için öyleler.Algılayan bir şuur olmadıkça gerçekte mevcut olamaz.Gerçek olan şey aslında zaman diye bir şeyin olmadığıdır.Zaman yoktur!! Zamanı sen algılamanla yaratırsın.Şimdi bu ne demek zamanın izafi değişebilir, esneyebilir, bükülebilir, katlanabilir olması demektir.Zamanın plastiksi olması ne demektir? İşte bu bakış açısında hepimiz gerçeğin ne olduğuna dair yeni bir bakış açısı edinmek zorundayız.Bu dünyada her şeyin izafi olması demek gerçekte algıladığımız şeylerin kendi şuurumuzun şartlandığı biçimde olduğunu kabül etmek demektir..Şartlanmaları ortadan kaldırdığımızda işte o zaman ZAMAN’ ın ne olduğunu anlarız Çünkü kendi zihinsel şartlanmalarımızı aştığımızda zamansızlığın ne demek olduğunuda anlayacağız.Zihin olarak beyin olarak maddesel dünyayı aşmayanlar ona bağlı zaman faktörünüde aşamazlar ve zamanı tam anlamıyla bilemezler.Bu öyle bir algılama noktası’ ki bu öyle bir kavrayış noktası’ ki yokluk ve varlık en derin kavrayış düzleminde birbiriyle kesişir.Böyle bir anlayış, kavrayış ve algılama düzleminde kişi hem zamansızlıkta zamanı hem de zamanda zamansızlığı yaşadığının farkındalığına yükselmiş olur.Öyleyse NASA daki arkadaşlara söylede zaman aracı yapmayı düşünmeden önce kendi zaman anlayışlarını sorgulasınlar.ZAMAN NEDİR? Bunu kendilerine sorsunlar bunu bildikten sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir.Valla onca harcanan araştırma masraflarına yazık olmasın.))Bari adresimi verde bana birkaç dolar yollasınlarda maket UFO yerine gerçek UFO yapalım.(Tabiki bu bir espiriydi).

Bu yüzyılda insanlar zaman yolculuğu teknolojisini sadece bir bilimkurgu olarak değerlendiriyorlar.Geçmişte uçaklar ve roketler için söylenenler bugün zaman makinası için söyleniyor!! Deniyor ki bir araç bir makine zamanda nasıl hareket edecek?Adam düşünüyor tabi bu zamanın ilerisi ve gerisi deyince tuhafına gidiyor! Elbette! bu yolculuk Denizli ve Londra arası uçak yolculuğu gibi değil tabi!!Ya da Ankara Denizli karayolu arası yolculuk desen hani adam bir yerde anlar ama zamanlar arası yolculuk dediğinde eskiden havayı bir yelpazeyle savurarak havada uçaklar nasıl gidebilir? diyenler, bugün ZAMAN’ı düşünerek böyle dokunup göremedikleri soyut bir şeyin içinde nasıl ileri geri gidilebileceğini hayal edemiyorlar.Beyin kavramadığı için bu düşünce insanlara saçma geliyor.İnsanların şu anki bellekleri düşünce biçimleri olayları algılama yorumlama güçleri çok zayıf ve çok kaba.İnsanlar eğer karada yürümeselerdi karada yürümenin bile saçma olduğunu düşüneceklerdi. İnsanlar daha denizlere yelken açmadan önce denizde tonlarca ağırlıktaki metallerin batmadan yüzeceğini bile kabül etmiyorlardı.Bunu söyleyene deli gözüyle bakılıyordu.Daha sonra hava taşımcılığı için ve uzay yolculuğu içinde aynı şeyler söylendi.Ve bugün zaman yolculuğu için aynı şey söyleniyor.Bilmelisinizki ilerde henüz insan aklının sınırlarını ve kavramlarını aşan yolculuk biçimleri yolculuk türleri ve yeni teknolojiler ortaya çıkacak.Bunları bugünden değil anlatmak düşünmek bile bugünün kaba insan aklı için mümkün değildir desem yeridir.Bir gün gelecek zaman yolculuğu bile sıradanlaşacak hatta zaman kavramı bile ortadan kalkacak kültür ve bilgi ve insan ırkı tamamıyla değişecek.İlerlemek sonsuzdur.Denir’ ki düşünce hızı son limittir.Oysaki gelecektekiler bizim bilmediğimiz anlamda’ ki mesafelerle baş etmek zorunda kalacaktır. Sonuçta insan belleği ve aklı tarafından henüz kavranamayan her şeyi soyut olarak görüp varlığını inkar etmek diye bir şey olamaz.Sıradan bir akıl anlamadığına bilmediğine elle tutup görmediğine saçma der, yok der, soyut der, mantıksız der.Ama gerçeği anlayabilen beyinler görmesede, elleriyle dokunamasada hissettiği değerler konusunda kesin bir görüş ve kanaat sahibidirler.GERÇEK denen şey bilinen alışılagelen duyular dünyasının ötesinde olan bir şeydir.O, bilinen dokunulan tüm dünyanın içine oturduğu bir kap gibidir.İnsan materyalistik şüpheciliğinden sıyrıldığı oranda karanlıktaki dünyanın ardından doğan güneşin göz kamaştırıcı ışıklarını görür gibi GERÇEĞİN farkındalığına doğru yükselir..

İlk zamanlarda bugün kullandığımız sıradan bir elektrik motoru bile insanlara yapılması mümkün olmayan bir delilik gibi geliyordu.Oysaki bugün herkes bilirki motoru fişe taktığımızda devresini tamamlayan elektrik akımı sessizce sistemi çalıştırıyor.E peki bunun delilikle, büyüyle, sihirle, saçmalıkla, mantıksızlıkla ne ilgisi var?Hatta Edison’ un ampülü içinde aynı şeyi söylediler.Oysaki bugün için olayın tekniğine indiğimizde olay son derece basit.Ama BUNU BİLMEYEN BİRİ İÇİN elektrik motorunun çalışması, ampüldeki flamanın ışık vermesi, uçağın uçması anlaşılmaz bir şey olduğu için bazı kişiler tarafından bu olayların soyut plandaki hayali saçmalık olarak, delilik olarak yorumlanır.Hatta olmaz böyle şarlatanlık denir.Ve bunu söyleyen kişi alay konusu olur.İşte bu gibi zamanı geldiğinde bugün için imkansız ve çok zor gibi görünen bir çok şey insanlar tarafından yapılacak.

Sevgili Umut dikkat et şimdi bir Zaman Makinası yapmak bir elektrik motoru yapmaktan daha zor değildir!!! Bir elektrik motoru fikrine ulaşmadan önce elektrik hakkında net bir fizik bilgisine sahip olmalıyız.Elektriğin fiziğini kavradığımızda ve onunla ilgili mıknatısı, bobin telinide tanıyaraktan inceliyerekten ortaya bir elektrik motoru fikrini koyabiliriz.İşte bu gibi bir zaman makinası fikrini ortaya koymadan önce zamanın fiziksel boyut düzeyindeki kavrayışına sahip olmamız lazım. Eğer maddeleri zaman içinde hareket ettirmeyi düşünüyorsak zamanın maddeyle olan bağlantısını sorgulamalı ve araştırmalıyız.Eğer zihinsel anlamda bir zamanda bilgi naklini düşünürsek o zaman zihin ve zaman arasındaki bağlantıyı sorgulamamız gerekirdi.Öylese doğru soru şu ‘ZAMAN’ maddeye nasıl bağlıdır? Bu anlamda ana düşünce zamanı değil asıl proplemin maddeyi, maddesel boyutu aşmak olduğu gerçeği ortaya çıkar.Dolayısıyla maddesel parametreye bağlı bir zaman mevhumu anlayışından hareketle yine maddedeki bir reaksiyonik çevrim ve dönüşüm sonucu ona bağlı olan zaman boyutunuda değiştirmiş olacağız.Sonuçta zamanın felsefesini, soyut düzeydeki kavrayışını ve anlayışını ortaya koymadan bir zaman makinesi fikrini ortaya süremeyiz.Nasıl ki insanlığın ilk zamanlarında ; Suyun yoğunluğu, kaldırma kuvveti, ve madde hakkındaki öz kütle kavramları...vb gibi olmadan suyun üstünde bir gemiyi bir maddeyi hareket ettirmeyi düşünmek temelsiz ve havada kalan bir sav(düşünce) ise aynı şekilde zaman’ ı tanımadan, bilmeden, çözmeden, kavramadan bir zaman makinasını yapmayı düşünmek elbette havada kalan bir iddia olur.Eğer gerçek anlamda hayalperestlikten bahsedeceksek işte bu tam bir hayalprestliktir.Olmaz yani yapamazsın.!! Demek’ ki önce zamanı ve zamansızlığı anlayacağızki ancak sonra zaman dediğimiz bu boyutları aşacak bir makine yapabilelim.Başka türlü olmaz..Zaten başka türlü olmasıda mümkün değil.

Sevgili Umut yukarıda dediğim gibi aslında bir ‘Zaman Makinası’ yapmak temel bilimsel mantık açısından bakıldığında bir ‘elektrik motoru’ yapmaktan daha zor değildir.!! Nasıl’ ki elektriği bilmeden, mıknatısı bilmeden, bobin telini bilmeden elektrik motorunu yapmak değil kurgulamak bile mümkün değilse, zaman kavramını ve onun fizik maddeyle bağlantısını, kuantum elektrodinamiğini, sinkrotron ışınım motorlarını, ‘Dairesel plazma akım sistemini’, -Manyetik elektron plazması tüplerini- anlamadan, Kristalleri bilmeden, elektronları ışık hızının üstüne çıkaracak teknikleri bilmeden , boyutları ve ışık frekansları olgusunu bilmeden anlamadan bir Zaman Makinasını yapmak mümkün değildir.En azında doğru yada yanlış olsada insanlık kavramsal düzeyde de olsa zamanda yolculuk olayını gündeme getirebiliyorlar. E’ artık bu kadar anlattıktan sonra size sadece geriye Zaman Makinasını yapmak kalıyor!! Size şimdiden başarılar  dilerim. Zaten sistemi ben olmadanda kurabilirsiniz sanırım.E artık birde İngiltereye gelip   bahsettiğim bu sistemleri bana monte ettirmezsiniz sanırım.Artık o kadarıda ayıp olur heralde!Zaten siz bu bahsettiğim sistemleri kurduktan sonra nasıl’ ki bir elektrik motorunu fişe takınca kendiliğinden sihirli bir şekilde çalışıveriyor ve size sadece seyretmek düşüyorsa bu gibi Zaman Makinasının iç donanımına ait bu helozonik plazma tüplerini çalıştırdığınızda manyetik helezon tüpler boyunca dolanan plazmatik enerji akımları ışık hızı ve (üst boyuta geçmek isterseniz ışık hızının üstünde bir hızla) üstü hızlarda devresini tamamlayarak tüm sistemi içine alan yüksek vibrasyonlu bir küresel enerji alanı meydana getirir. Bu alan gücü sistemin içerisinde yer aldığı uzay/zaman levhasına manyetik rezonans prensiplerince bağlanır.Ve araç alansal enerjinin genişleyen hacmi oranında havaya yükselir( alın size yıllardır laboratuvarlarda aradığınız karşıt çekim jenaratörü / Antigravity) ve bu küresel alan gücü hareket yönünde yeterince asimetrik bir şekilde huniye benzer şekilde bükülürse uzay/zaman levhası o yönde bir karadeliksel çekim potansiyeli yaratarak aracı proğramlanmış bilgisayarlar yardımıyla yönlendirerek ( tabiki bu sevk sistemi yolda araba kullanmaya yada uçak kullanmaya benzemez) bir zaman /uzay noktasından belirlenmiş olan diğer bir zaman /uzay noktasına doğru sevk eder.Bundan sonra geriye size sadece—gideceğiniz zaman /uzay noktasına transfer işlemi gerçekleşti—sesini bilgisayardan duymak kalıyor.Bir de unutmadan söyleyeyim de aklınızda bulunsun ZAMAN MAKİNASI ELEKTRİKSEL VE ELEKTROMANYETİK ALAN ENERJİSİ AKTİVİTESİYLE ÇALIŞAN BİR MAKİNADIR..(Bu alan frekansları belli bir eşik değerden sonra takyomanyetik bir enerji şekline dönüşüyor). Birde dikkat edeceğiniz bir husus daha varki bu Zaman makinasını çalıştırmak için evinizdeki elektrik prizini her zaman yanınızda taşıyamazsınız!!Onun için zaman makinesinin içerisinde -elektromanyetik bir havuz olan uzay /zaman dokusundan- enerji çeken ‘Kristal Prizmalar’ ı kullanmalısınız.Valla onu nasıl kullanacağınızı, yapacağınızı siz kendiniz çözün.Ben çözemedim!! zaman yolcuları anlattı ama benim kafam basmadı!! (tabi ki bu bir espiriydi).Bu sisteme spekülasyon aleminde serbest enerji sistemi yada FREE ENERGY diyorlar.Boşluk tıka basa enerji dolu diyorlar ama nerde bu enerji! ben göremiyorum.Eğer siz bu enerjiyi görürseniz benden selam söyleyin.)) Suyun içerisinde yaşayıpta suyu bilmeyen balıklar gibi!!)) Enerji uzay/zamanın kendisi!! Zaten. Tüm maddeler atomlarından molekül bağlarına kadar uzay/ zaman’ dan yapılmışlardır.Yani madde yoğunlaşmış uzay/zamandır.Tüm evrenin her noktası evimizdeki priz gibidir. Yalnız proplem bu prizden bedava enerjiyi çekmek için uygun bir fiş bulmakta gizli. Bu ‘fişte’  Kristal Prizma’ lardır.Ama bu iş nasıl oluyor onu anlamak zor.

 

1-ELEKTRİK PRİZİ= UZAY/ZAMAN DOKUSU

2-ELEKTRİK FİŞİ= KRİSTAL PRİZMALAR

 

 Tüm bunları size yazmamın sebebi zaten web sitemde de yakında yayınlayacağımdan dolayıdır.Yani madem ben bir zaman makinesi yapamıyorum öyleyse herkes yapsın!! Yada sadece ben yapayım kimse yapmasın!! Eğer elimde biraz maddi imkan olsaydı bu bilgileri ne size nede başkalarına söylerdim.Siz dua edinki elimde imkan yok....))

 

Sevgili Umut tüm bunlara rağmen yaa ben illede bu Çetin BAL denen deliyi ziyaret edeceğim ve gidip bir yüzünü göreceğim dersen buyur gel kapım her zaman size açıktır.Birlikte biraz kahve içer havadan sudan konuşuruz.Ve bir de sizi beni yetiştiren bana zamanda yolculuk araştırmalarımda öngörü sahibi olmayı öğreten hocamla tanıştırırım.

Beni yetiştiren üstad zihinsel olarak zamanda yolculuk yaptığını iddia eden, gelecekten bahseden, ve zamanda yolculuğun insanlar tarafından yapılacağını söyleyen, uzaylı medeniyetleri ziyaret ettiğini söyleyen..ve de düşünce gücünü kullanarak bedenimi başka zaman boyutlarına aktarabileceğimi ifade eden bir insan.Ben modern bilimin öngürülerini takip eden ve bu öngörülerden yola çıkarak zamanda yolculuğu inceleyen bir bilim insanıyım.Ama üstadla’da tek anlaştığımız nokta, zihin güçlerini kullanmayı bir tarafa bırakırsak zamanda yolcuğun mümkün olduğu gerçeğidir.Bu anlamda üstadın bana anlattıklarınıda biraz bilim dışı gibi görsemde yada anlattıkları öyle görünsede ben bir çok eğriden iki doğru çıkarma mantığıyla hareket eden biri olduğumdan dolayı samanlıkta iğne arar gibi üstadın anlattıklarının bir an için gerçek olduğunu varsayarak dinledim hep.. bu yüzden ondan çok şey öğrendim.

 

Beni üstada çeken şey bakışlarının ardında zaman makinesinin sırlarını saklayan o anlaşılmaz ifade olmuştur.İşin tuhafı üstad bana o kadar çok şey anlattıki hepside zaman yolculuğu gerçeğine açılan kapının eğriltilip bükülmüş anahtarlarıydı.Bu anahtarların hiçbiri bu kapıyı açacak şekilde bana verilmedi.

Üstad o eğriltilmiş anahtarları kendi sezgilerimle, görüş gücümle, kendi kavrayışımın ve anlayışımın genişliği ölçüsünde doğrultarak o kapıyı benim açmamı isterdi.Ve bende sonunda o kapıyı kendi yoğun çalışmalarım ve araştırmalarım sonucunda açtım.İşin ilginç yani üstad o kapının nerde olduğunu ve ardında ne olduğunu nasıl biliyordu?Sonuçta üstad bana zaman yolculuğunun teknik ip uçlarını vermekle kalmadı bana öngörü sahibi olmayı, düşünerek bulmayı ve keşfetmeyide öğretti.Üstadla tanışmam sonucu zaten önceden beridir mümkün olduğunu düşündüğüm ve araştırdığım bu konuda kitapların ve akademisyenlerin bile söylemediği, ifade etmedikleri şeyleri söylemesi ve bunların tutarlı düşünceler olması ona olan hayranlığımı ve ilgimide arttırmıştır.Beni bu konuda destekleyen tek kişide o olmuştur.İnsanlar ona çoğu zaman şarlatan, büyücü, yalancı, sahtekar yada delinin teki demiş olsalarda beni cezbeden şey daima üstadın fikirlerindeki sınırsızlık ve geniş görüş gücü olmuştur.O bana zihnimde olan her şeyin sandığım gibi olmadığını gösterdi.Bana tüm şartlanmalarımı aşmayı ve özgür bağımsız ve alabildiğine sonsuz düşünmeyi öğretti.Çünkü ona göre sonsuzu anlamak istiyorsan sonsuzun kendisi olmak zorundasın!! Sınırsızı kavramak istiyorsan sınırsız olmak zorundasın derdi.Sen ancak akıl şişen ne kadar genişse ona o kadar su alabilirsin derdi.Daha fazlasını değil!!! Derdi’ki [--Zaten belli bir soruyu sorabilen bir zeka o sorunun cevabınıda kendi içinde potansiyel olarak saklıyordur—benim yaptığım şey sendeki o varolan potansiyeli aktif hale geçirmekten başka bir şey değil!!]

 Eğer zaman makinesi yapmışsanız ve bu makine neden çalışmıyor diye kara kara düşünüyorsanız üstat bu konuda size yardımcı  olabilir...Ama unutmadan söyleyeyim üstat çamaşır makinelerinden ve buzdolabı teknolojisinden anlamaz..ona göre haberin olsun.))

 

Sevgili Umut e-mail’de dediğin gibi benimle görüştüğünde fikirlerini açıklayacağını ifade etmişsin bu şartlar altında benim sana daha fazla diyecek bir şeyim yok! Çünkü bazı şeyler karşılıklıdır.Aslına bakarsan senin tamamen sessiz kalıp kayda değer hiç bir şey söylememene rağmen benim sana bir şeyler anlatmam bile derin hoş görümün ve anlayışımın bir ifadesidir.Ben aslında sandığın gibi sert yada sinirli bir insan değilim.Ama seninde beni anlaman lazım.. sen susuyorsun!! Yazışmalarımızdan bu yana sen kayda değer hiçbir şey söylemedin..dolayısıyla her şey bir yere kadar daha fazla değil...Daha fazlası; espiyle dolu bir masal yazar sana gönderirim..sonuçta ne senin eline nede benim elime bir şey geçer!!!Ne sen bir şey anlarsın bu işten ne de ben!!

 

İşin gerçeğine bakarsan ben senin hakkında hiç bir şey bilmiyorum.Beklide bir uzaylısın, beklide zamanın ilerisinden gelen bir zaman yolcususun zaman makinen bozuldu!! Ve burada kaldın.Bilemiyorum her şey olabilir.Beklide NASA ile doğrudan olmasada dolaylı olaraktan bazı bağlantıların vardır.Beklide sen bensindir)) yani belki zamanda yolculuk araştırmalarımda başarılı oldum ve bu yüzden başıma kötü şeyler geldi ve beni uyarmak için bu zamana gelmişte olabilirsin!!(Heralde bu yüzyılın en salakça komplo teorilerinden biri olsa gerek)Sana biraz deli olduğumu söylemiştim))Neyse benim dikkatimi çeken asıl şey ve sezinlediğim şey sanki sen yada sizler benim bu zaman yolculuğu araştırmalarımı bırakmamı vazgeçmemi isteyen bir tutuma sahipsiniz.Bakın bilemiyorum eğer gerçekten bu araştırmalarımı bırakmamı yada hobi düzeyinde gizlice çalışmamı isteyen ciddi bir kuruluşa bağlıysanız o zaman bana sadece kırtasiye masrafları düzeyinde araştırmalarımı devam ettirecek maddi imkanlar sağlarsanız..Belki bunu düşünebilirim..ve web sitemide yayından kaldırabilirim..

 

Eğer isterseniz sizlerin bu konularda pratiğe geçmek üzere olan sistemleriniz varsa İngiltereye gelip bu yapmaya çalışıpta tam başarılı olamadığınız sistemlere bakmak isterim sonuçta ben Lise mezunuda olsam konu hakkındaki sezgilerim ve araştırma birikimlerim sonucu bu sistemlerdeki kuramsal eksiklikleri yada pratikteki eksikliklerini ve hataların neler olabileceğini sizlere söyleyebilirim ama bu hataları matematiksel dile çevirmek size kalmış bir mesele ve teknisyenlerinizin becerisine kalmış bir meseledir.Güven konusuna gelince; ben zaten orda gördüklerimi gelip Türkiyede bağıra bağıra megafonla anlatsamda dönüpte bana bakan olmaz.Yani benim milletim karnımı nasıl doyururum düşüncesiyle meşgul...Ve bende Türkiyeye dönüp kendi imkanlarım ölçüsünde araştırmalarıma devam ederim ulaştığım yeni fikirleri size her yıl rapor halinde gönderirim...Benim karakter yapımı anlamışsanız bu çalışmalardaki gizliliğide daima koruyacağıma inanabilirsiniz.Ben eğer çalışmalarımı web sayfasında yayınlıyorsam bu durum Türkiyedeki sınırlı imkanlar içerisinde sıkışıp kalmamdandır.Yani bilgiler ya benimle birlikte yok olacaktı yada tüm insanlar bu bilgileri bilecekti...benim başka çıkış yolum olmadığı için bilgileri gizlemekten vaz geçtim!!Eğer maddi imkanlarım olsaydı bilgilerimi gizlerdim.Zaman Makinesini kendim yapardım kimseyede söylemezdim..sadece bu konuda araştıranlara ip uçları veren yüzeysel bir kitap yazardım en fazla!!Çünkü sonuçta bu bilgilerin karanlık güçlerin eline geçmesi benide rahatsız eder..Düşünsenize terörist güçler zaman makinesiyle binlerce kez güçlendirilmiş nükleer silahlarla geçmişe gidiyor.. bunu bende istemem bu düşünmesi bile korkutucu olan bir senaryo!

SONUÇTA BU İLETİŞİMİMİZDE BEN PEK TATMİN OLMASAMDA EN AZINDAN ZAHMET GÖSTERİP İLGİLENDİĞİNİZ İÇİN, OLUMLU YADA OLUMSUZ GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKÜRLER...söylediklerinizde mutlaka doğru taraflar olduğu kadar yanlış taraflarda var ama sonuçta göstermiş olduğunuz nezaket ve incelik için tekrardan teşekürler...Umarım yazılarım boyunca aralara sıkıştırdığım espirilerime kızmamışsınızdır...?

                                                                                                                   Sevgi ve saygılarımla

                                                                                                                        ÇetinBAL-2003

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye/Denizli 

Ana Sayfa /index /Roket bilimi / E-Mail /CetinBAL/Quantum Teleportation-2   

Time Travel Technology /Ziyaretçi Defteri /UFO Technology/Duyuru

Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi /Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy) /Astronomy